• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Mümtehine Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Ey Bütün iman edenler! Benim düşmanımı ve sizin düşmanınızı dostlar edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz, onlar ise haktan size geleni inkar ettiler. Rabbiniz Allah'a iman ediyorsunuz diye sizi ve peygamberi yurdunuzdan çıkarıyorlardı. Eğer sizler benim yolumda ve rızam uğrunda cihat için çıktınızsa, (bunları yapmayın) onları sırdaş edinmeyin. Siz onlara gizli muhabbet besliyorsunuz, halbuki ben sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da hepsini bilirim ve içinizden her kim onu yaparsa artık düz yolun ortasından sapmış-şaşırmış olur.

2.     Eğer onlar, size karşı bir zafer kazanırlarsa, hepinize düşman kesilirler ve size ellerini ve dillerini kötülükle uzatırlar. Arzu ederler ki hepiniz kafir olasınız!

3.     Kıyamet günü, ne yakınlarınızın, ne de evlatlarınızın size asla menfaati olmaz! O, kıyamet gününde onlarla aranızı ayırır ve Allah, hep amellerinizi gözetir!

4.     İbrahim'de ve beraberindekilerde sizin için bir örnek vardır; vaktiyle onlar, kavimlerine şöyle dediler: "Biz sizlerden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan beriyiz ve sizi tanımıyoruz; siz Allah'ın birliğine iman edinceye kadar, sizinle aramızda kin ve düşmanlık belirmiştir." Ancak İbrahim babasına: "Elbette senin için bağışlanma dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek hiçbir şeyi önlemeye gücüm yetmez" demesi müstesna olup size örnek değildir. Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz ancak sana tevekkül ettik, sana gönül verdik ve bütün gidişat sanadır."

5.     "Ey Rabbimiz! Bizleri, o inkâr edenler için deneme konusu kılma ve bizleri bağışla; çünkü izzet ve hikmet sahibi ancak sensin."

Mümtehine Sûresi 6 - 11. Ayetler

6.     Gerçekten onlarda sizin için, Allah'a ve ahiret gününe ümit besleyenler için güzel bir örnek vardır. Her kim de aksine giderse, haberi olsun ki Allah, çok zengindir, her hamd onundur!

7.     Umulur ki Allah, sizinle düşman olduklarınız arasında bir sevgi meydana getirir. Allah kadirdir, Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

8.     Allah, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmenizi ve kendilerine adaletle davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever.

9.     Allah, ancak din hakkında sizinle savaşan ve sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanıza destek veren kimselerle dostluk etmenizi yasaklıyor. Her kim de onlarla dost olursa, işte onlar kendilerine yazık eden zalimlerdir.

10.   Ey bütün iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size, mü'miniz diye geldiği zaman kendilerini imtihan edin; imanlarını Allah bilir. İmtihan üzerine onları mümin kadınlar olarak bilirseniz artık, kendilerini kâfirlere geri çevirmeyin. Müminler kafirlere helâl değil, kafirler de müminlere helâl olmazlar. (Kafir kocalarının) sarfettikleri mehri, o kafirlere geri verin. Kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde, o mü'min kadınları nikahlamanızda size bir günah yoktur. Müşrik veya onlara dönen kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın ve sarfettiğiniz mehri, kocalarından isteyin, kafirler de hicret eden mü'min kadınlara sarfettiklerini istesinler. Bunlar, Allah'ın hükmüdür. Aranızda O, hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

11 Eğer inkarcı eşlerinizden biri, kâfirlere kaçar, siz de verdiğiniz mehirden bir kısmını alamazsanız, eşleri gitmiş olanlara ganimet malından sarfettiklerinin mislini veriniz ve Allah'tan korkunuz. Eğer siz, ona iman etmiş mü'minlerseniz.

Mümtehine Sûresi 12 - 13. Ayetler

12.   Ey Peygamber! Mümin kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, evlatlarını öldürmemek ve hiçbir iyi işte sana asi olmamak üzere, sana biat etmeye geldiklerinde, biatlarını kabul et ve kendileri için bağışlanma dile. Çünkü Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

13.   Ey bütün iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir kavmi dost edinmeyin, ki onlar, ahirette dirilmekten ümidini kesmiş kâfirler gibi, ahiret hakkında ümitsizliğe düşmüşlerdir.

Saff Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Göklerde ve yerde olanlar Allah'ı tesbih etmektedirler. O, güçlü olandır, hikmet sahibidir.

