• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Sâd Sûresi 62 - 83. Ayetler

62.   Bir de inkarcılar derler ki: "Kendilerini dünyada iken kötülerden saydığımız birtakım adamları niye (burada) görmüyoruz?"

63.   "Onları alaya aldık ya! Yoksa bu gözler, onlardan kaydı mı?"

64.   İşte böyle cehennem ehlinin birbiriyle tartışması muhakkak olacaktır.

65.   Ey Resûlüm, de ki: "Ben, ancak korkuyu haber veren bir peygamberim. Tek ve kahhâr olan Allah'tan başka hiç bir tanrı yoktur."

66.   "O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir. Üstündür, güçlüdür ve bağışlayandır."

67.   De ki: "Bu, büyük bir haberdir."

68.   Siz ise ondan yüz çeviriyorsunuz.

69.   Onlar, orada tartışırlarken benim mele-i a'lâ hakkında hiçbir bilgim yoktu.

70.   Fakat ben, apaçık uyarıcı bir peygamber olduğum için o bilgi "bana vahyolunuyor.

71.   Rabbin meleklere demişti ki: "Haberiniz olsun, ben çamurdan bir insan yaratmaktayım."

72.   "Onu bir biçime sokup ona ruhumdan üflediğim zaman derhal ona secdeye kapanın."

73.   Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

74.   Yalnız İblis kibirlendi ve kâfirlerden oldu.

75.   (Allah) buyurdu ki: "Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Kibirlenmek mi istedin, yoksa yücelerden misin?"

76.   (İblis) dedi ki: "Ben, ondan hayırlıyım, beni bir ateşten yarattın onu ise bir çamurdan yarattın."

77.   (Allah) buyurdu ki: "Hemen çık oradan (cennetten)! Çünkü artık sen kovulmuş birisin."

78.   "Şüphesiz ceza gününe kadar lânetim senin üzerindedir."

79.   (İblis) dedi ki: "Rabbim! O halde diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver."

80.   (Allah) buyurdu ki: "Haydi, sen mühlet verilenlerdensin."

81.   "Sen, bilinen güne kadar mühlet verilenlerdensin."

82.   (İblis) dedi ki: "Öyle ise, izzetine yemin ederim ki, ben onların hepsini mutlaka azdırıp saptıracağım."

83.   "Ancak içlerinden ihlâslı kulların müstesna, onları saptıramam."

Sâd Sûresi 84 - 88. Ayetler

84.   (Allah) buyurdu ki: "O doğrudur ve ben hep doğruyu söylerim."

85.   "Andolsun ki, mutlaka sen ve sana tabi olanların hepsiyle tıka basa cehennemi dolduracağım."

86.   (Resûlüm!) De ki: "Sizden ona karşı bir ücret istemiyorum ve ben yapmacık davrananlardan değilim."

87.   "O (Kur'an), bütün âlemler için yalnızca bir öğüttür."

88.   "Şüphesiz onun haberinin doğruluğunu bir zaman sonra bileceksiniz."

Zümer Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Bu Kitap, üstün ve hikmet sahibi olan Allah katından indirilmiştir.

2.     Emin ol, biz sana kitab'ı hak olarak indirdik; onun için dini Allah'a has kılarak O'na ibadet ve kulluk et.

3.     İyi bil ki, hâlis din ancak Allah'ındır. O'ndan başka kendilerine birtakım dostlar edinenler de şöyle demektedirler: Biz, onlara sadece bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. Şüphe yok ki Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeylerde hükmünü verecektir. Kuşkusuz yalancı, nankör olan kimseyi Allah, doğru yola çıkarmaz.

4.     Allah, bir evlât edinmek isteseydi, elbette yarattıklarından dilediğini seçerdi. O, yücedir. O, tek ve kahhâr olan Allah'tır.

5.     (Allah), gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıyor. Ayı ve güneşi emri altına almıştır. Her biri belirli bir süreye kadar akıp gider. Uyan! O, üstün ve güçlü olan, çok bağışlayandır.

Zümer Sûresi 6 - 10. Ayetler

6.     O, sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yarattı, hem onun eşini de ondan yarattı ve sizin için yumuşak başlı ehil hayvanlardan sekiz eş indirdi. Sizleri analarınızın karınlarında üç karanlık içinde yaratılıştan yaratılışa geçirerek yaratıyor. İşte Rabbiniz Allah O'dur. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. O halde O'na kulluktan nasıl çevrilirsiniz?

7.     Eğer inkâr ederseniz, şüphe yok ki Allah'ın size ihtiyacı yoktur. Bununla beraber O, kullarının küfrüne razı olmaz. Ama Eğer şükrederseniz, buna razı olur. Hiçbir günahkâr, diğerinin günahını çekmez. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. O zaman O, size yaptıklarınızı haber verecektir. Çünkü O, bütün sinelerin özünü bilendir.

8.     İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, bütün gönlünü Rabbine vererek dua eder. Sonra (Allah) tarafından kendisine bir nimet lutfedildiği zaman önceden O'na dua ettiği hali unutur da O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler koşmaya başlar. De ki: "Küfrünle biraz zevk içinde eğlen dur; çünkü sen, ateşliklerdensin."

