• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Meâric Sûresi 40 - 44. Ayetler

40.   Artık o doğuların ve batıların Rabbi için yemine ne hacet! Şüphesiz ki biz, elbette her şeye kadiriz.

41.   Onların yerine daha iyilerini getirebiliriz ve bizim önümüze geçilmez.

42.   O halde bırak onları, dalsınlar ve oynaya dursunlar, tâ o va'dolundukları güne çatacakları zamana kadar.

43.   O gün, kabirlerinden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki çantalarıyla dikili şeylere (putlara) gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar.

44.   Gözleri düşkün, kendilerini bir zillet saracak ta saracak. İşte o, onların va'dolunup durdukları gündür.

Nûh Sûresi 1 - 10. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Haberiniz olsun ki, kendilerine elem verici bir azap gelmeden önce biz, kavmini uyar diye Nuh'u kavmine gönderdik.

2.     (Nuh) dedi ki: "Ey kavmim! Haberiniz olsun, ben size (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım."

3.     "Şöyle ki, Allah'a kulluk edin, O'na sığının ve bana itaat edin."

4.     "Ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve azap etmeksizin sizi belli bir vakte kadar ertelesin, muhakkak ki Allah'ın takdir ettiği ecel gelince, ertelenmez. Eğer bilseydiniz, iman ederdiniz!"

5.     Dedi ki: "Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz imana davet ettim."

6.     "Fakat benim çağırmam, onlara, imandan kaçıştan başka bir şey arttırmadı."

7.     "Ben onları, bağışlaman için her davet ettiğimde onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, beni görmemek için elbiselerine büründüler, ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler."

8.     "Sonra ben onları yüksek sesle çağırdım."

9.     "Sonra onlara hem ilan ederek söyledim, hem de gizli gizli söyledim."

10.   Dedim ki: "Gelin, Rabbinizin mağfiretini isteyin! Çünkü O, çok bağışlayıcıdır."

Nûh Sûresi 11 - 28. Ayetler

11.   "Bol hayır ile üzerinize göğü salsın, yağmur yağdırsın."

12.   "Size mallar ve oğullar ile yardım etsin ve sizin için cennetler yapsın, sizin için ırmaklar akıtsın."

13.   "Neden siz, Allah için bir vakar, bir büyüklük ummuyorsunuz?"

14.   "Oysa O, sizi bu aşamaya kadar, aşama aşama yaratmıştır."

15.   "Görmediniz mi, Allah, yedi göğü birbirine uygun tabaka tabaka nasıl yaratmış?"

16.   "İçlerinde ayı bir nûr kılmış, güneşi de bir lamba yapmıştır."

17.   "Allah, sizi yerden ot bitirir gibi yetiştirdi."

18.   "Sonra sizi oraya geri çevirecek ve sizi kabirlerden bir çıkarılışla çıkaracaktır."

19.   "Allah, sizin için yeri bir sergi gibi yapmıştır."

20.   "Onda geniş geniş yollarda gidesiniz diye." böyle yapmıştır.

21.   Nuh dedi ki: "Rabbim! Biliyorsun, onlar bana isyan ettiler ve malı ve çocuğu kendisine hasardan başka bir şey arttırmayan kimsenin ardınca gittiler."

22.   Büyük büyük hilelere giriştiler.

23.   "Sakın ilâhlarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suvâ'ı, ne Yeğûs'u, ne Yeğuk'u, ne de Nesr'i sakın bırakmayın" dediler.

24.   Ve çoğunu şaşırttılar. Rabbim sen de, zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır.

25.   Birçok hatalarından dolayı suda boğuldular, ardından ateşe atıldılar ve kendilerine yardımcılar bulamadılar.

26.   Nuh demişti ki: "Rabbim! Yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma!"

27.   "Zira sen, onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarıyorlar ve nankör tacirden başkasını da doğurmuyorlar."

28.   "Rabbim! Beni, babamı, anamı, mü'min olarak evime girenleri, mü'min erkekleri ve mü'min kadınları bağışla, zalimlerin ise ancak helâkini artır."

Cin Sûresi 1 - 13. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Deki: " Gerçekten bir takım cinlerin (kur'an'ı) dinleyip de şöyle söylediklerini bana vahyolundu: "İnan olsun biz, acaip bir kur'an dinledik."

2.     "Doğru yola iletiyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız."

3.     "Doğrusu Rabbimizin şânı çok yüksektir." Ne bir arkadaş, ne de bir çocuk edinmiştir."

4.     "Doğrusu bizim beyinsiz, olanımız Allah'a karşı saçma şeyler söylüyormuş."