2.     Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz?

3.     Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah, yanında büyük bir nefretle karşılanır.

4.     Haberiniz olsun ki Allah kendi yolunda kurşun bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.

5.     Hani bir vakit Musa kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim! Benim Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" Sonra onlar yamukluk edince Allah da kalplerini yamulttu. Öyle ya, Allah, fâsıklar topluluğunu doğru yola çıkarmaz.

Saff Sûresi 6 - 14. Ayetler

6.     Bir vakit de Meryem oğlu İsa şöyle dedi: "Ey İsrailoğulları! Ben Allah'ın size gönderdiği elçiyim, benden önceki Tevrat'ın doğrulayıcısı ve benden sonra gelecek ismi Ahmet olan bir peygamberin müjdecisi olarak geldim." Sonra onlara apaçık delillerle gelince onlar: "Bu, apaçık bir büyüdür," dediler.

7.     İslâm'a davet olunurken Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

8.     Allah'ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise nûrunu tamamlayacaktır, isterse kâfirler hoşlanmasınlar.

9.     Dinini, bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur. İsterse müşrikler hoşlanmasınlar.

10.   Ey bütün iman edenler! Sizi, elem verici bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?

11.   Allah ve Resûlüne iman edip, mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda cihad ediniz. Eğer bilirseniz, bu, sizin için çok daha hayırlıdır.

12.   Günahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki hoş hoş meskenlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur.

13.   Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah'tan yardım ve yakın bir fetih. Resûlüm, Mü'minleri müjdele.

14.   Ey bütün iman edenler! Allah'ın yardımcıları olunuz. Nitekim Meryem oğlu İsa: "Allah'a doğru (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir?" Dedi. Havârîler de: "Biz, Allah'ın dininin yardımcılarıyız" dediler. İsrailoğullarından bir taife iman etti, bir taife de inkâr etti. Biz, iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik. Böylece onlar, üstün olup galip geldiler.

Cum'a Sûresi 1 - 8. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Göklerde ve yerde olanların hepsi, eksiklikten münezzeh, mülkün sahibi, güçlü ve hikmet sahibi olan Allah'ı tesbih eder.

2.     Ümmîlere, içlerinden olan bir peygamber gönderen O'dur. Kendilerine O'nun âyetlerini okuyor, onları temize çıkarıp parlatıyor, kendilerine Kitap ve hikmeti öğretiyor. Halbuki bundan önce onlar, apaçık bir sapıklık içindeydiler.

3.     Henüz kendilerine katılmamış bulunan, diğer insanlara da (o peygamberi göndermiştir). O, güçlü olandır, hikmet sahibidir.

4.     İşte o, Allah'ın lütfudur, onu dilediğine verir ve Allah çok büyük lütuf sahibidir.

5.     Kendilerine Tevrat'a uyma görevi yükletilen, sonra onu taşımayan kişilerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan eşeğin haline benzer. Allah'ın âyetlerini yalanlayan kavmin durumu ne çirkindir! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola çıkarmaz.

6.     De ki: "Ey Yahudi olanlar! Siz diğer insanlardan ayrı olarak Allah'ın dostları bulunduğunuzu iddia ediyorsanız, haydi ölümü temenni edin eğer doğru söylüyor iseniz, öyle yapın!"

7.     Halbuki, ellerinin işlediği günahlar yüzünden onu asla temenni edemezler. Allah, zalimleri bilir.

8.     De ki: "haberiniz olsun, o kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak gelip size çatacaktır. Sonra bütün görüleni ve görülmeyeni bilene döndürüleceksiniz de O, size neler yaptığınızı haber verecektir."

Cum'a Sûresi 9 - 11. Ayetler

9.     Ey bütün iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu, sizin için daha hayırlıdır.

10.   Sonra da o namaz kılınınca yeryüzüne dağılın da, Allah'ın lütfundan nasip arayın ve Allah'ı çok zikredin ki, kurtuluşa erebilesiniz.

11.   Böyle iken bir ticaret veya eğlence gördüklerinde, ona fırladılar da seni hutbede ayakta bırakırlar. De ki: Allah'ın yanındaki, eğlenceden de, ticaretten de daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

Münâfikun Sûresi 1 - 4. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Sana geldikleri zaman münafıklar dedikleri: Şahitlik ederiz ki, gerçekten sen şüphesiz Allah'ın Peygamberisin. Allah da biliyor ki, gerçekten sen şüphesiz O'nun Peygamberisin. Bununla beraber Allah, şahitlik ediyor ki, doğrusu münafıklar kesinlikle yalancıdırlar.