9.     Yoksa gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp kıyam durarak daima vazifesini yapan, ahiretini sayan ve Rabbinin rahmetini uman kimse (o inkarcı gibi) olur mu? De ki:"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bunu ancak temiz akıl sahipleri anlar."

10.   (Resûlüm!) söyle: "Ey iman eden kullarım! Rabbinizden takva ile sakının, bu dünyada güzellik yapanlara güzellik vardır. Allah'ın yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenir."

Zümer Sûresi 11 - 21. Ayetler

11.   De ki: "Ben, dini Allah'a hâlis kılarak O'na ibadet emekle emrolundum."

12.   "O'na teslim olan müslümanların ilki olmakla da emrolundum".

13.   De ki: "Rabbime isyan edersem, büyük günün azabından korkarım."

14.   De ki: "Ben, dinimi Allah'a halis kılarak yalnız O'na kulluk ederim."

15.   Ey müşrikler "Siz de O'ndan başka dilediğinize kul olun! De ki: asıl hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de mensuplarını ziyana sokanlardır. Evet, işte asıl apaçık hüsran odur."

16.   Onların üstlerinden ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. Duydunuz ya, İşte Allah, kullarını bununla sakındırıyor Ey kullarım! Yalnız benden sakının.

17.   Tâğut'tan, ona kulluk etmekten kaçınıp da tam gönülle, Allah'a yönelenlere gelince, onlar için müjde vardır. Haydi kullarımı müjdele:

18.   Onlar ki, sözü dinlerler, sonra da en güzelini tatbik ederler. İşte onlar, Allah'ın kendilerine hidayet verdiği kimselerdir ve işte onlar, temiz akıl sahipleridir.

19.   Resûlüm, Ya hakkında azap hükmü hak olmuş, o ateşteki kimseyi sen mi çıkaracaksın?

20.   Fakat Rablerinden sakınanlara ise, altından ırmaklar akan, üst üste yapılmış köşkler vardır. İşte bu, Allah'ın vaadidir. Allah, vaadinden dönmez.

21.   Görmedin mi, Allah gökten bir su indirip de onu yerdeki kaynaklara koyduğunu? Sonra onunla türlü türlü renklerde ekin çıkarır, sonra o kurur, onu sararmış görürsün; sonra da onu bir çöpe çevirir. Elbette bunda, temiz akıl sahipleri için bir ihtar vardır.

Zümer Sûresi 22 - 31. Ayetler

22.   Allah, her kimin bağrını İslâm'a açmışla, işte o, Rabbinden bir nûr üzerinde değil midir? O halde Allah'ın zikrinden kalpleri katılaşmış olanların vay haline. Onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.

23.   Allah, sözün en güzelini, ikizli ahenkli bir kitap olarak indirdi. Ondan Rablerine saygısı olanların derileri ürperir. Sonra derileri de kalpleri de Allah'ın zikrine yumuşar. İşte o kitap, Allah'ın rehberidir. Allah onunla dilediğini doğru yola çıkarır. Her kimi de Allah, şaşırtırsa artık ona hidayet edecek yoktur.

24.   Kıyamet günü zalimlere: "kazandıklarınızı tadın bakalım" denilir. O kötü azaptan kendini korumaya çalışan kimse, kendini ondan emin gören kimse gibi midir?

25.   Onlardan öncekileri yalanladılar da, kendilerine farkına varmadıkları bir yerden azap geliverdi.

26.   Bu suretle Allah onlara dünya hayatında zilleti tattırdı ve elbette ahiret azabı daha büyüktür. Keşke bilselerdi!

27.   Yemin ederim ki biz, iyi düşünsünler diye bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali getirdik.

28.   Sakınsınlar diye pürüzsüz Arapça bir Kur'an (indirdik.)

29.   Allah, şunu bir misal olarak verir: bir adam (köle), ona sahip bir takım ortaklar var, hırçın hırçın çekişip duruyorlar; bir adam (köle) de yalnız bir kişiye ait! Hiç bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah'ındır. Fakat pek çokları bilmezler.

30.   Ey Resûlüm, elbette sen öleceksin ve elbette onlar da ölecekler.

31.   Sonra siz muhakkak Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.

Zümer Sûresi 32 - 40. Ayetler

32.   Allah'a karşı yalan söyleyen, kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kâfirlerin yeri cehennemde değil midir?

33.   Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler ise, işte onlar takva sahipleridir.

34.   Onlara Rableri katında ne dilerlerse vardır. İşte bu, iyilik yapanların mükâfatıdır.

35.   Çünkü Allah, onların daha önce yaptıkları amelin en kötüsünü bile örtüp işlemekte oldukları güzel amellerin en güzeline göre mükâfatlarını kendilerine verecektir.

36.   Allah kuluna kâfi değil midir? Durmuşlar da seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Her kimi de Allah şaşırtırsa artık ona hidayet edecek kimse yoktur.

37.   Her kime de Allah hidayet verirse, onu da şaşırtacak kimse yoktur. Allah intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir?

