• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Ahkâf Sûresi 21 - 28. Ayetler

21.   Bir de Âd'ın kardeşini (Hûd'u) an. Ondan önce ve sonra nice uyarıcılar gelip geçmiştir. Ahkaf'ta ki kavmini: "Allah'tan başka ilah tanımayın, çünkü ben, size büyük bir günün azabının (uğramasından) korkuyorum" diye uyarmıştı.

22.   Dediler ki: "Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Eğer doğrulardan isen, haydi bize vadedip durduğun azabı getir!"

23.   (Hud da) dedi ki: "O ilim ancak Allah yanındadır. Ben size gönderildiğim şeyi duyuruyorum. Fakat sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum."

24.   Derken o azabı, vadilerine doğru gelen bir bulut halinde gördükleri zaman dediler ki: "Bu, bize yağmur yağdıracak (ufukta beliren) bir buluttur." Hûd, "Hayır, o, sizin acele istediğiniz şeydir. İçinde çok acıklı azap bulunan bir rüzgardır" dedi.

25.   O, Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eder! Derken öyle oldular ki, evlerinden başka bir şey görünmez oldu. İşte biz günahkar bir kavme böyle ceza veririz.

26.   Yemin ile söylerim, doğrusu biz, onlara öyle şeyler vermiştik ki, size o kuvveti ve kudreti vermemişizdir; hem kendilerine kulaklar, gözler ve gönüller vermiştik İci ne kulakları, ne gözleri, ne de gönülleri kendilerine fayda vermedi. Zira onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. O alay ettikleri şey de kendilerini kuşatıverdi.

27.   Andolsun ki, biz, etrafımızdaki memleketleri helak etmişizdir ve belki doğru yola dönerler diye ayetleri çeşitli şekillerde açıkladık.

28.   O zaman O'na yakınlık (sağlamak) için, Allah'tan başka edindikleri ilahlar, onları kurtarsalardı ya! Bilakis onlardan savuşup gittiler. İşte onların sapıtmalarının ve uydurup durdukları iftiralarının özü budur.

Ahkâf Sûresi 29 - 35. Ayetler

29.   Bir de şu vakti anlat: Cinlerden bir takımını Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onlar hazır olunca: "Susun dinleyin" dediler. Sonra kıraati bitirildiği zaman da döndüler, uyarmak üzere kavimlerine gittiler.

30.   Dediler ki: "Ey kavmimiz! Haberiniz olsun, biz, Musa'dan sonra indirilmiş, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik."

31.   "Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine uyun ve ona iman edin ki, bazı günahlarınızı (Allah) bağışlasın ve sizi elem verici bir azaptan korusun."

32.   "Her kim Allah'ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah'ı aciz bırakacak değildir ve ona, O'ndan başka sahip olacak dostlar da yoktur. Öyleler, apaçık bir sapıklık içindedirler."

33.   Ya görmediler mi ki, o gökleri ve yeri yaratmış ve onları yaratmakla yorulmamış olan Allah, ölüleri diriltmeye muhakkak kadirdir. Evet, hiç şüphe yok ki O, her şeye kadirdir.

34.   İnkar edenler, ateşe arzolunacağı gün, "Nasıl, bu gerçek değil miymiş?" (denildiğinde), "Evet, Rabbimize andolsun ki (gerçekleşmiş)" derler. (Allah) buyuracak ki: "Öyle ise, inkar ettiğiniz için, haydin azabı tadın!"

35.   Ey Muhammed, o halde peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sabret ve onlar hakkında acele etme. Onlar vadolundukları acıyı görecekleri gün, sanki gündüzün bir saatinden başka durmamışa döneceklerdir. Bu yeterli bir tebliğdir. Demek ki helak edilecek başkası değil, ancak itaatten çıkmış fasıklar topluluğudur.

Muhammed Sûresi 1 - 11. Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim

1.     Onlar ki, inkar etmekte ve Allah yolundan yüz çevirmektedirler. Allah da amellerini boşa çıkarmaktadır.

2.     İman edip Salih ameller işleyen ve Muhammed'e indirilene (Kur'an'a) -ki Rablerinden gelen hak da odur- iman edenlerin kabahatlarını (Allah), örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.

3.     Bunun sebebi, inkar edenlerin, kendilerini batıla uydurmaları, iman edenlerin ise Rablerinden gelen hakka uymalarıdır. İşte Allah, insanlara kılıklarını böyle tanıtır.

4.     Onun için inkar edenlerle savaştığınız zaman hemen boyunlarını vurmaya bakın, ta kuvvetlerini derinden kırıp tepeleyinceye kadar; o zaman da bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Ondan sonra da harp ağırlıklarını atıncaya kadar esirleri ya azad edin, ya da fidye karşılığı salıverin. Bu böyle! Gerçi Allah dilerse, elbette bunlardan intikam alır. Fakat sizi, diğerinizle imtihan edecek! Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah, amellerini asla boşa çıkarmaz.

5.     Allah, ileride onları muratlarına erdirir ve ruhlarını şad eder.

6.     Kendilerini cennete koyar; onu onlar için güzel kokularla donatmaktadır.

7.     Ey bütün iman edenler! Eğer siz Allah'a O'nun dininin yayılmasına yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı kaydırmaz, size sebat verir.

8.     İnkar edenler ise, yıkım onlara! (Allah), ne yaparlarsa boşa çıkaracaktır.

9.     Öyle, çünkü onlar, Allah'ın indirdiğinden hoşlanmamışlardır, O da onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.