2.     Yeminlerini bir kalkan edinip de Allah yolundan yan çizmektedirler. Gerçekten bunlar, ne kötü yapıyorlar.

3.     Bunun sebebi, onlar, önce imana gelmişler, sonra inkara gitmişlerdir de kalpleri mühürlenmiştir, artık anlamaz olmuşlardır.

4.     Sen onları gördüğün zaman cisimleri tuhafına gider ve dünyalık konuşurlarsa dediklerine kulak verirsin, sanki onlar, elbise giydirilmiş dayanmış keresteler gibidir, her islama ait bağırışı korkudan kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandırlar, onun için onlardan sakın. Allah onları gebertsin. Nereden çevriliyorlar?

Münâfikun Sûresi 5 - 11. Ayetler

5.     Onlara: "Gelin, Allah'ın Peygamberi sizin için bağışlanma dilesin" denildiği zaman, başlarını bükerler ve sen, onların büyüklük taslayarak yan çizip gittiklerini görürsün.

6.     Onlar için bağışlanma dilesen de, dilemesen de birdir. Allah, onları asla bağışlamaz ve Allah fasıklar topluluğunu doğru yola çıkarmaz.

7.     Onlar: "Allah'ın Peygamberinin yanında bulunanlara nafaka vermeyin ki dağılsınlar" diyenlerdir. Halbuki göklerin ve yerin hâzineleri Allah'ındır, fakat münafıklar anlamazlar.

8.     Diyorlar ki: "Eğer Medine'ye dönersek, şüphesiz daha kuvvetli ve izzetli olan bizler, oradan daha zayıf ve zelil olan sizleri çıkaracaktır" Halbuki izzet Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bilmezler.

9.     Ey bütün iman edenler! Ne mallarınız, ne evlatlarınız sizleri Allah'ı anmaktan alıkoymasın ve her kim öyle yaparsa, işte onlar hüsrana düşenlerdir.

10.   Her biriniz ölüm gelip de: "Ey Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka versem ve salihlerden olsam" demesinden önce sizlere verdiğimiz rızıklardan infak edin.

11.   Allah, eceli geldiği zaman hiçbir kimseyi asla ertelemez ve her ne yaparsanız Allah ondan haberdardır.

Teğabün Sûresi 1 - 9. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nundur. O, her şeye kadirdir.

2.     Sizi yaratan O'dur. Öyle iken içinizden kimi kâfir, kimi de mümindir. Bununla beraber Allah her ne yaparsanız görür.

3.     Gökleri ve yeri hak ile yarattı. Size şekil verdi, şekillerinizi de güzel yaptı, sonunda gidiş de O'nadır.

4.     O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Sizler her ne gizler ve açıklarsanız hepsini bilir. Allah, sinelerin özünü bilir.

5.     Bundan önce inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? Dünyada yaptıklarının cezasını tattılar. Onlara ayrıca ahirette elem verici bir azap daha vardır.

6.     Çünkü onlara peygamberleri apaçık delillerle geliyordu da onlar: "Bizi, bir beşer mi yola getirecek?" deyip inkâr etmişler ve aksine gitmişlerdi. Allah da, hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi; öyle ya Allah zengindir, hamde lâyık olandır.

7.     İnkâr edenler asla diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: "Hayır! Rabbime andolsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da mutlaka yaptıklarınız size anlatılacaktır ve o, Allah'a göre kolaydır."

8.     Onun için, siz Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur'an'a) iman ediniz. Allah, ner ne yaparsanız haberdardır.

9.     Sizi toplanma günü için toplayacağı gün, işte o gün kâr ve zarar günüdür. Hem kim, Allah'a iman eder de yararlı iş yaparsa, Allah, onun kabahatlerini örter, onu içinde ebedîyyen kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur.

Teğabün Sûresi 10 - 18. Ayetler

10.   İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar ateş ehlidirler, orada ebediyyen kalacaklardır, o ise ne kötü varılacak bir yerdir!

11.   Allah'ın izni olmadan kimseye hiçbir musibet isabet etmez. Her kim de Allah'a iman ederse, O, onun kalbine hidayet verir. Allah, her şeyi bilir.