38.   Andolsun ki, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette "Allah" diyecekler. De ki: "o halde gördünüz ya Allah'tan başka taptıklarınızı, eğer Allah bana bir zarar vermek isterse, onlar onun zararını giderebilir mi? Yahut bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun rahmetini önleyebilirler mi?" De ki: "Allah bana yeter. Tevekkül edenler, hep O'na tevekkül ederler."

39.   De ki: "Ey kavmim! Haliniz üzere çalışın, şüphesiz ben de çalışıyorum; artık ileride bileceksiniz".

40.   Kendisini rezil edecek azap kime gelecek ve kimin üstüne sürekli bir azap inecek bileceksiniz!

Zümer Sûresi 41 - 47. Ayetler

41.   (Resûlüm)! Biz, insanlara tebliğ etmen için sana hak ile bu kitabı indirdik. O halde kim yola gelirse kendi lehinedir, her kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.

42.   Allah, (ölenlerin) ruhlarını öldükleri zaman, ölmeyenlerin de uykusunda canlarını alır. Sonra üzerlerine ölüm hükmü verdiklerini alır, diğerlerini belirli bir vakte eceli gelinceye kadar salıverir. Şüphesiz ki, bunda düşünen bir kavim için ibretler vardır.

43.   Yoksa onlar Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi, şefaat ederler?"

44.   De ki: "Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra döndürülüp hep O'na götürüleceksiniz."

45.   Böyle iken Allah, bir olarak anıldığı zaman ahirete inanmayanların yürekleri burkulur. Ama O'ndan başkaları anıldığı zaman derhal yüzleri güler.

46.   De ki: "Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikârı da bilen Allah'ım! Kullarının arasında o ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında sen hüküm vereceksin."

47.   Eğer yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir misli daha zulmedenlerin olsa, kıyamet günü azabın fenalığından kurtulmak için onu mutlaka fedâ ederlerdi. Hiç hesap etmedikleri şeyler, Allah tarafından kendileri için ortaya çıkarılacaktır.

Zümer Sûresi 48 - 56. Ayetler

48.   Öyle ki yaptıkları amellerin kötülükleri karşılarına çıkmış ve alay edip durdukları şeyler kendilerini sarmış olacaktır.

49.   İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır, sonra kendisine tarafımızdan bir nimet lütfettiğimiz zaman "O bana bilgimden dolayı verildi" der. Belki o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler.

50.   Onu bunlardan öncekiler de söyledi, fakat kazandıkları onları kurtarmadı.

51.   Neticede kazandıkları kötülükler, kendi başlarına geçti. Bunlardan da zulmedenlerin kazandıkları kötülükler başlarına geçecektir. Onlara da bunu atlatacak değillerdir.

52.   Hâlâ bilmediler mi ki Allah rızkı dilediğine açar, (dilediğine de) kısar. Şüphesiz ki, bunda iman edenler için ibretler vardır.

53.   De ki: Ey günah işleyip nefisleri aleyhine israf etmiş kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyin; çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

54.   Onun için ümidi kesmeyin de başınıza azap gelmeden önce tevbe ederek Rabbinize yönelin ve O'na halis Müslümanlık yapın, sonra size yardım edilmez.

55.   Ansızın başınıza azap gelmezden önce halis Müslüman olun da Rabbinizden size indirilenin en güzelini (Kur'an'ı) takip ve tatbik edin.

56.   Günahkâr kişinin: "Eyvah! Allah'a yanında yaptığım eksikliklerden dolayı bana yazıklar olsun! Doğrusu ben, alay edenlerdendim" diyeceği günden (sakının)!

Zümer Sûresi 57 - 67. Ayetler

57.   Yahut "Allah bana yolunu gösterse idi, elbette ben sakınanlardan olurdum" diyeceği,

58.   Yahut azabı gördüğü zaman "Benim için bir kez daha geri dönme (imkânı) olsaydı da iyilerden olsaydım!" diyeceği günden (sakının).

59.   O gün Allah şöyle buyurur: "Hayır! Sana ayetlerim geldi de sen onları yalanladın. Kibirlendin ve kafirlerden oldun."

60.   Hem sen kıyamet günü görürsün ki, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzleri kararmıştır. Kibirlenenlerin kalacağı yer cehennem de değil midir?

61.   Sakınan takvâ sahiplerini ise, Allah kurtuluşa erdirir, onlara kötülük dokunmaz ve üzülecek olanlar da onlar değildir.

62.   Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şey üzerine vekîldir.

63.   Bütün göklerin ve yerin kilitleri O'nundur. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler ise, işte onlar kendilerine yazık edenlerdir.

64.   De ki: "Ey cahiller! Böyle iken, şimdi Allah'tan başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz?"

65.   "Andolsun ki, sana da, senden öncekilere de şu vahyolundu: "Yemin ederim ki, ortak koşarsan, çalışman büsbütün boşa gider ve mutlaka kendine yazık eden hüsrana uğrayanlardan olursun."

66.   Hayır! Onun için yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.

67.   Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Halbuki bütün yeryüzü kıyamet günü Onun tasarrufundadır. Gökler O'nun (kudret) eliyle dürülmüş olacaktır. O, onların ortak koştuklarından çok münezzeh ve çok yücedir.