10.   Ya yeryüzünde bir gezmediler mi, baksalar ya kendilerinden öncekilerin akıbetleri ne olmuş? Allah, üzerlerine helak yağdırmıştır. O kafirlere de öylesi yaraşır.

11.   Öyle, çünkü Allah iman edenlerin yardımcısıdır, kafirlere gelince, onlar için yardımcı yoktur.

Muhammed Sûresi 12 - 19. Ayetler

12.   Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkar edenler ise, zevk etmeye bakarlar ve hayvanlar gibi yerler içerler. Halbuki onların ikametgahı ateştir.

13.   Ey Muhammed, seni çıkaran kendi memleket halkından daha kuvvetli nice memleket halkları vardı ki, biz onları helak ettik de onları kurtaran olmadı.

14.   Şimdi Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, hiç o kötü ameli kendisine süslü gösterilmiş de heva ve heveslerinin ardına düşmüş kimselere benzer mi?

15.   Sakınanlara vadolunan cennetin durumu (şudur:) Orada bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve safi süzme baldan ırmaklar vardır. Hem onlara meyvelerin her türlüsünden vardır. Hem de Rablerinden bağışlama vardır. Hiç bunlar, ateşte ebedi olan ve kaynar bir sudan sulanıp da bağırsakları parçalanan kimselere benzer mi?

16.   Onlardan seni dinlemeye gelen de var; fakat senin yanından çıktıklarında alay ederek kendilerine ilim verilmiş olanlara: "O, az önce ne söyledi?" derler. Bunlar öyle kimselerdir ki, Allah, kalplerini mühürlemiştir de hep hevalarının peşine düşmektedirler.

17.   Hidayeti kabul edenlere gelince, Allah onların hidayetlerini artırmakta ve sakınmalarını sağlamaktadır.

18.   Artık onlar, kıyametin birden bire kendilerine gelivermesine bakıyorlar; muhakkak onun alametleri geldi ama öğüt almıyorlar, kıyamet başlarına geldiği zaman pişman olup anlamaları kendilerine ne fayda verir?

19.   Şimdi şunu bil ki, Allah'tan başka tanrı yoktur. Bil de, kendi günahın, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için bağışlanma dile! Allah, dolaştığınız yeri de bilir, durduğunuz yeri de!

Muhammed Sûresi 20 - 29. Ayetler

20.   İman edenler: "(Keşke cihad hakkında) bir sûre indirilseydi" diyorlar. Derken hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların tıpkı ölümden baygınlık gelmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek yakındır.

21.   Fakat itaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. Sonra emir, iş kesinleşince Allah'a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu.

22.   Ey münafıklar, nasıl? Döner de idareyi ele alırsınız yeryüzünü fesada verir ve akrabalık bağlarını kesersiniz, öyle mi?

23.   Öyleler, Allah'ın kendilerini lanetlediği, işitme duygularını aldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.

24.   Onlar, Kur'an'ı bir düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde üst üste kilitleri mi var?

25.   Haberiniz olsun ki, kendilerine hak belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenleri, şeytan kışkırtmış ve kendilerini uzun uzun emellere düşürmüştür.

26.   Öyle, çünkü bunlar Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara demişlerdir ki: "Biz size bazı hususlarda itaat edeceğiz." Allah ise, onların o gizli konuşmalarını biliyor.

27.   O halde melekler, onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırlarken halleri nasıl olacak bakalım?

28.   Öyle, çünkü onlar, Allah'ın gazabına sebep olan şeylerin peşine düştüler de O'nun rızasını istemediler. O da onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.

29.   Yoksa o kalplerinde hastalık bulunanlar, müslümanlara olan kinlerini Allah'ın asla meydana çıkarmayacağını mı sandılar?

Muhammed Sûresi 30 - 38. Ayetler

30.   Dileseydik biz onları sana gösterirdik de kendilerini bütün simalarıyla tanırdın ve şüphesiz sen onları lakırdılarının üslubundan tanırsın! Allah ise bütün yaptıklarınızı bilir.

31.   Andolsun ki, sizi imtihana sokacağız; ta ki içinizden cihad edenleri ve sabredenleri belli edelim ve haberlerinizi imtihan meydanlarında açıklayalım!

32.   Haberiniz olsun ki, o inkar edip Allah yolundan alıkoyanlar ve hak kendilerine belli olduktan sonra Peygambere karşı gelenler, hiçbir zaman Allah'a zerre miktarı zarar veremezler. O, onların amellerini boşa çıkaracaktır.

33.   Ey bütün iman edenler! Allah'a itaat edin, Resul'e itaat edin de amellerinizi iptal eylemeyin!

34.   Haberiniz olsun ki, inkar edip Allah yolundan şaşan, sonra da kafir oldukları halde ölenleri Allah, hiçbir zaman bağışlamaz.

35.   Onun için ey mü'minler, gevşeklik etmeyin de sizler daha üstün iken onları barışa çağırmayın! Allah, sizinledir ve asla sizin amellerinize kıymaz!

36.   Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer siz, iman eder de iyi sakınırsanız, Allah, size hem mükafatlarınızı verir, hem de sizden bütün mallarınızı zekât olarak istemez.

37.   Eğer sizden onların hepsini ister de sizi çıplak bırakacak olsaydı, cimrilik edip dayatırdınız, (bu da) sizin bütün kinlerinizi meydana çıkarırdı.