5.     "Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemezler sanmıştık."

6.     "Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınıyorlardı, onların azgınlıklarını arttırıyorlardı."

7.     "Doğrusu onlar, sizin sandığınız gibi Allah'ın hiç kimseyi asla peygamber olarak göndermeyeceğini sanmışlardı."

8.     "Doğrusu biz göğü yokladık da, onu güçlü bekçiler ve alevlerle doldurulmuş bulduk."

9.     "Doğrusu biz, melekten haber dinlemek için bazı yerlere otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa, kendisini gözeten bir alev buluyor."

10.   "Doğrusu biz bilmeyiz, yeryüzündeki kimselere bir şer mi arzu edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı dilemiştir?"

11.   "Doğrusu bizlerden sâlih olanlar da var, olmayanlar da var! Türlü türlü yollar tutmuşuz."

12.   "Doğrusu biz, anladık ki, Allah'ı yeryüzünde acze düşürmemize ihtimal yok, kaçmakla da onu asla aciz bırakamayız."

13.   "Doğrusu biz, o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik. Her kim, Rabbine iman ederse, artık ne hakkının yenilmesinden, ne de bir ecrin eksikliğe uğratılmasından korkar."

Cin Sûresi 14 - 28. Ayetler

14.   "Doğrusu bizlerden Müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğruyu arayanlardır, bulanlardır."

15.   "Ama haksızlar cehennemde odun olmuşlardır."

16.   Geçekten o yol üzerinde dosdoğru gitselerdi, elbette kendilerine bol su verirdik.

17.   Ki onları onun içinde imtihan edelim! Her kim de Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, O, onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.

18.   Gerçekten mescidler hep Allah içindir. O halde Allah'ın yanında başka birine dua etmeyin.

19.   Gerçek şu ki, Allah'ın kulu (Muhammed), O'na dua etmek için kalkınca, neredeyse onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

20.   De ki: "Ben, ancak Rabbime dua ederim ve O'na hiçbir kimseyi ortak koşmam."

21.   De ki: "Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir fayda sağlayamam."

22.   De ki: "Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan başka sığınacak kimse de bulamam."

23.   "Ancak Allah'tan ve bildirdiklerinden tebliğ yapabilirim. Her kim de Allah'a ve peygamberine isyan ederse, muhakkak ki ona içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşi vardır."

24.   Sonunda o va'dolundukları şeyi gördükleri zaman, artık bileceklerdir ki, yardımcısı en zayıf ve sayıca en az olan kimmiş?

25.   De ki: "Size va'dolunan yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar, ben bilmem."

26.   O, bütün gaybı bilir, fakat gaybına kimseyi vâkıf kılmaz.

27.   O, gizil olanı dilediği peygamberden başka kimseye açıklamaz! Çünkü onların önünden ve ardından gözetleyiciler dizer.

28.   Ki onların, Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah), onların nezdinde olanları kuşatmış ve her şeyi sayısıyla kaydetmiştir.

Müzzemmil Sûresi 1 - 19. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Ey örtünen! Resûlüm.

2.     Birazı hariç geceleyin kalk.

3.     (Gecenin) yarısı, yahut ondan biraz eksilt, uykudan sonra kalk.

4.     Veya onu artır ve Kur'an'ı yavaş yavaş, güzel güzel oku.

5.     Çünkü biz, sana ağır bir söz vahyedeceğiz.

6.     Çünkü gece kalkış neşesi hem daha dokunaklı, hem de okuma bakımından daha sağlamdır.

7.     Çünkü gündüz sana uzun bir meşguliyet vardır.

8.     Hem Rabbinin ismini an ve her şeyden kesilerek O'na yönel.

9.     O, doğunun ve batının Rabbidir. O'ndan başka tanrı yoktur. O halde yalnız O'nu vekil tut.

10.   Başkalarının diyeceklerine sabret ve onları güzellikle terk et.

11.   Zevk ve rahat içinde olan o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.

12.   Çünkü bizim yanımızda boyunduruklar ve yakıcı bir ateş vardır.

13.   Boğazda kalan (yutulmayan) bir yiyecek ve elem verici bir azap vardır.

14.   O gün, yer ve dağlar sarsılacak, dağlar erimiş bir kum yığınına dönecektir.

15.   Haberiniz olsun, Firavun'a bir elçi gönderdiğimiz gibi size de, üzerinize şahitlik edecek bir elçi gönderdik.

16.   Firavun, elçiye isyan etti de biz onu vahim bir şekilde tutuverdik.

17.   O halde inkâr ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren o günden nasıl korunursunuz?

18.   Gök, onunla (o günün dehşetiyle) çatlamıştır ve onun vâ'di yerine getirilecektir.

19.   İşte bu bir öğüttür, artık dileyen Rabbine bir yol tutar.