Zümer Sûresi 68 - 74. Ayetler

68.   Sûr üflenmiş olduğunda Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere, göklerde kim var, yerde kim varsa hepsi çarpılıp yıkılır. Sonra ona bir daha üflenince bu defa da onlar kalkmış bakıyor olacaklardır.

69.   Yeryüzü, Rabbinin nûruyla parlayacak, kitap (amel defteri) ortaya konulacak, peygamberler ve şahitler getirilecek ve aralarında hak ile hüküm verilecektir. Onlara asla zulmedilmez.

70.   Herkes ne amel yaptıysa, karşılığı tamamen ödenecektir, O, onların yaptıklarını en iyi bilendir.

71.   O kafirler, bölük bölük cehenneme sevkedilmektedir. Nihayet ona vardıklarında kapıları açılır ve bekçiler onlara şöyle der: "Size, içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi?" "Evet geldi" derler. Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak olmuştur.

72.   Onlara denilir ki: "İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Bak, kibirlenenlerin yeri ne kötü!"

73.   Rablerinden sakınmış olan tevbe sahipleri de bölük bölük cennete sevk edilmektedir. Nihayet oraya vardıkları ve kapıları açıldığı zaman bekçileri onlara: "Selam sizlere, ne hoşsunuz! Haydin ebedî kalmak üzere girin oraya" derler.

74.   Onlar da: "Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, bu yere varis kılan Allah'a hamdolsun ki, cennette istediğimiz yerde oturuyoruz" derler. Bak, (salih) amel işleyenlerin mükafatı ne güzeldir.

Zümer Sûresi 75 . Ayet

75.   Melekleri de görürsün ki arş'ı etrafından kuşatmışlar Rablerine hamd ile tesbih ediyorlardır. Halk arasında adaletle hükmedilip: "Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun" denilmektedir.

Mü'min Sûresi 1 - 7. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Hâ, Mîm.

2.     Bu Kitap, mutlak (güçlü ve hakkıyla bilen, günah bağışlayan, tevbe kabul eden, azabı şiddetli, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir.

3.     O'ndan başka tapılacak yoktur. Dönüş O'nadır.

4.     Allah'ın âyetleri hakkında ancak nankörlük eden kafirler mücadele eder. Şimdi onların beldeler içinde dönüp dolaşmaları seni aldatmasın.

5.     Onlardan önce Nuh kavmi ve arkalarından gelen birçok topluluklar peygamberlerini yalanlamışlardı. Her ümmet kendi peygamberlerini yakalamaya, öldürmeye azmetti ve hakkı bâtılla gidermek için mücadele ettiler. Bunun üzerine ben onları tutup alıverdim. O zaman azabım nasılmış? (görmüş oldular).

6.     İşte o nankörlük eden kafirlerin ateşte yanacaklarına dair Rabbınin sözü böylece gerçekleşti.

7.     Arş'ı taşıyan ve onun etrafındakiler (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler ve O'na iman ederler. İman etmiş olanların bağışlanmasını dilerler: "Ey Rabbimiz! Rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. Tevbe edip yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru!" (derler).

Mü'min Sûresi 8 - 16. Ayetler

8.     "Ey Rabbimiz! Onları, kendilerine va'd ettiğin Adn cennetlerine koy; atalarından, eşlerinden ve nesillerinden salih olanları da. Şüphesiz sen, izzet ve hikmet sahibisin."

9.     Onları kötülüklerden koru. O gün sen, kimi kötülüklerden korursan, muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun. İşte asıl büyük kurtuluş budur.

10.   İnkâr edenlere şöyle bağırılacaktır: "Elbette Allah'ın size olan gazabı, sizin kendinize olan gazabınızdan daha büyüktür. Zira siz dünyada imana davet olunuyor, fakat inkar ediyordunuz."

11.   Diyecekler ki: "Rabbimiz, bizi (biri rahimlerdeki canlanmadan önceki, diğeri normal ölüm olmak üzere) iki kere öldürdün, iki kere de dirilttin. Şimdi günahlarımızı anladık, fakat (acaba bu ateşten) çıkmaya yol var mıdır?"

12.   İşte bunun sebebi olarak onlara denilir ki: "Bir olan Allah'a çağrıldığınız zaman inkâr ettiniz, O'na ortak koşulunca ise, (buna) inanıp-onaylıyordunuz. Hüküm, yüce ve büyük olan Allah'ındır."

13.   Size âyetlerini gösteren ve sizin için gökten rızık indiren O'dur. Fakat bunu ancak gönül veren anlar.

14.   O halde siz, dini Allah için halis kılarak hep ona ibadet edin, isterse kâfirler hoşlanmasınlar.

15.   Dereceleri yükselten ve Arş'ın sahibi olan (Allah), kavuşma gününün dehşetini haber vermek için kullarından dilediğine Ruhu (Cibril a.s.'ı) indirir.

16.   O gün onlar (kabirlerinden) meydana fırlarlar, Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Allah, buyurur: Bugün mülk kimindir?" Yine "Kahhâr olan tek Allah'ındır." buyurur.