38.   İşte siz şunlarsınız: Allah yolunda infak etmeye davet olunuyorsunuz da yine içinizden kimisi cimrilik ediyor, halbuki kim cimrilik ederse, kendi aleyhine cimrilik etmiş olur! Allah zengindir, fakirler sizsiniz. Eğer tersine giderseniz başka bir kavmi tutar yerinize getirir, sonra onlar sizin gibi olmazlar.

Fetih Sûresi 1 - 9. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Doğrusu biz sana apaçık bir fetih verdik.

2.     Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlayıp üzerindeki nimetini tamamlayacak ve seni dosdoğru bir caddeye çıkaracak.

3.     Ve Allah sana eşsiz bir zafer ile vardım edecek, seni aziz kılacak!

4.     İmanları üstüne iman artırsınlar diye müminlerin kalplerine o huzuru indiren O'dur. Öyle ya, bütün göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

5.     (Bütün bu lütuflar) mümin erkekleri ve mümin kadınları ebedîyen içinde kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere koymak ve kabahatlerini örtmek içindir. Bu, Allah yanında büyük bir kurtuluştur.

6.     Ve Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, müşrik erkeklere ve müşrik kadınlara, o kötülük girdabı başlarına dönesilere azap etmek içindir. Allah onlara gazap etmiş, lânet etmiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır; ona gidiş de ne kötüdür!

7.     Evet, o göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah mutlak güçlü olandır, hikmet sahibidir.

8.     Doğrusu biz seni hem bir şahit, hem bir müjdeleyici, hem de bir uyarıcı olarak gönderdik.

9.     Ki sizler de Allah'a ve Resûlü'ne iman edesiniz, O'na yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O'nu tesbih edesiniz.

Fetih Sûresi 10 - 15. Ayetler

10.   Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların elinin üstündedir. Onun için kim cayarsa sırf kendi aleyhine cayar, kim de Allah'a verdiği sözü yerine getirirse, O da ona yarın büyük bir mükâfat verecektir.

11.   Yakında bedevilerden geri bırakılanlar sana diyecek ki: "Bizleri mallarımız ve ailelerimiz oyaladı, onun için bize bağışlanma dile." Kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söyleyecekler. De ki: Eğer (Allah) size bir zarar gelmesini dilerse, yahut bir fayda dilerse, sizin için kim Allah'a karşı bir şey yapabilir? Doğrusu Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

12.   Doğrusu siz, Peygamberin ve müminlerin ailelerine dönmeyeceklerini sandınız ve bu, kalplerinizde allandı pullandı; kötü zanna düştünüz de düşkün bir kavim oldunuz.

13.   Her kim Allah'a ve Resûlüne inanmazsa, bilsin ki biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.

14.   Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine de azap eder. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

15.   Sizler ganimetleri almak için koştuğunuz zaman, cihaddan geri bırakılanlar diyecek ki: "Bırakın bizi, arkanızdan gelelim." Allah'ın kelamını değiştirmek isteyecekler. De ki: "Siz bizim arkamızdan asla gelmeyeceksiniz, Allah bundan önce sizin hakkınızda böyle buyurdu." Ona da diyeceler ki: "Hayır, bizi kıskanıyorsunuz." Bilâkis onlar, ince anlamaz, anlayışı az kimselerdir.

Fetih Sûresi 16 - 23. Ayetler

16.   Geri bırakılan Bedevilere de ki: "Siz ileride çok kuvvetli savaşçı olan bir kavme (karşı savaşmaya) çağırılacaksınız, ya onlarla savaşırsınız, yahut müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, o zaman Allah size güzel bir mükâfat verir ve bundan önce yaptığınız gibi, aksine giderseniz, sizi elem verici bir azap ile azaplandırır."

17.   Köre zorlama yoktur, topala da zorlama yoktur, hastaya da zorlama yoktur. Bununla her kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse, onu altından ırmaklar akan cennetlere koyar ve her kim aksine giderse, onu da elem verici bir azap ile azaplandırır.

18.   Andolsun ki, ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı oldu. Kalplerindekini bildi de üzerlerine o güven duygusunu indirdi ve kendilerine yakın bir fethi karşılık olarak verdi.

19.   Ve alacaları birçok ganimetleri de verdi. Allah mutlak güçlü olandır, hikmet sahibidir.

20.   Allah, size birçok ganimetler vâ'detti; onları alacaksınız! Şimdilik bunları size peşin verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki müminlere bir alamet olsun ve sizi dosdoğru bir caddeye (sırat-ı müstekime) çıkarsın!

21.   Allah, size zaferin, ganimetin bir diğerini daha (vaadetti) ki, ona henüz eliniz ermedi, fakat Allah, onu kuşatmıştır. Allah, her şeye kadirdir.

22.   Eğer o inkar edenler, sizinle çarpışsalardı, mutlaka arkalarına döneceklerdi, sonra da ne bir dost bulabileceklerdi, ne de bir yardımcı.

23.   Allah'ın ötedenberi süregelen kanunu (böyledir.) Allah'ın kanununda bir değişiklik bulamazsın.

Fetih Sûresi 24 - 38. Ayetler

24.   Mekke deresinde onlara karşı size zafer vermişken onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çeken O'dur. Hem Allah, yaptıklarınızı görendir.