Müzzemmil Sûresi 20. Ayet

20.  Senin gecenin üçte ikisine yakın kısmında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, beraberindekilerden bir topluluğun da (böyle yaptığını), şüphesiz Rabbin biliyor. Halbuki geceyi de, gündüzü de Rabbin takdir eder. Bildi ki, siz onu bundan öte başaramazsınız; onun için size lütuf ile muamelede bulundu. Bundan böyle Kur'an'dan ne kolay gelirse okuyun. Bildi ki içinizde hastalar olacak, diğerleri Allah'ın lütfundan bir kâr aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir takımları da Allah yolunda çarpışacaklar. O halde ondan (Kur'an'dan) ne kolay gelirse okuyun, namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a güzel bir ödünç verin. Kendinizin hesabına hayır olarak ne takdim ederseniz, onu Allah yanında daha hayırlı ve mükâfat bakımından daha büyük olarak bulacaksınız. Hem Allah'tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Müddessir Sûresi 1 - 17. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Ey bürünüp örtünen!

2.     Kalk ve uyar.

3.     Artık Rabbini yücelt.

4.     Elbiseni temizle.

5.     Pislikleri defet.

6.     Hem, yaptığını çok görerek başa kakma.

7.     Rabbin için sabret.

8.     Çünkü o boru bir öttürüldü mü,

9.     İşte o gün, pek zorlu bir gündür.

10.   Kâfirler için hiç kolay değildir.

11.   Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak.

12.   Hem ona uzun boylu mal verdim.

13.   Hem göz önünde oğullar...

14.   Hem kendisine bir döşeyiş döşedim (şeref ve itibar verdim).

15.   Sonra da hırsla daha arttırmamı umar.

16.   Hayır! Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı inatçı kesildi.

17.   Ben, onu dimdik sarp bir yokuşa sardıracağım.

Müddessir Sûresi 18 - 47. Ayetler

18.   Çünkü o, Kur'an hakkında düşündü, ölçtü biçti.

19.   Kahrolası nasıl biçti!

20.   Sonra kahrolası aklınca nasıl biçti!

21.   Sonra baktı.

22.   Sonra kaşını çattı ve surat astı.

23.   Sonra ardına döndü ve büyüklük tasladı da,

24.   "Bu" dedi, "nakledilen bir büyüden başkası değildir."

25.   "İnsan sözünden başka bir şey değildir."

26.   Ben onu sekar'a (cehenneme) yaslayacağım.

27.   Bilir misin sekar nedir?

28.   Ne alıkoyar (bütün bedeni helak eder, hiçbir şey bırakmaz), ne bırakır, (eski hale getirip tekrar azap etmekten vazgeçmez)

29.   O, derileri yakıp simsiyah kavurandır.

30.   Üzerinde on dokuz (melek) vardır.

31.   Biz, ateşin bekçilerini hep melekler yaptık, sayılarını da inkâr edenler için sadece bir imtihan yaptık ki, kitap verilmiş olanlar iyiden iyiye öğrensin ve iman edenlerin imanını artırsın, kitap verilenler ve müminler şüphelenmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlarla kâfirler de desin ki: "Allah, bununla misal olarak neyi murad etmiş?" İşte böyle Allah, dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinın ordularını ancak kendisi bilir ve o, beşerin düşünmesi için ancak bir öğüttür.

32.   Hayır, hayır (öğüt almazlar). ay hakkı için.

33.   Döndüğü zaman o geceye,

34.   Açtığı zaman o sabaha andolsun ki,

35.   Kuşkusuz büyük belalardan biridir o Sekar.

36.   İnsanları uyarmak için,

37.   İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri...

38.   Herkes kazancına bağlıdır.

39.   Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.

40.   Cennetlerdedir onlar, soruşur dururlar,

41.   Suçlulardan...

42.   Nedir sizi o yakıcı ateşe sokan? (diye).

43.   Derler ki: "Biz, namaz kılanlardan değildik."

44.   "Fakirlere yemek yedirmezdik."