Mü'min Sûresi 17 - 25. Ayetler

17.   Bugün herkes kazandığı ile karşılık görecek. Bugün zulüm yoktur. Şüphesiz ki Allah, hesabı çabuk görendir.

18.   Hem yaklaşan felaket gününü onlara haber ver. O zaman yürekler korkudan adeta gırtlaklara dayanmış yutkunur da yutkunurlar. Zalimler için ne ısınacak bir dost, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi vardır.

19.   (Allah), gözlerin hain bakışların da bilir, gönüllerin ne gizlediğini de bilir.

20.   Allah, hakkı adaleti yerine getirir. Onların O'ndan başka yalvardıkları ise, hiçbir şeyi yerine getiremezler. Çünkü hakkıyla işiten ve gören Allah'tır.

21.   Yeryüzünde gezmediler mi, baksalar ya, kendilerinden öncekilerin akıbeti nasıl olmuş? Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri bakımından kendilerinden daha üstündüler. Öyle iken Allah onları günahları yüzünden tutup alıverdi. Kendilerini Allah'a karşı koruyan da olmadı.

22.   Onlara peygamberleri açık delillerle mucizelerle geldiler, fakat onlar inkar ettiler. İşte bundan dolayı Allah da tuttu kendilerini alıverdi. Allah'ın kudreti sonsuz ve azabı pek şiddetlidir.

23.   Andolsun Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.

24.   Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a gönderdik. Onlar dediler ki: "Bu çok yalancı bir sihirbazdır"

25.   (Musa), kendilerine tarafımızdan hakkı getirince: "Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri tutun!" dediler. Ama, kâfirlerin düzeni de hep boşa çıkar.

Mü'min Sûresi 26 - 33. Ayetler

26.   Bir de Firavun: "Bırakın beni" dedi; "Musa'yı öldüreyim de o, Rabbine dua etsin, zira ben, onun dininizi değiştirmesinden yahut yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum." dedi.

27.   Musa da: "Şüphesiz ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz (olan Allah'a) sığındım" dedi.

28.   Firavun ailesinden olup imanını saklayan bir adam şöyle dedi: "A! Siz bir adamı "Rabbim Allah'tır" diyor diye öldürecek misiniz? Oysa o, size Rabbinizden apaçık delillerle gelmiştir. Hem o, bir yalancı ise çok sürmez yalanı boynuna geçer, fakat doğru ise, size yaptığı tehtidlerden en az bir kısmı olsun başınıza gelir. Şüphe yok ki Allah, haddi aşan yalancıyı bir doğru yola eriştirmez."

29.   "Ey kavmim! Bugün Mısır'da mülk sizindir, yeryüzünde hüküm sahibisiniz, fakat Musa'yı öldürmeniz sebebiyle şayet bize Allah'ın hışmı gelirse Allah'ın bu hışmından bizi kim kurtarır?" Firavun: "Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve elbette ben size doğru yolu gösteriyorum" dedi.

30.   O iman etmiş olan zat da: "Ey kavmim! Doğrusu ben sizin için (peygamberlerini yalanlayan) toplulukların azap günleri gibi bir günden korkuyorum."

31.   "Nuh kavminin, Âd'ın, Semud'un ve daha sonrakilerin maceraları gibi ki, Allah, kulları için bir zulüm asla istemez."

32.   "Hem ey kavmim! Gerçekten ben, sizin için o bağrışıp çağrışma gününden korkuyorum."

33.   "Arkanıza dönüp gideceğiniz gün sizi Allah'tan (O'nun azabından) koruyacak kimse yoktur. Her kimi de Allah, şaşırtırsa, artık onu doğru yola iletecek kimse de yoktur" dedi.

Mü'min Sûresi 34 - 40. Ayetler

34.   Bundan önce size apaçık delillerle Yusuf gelmişti, o zaman onun size getirdiği hakikat hakkında şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o, vefat edince "Bundan sonra Allah asla peygamber göndermez" dediniz. İşte haddi aşan şüphecileri Allah böyle saptırır.

35.   Onlar kendilerine gelmiş delil olmaksızın Allah'ın âyetleri hakkında mücadele ederler. (Bu), Allah yanında da, iman edenler yanında da nefret edilen bir huy'dur. İşte Allah, kibirlenen her zorbanın kalbini böyle mühürler.

36.   Firavun dedi ki: "Ey Hâmân! Bana bir kule yap, belki ben semadaki o yollara erişirim."

37.   "Göklerin yollarına (erişirim) de çıkıp Musa'nın Tanrısı'nı görürüm. Doğrusu ben, onu yalancı sanıyorum". İşte bu şekilde Firavun'a kötü ameli süslü gösterildi ve doğru yoldan çıkarıldı. Firavun'un düzeni hep hüsrandadır.

38.   O iman eden zat ise: "Ey kavmim!" dedi; "bana uyun, size doğru yolu göstereyim."

39.   "Ey kavmim! Bu dünya hayatı ancak geçici bir kazançtan ibarettir. Ahiret ise durulacak yurttur."

40.   "Her kim bir kötülük yaparsa, o kötülük kadar ceza görür. Gerek erkek, gerek kadın her kim mümin olarak iyi bir iş işlerse, işte onlar cennete girerler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir."