12.   Allah'a itaat edin, Peygamberi'ne de itaat edin. Eğer aksine giderseniz, elçimize düşen sadece açık bir tebliğdir.

13.   Allah'tan başka tanrı yoktur. Onun için müminler, hep Allah'a dayansınlar.

14.   Ey bütün iman edenler! Haberiniz olsun ki, eşleriniz ve çocuklarınızdan size düşman olanlar vardır. Onun için onlardan sakının. Bununla beraber affeder, kusurlarını örterseniz, şüphe yok ki Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

15.   Kuşkusuz mallarınız ve çocuklarınız bir imtihandır. Büyük mükâfat ise, Allah'ın yanındadır.

16.   Onun için gücünüzün yettiği kadar Allah'a sığının, dinleyin, itaat edin, infak edin, kendiniz için hayır yapın! Her kim nefsinin hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

17.   Eğer Allah'a güzel bir ödünç verirseniz, onu sizin için katlayıverir ve sizi bağışlar. Allah, çok mükâfat verendir, ceza vermekte acele etmeyendir.

18.   Görülmeyeni de görüleni de bilir, güçlü olandır, hikmet sahibidir.

Tâlâk Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Ey Peygamber! (Son çare) Kadınları boşayacağınız zaman iddetleri içinde boşayın, iddeti sayın ve Rabbiniz Allah'tan korkun. Onları iddet süresince evlenemeyeceklerinden evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar; ancak açık bir terbiyesizlik etmeleri hali başka, bu takdirde nafaka hakkı sizden düşer. Bunlar Allah'ın tayin ettiği sınırlardır. Her kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, nefsine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah onun arkasından bir iş çıkarır.

2.     Sonra iddet müddetlerini doldurdurmaya yaklaştıklarında, onları nikahınız altında güzellikle tutun yahut güzellikle onlardan ayrılın. Bu konuda sizlerden adalet sahibi iki erkeği de şahit tutun. Siz de ey şahitler! Şahitliği Allah için doğru yapın! Bu, size söylenenleri duydunuz ya, bununla Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimselere öğüt verilir. Her kim de, Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.

3.     Ve onu, aklına ve hayaline gelmediği bir yerden rızıklandırır. Her kim Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirir. Allah, her şey için bir miktar tayin etmiştir.

4.     Hayızdan kesilmiş olan kadınlarınızın iddet sürelerinde eğer şüphelendinizse bilin ki, onların iddeti üç aydır, henüz hayız görmeyenler de öyle! Gebe kadınların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmalarıdır (doğurmalarıdır.) Her kim Allah'a sığınırsa, Allah, onun içine bir kolaylık verir.

5.     İşte bu, (anlatılan hükümler), Allah'ın size indirdiği emridir. Her kim Allah'tan korkarsa, Allah onun kabahatlerini örter ve mükâfatını büyütür.

Tâlâk Sûresi 6 - 12. Ayetler

6.     O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir kısmında oturtun ve bezdirmek için kendilerini zarara sokmaya kalkışmayın. Eğer hâmile iseler, (doğuruncaya) kadar nafakalarını verin. Sonra sizin hesabınıza çocuklarınızı emzirirlerse, o zaman da ücretlerini verin ve aranızda iyilikle anlaşın. Eğer (anlaşmada) zorlanıyorsanız, o halde baba hesabına çocuğu diğer bir kadın emzirecektir.

7.     İmkânı geniş olan geniş imkanlarına göre infak etsin, rızkı dar olan da, Allah'ın ona verdiğini infak etsin. Allah, hiçbir kimseyi verdiğinden başkasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir zorluğun arkasından bir kolaylık verir.

8.     Nice memleketler Rabbinin ve peygamberlerinin emrinden çıkıp azdı, biz de onu şiddetli bir hesaba çektik ve görülmedik bir azaba çarptırdık.

9.     Böylece (o memleketler) yaptıklarının cezasını tattı ve işlerinin sonu bir hüsran oldu.

10.   Allah, öyleleri için şiddetli bir azap hazırlamıştır; ondan dolayı Allah'tan korkun da korunun ey özü halis, temiz aklı olanlar, ey iman edenler! İşte Allah size bir öğüt indirdi.