25.   Onlar, inkâr edip de sizi Mescid-i Haram'dan ve durdurulmakta bulunan hediyeleri (kurbanları) mahalline (Mina'ya) varmaktan meneden kimselerdir. Eğer kendilerini bilmediğiniz bir takım mümin erkeklerle mümin kadınları bilmeyerek çiğneyip de şanınıza o yüzden leke gelecek olmasaydı (Allah savaşı önlemezdi). Allah, dilediğini rahmetine koyacağı için (böyle yapmıştır.) Eğer onlar, çekilebilselerdi (sizin tarafa geçebilselerdi) elbette' içlerinden o inkâr edenleri elem verici bir azaba uğratırdık.

26.   O inkâr edenler, kalplerinde taassubu, cahiliye taassubunu kaynattığı sırada, Allah, Resûlünün ve mü'minlerin üzerine huzur ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı. Onlar da buna lâyık ve ehil kimselerdi. Evet, Allah her şeyi bilendir.

27.   Andolsun ki Allah, Resûlünün rüyasını doğru çıkardı. Andolsun ki, Allah'ın dilemesi ile Mescid-i Haram'a güven içinde başlarınızı kazıtarak, kısaltmış olarak, korkmadan gireceksiniz. Fakat (Allah) sizin bilmediğiniz şeyleri bilir. Size bundan önce yakın bir fetih Hayber Fethi'ni verdi.

28.   Bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet rehberi ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak da Allah yeter.

Fetih Sûresi 29 . Ayet

29.   Muhammed, Allah'ın Peygamberidir. Onunla beraber olanlar ise kâfirlere karşı çok çetin, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları görürsün cemaatle rükû, secde ederek, Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Simaları secde eserinden yüzlerindedir. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da, filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, derken gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzer ki (bu), ekİncilerin hoşuna gider. (Bu örnekler,) kâfirleri öfkelendirmek içindir. Allah onlardan iman edip de salih ameller yapanlara hem mağfiret, hem de büyük bir mükâfat vâ'detmiştir.

Hucurat Sûresi 1 - 4. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Ey bütün iman edenler! Allah'ın ve Resûlünün önüne geçmeyin ve Allah'tan korkun; çünkü Allah işitir, bilir.

2.     Ey bütün iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin ve birbirinize bağırır gibi ona bağırmayın; haberiniz olmadan amelleriniz hiçe iniverir.

3.     Şüphesiz Resulullah'ın yanında seslerini kısanlar, Allah'ın, kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlar için mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.

4.     Şüphesiz odaların arkalarından sana bağıranların çoğu aklı ermeyenlerdir.

Hucurat Sûresi 5 - 11. Ayetler

5.     Eğer onlar, sen kendilerine çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette haklarında hayırlı olurdu. Bununla beraber Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

6.     Ey bütün iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse, onu iyice araştırın. Yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.

7.      Hem biliniz ki, içinizde Allah'ın Resulü vardır. Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, haliniz yaman olurdu. Fakat Allah size imanı sevdirdi ve küfrü, fıskı, isyanı size çirkin gösterdi.

8.     İşte Allah'ın lütuf ve nimeti ile doğru yola erenler onlardır. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

9.     Eğer müminlerden iki taife çarpışırlarsa hemen aralarını bulun, barıştırın! Şayet biri diğerine karşı azgınlık ediyorsa, o zaman Allah'ın emrine dönünceye kadar azgın olanla savaşın. Eğer dönerse, yine adaletle aralarını düzeltin ve hep insaflı olun; çünkü Allah âdil olanları sever.

10.   Müminler ancak kardeştirler. Onun için iki kardeşinizin aralarını düzeltin ve Allah'tan korkun ki, rahmete erişesiniz.

11.   Ey bütün müminler! Bir kavim diğer bir kavimle alay etmesin. Belki onlar, kendilerinden daha hayırlı olurlar. Bir takım kadınlar da diğer kadınlarla (alay etmesin). Belki onlar, kendilerinden daha hayırlı olurlar. Hem kendilerinizi ayıplamayın ve kötü lakaplarla atışmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü isimdir! Her kim de tevbe etmezse, artık onlar zulüm edenlerdir.

Hucurat Sûresi 12 - 18. Ayetler

12.   Ey bütün iman edenler! Zannın bir çoğundan çekinin. Çünkü zannın bazısı günahtır. Birbirinizin kusurunu da araştırmayın, kiminiz kiminizin gıybetini de yapmasın! Hiç biriniz ölü halinde kardeşinin etini yemeği arzu eder mi? Demek tiksindiniz! O halde Allah'tan korkun, çünkü Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyendir.

13.   Ey bütün insanlar! Biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Hem sizi kavim kavim, kabile kabile yaptık ki tanışasınız! Haberiniz olsun ki Allah yanında en üstün olanınız, en takvalı olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, her şeyden haberdardır.

14.   Bedeviler "İman ettik" dediler. De ki: "Siz, henüz iman etmediniz, henüz iman kalplerinizin içine girmemiştir. O halde "İslam'a girdik" deyin ve eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz, size amellerinizden hiçbir şey eksiltmez"; çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

15.   Müminler, ancak Allah'a ve Resûlüne iman ettikten sonra şüpheye düşmeyip Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerdir. İşte doğru olanlar onlardır.

16.   De ki: Siz, Allah'a dindarlığınızı mı öğretiyorsunuz? Halbuki Allah göklerdekini, yerdekini bilir. Allah her şeyi bilendir.

17.   İslâm'a girdiklerini senin başına kakıyorlar. De ki: "İslamınızı benim başıma kakmayın, belki sizi imana erdirdiği için Allah, sizi minnet altında bırakır. Eğer doğru kimseler iseniz."