Mü'min Sûresi 41 - 49. Ayetler

41.   "Hem ey kavmim! Niye ben sizi kurtuluşa davet ederken, siz beni ateşe davet ediyorsunuz?!"

42.   "Siz beni, Allah'ı inkâr etmeye ve bence hiç ilimde yeri olmayan şeyleri O'na ortak koşmaya davet ediyorsunuz; ben ise sizi, mutlak güçlü olan, çok bağışlayan Allah'a davet ediyorum."

43.   "Şu asla inkar edilemez ki, gerçekte sizin beni davet ettiğiniz şeyin ne dünyada, nede ahirette davete değer bir tarafı yoktur. Varacağımız Allah'tır. Bütün haddi aşanlar ateşte yanacaktır."

44.   "Siz benim söylediklerimi sonra anlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını görür, gözetir."

45.   Onun için Allah, onu (imana çağıran bu zatı) kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun'un ailesini ise kötü azap kuşattı.

46.   Ateş! Onlar sabah akşam kabirde ona sokulurlar. Kıyametin kopacağı gün de "Firavun'un ailesini en şiddetli azaba tıkın (denilir)".

47.   Ve hele ateş içinde birbirlerini protesto ederlerken büyüklük taslayanlara: "Hani biz, size uymuş kimselerdik, şimdi siz, bizden ateş nöbetini savabiliyor musunuz?" derler.

48.   Büyüklük taslayanlar da şöyle der: "Evet hepimiz onun içindeyiz, çünkü Allah, kulları arasında hükmünü verdi."

49.   Ve o ateştekilerin hepsi cehennem bekçilerine şöyle derler: "Rabbinize dua edin, bir gün (olsun) bizden azabı biraz hafifletsin!"

Mü'min Sûresi 50 - 58. Ayetler

50.   (Bekçiler:) "Ya size peygamberleriniz apaçık delillerle gelmez miydi?" derler. Onlar da: "Evet" derler. (Bekçiler:) "Öyle ise kendiniz dua edin" derler. Ama, kâfirlerin duası ise hep çıkmazdadır.

51.   Elbette biz, peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin (şahitlik için) dikileceği gün yardım ederiz.

52.   O gün zalimlere özür dilemeleri fayda vermez. Lânet onlaradır, kötü yurt da onlarındır!

53.   Andolsun ki biz Musa'ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarına Kitab'ı (Tevrat'ı) miras bıraktık.

54.   Ki bunu onların aklıselim sahiplerine, bir hidayet rehberi ve ihtar yaptık.

55.   O halde sabret, çünkü Allah'ın vâ'di haktır. Hemen günahının bağışlanmasını dile ve akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbih et.

56.   Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler, muhakkak ki onların gönüllerinde ancak yetişemeyecekleri bir büyüklük (hevesi) vardır. Sen hemen Allah'a sığın; çünkü O, işitendir, görendir.

57.   Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.

58.   Körle gören, iman edip de iyi işler yapan kimselerle, kötülük yapan bir olmaz. Siz pek az düşünüyorsunuz.

Mü'min Sûresi 59 - 66. Ayetler

59.   Şüphesiz kıyamet, muhakkak gelecektir. Onda şüphe yoktur, fakat insanların çoğu inanmazlar.

60.   Halbuki Rabbiniz şöyle buyurdu: "Bana dua edin kabul edeyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenenler, yarın hor, hakir olarak cehenneme girecekler."

61.   İçinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi, gündüzü de aydınlık olarak yaratan Allah'tır. Gerçekten Allah, insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler.

62.   İşte O, her şeyi yaratan Rabbiniz Allah'tır. O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl çevrilirsiniz?

63.   İşte Allah'ın âyetlerini kasden inkâr edenler böyle çevriliyorlar.

64.   Yeryüzünü sizin için yerleşim alanı, göğü de bir bina yapan, size şekil veren, sonra da suretlerinizi güzelleştiren, hoş nimetlerden sizi rızıklandıran Allah'tır. İşte O, Rabbiniz Allah'tır. Alemlerin Rabbi Allah, ne yücedir.

65.   Hayat sahibi ancak O'dur. O'ndan başka tapılacak (tanrı) yoktur. O'nun için dini halis kılarak O'na, hep O'na yalvarın! Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

66.   De ki: "Bana, Rabbimden apaçık deliller geldiği zaman sizin Allah'tan başka yalvardıklarında ibadet etmem bana kesin olarak yasaklandı ve bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi."

Mü'min Sûresi 67 - 77. Ayetler

67.   Sizi bir topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan, sonra sizi bebek olarak çıkaran, sonra kuvvetli çağınıza eresiniz, sonra da ihtiyar olasınız-içinizden kimi de daha önce vefat ettirilir- hem de belirli bir vakte ulaşasınız diye sizi büyüten O'dur. Umulur ki akıl edersiniz.

68.   Hem dirilten, hem öldüren O'dur. O, bir işi istediği zaman ona sadece "Ol" der, o da oluverir.

69.   Bakmaz mısın, şimdi Allah'ın âyetleri hakkında mücadeleye kalkanlara, hakkı kabul etmekten nasıl döndürülüyorlar?

70.   Kitab'ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimiz şeyleri yalanlayanlar, artık günahların neticelerini ileride bilecekler.