11.  O, size bir peygamber gönderdi. Allah'ın nurlar saçan, yollar açan âyetlerini sizlere okuyor ki, iman edip salih amel işleyenleri karanlıklardan nura çıkarsın. Her kim Allah'a iman edip iyilikle çalışırsa, Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada ebediyyen kalacaklardır. Öyle ki, Allah ona gerçekten güzel bir rızık verecektir.

12.   Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yaratandır. Aralarında emir inip durmaktadır. Şunu bilesiniz diye ki, Allah her şeye kadirdir ve Allah, her şeyi ilmiyle kuşatmıştır.

Tahrîm Sûresi 1 - 7. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Ey Peygamber! Sana Allah'ın helâl kıldığını niçin haram edersin, eşlerinin hoşnutluğunu arayarak bunu yaparsın? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

2.     Allah, yeminlerinizin (keffaretle) çözülmesini size meşru kılmıştır. Allah, sizin mevlanızdır. O, her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

3.     Hani Peygamber, eşlerinin bazısına sır olarak bir söz söylemişti. Fakat eşlerinden biri onu (başkalarına) haber verip Allah da onu Peygamber'ine açıklayınca, Peygamber, (o eşine) birazını bildirdi, birazından da fazla mahçup olmasın diye vazgeçti. Ona bu şekilde anlatınca, (eşi:) "Bunu sana kim haber verdi?" dedi. Peygamber: "Bilen, her şeyden haberdar olan (Allah), bana haber verdi" dedi.

4.     Eğer Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü ikinizin kalpleri de eğildi. Yok eğer ona karşı birbirinize arka çıkarsanız haberiniz olsun ki, Allah, onun mevlasıdır. Cebrail ve müminlerin salih olanları da. Onun arkasından da melekler onun yardımcısıdır.

5.     Şayet o, sizi boşarsa, Rabbi ona, sizlerden daha hayırlı, kendini Allah'a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bâkire eşler verebilir.

6.     Ey bütün iman edenler! Kendinizi ve ailelerinizi yakacağı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Üzerinde sert mi sert, güçlü mü güçlü melekler vardır. Allah, kendilerine ne emrettiyse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yaparlar.

7.     Ey inkar edenler! O gün özür dilemeye kalkmayın; çünkü hep yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.

Tahrîm Sûresi 8 - 12. Ayetler

8.     Ey bütün iman edenler! Allah'a öyle bir tevbe edin ki, samimi bir tevbe olsun! Umulur ki Rabbiniz, sizin kabahatlerinizi örter. Allah, Peygamberini ve onunla beraber iman edenleri utandırmayacağı günde sizleri altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nurları önlerinde ve sağlarında koşacak ve şöyle diyecekler: "Ey Rabbimiz! Bizlere nurumuzu tamamla ve bizleri bağışla! Şüphesiz ki sen, her şeye kadirsin"

9.     Ey Peygamber! Kâfirler ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ol. Onların varacakları yer cehennemdir. Ona gidiş de ne kötü gidiştir!

10.   Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lût'un karısını örnek verdi. O iki kadın, kullarımızdan birer sâlih kulun nikâhları altındaydılar da, onlara ihanet ettiler. Onun için o iki salih kul da, onları Allah'ın azabından zerrece kurtaramadılar. O iki kadının ikisine de denildi ki: "Ateşe girenlerle beraber siz de girin!"

11.   Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. O zaman o kadın demişti ki: "Ey Rabbim! Benim için katında bir ev yap ve beni Firavun'dan ve onun işinden kurtar, beni zalimler topluluğundan da kurtar!"

12.   Bir de ırzını pek sağlam korumuş olan İmran kızı Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik. Hem Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etmişti, hem de gönülden itaat edenlerdendi.

Mülk Sûresi 1 - 12. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Hükümdarlık elinde olan (Allah), ne yücedir ve O, her şeye kadirdir.

2.     O ki, sizi imtihana çekip hanginizin amelce daha güzel olduğunu bildirmek için ölümü ve hayatı yarattı. O, izzet sahibidir, bağışlayandır.

3.     O ki, birbiriyle mutabık yedi göğü yaratmıştır. Rahmân'ın yarattığında hiçbir nizamsızlık göremezsin. Haydi çevir gözünü, hiçbir çatlak, hiçbir kusur görebilir misin?

4.     Sonra tekrar tekrar yine çevir gözünü; (aradığı kusuru bulmaktan) âciz ve bitkin olarak sana dönecektir.

5.     Andolsun, biz en yakın göğü takım takım kandillerle donattık ve onları şeytanlar için atış birimleri yaptık, hem onlar için o çılgın ateş azabını hazırladık.