18.   Göklerin, yerin gaybını Allah bilir ve her ne yaparsanız Allah görür.

Kâf Sûresi 1 - 15. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Kaf. Şerefli Kur'an'a andolsun.

2.     Doğrusu kendilerine içlerinden korkutucu bir peygamber geldiğine şaştılar da kâfirler dediler ki: "Bu şaşılacak bir şeydir."

3.     "Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz zaman ha? Bu uzak bir dönüştür." dediler.

4.     Fakat biz, yeryüzünün onlardan neyi eksilttiğini biliriz ve yanımızda (o bilgileri) koruyan bir kitap vardır.

5.     Doğrusu onlar, kendilerine hak geldiği zaman yalanladılar. Şimdi onlar karmakarışık bir ızdırap içindeler.

6.     Artık üstlerindeki göğe bir baksalarya, biz onu nasıl bina etmişiz ve nasıl süslemişiz! Hiçbir çatlağı yok.

7.     Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Her çeşit (bitkiden) çiftler bitirdik ki seyrine doyulmaz, gözler, gönüller açar. Yaradanın kudretini hatırlatır, dersler verir.

8.     Bunların hepsini, Hakk'a yönelen her kula gönül gözü ve ibret olması için yaptık.

9.     Bir de gökten mübarek bir su indirip de onunla bağlar, bahçeler ve biçilecek daneler bitirmekteyiz.

10.   Ve göğe doğru yükselen birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü hurma ağaçları da yetiştirdik.

11.    (Bunlar), kullara rızık içindir ve onunla ölü bir beldeye hayat vermekteyiz. İşte, o (kabirlerden) çıkış da böyledir.

12.   Onlardan önce Nuh'un kavmi, Res halkı ve Semûd da yalanladı.

13.   Ad, Firavun ve Lût'un kardeşleri de (yalanladı).

14.   Eyke halkı ve Tübba kavmi de. Her biri gönderilen peygamberleri yalanladı da tehdidim onlara hak oldu.

15.   Ya artık birinci yaratılış ile yorulduk mu ki, İkincisini yapamayalım!? Doğrusu onlar, yeni bir yaratılıştan şüphe içindedirler.

Kâf Sûresi 16 - 35. Ayetler

16.   Andolsun ki, insanı biz yarattık ve nefsinin onu ne ile vesveseye düşürdüğünü biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınızdır.

17.   Unutma ki, biri sağdan, biri soldan oturmuş iki zabıt memuru onun yaptıklarını zaptediyorlar.

18.   İnsan, her ne söz atarsa mutlaka yanında hazır bir gözcü vardır.

19.   Bir gün ölüm sarhoşluğu gerçek olarak geldiğinde: "İşte o, senin kaçıp durduğun şeydir!" (denir).

20.   Sûr'a üfürülür. İşte o, geleceği vâ'dedilen gündür.

21.   O gün, Rabbinin huzuruna herkes gelir; beraberinde bir sevk memuru ve bir şahit vardır.

22.   Ona, "Andolsun, sen bundan gaflette idin, şimdi senden perdeni açtık, artık, bugün gözün keskindir!" (denir).

23.   Ve arkadaşı melek der ki: "İşte bu, yanımda hazır bulunan şeylerdir."

24.   Allah, buyuruyor ki; Atın atın cehenneme her nankör, inatçıyı,

25.   Hayra engel, saldırgan, şüpheciyi,

26.   Kâfiri ki, Allah'ın yanında başka bir ilâh tutmuştur. Haydin ikiniz bir atın onu şiddetli azap içine!

27.   Arkadaşı şeytan der ki: "Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım. Fakat kendisi haktan uzak bir sapıklık içindeydi."

28.   (Allah) buyurur ki: "Huzurumda çekişmeyin, ben size azabıma dair önceden uyarı göndermiştim!"

29.   Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmedici değilim.

30.   O gün cehenneme "Doldun mu?" diyeceğiz. O da: "Daha fazla var mı?" diyecek

31.   Cennet de takvâ sahiplerine uzak uzak olmayarak, yaklaştırılmış bulunacak.

32.   İşte bu, size vâ'dedilen (cennet)! Her bir tevbekar, vazifesine riayetkar olan,

33.   Görmediği halde Rahmân'dan korkan ve Allah'a yönelmiş bir kalp ile gelen kimselere mahsustur, denilir.

34.   Girin oraya selam ile, işte bu, ebedîlik günüdür, dönemidir.

35.   Orada onlara ne isterlerse vardır. Bizim katımızda ise fazlası vardır.

Kâf Sûresi 36 - 45. Ayetler

36.   Hem onlardan önce nice nesilleri helak ettik, onlar tutumca onlardan daha güçlü idiler. Ölümden kurtulmak için beldeler de delik aradılar. Var mı bir kaçacak yer!?

37.   Şüphesiz ki, bu söylenende, kalbi olan yahut hazır bulunup kulak veren kimse için uyandıracak bir ihtar vardır.

38.   Andolsun biz, gökleri, yeri ve arasındakileri altı günde yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı.

39.   Resulüm, o halde onların laflarına karşı sabret, Güneş doğuşundan önce de, batmadan önce de Rabbini hamd ile tesbih et, namaz kıl.

40.   Geceleyin ve secdelerin namazların ardından da O'nu tesbih et.

41.   Seslenen İsrafil'in yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver!

42.   O hak sayhayı işitecekleri gün, kabirlerden çıkış günüdür.

43.   Şüphesiz ki biz, hem diriltiriz, hem öldürürüz ve dönüş bizedir.