45.   Batakçılarla beraber dalar giderdik.

46.   Ceza gününe "yalan" derdik.

47.   Tâ bize ölüm gelinceye kadar.

Müddessir Sûresi 48 - 56. Ayetler

48.   Fakat şefaatçilerin şefaati o zaman fayda vermez.

49.   Ya şimdi ne mazeretleri var, o öğütten yüz çeviriyorlar.

50.   Sanki ürkmüş yaban eşekleri,

51.   Aslandan kaçmaktalar!

52.   Onlardan her biri, kendisine açılmış sahifelerle öğütler dağıtılmasını istiyorlar.

53.   Hayır! Doğrusu onlar, ahiretten korkmuyorlar.

54.   Hayır, hayır, o muhakkak bir ihtardır.

55.   Dileyen onu düşünür.

56.   Bununla beraber, Allah dilemeyince düşünemezler. Koruyacak olan da O'dur, bağışlayacak da.

Kıyâme Sûresi 1 - 19. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Hayır! Kıyamet gününe yemin ederim.

2.     Yine yoo! O pişmanlık duyan cana yemin ederim

3.     İnsan, kemiklerini toplayamayacağımızı mı sanıyor?

4.     Evet, toplarız, parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye kadiriz.

5.     Fakat insan, önündekini (sonsuz geleceğini) fücurla sürdürmek ister.

6.     "Kıyamet günü ne zaman?" diye sorar.

7.     Ne zaman ki, göz şimşek çakar,

8.     Ay tutulur,

9.     Güneş ve ay bir araya toplanır.

10.   O gün insan der ki: "nereye kaçmalı?"

11.   Hayır, hayır, sığınacak bir siper yoktur.

12.      O gün varıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.

13.   O gün insana, önce ve sonra yaptıkları haber verilir.

14.   Doğrusu insan, kendi yaptıklarına karşı şahittir.

15.   Mazeretlerini ortaya dökse de,

16.   Resûlüm, onu (vahyi), çabucak almak için dilim kımıldatma.

17.   Çünkü onu kalbine toplamak ve onu sana okutmak bize aittir.

18.   Biz okuduğumuz zaman, Kur'an'ı takip et.

19.   Sonra onu açıklamak yine bize aittir.

Kıyâme Sûresi 20 - 40. Ayetler

20.     Hayır, hayır! Ey insanlar, siz peşini (dünyayı) seviyorsunuz

21.   Ahireti bırakıyorsunuz.

22.   Nice yüzler o gün ışıl ışıl parlar.

23.   Rablerine bakarlar.

24.   Nice yüzler de, o gün ekşir, buruşur.

25.   Kendilerinin bel kıran bir musibete uğratılacağını anlarlar.

26.      Hayır, Hayır! Ne zaman ki o can, köprücüklere dayanır,

27.   "Şifa için okuyacak kim vardır?" denilir.

28.   O zaman (o can çekişen), bunun gerçek bir ayrılış olduğunu sezer.

29.   Can havliyle el ayak, bacak bacağa dolaşır.

30.   O gün sevk, yalnız Rabbinedir.

31.   Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.

32.   Ancak Kur'an'ı yalan dedi ve yüz çevirdi.

33.   Sonra da kasıla kasıla yakınlarına gitti.

34.   Sana dünyada o bela, gerektir gerek!

35.   Evet, sana o bela ahirette de gerektir gerek!

36.   İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? Asla!

37.   O, dökülen meniden bir damla su değil miydi?

38.   Sonra aşılanmış yumurta oldu, derken (Allah onu) yarattı derken şekillendi.

39.   Ondan da iki eşi, erkek ve dişi yaptı.

40.   O ölüleri diriltmeye kadir değil mi? Elbette kadir.

İnsân Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Gerçek şu ki, insanın üzerinden daha kendisi anılmazken uzun zamanlardan bir müddet gelip geçti.

2.     Çünkü biz, insanı birtakım katkılarla karışmış bir nutfeden yarattık, evire çevire onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.

3.     Şüphesiz biz, ona yolu gösterdik. İster şükredicı olsun, ister nankör kafir!

4.     Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar, bir de alevli bir ateş hazırladık.

5.     Haberiniz olsun, iyiler, cennette katkısı kâfur olan dolgun bir kadehten içeceklerdir.

İnsân Sûresi 6 - 25. Ayetler

6.     (Bu kâfûr) Allah'ın kullarının içtiği, güzel yollar açarak akıttıkça akıttıkları bir çeşmedir.

7.     Onlar, adaklarını yerine getirirler ve şerri salgın olan bir günden korkarlar.

8.     Yoksula, yetime, esire seve seve yedirirler.

9.     "Size ancak Allah rızası için yediriyoruz, sizden ne bir karşılık isteriz, ne de bir teşekkür!"

10.   "Çünkü biz, Rabbimizden ve suratsız kara bir günden korkarız" (derler).