71.   O zaman boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde, kaynar suya sürüklenecekler.

72.   Sonra ateşte kaynatılacaklar.

73.   Sonra onlara şöyle denecek: "Allah'ı bırakıp da ortak koştuklarınız nerede?"

74.   Diyecekler ki: "Onlar bizden kayboldular, daha doğrusu biz bundan önce hiçbir şeye ibadet eder değilmişiz!" İşte Allah kâfirleri böyle şaşkın eder.

75.   Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak sevinmenizden ve aşırı derecede güvenmenizden ötürüdür.

76.   İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Bak, kibirlenenlerin yeri ne çirkindir!

77.   Onun için sabret, Allah'ın vâ'di gerçektir, muhakkak olacaktır. Artık onlara yaptığımız tehditin bir kısmını sana göstersek de, yahut seni kendimize alsak da onlar mutlaka döndürülüp bize getirilecekler.

Mü'min Sûresi 78 - 85. Ayetler

78.   Andolsun, biz senden önce nice peygamberler gönderdik. Onlardan kimini sana anlattık, kimini de anlatmadık. Hiçbir peygamber, Allah'ın izni olmaksızın bir mucize getiremez. Allah'ın emri gelince de hak yerine getirilir ve işte burada bâtılın peşinden koşanlar hüsrana uğrarlar.

79.   Allah O'dur ki, sizin için yumuşak başlı hayvanları yarattı; onlardan binit edinesiniz, hem de onlardan yiyesiniz diye yarattı.

80.   Sizin için onlarda daha birçok (süt, yün gibi) menfaatler vardır. Gönüllerinizdeki bir arzuya karada onların üzerinde ulaşırsınız. Hem onlar üzerinde, hem de gemilerin üzerinde taşınırsınız.

81.   Allah, size kudretine dair âyetlerini gösterir. Şimdi Allah'ın âyetlerinin hangisini inkâr edersiniz?

82.   Yeryüzünde gezip bir bakmazlar mı ki, kendilerinden öncekilerin akıbeti nasıl olmuş? Onlar kendilerinden hem daha çok, hem de kuvvet ve yeryüzündeki eserleri bakımından daha üstün idiler. Öyle iken, o kazandıkları şeyler onları kurtaramadı.

83.   Çünkü onlar, Peygamberleri apaçık delillerle geldikleri zaman, kendilerinde bulunan temelsiz bilgilere güvendiler sonunda, o alay ettikleri azap kendilerini kuşatıverdi.

84.   Hışmımızı gördükleri zaman "Allah'ın birliğine inandık ve O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkâr ettik" dediler.

85.   Evet, hışmımızı gördükleri zaman imanları kendilerine fayda vermeyecektir. Allah'ın, kulları hakkında süregelen kanunu (budur.) İşte kâfirler bu noktada hüsrana düştüler.

Fussilet Sûresi 1 - 11. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Hâ, Mîm.

2.     (Kur'an), Rahman ve rahîm (olan Allah) tarafından indirilmiştir.

3.     (Bu), bilip anlayabilecek bir kavim için âyetleri açıklanmış Arapça bir kitaptır.

4.     (Bu kitap), hem müjdeleyici, hem de uyarıcıdır. Ama çokları ondan başını çevirmiştir. Onlar hakikati işitemezler.

5.     Ve şöyle demektedirler: "Kalplerimiz senin bizi çağırdığın şeye karşı örtüler içindedir. Kulaklarımızda da işitmede bir ağırlık var ve seninle bizim aramızda bir perde çekilmiştir. Haydi yap yapacağını, çünkü biz yapıyoruz."

6.     De ki: "Ben sadece sizin gibi bir beşerim. Ancak bana ilahınızın bir tek tanrı olduğu vahyolunuyor. Onun için hep O'na yönelin ve O'nun mağfiretini isteyin. Müşriklerin vay haline!"

7.     "Ki onlar zekâtı vermezler ve ahireti inkâr edenler de onlardır."

8.     "Şüphesiz iman edip iyi iş yapanlar, işte onlar için minnetsiz bir mükâfat vardır."

9.     De ki: Siz gerçekten yeri iki günde (iki dönemde) yaratanı inkâr edip duracak mısınız? Bir de O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, bütün âlemlerin Rabbidir.

10.   Hem yeryüzünün üstüne ağır dağlar yerleştirdi, onda bereketler meydana getirdi ve onda dört günde (mevsimde) araştıranlar için eşit olarak azıklar takdir etti.

11.   Sonra İlahî irade duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yere: "İsteyerek veya istemeyerek, gelin" dedi. İkisi de "İsteye isteye geldik" dediler.

Fussilet Sûresi 12 - 20. Ayetler

12.   Böylece onları, iki günde (iki devirde) yedi gök olarak yerine koydu ve her göğe ona ait görevini vahyetti. Dünya göğünü de kandillerle donattık ve koruduk. İşte bu, mutlak güçlü olan, hakkıyla bilen (Allah'ın) takdiridir.

13.   Bunun üzerine onlar yine imandan başlarını çevirirlerse, o zaman de ki: "Size, Âd ve Semûd'un başına gelen yıldırıma benzer bir yıldırımı haber veriyorum."