44.   O gün yeryüzü onlardan ayrılır, süratle mahşer yerine koşarlar. O, bir haşirdir (toplamadır) ki, bize göre çok kolaydır.

45.   Biz, ne dediklerini pek iyi biliriz. Bununla beraber sen onlara karşı bir zorba değilsin! Şimdi sen benim tehdidimden korkanlara bu Kur'an ile öğüt ver.

Zâriyat Sûresi 1 - 6. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     O tozdurup savuran rüzgârlara,

2.     Derken bir ağırlık yağmur taşıyan bulutlara,

3.     Derken kolaylıkla akan gemilere,

4.     Derken bir iş taksim edenlere (meleklere) andolsun ki,

5.     Muhakkak o size va'dolunan doğrudur

6.     Ve muhakkak ki, hesap ve ceza şüphesiz vuku bulacaktır.

Zâriyat Sûresi 7 - 30. Ayetler

7.     O düzgün yollara yörüngelere sahip olan göğe andolsun ki,

8.     Siz, çelişkili bir söz (birbirine tutmaz görüşler) içindesiniz.

9.     Ondan imandan çevrilen çevrilir.

10.   O kahrolası yalancılar,

11.    O sarhoşluk içinde ne yaptığını bilmezler.

12.   Ceza gününün ne zaman olduğunu soruyorlar.

13.   O gün ateş üzerinde kıvranacaklardır.

14.   Onlara "Azabınızı tadın! İşte bu, o sizin acele istediğiniz şeydir." denilir.

15.   Şüphesiz ki takva sahipleri, Rablerinin kendilerine verdiğini mutluluk içinde alarak cennetlerde pınar başlarında olacaklardır.

16.   Çünkü onlar, bundan önce güzellik yapmayı adet edinmişlerdi.

17.   Geceleri pek az uyuyorlardı.

18.   Seher vakitleri hep istiğfar ederlerdi.

19.   Onlar, mallarında, dilenen ve muhtaç için bir hak vardı ki bunu bilirlerdi.

20.   İman edenler için yeryüzünde âyetler vardır.

21.   Nefislerinizde de ayetler vardır! Hala görmeyecek misiniz?

22.   Gökte de rızkınız ve size vâdolunduğunuz şeyler vardır.

23.   İşte o göğün ve yerin Rabbine andolsun ki, vadedilenler, sizin konuşmanız gibi şüphesiz gerçektir.

24.   İbrahim'in ikram edilen misafirlerinin kıssası sana geldi mi?

25.   O zaman (İbrahim'in) yanına girdiler de "Selam" dediler. O da: "Selam! görülmedik tanınmadık bir kavim" dedi.

26.   Hemen bir bahane ile ailesinin yanına gidip semiz bir dana getirdi.

27.   Onun yakınlarına koydu, "Yemeğe buyurmaz mısınız?" dedi.

28.   Yemediklerini görünce içine bir korku düştü. "Korkma" dediler ve kendisine bilgin bir erkek çocuğu İshak'ı müjdelediler.

29.   Bunun üzerine karısı Sare, bir çığlık içinde döndü ve elini yüzüne çarparak: "Benim nasıl çocuğum olur, (ben) kısır bir kocakarıyım!" dedi.

30.   Dediler ki: "Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, bilendir, hikmet sahibidir"

Zâriyat Sûresi 31 - 51. Ayetler

31.   İbrahim: "O halde asıl göreviniz nedir, ey elçiler?" dedi.

32.   Dediler ki "Biz, suçlu bir kavme gönderildik."

33.   "Üzerlerine çamurdan taşlar yağdırmak için gönderildik."

34.   "(Bu taşlar,) aşırı gidenler için Rabbinin katında damgalanmışdır."

35.   Sonuç itibarı ile Sodom'da bulunan müminleri çıkardık.

36.   Fakat bir evden başka orada müslüman da bulamadık.

37.   Elem verici azaptan korkanlar için ibretlik olarak orada bir işaret bıraktık.

38.   Bir de Musa'nın haberinde (ibretler vardır). Onu apaçık bir delil ile Firavun'a gönderdik.

39.   O, bütün kuvvetiyle imandan tersine gitti ve: "O, bir büyücüdür veya bir delidir" dedi.

40.   Onun üzerine biz de tuttuk, o alçak namertlik ederken kendisini ve ordularını denize fırlattık.

41.   Bir de Ad kavminde ibretler vardır. Ki üzerlerine köklerini kesen rüzgârı göndermiştik.

42.   Uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu çürütüp kül gibi ediyordu.

43.   Bir de Semûd kavminde ibretler vardır. Ki onlara: "Bir zamana kadar istifade edin!" denilmişti.

44.   Rablerinin emrine baş kaldırdılar, bu yüzden bakıp dururlarken yıldırım kendilerini yakalayıverdi.

45.   O zaman ayağa kalkmaya güç yettiremediler, bir yardım da görmediler.

46.   Daha önce de Nuh kavmini (helâk etmiştik); çünkü onlar, yoldan çıkmış fasık bir kavim idiler.

47.   Bir de göğe bakın, biz onu kuvvetle bina ettik, şüphe yok ki biz (onu) genişletmeye de malikiz.

48.   Yeri de döşedik. Bakınız biz ne güzel döşeriz.

49.   Hem her şeyden iki çift yarattık ki düşünesiniz.

50.   O halde hemen Allah'a kaçın. Haberiniz olsun ki ben, size O'nun tarafından (gönderilmiş) açık bir uyarıcıyım.

51.   Allah'la beraber başka bir tanrı uydurmayın; Haberiniz olsun ki ben, size O'nun tarafından (gönderilmiş) açık bir uyarıcıyım.