11.   Allah, onları o günün şerrinden korur ve kendilerini bir parlaklığa, bir sevince erdirir.

12.   Sabırlarına karşılık olarak onlara bir cennet ve ipek verir.

13.   Orada onlar koltuklar üzerinde dayanmış olarak, ne güneş görürler, ne de şiddetli soğuk!

14.   Üzerlerine o cennet gölgeleri sarkmış ve ürünleri bol bol önlerine konmuştur.

15.   Onlara sunulmak üzere gümüşten kaplar ve billûr kaplar çevrelerinde dolaştırılır.

16.   Gümüşten billurlar ki, onları ihtiyaca göre türlü türlü biçime koymuşlardır.

17.   Orada kendilerine katkısı zencefil olan bir kadeh sunulur.

18.   Orada bir çeşme ki, adına Selsebîl denir.

19.   Etrafında ebedi evlatlar dolanır ki, onları görünce, saçılmış İnciler sanırsın.

20.   Orada, gördüğün zaman sonsuz bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün.

21.   Üstlerinde yemyeşil ince ipekten, kalın ipekten elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri, onlara tertemiz bir içecek sunmaktadır.

22.   İşte bu, sizin mükâfatınızda. Çalışmanız karşılığını buldu, denilir.

23.   Gerçek şu ki, Kur'an'ı sana kısım kısım biz indirdik biz.

24.   O halde Rabbinin hükmünü vermesi için sabret; onlardan bir günahkâra veya bir nanköre itaat atme.

25.   Hem erken, hem de ikindileyin Rabbinin ismini an.

İnsân Sûresi 26 - 31. Ayetler

26.   Gecenin bir kısmında da O'na secde et ve uzun gecede O'nu tesbih et.

27.   İnanmayanlar peşini (dünyayı) severler ve önlerindeki ağır bir günü bırakırlar.

28.   Onları biz yarattık ve eklemlerini birbirine biz bağladık, Dilediğimiz zaman da onları yok eder, yerlerine benzerlerini getiririz.

29.   İşte bu, bir ikazdır. Dileyen Rabbine bir yol tutar.

30.   Bununla beraber Allah dilemeyince dileyemezsiniz; çünkü yegane bilen ve hikmet sahibi olan Allah'tır.

31.   O, dilediğini rahmeti içine koyar; zalimlere ise elem verici bir azap hazırlamıştır.

Mürselât Sûresi 1 - 19. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     İyilik için gönderilenlere andolsun;

2.     Derken kasırga gibi büküp devirenlere,

3.     Hakkı neşrederek yayanlara,

4.     Doğruyu, yanlışı seçip ayıranlara,

5.     Sonra bir öğüt bırakanlara,

6.     Gerek mazur kılmak, gerek uyarmak için olsun, öğüt verenlere yemin olsun ki,

7.     Şüphesiz size va'dolunan şey muhakkak olacaktır.

8.     Hani o yıldızlar silindiği zaman,

9.     Gök açıldığı zaman,

10.   Dağlar savrulduğu zaman.

11.   Elçiler için (ümmetlerine karşı şahitlik etmek üzere), vakit geldiğinde kıyamet gerçekleşir.

12.   Bu hangi güne ertelendi?

13.   Fasıl gününe!

14.   Bildin mi nedir fasıl günü?

15.   O gün, yalan diyenlerin vay haline!

16.   Öncekileri helâk etmedik mi?

17.   Sonra geridekileri arkalarına takacağız.

18.   Biz, suçlulara böyle yaparız!

19.   O gün, vay yalan diyenlerin vay haline!

Mürselât Sûresi 20 - 50. Ayetler

20.   Sizi, bayağı bir sudan yaratmadık mı?

21.   Onu sağlam bir karar yerine (rahime) yerleştirdik.

22.       Belli bir süreye kadar.

23.   Ona ölçülü bir biçim verdik. Demek ki biz, ne güzel biçim veririz.

24.   O gün, yalan diyenlerin vay haline!

25.   Yeryüzünü bir toplanma yeri kılmadık mı?

26.       Gerek diriler, gerekse ölüler için.

27.      Onda haşmetli, oturaklı dağlar oturtup da size tatlı bir su sunmadık mı?

28.   O gün, yalan diyenlerin vay haline!

29.   Onlara denir ki, haydin yalan dediğiniz cehennem azabına gidin.

30.   Haydi, gidin üç çatallı bir gölgeye.

31.   Ne gölgelendirir, ne alevden korur.

32.   Çünkü cehennem, her biri saray gibi büyük olan kıvılcımlar atacaktır.

33.   Bunlar, sanki sarı sarı develer gibi.

34.   O gün, yalan diyenlerin vay haline!

35.   Bugün nutukları tutulacağı bir gündür.

36.   İzin de verilmez ki, özür dileyeler.