14.   Onlara "Allah'tan başkasına tapmayın" diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği zaman "Rabbimiz dileseydi, melekler gönderirdi; onun için biz sizinle gönderilen şeylere bilgilere inanmayız" dediler.

15.   Sonra Âd (kavmi), yeryüzünde haksız yere kibirlenmek istediler ve "Bizden daha kuvvetli kim var?" dediler. Ya kendilerini yaratmış olan Allah'ın onlardan daha kuvvetli olduğunu düşünmediler mi? Fakat âyetlerimizi bilerek inkâr ediyorlardı.

16.   Biz de kendilerine dünya hayatında zillet azabını tattırmak için uğursuz saydıkları günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr salıverdik. Elbette ahiret azabı daha aşağılayıcıdır, hem de onlar kurtarılamayacaklardır.

17.   Semûd'a gelince, biz onlara yolu gösterdik, onlar ise hidayete karşı körlüğü tercih etmek istediler; derken kendilerini kazandıkları (günahları) sebebiyle alçaltıcı azabın yıldırımı alıverdi.

18.   İman edip de günahtan sakınanları ise kurtardık.

19.   Allah düşmanlarının mahşerde toplanıp ateşe sevkolunacakları gün ise, artık onların hepsi bir araya getirilinceye kadar bekletilirler.

20.   Hatta oraya vardıklarında kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları şeye karşı onların aleyhine şahitlik ederler.

Fussilet Sûresi 21 - 29. Ayetler

21.   Derilerine: "Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?" derler. Onlar da: "Her şeyi söyleten Allah bizi söyletti, sizi ilk defa O yarattı, yine O'na götürülüyorsunuz" derler.

22.   Siz, önceden kulaklarınız, gözleriniz ve derileriniz aleyhinize şahitlik eder diye sakınmazdınız ve yaptıklarınızdan birçoğunu Allah'ın bilmediğini sanmıştınız.

23.   İşte Rabbinize karşı beslediğiniz o kötü zannınız sizi helaka sürükledi de hüsrana düşenlerden oldunuz.

24.   Şimdi sabredebilirlerse artık ateş kendilerine bir ikametgahtır, yok Rablerinden eğer hoşnutluğa dönmek isteseler bile, artık hoşnut edileceklerden değillerdir.

25.   Hem onlara birtakım arkadaşlar musallat etmişizdir de onlar, kendilerine önlerindekini ve arkalarında olan Ahireti inkar etmeyi süslü göstermişlerdir. Cin ve insanlardan önce gelip geçmiş ümmetler için (uygulanan) azap onların aleyhine de hak olmuştur; çünkü hep kendilerine yazık etmişlerdir.

26.   Bir de o inkâr edenler dediler ki: "Şu Kur'an'ı dinlemeyin ve ona yaygara yapın, belki bastırırsınız."

27.   İşte biz de onun için o inkâr edenlere şiddetli bir azap tattıracağız ve kendilerine yaptıkları amellerin en kötüsünün cezasını vereceğiz.

28.   İşte o, Allah düşmanlarının cezası olan ateştir. Ayetlerimizi inkâr etmelerinin cezası olarak, orada onlar için ebedîlik yurdu vardır.

29.   Muhakkak o inkar edenler diyecekler ki: "Ey Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım, en aşağılıklardan olsunlar."

Fussilet Sûresi 30 - 38. Ayetler

30.   Ey mü'minler, haberiniz olsun ki: "Rabbimiz Allah deyip de sonra doğru gidenler yok mu, onların üzerine melekler iner" (ve derler ki:) "Korkmayın, üzülmeyin, vâdolunduğunuz cennet ile sevinin!"

31.   "Bizler sizin hem dünya hayatında, hem de ahirette dostlarınızız ve size orada nefislerinizin hoşlanacağı şeyler var, hem size orada ne isterseniz vardır."

32.   "Bunlar mağfiretinin ve rahmetinin sonu olmayan, çok bağışlayıcı ve çok esirgeyici (Allah'tan) bir ağırlama olarak size ikram edilir."

33.   "Şüphesiz ben müslümanım" deyip iyi işler yaparak insanları Allah'a itaat etmeye davet eden kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?

34.   Hem iyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel olan iyilikle önle. O zaman bakarsın ki seninle arasında bir düşmanlık bulunan kimse, candan bir dost gibi olmuştur.

35.   O rütbeye ise ancak sabredenler kavuşturulur ve o rütbeye ancak büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.

36.   Şayet Şeytan'dan kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın; çünkü işiten ve bilen ancak O'dur.

37.   Gece ile gündüz, güneş ile ay O'nun âyetlerindendir. Güneş ile ay'a secde etmeyin de, onları yaratan Allah'a secde edin. Gerçekten O'na ibadet edeceksiniz.

38.   Buna karşı kibirlenmek isterlerse, haberleri olsun ki, Rabbinin huzurundakiler gece ve gündüz O'nu tesbih ederler; hem onlar usanmazlar.

Sayfa 19 / 26

  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
  • 19
  • 20
  • 21
  • 22
  • 23
 
 
  • İLETİŞİM