Zâriyat Sûresi 52 - 60. Ayetler

52.   Böyle, bunlardan öncekiler bir peygamber gelince mutlaka ya "büyücüdür veya delidir" dediler.

53.   Hep bunu nesilden nesile vasiyet mi ettiler? Hayır, onların hepsi azgın bir kavimdirler.

54.   Onun için onlardan yüz çevir, artık sen kınanacak değilsin.

55.   Onunla beraber vaaza, nasihata devam et; çünkü vaaz müminlere fayda verir.

56.   Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

57.   Ben, onlardan bir rızık istemiyorum. Bana yemek yedirmelerini de istemiyorum.

58.   Şüphe yok ki rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan Allah'tır.

59.   Onun için muhakkak ki zulmedenlere, arkadaşlarının payı gibi dolgun bir pay vardır; şimdi onu acele istemesinler!

60.   Artık o va'dolundukları günlerinden dolayı vay o inkar edenlerin haline!

Tûr Sûresi 1 - 14. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Tûr'a andolsun.

2.     Yayılmış bir kitaba,

3.     Yayılmış bir sayfada,

4.     Beyt-i Ma'mûr'a (Kabe'ye),

5.     Yükseltilmiş tavana (göğe),

6.     Dolu denize (andolsun ki)

7.     Rabbinin azabı mutlaka olacaktır.

8.     Onu engelleyecek hiçbir şey yoktur.

9.     O gün gök bir çalkalanışla çalkalanır.

10.   Dağlar da yerinden kopup bir yürüyüşle yürür.

11.   Artık o gün yalan diyenlerin vay haline!

12.   Ki onlar, daldıkları bir batakta oynayıp duruyorlar.

13.   O gün cehennemin ateşinde itilip kakılacaklardır.

14.   Onlara, işte bu, sizin yalan deyip durduğunuz ateştir, denilir.

Tûr Sûresi 15 - 31. Ayetler

15.   Vahye sihir dediniz. Bu da mı sihir, yoksa siz yine görmüyor musunuz?

16.   Yaslanın ona bakalım; ister sabredin, ister etmeyin, artık hepsi bir! Hep yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.

17.   Fakat takva sahipleri cennetlerde ve nimet içinde olacaklardır.

18.   Rablerinin kendilerine verdiği ile zevk sürerler. Rableri onları, cehennem azabından korumuştur.

19.     Yaptıklarınıza karşılık sıra sıra dizilmiş yüksek koltuklara dayanarak yeyin, için, afiyet olsun.

20.   Ve biz kendilerini, iri gözlü hûrilerle evlendirmişizdir.

21.   İman edip zürriyetleri de iman ile arkalarından gelmiş olanlar, biz onların zürriyetlerini de kendilerine kattık. Bununla beraber amellerinden hiç bir şey eksiltmemişizdir, herkes kazandığına bağlıdır.

22.   Bir de onlara bir meyve ve canlarının çekeceği bir et yetiştirmekteyiz.

23.   Orada bir kadeh tokuştururlar ki, ne bir saçmalama vardır onda, ne de bir günaha sokma!

24.   Sanki sedeflerinde saklı İnciler gibi, pırıl pırıl kendilerine ait hizmetçiler etraflarında dönüp-dolaşırlar.

25.   Onların bir kısmı bir kısmına dönmüş hal ve hatırlarını sorarlar.

26.   Onlar derler ki: "Evet, biz bundan önce ailemizde korkular içindeydik."

27.   "Bakınız Allah bize lütfetti ve bizleri kavurucu azaptan korudu."

28.   "Evet, biz bundan önce O'na dua ediyor, korumasını istiyorduk. Gerçekten O, iyiliği bol, merhameti çok olandır" derler.

29.   Resulüm, o halde vaaz ve nasihata devam et; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kâhinsin, ne de bir deli!

30.   Yoksa: "(O,) bir şairdir; biz onun, zamanın felâketine uğramasını gözetiyoruz" mu diyorlar?

31.   De ki: "Gözetin, çünkü ben de sizinle beraber azabı gözetmekteyim."

Tûr Sûresi 32 - 49. Ayetler

32.   Yoksa onlara bunu akılları mı emrediyor, yoksa azgın bir kavim midirler?

33.   Yoksa "Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu!" mu diyorlar? Hayır, kendileri inanmazlar.

34.   Eğer doğru iseler, haydi onun gibi bir söz getirsinler.

35.   Yoksa kendileri, hiçbir yaratıcı olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratan onlar mıdırlar?

36.   Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin inanmış değillerdir.

37.   Yoksa Rabbinin hâzineleri onların yanında mı, yoksa herşeye hakim olan onlar mıdır?

38.   Yoksa onlara ait bir merdiven var da (çıkıp) onda melekleri mi dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri açık bir delil getirsin.

39.   Yoksa hoşlanmadığınız kızlar O'na, oğullar size öyle mi?

40.   Yoksa kendilerinden tebliğ için bir ücret istiyorsun da, cereme vermekten ezilmekteler mi?

41.   Yoksa gayb onların yanında da onlar mı istediklerini yazıyorlar?

42.   Yoksa sana bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o inkar edenlerin, kendileri o tuzağa düşeceklerdir.