37.   O gün, yalan diyenlerin vay haline!

38.   İşte bu, o fasıl hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri topladık.

39.   Varsa bir hileniz atlatın beni!

40.   O gün, yalan diyenlerin vay haline!

41.   Şüphesiz ki, takvâ sahipleri gölgeliklerde, pınar başlarında

42.   Ve istediğinden meyveler içindedirler.

43.   İşledikleriniz amellere karşılık yeyin, için, afiyet olsun.

44.   İşte biz, iyilik yapanları böyle karşılarız.

45.   O gün, yalan diyenlerin vay haline!

46.   Ey inkâr edenler, (şimdilik) yeyin, zevk edin biraz! Şüphesiz sizler suçlusunuz!

47.   O gün, yalan diyenlerin vay haline!

48.   Yerler içerler de onlara: "Rükû edin!" denildiği zaman rükû etmezler.

49.   O gün, yalan diyenlerin vay haline!

50.   Artık bundan Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar?

Nebe' Sûresi 1 - 30. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Birbirlerine neyi soruyorlar?

2.     O büyük haberden mi?

3.     Ki onlar, onda ayrılığa düşüyorlar.

4.     Hayır! İleride bilecekler

5.     Hayır, hayır! İleride bilecekler!

6.     Biz, yeryüzünü bir döşek,

5.     Dağları da bir kazık yapmadık mı?

8.     Sizleri çifter çifter yarattık.

9.     Uykunuzu bir dinlenme yaptık.

10.   Geceyi bir örtü yaptık.

11.   Gündüzü bir geçim zamanı yaptık.

12.   Üstünüzde yedi sağlam bina çattık.

13.   İçlerine şâşâlı parıl parıl bir kandil astık.

14.   Ve o yoğun bulutlardan şarıl şarıl bir su indirdik.

15.   Onunla taneler ve otlar çıkaralım diye...

16.   Ve sarmaş dolaş bağlar bahçeler...

17.   Şüphesiz ki, fasıl günü belirlenmiş buluşma vaktidir.

18.   O gün sûr'a üflenir, derken bölük bölük gelirsiniz.

19.   Gök, açılmış kapı kapı oluşmuştur.

20.   Dağlar yürütülmüş serap olmuştur.

21.   Şüphesiz ki cehennem gözetleme yeri olmuştur.

22.   O azgınlar için bir barınaktır.

23.   Asırlar boyu içinde kalacaklar.

24    Ne bir serinlik tadacaklar, ne de bir içecek.

25.   Onlar, ancak kaynar su ve irin (tadarlar).

26.   Bunu, (yaptıklarına) tamamen uygun bir ceza olarak tadarlar.

27.   Çünkü onlar, hiçbir hesap ummazlardı.

28.   Ayetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalancı olmuşlardı.

29.   Biz ise, her şeyi saymış, bir kitapa geçirmişizdir.

30.   Artık azabı tadınız, artık size azab artırmaktan başka bir şey yapacak değiliz.

Nebe' Sûresi 31 - 40. Ayetler

31.   Şüphesiz ki, sakınanlar için kurtuluş ve zafer vardır.

32.   Bahçeler, üzüm bağları vardır.

33.   Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar vardır.

34.   Dolu kadehler vardır.

35.   Orada ne bir boş laf, ne de bir yalan işitirler.

36.   Bu, Rabbinden bir karşılık olarak bir bağıştır ki, yeter mi yeter!

37.   O, göklerin, yerin ve bütün aralarındakinin Rabbidir. Rahmândır. O'na karşı konuşmaya güç yetiremezler.

38.   O gün Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf kıyama duracaklar, Rahman'ın izin verdiklerinden başkaları bir kelime bile söyleyemezler; o da doğruyu söyler.

39.   O gün haktır. O halde dileyen Rabbine varacak bir yol tutsun.

40.   Şüphesiz biz, sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi, ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve kafir kişi diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olsaydım!"

Nâziat Sûresi 1 - 14. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     O kafirlerin ruhlarını daldırıp çıkaranlara,

2.     Mü'minlerin ruhlarını usulcacık çekenlere,

3.     Yüzüp yüzüp gidenlere,

4.     Derken yarışıp öne geçenlere,

5.     Derken bir iş düzenleyenlere andolsun ki, sizler tekrar diriltileceksiniz;

6.     O gün, sûra ilk üfleme herkesi sarsar.

7.     Onu ikinci üfleme takip eder.

8.     O gün, kaygıdan yürekler oynar

9.     Saygıdan gözleri yukarı kalkmaz.

10.   Diyorlar ki: "Biz, gerçekten ilk halimize döndürülecek miyiz?"

11.   "Ya, ufalanmış kemikler olduğumuz zaman ha?"