43.   Yoksa onların Allah'tan başka bir ilahları mı var? Allah, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir.

44.   Onlar başlarına gökten bir parçayı düşerken görseler, "Üst üste yığılmış bir bulut!" derler.

45.   O halde bırak onları tâ çarpılacakları felaket günlerine kadar beklesinler!

46.   O gün hiçbir tedbirlerinin kendilerine zerre miktarı faydası olmayacaktır ve hiçbir şekilde kurtarılamayacaklardır.

47.   Zulmedenlere bu dünya azabından başka da bir azap vardır. Fakat pek çokları bilmezler.

48.   Hem Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen bizim gözetimimiz altındasın ve her kalktığın sırada Rabbini hamd ile tesbih et.

49.   Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında da O'nu tesbih et, namazda sübhaneke oku.

Necm Sûresi 1 - 26. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Battığı zaman yıldıza andolsun ki,

2.     Arkadaşınız (Muhammed) şaşırmadı, azıtmadı.

3.     O, arzusuna göre de konuşmuyor.

4.     O (Kur'an), yalnızca vahyolunan bir vahiydir

5.     Ona çok kuvvetli ve güç sahibi (Cebrail) öğretti.

6.     Bir kuvvet sahibi hemen doğruladı

7.     Sonra en yüksek ufukta iken kendi sûretinde hemen doğruldu.

8.     Sonra Cebrail yaklaştı ve aşağı doğru sarktı.

9.     O kadar ki, iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.

10.   Kuluna verdiği vahyi verdi.

11.   Peygamberin gözünün gördüğünü kalbi yalanlamadı.

12.   Şimdi siz onunla, o gördükleri hakkında tartışıyor musunuz?

13.   Andolsun ki, onu bir kez daha Miraç'tan inişinde görmüştü.

14.   Sidret'ül-Müntehâ'nın yanında gördü.

15.   Cennet'ül-Me'vâ da onun yanındadır.

16.   O gördüğü zaman sidre'yi bürüyen bürüdü.

17.   Peygamberin gözü gördüğünde ne şaştı, ne de sınırı aştı.

18.   Vallahi gördü, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü.

19.   Siz gördünüz değil mi Lât ve Uzzâ'yı?

20.   Üçüncü olarak da öteki Menât'ı, onlarda ilahtık alameti var mı?

21.   Size erkek, O'na hoşlanmadığınız dişi öyle mi?

22.   Bu, öyle ise çok insafsızca bir taksim!

23.   O putlar hiçbir şey değil, sırf sizin ve babalarınızın taktığı kuru isimlerdir. Allah, onlara öyle bir saltanat indirmedi; puta tapanlar, yalnız zanna ve nefislerinin sevdasına tabi oluyorlar. Halbuki Rablerinden kendilerine yolu gösteren Kur'an geldi.

24.   Yoksa insana her arzu ettiği şey var mı?

25.   Fakat ahiret ve dünya ancak Allah'ındır.

26.   Göklerde nice melek vardır da, Allah dileyip razı olduğuna izin vermeden önce şefaatleri hiçbir şeye yaramaz.

Necm Sûresi 27 - 44. Ayetler

27.   Evet ahirete imanı olmayanlar, meleklere dişi adını takıp duruyorlar.

28.   Oysa ona dair bir bilgileri yoktur, yalnızca zanna tabi oluyorlar. Halbuki zan haktan yana hiçbir şey ifade etmez.

29.   O halde sen, bizim zikrimizden yüz çevirip de dünya hayatından başkasını istemeyen kimselere bakma!

30.   İşte onların ilimde erebildikleri son sınır dünya hayatını istemektir. Şüphesiz ki Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilen O'dur. Hidayette olanı da en iyi bilen O'dur.

31.   Hem bütün göklerdeki ve yerdeki herşey Allah'ındır. Sonunda kötülük yapanları yaptıklarıyla cezalandıracak, güzellik edenleri de daha güzeliyle mükâfatlandıracaktır.

32.   Güzel davranışta bulunanlar, ufak tefek kusurlar dışında,

günahın büyüklerinden, vebalden, çirkin davranışlardan kaçınırlar. Şüphesiz ki Rabbin, mağfireti geniş olandır. Hem sizin her halinizi en iyi bilendir, sizi topraktan yarattığı sıra ve sizler analarınızın karnında daha ceninler iken de sizi çok iyi biliyordu. Şimdi nefislerinizi temize çıkarmaya kalkışmayın! Takva sahiplerini en iyi bilen O'dur.

33.   Şimdi gördün ya o (haktan) yüz çevireni?

34.   Ve biraz verip de dayatıvereni?

35.   Yoksa gayb ilmi yanında da artık herşeyin sınırlarını mı görüyor?

36.   Yoksa Musa'nın ve çok vefakar olan İbrahim sahifelerinde

37.   olanlar kendisine haber mi verilmedi?

38.   Doğrusu hiçbir günahkâr, başkasının günahını çekecek değildir.

39.   Doğrusu insanın çalışmasından başkası kendinin değildir.

40.   Elbette çalışmasının karşılığı yarın görülecektir.

41.   Sonra ona değerli mükafat verilecektir.

42.   Ve elbette sonunda Rabbine gidilecektir.

43.   Doğrusu güldüren de, ağlatan da O'dur.

44.   Doğrusu öldüren de, dirilten de O'dur.

Sayfa 21 / 26

  • 16
  • 17
  • 18
  • 19
  • 20
  • 21
  • 22
  • 23
  • 24
  • 25
 
 
  • İLETİŞİM