12.   Dediler ki: "O halde o, hüsranlı bir dönüş olur!"

13.   Fakat o, zorlu bir haykırıştan ibarettir.

14.   Bakarsın ki, uyanmışlar hepsi meydandadır.

Nâziat Sûresi 15 - 46. Ayetler

15.   Musa'nın kıssası sana geldi ya.

16.   O zaman Rabbi, ona mukaddes vadide, Tuvâ'da seslenmişti.

17.   Demişti ki: "Haydi, Firavun'a git! Çünkü o, çok azdı."

18.   De ki: "temizlenmeyi

19.   ve seni Rabbinin yoluna iletmemi ister misin?"

20.   Vardı ona, o büyük mucizeyi de gösterdi.

21.   Fakat o, yalanladı, isyan etti.

22.   Sonra koşarak tersine gitti.

23.   Derken (adamlarını) topladı da bağırdı:

24.   "En yüksek Rabbiniz benim!" dedi.

25.   Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.

26.   Şüphesiz ki bunda, saygı duyacaklar için bir ibret vardır.

27.   Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? Ki Allah onu bina etti,

28.   Boyuna yükseklik verdi, nizamına koydu.

29.   Gecesini kararttı, kuşluğunu ortaya çıkarttı.

30.   Ondan sonra da yeri döşedi.

31.      Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.

32.   Dağlarını oturttu.

33.   Bunu, sizin ve hayvanlarınızın faydalanması için yaptı.

34.   Fakat o güç yetmez bela geldiği zaman,

35.   İnsanın neye koştuğunu anlayacağı gün,

36.   Gören kimseler için salgın ateş hortlatıldığı zaman,

37.   Artık her kim azgınlık etmiş.

38.   Dünya hayatını tercih eylemiş ise,

39.   Şüphesiz onun varacağı yer cehennem olacaktır.

40.   Her kim de Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini kötü arzularından uzaklaştırmış ise,

41.   Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.

42.   Sana kıyameti soruyorlar: "O, ne zaman demir atacak?" (derler.)

43.   Sen onu nereden anlatacaksın!

44.   Onun nihaî ilmi Rabbine aittir.

45.   Sen, ancak ondan korku duyanlar için bir uyarıcısın.

46.   Onlar, onu görecekleri gün, sanki bir akşam vakti veya kuşluk vaktinden başka durmamış gibi olacaklar.

Abese Sûresi 1 - 33. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     (Peygamberin yüzü) ekşidi ve geri döndü.

2.     Çünkü ona âmâ geldi

3.     Ey Muhammed! Ne bilirsin o, belki temizlenecek,

4.     Veya öğüt belleyecek de, o öğüt kendisine fayda verecek.

5.     Ama (öğüt almaktan kendini) müstağni görene gelince,

6.     Sen, onun sesine özeniyorsun.

7.     İstemiyorsa, onun temizlenmesinden sana ne!?

8.     Ve fakat sana can atarak gelen,

9.     Derin bir saygı duyarak gelmişken,

10.   Sen ona ilgi göstermiyorsun.

11.   Hayır, hayır! (Sakın öyle yapma), çünkü o (Kur'an), bir öğüttür,

12.   Şimdi onu dileyen düşünsün!

13.   (Kur'an), şerefli, üstün

14.   Ve yüksek tutulur tertemiz sayfalarda,

15.    Şerefli, takva sahibi

16.   yazıcı meleklerin ellerindedir.

17.   O kahrolası insan, ne nankör şey!

18.   O yaratan, onu hangi şeyden yarattı?

19.   Onu bir damla sudan yarattı da ona şekil verdi.

20.   Sonra ona yolunu kolaylaştırdı.

21.   Sonra onu öldürdü de, kabre gömdürdü.

22.   Sonra dilediği zaman ona yeni bir hayat verecek.

23.   Hayır, hayır! Doğrusu o, O'nun emrim hiç yerine getirmedi.

24.   Bir de o insan, yediğine baksın!

25.   Biz o yağmuru, bol bol yağdırdık.

26.   Sonra yeri, bir yarış ile yarmaktayız.

27.   Bu şekilde onda taneler,

28.   Üzümler, yoncalar,

29.   Zeytinlikler, hurmalıklar,

30.   İri ve sık ağaçlı bahçeler,

31.   Meyveler, çayırlar, neler neler yetiştirmekteyiz.

32.   Bütün bunlar sizin ve hayvanlarınızın faydalanması içindir.

33.   Ama o sesini dinletecek kulakları sağır eden bela kıyamet geldiği zaman,

Abese Sûresi 34 - 42. Ayetler

34.   O kaçacağı gün, kişinin kardeşinden,

35.   Ve anasından, babasından,

36.   Ve eşinden ve oğullarından...

37.      Onlardan her kişinin o gün başından aşan bir derdi vardır.

38.   Yüzler vardır o gün ışılar,

39.   Güler, sevinir.

40.   Yüzler de vardır o gün üzerleri toptoz olmuş.

41.   Onu bir karartı sarmıştır.

42.   İşte onlar kâfirlerdir, (Allah'ın buyruğundan çıkan) tacirlerdir.

Tekvîr Sûresi 1 - 20. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Kıyamet günü, güneş dürüldüğü, ışığı kaybolduğu zaman,

2.     Yıldızlar bulandığı zaman,

3.     Dağlar yürütüldüğü zaman,

4.     Kıyılmaz mallar, o günün dehşetinden bırakıldığı zaman,

5.     Vahşî hayvanlar, ürkerek toplandığı zaman,

6.     Denizler kaynatılıp ateşlendiği zaman,

7.     Ruhlar, (bedenlerle) birleştirildiği zaman,

8.    O diri gömülen kızcağıza

9.     hangi günahla öldürüldüğü sorulduğu zaman.

10.   Amele ait defterler açıldığı zaman,

11.   Gök, yerinden sıyrıldığı zaman,

12.   Cehennem kızıştırıldığı zaman,

13.   Cennet, mü'minlere yaklaştırıldığı zaman,

14.   İşte her kişi, hayır ve serden ne hazırladığını anlar.

15.   Şimdi yemin ederim, gündüzleri o sinenlere, gezegenlere.

16.   Yörüngelerinde akıp yuvasına girenlere, yıldızlara.

17.    Kararmaya yöneldiği zaman o geceye,

18.   Nefeslendiği ağarmaya başladığı zaman o sabaha (yemin ederim ki),

19.   Kuşkusuz o (Kur'an), şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

20.   Bir elçi ki, pek kuvvetli, pek sağlam, Arş'ın sahibinin katında itibarlıdır.

Tekvîr Sûresi 21 - 29. Ayetler

21.      O, orada melekler tarafından itaat edilen, güvenilen (bir elçi) dir.

22.   Yoksa kâfirlerin dediği gibi arkadaşınız Muhammed asla deli değildir.

23.   Vallahi onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.

24.   O, gayba karşı kıskanılacak kimse değildir.

25.   O, (Kur'an) taşlanmış şeytanın sözü değildir.

26.   Siz Kur'an'ı bırakıp nereye gidiyorsunuz?

27.   O, alemler için yalnızca bir öğüttür,

28.   İçinizden doğru gitmek dileyenler için bir öğüttür!

29.   Fakat alemlerin Rabbi olan Allah, dilemeyince siz bir şey dileyemezsiniz.

İnfitâr Sûresi 1 - 19. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Gök çatladığı zaman,

2.     Yıldızlar döküldüğü zaman,

3.     Denizler, fışkırtılıp akıtıldığı zaman,

4.     Kabirler, deşildiği ölüler diriltildiği zaman,

5.     Herkes gönderdiklerini ve (yapmayıp) geride bıraktıklarını görüp bilir.

6.     Ey insan! O ihsanı bol olan Rabbine karşı seni ne aldattı?

7.     Ki seni yarattı, düzenine koydu, dengeli ve ölçülü kıldı.

8.     Dilediği herhangi bir şekilde seni oluşturdu.

9.     Hayır, hayır! Doğrusu siz dini yalanlıyor, cezaya inanmıyorsunuz.

10.   Halbuki üzerinizde yaptıklarınızı kaydeden bekçiler vardır.

11.   Değerli yazıcılar vardır ki, onlar.

12.   Her ne yaparsanız biliyorlar.

13.   Şüphesiz ki, iyiler nimetlerle donatılmış cennetler içinde olacaklardır.

14.   Şüphesiz ki tacirler şiddetli bir cehennem ateşi içinde olacaklardır.

15.   Ceza ve hesap günü, ona girip yaşlanacaklardır.

16.   Ondan ayrılmayacaklardır.

17.   Din günü nedir bildin mi?

18.   Evet, din günü nedir bildin mi?

19.   İşte o gün kimse, kimse için bir şeye malik olamaz. O gün emir yalnız Allah'ındır.

Sayfa 24 / 26

  • 17
  • 18
  • 19
  • 20
  • 21
  • 22
  • 23
  • 24
  • 25
  • 26
 
 
  • İLETİŞİM