6.     Rablerini inkâr edenler için de cehennem azabı vardır, ona gidiş ne kötü akıbettir!

7.     İçine atıldıkları zaman kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.

8.     Hemen hemen öfkeden patlayacak gibi bir hale gelir. İçine bir topluluk atıldıkça, her defasında onun bekçileri onlara: "Size, ikaz edici bir peygamber gelmedi mi?" diye sorarlar.

9.     Onlar da: "Evet, doğrusu bize ikaz edici bir peygamber geldi, fakat biz ona inanmadık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz büyük bir sapıklık içindesiniz diyerek yalanladık! derler.

10.   Ve: "Biz, işitir veya akleder olsaydık, bu çılgınca yanan ateşin halkı içinde bulunmazdık" derler.

11.   İşte günahlarını itiraf ettiler. O halde çılgınca yanan ateşin halkı kahrolsun!

12.   Çünkü Rablerini görmeden, O'na saygı besleyenler yok mu, muhakkak ki mağfiret ve büyük bir mükafat onlar içindir.

Mülk Sûresi 13 - 26. Ayetler

13.   Sözünüzü ister gizli tutun, ister açığa vurun, fark etmez! Çünkü O, bütün sinelerin özünü bilir.

14.       O yaratan, hiç bilme? mi? O, en ince işleri bilmektedir ve her şeyden haberdardır.

15.   Yeryüzünü size boyun eğdiren O yaratandır. Haydin, yeryüzünün omuzlarında yürüyün de latîf, habîr olan yaradanın rızkından yeyin. Sonunda dönüş ancak O‘nadır.

16.    O, gökte olanın, sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz? O vakit bakarsınız ki, o yer çalkalanıyordur.

17.   Yoksa o gökte olanın, üzerinize mermi yağdıran (bir melek veya bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? O vakit tehdidimin nasıl olduğunu bilirsiniz.

18.   Andolsun, onlardan öncekiler de yalanladılar, fakat beni yalanlamalarına karşılık olarak verdiğim azabım nasıl olmuştu?

19.   Üstlerinde, kanat süzerek ve kapatarak uçan kuşlara bakmazlar mı? Rahmân'dır ancak onları tutan! Şüphesiz ki O, her şeyi görür.

20.   Rahmân'dan başka şu sizi kurtaracak ordularınız kimdir? Kafirler yalnızca bir aldanış içindedirler.

21.  O, rızkını keserse, size rızık verecek olan kimdir? Hayır, bir ürküntü ve azgınlık içinde inada dalmışlardır.

22.   Şimdi, yüz üstü kapanarak düşe kalka giden mi daha doğru, yoksa dosdoğru bir cadde de düpedüz giden mi? Düşünmeli bir!

23.   De ki: "Sizi yaratan, size dinleyecek kulak, görecek gözler ve duyacak gönüller veren O'dur. Fakat sizler, pek az şükrediyorsunuz!"

24.   De ki: "Sizi, yeryüzünde zürriyet halinde yaratıp yayan O'dur. Nihayet hep toplanıp O'nun huzuruna getirileceksiniz."

25.   Böyle iken diyorlar ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, bu tehdit ne zaman (gerçekleşecek)?"

26.   De ki: "O bilgi, ancak Allah'ın katındadır. Ben, sadece apaçık anlatan uyarıcı bir peygamberim."

Mülk Sûresi 27 - 30. Ayetler

27.   Derken vakti gelip de, onu yakından gördüklerinde, o inkâr edenlerin yüzü kötüleşiverir ve onlara denilir ki: "İşte, o sizin alaylı alaylı kendinize davet edip durduğunuz budur!"

28.      De ki: "Gördünüz mü, Allah, beni ve beraberlerimdekileri helak etse, yahut bize merhamet etse, iki takdirde de kafirleri, elem verici bir azaptan kurtaracak kimdir?"

29.   De ki: "O, çok esirgeyicidir. İşte biz, O'na iman ettik ve O'na dayanmaktayız. İleri de sizler de bileceksiniz ki, o açık bir sapıklık içinde bulunan kimdir?"

30.   De ki: "Gördünüz mü, sabaha kadar suyunuz çekiliverse, size kim bir akarsu getirebilir?"

Kalem Sûresi 1 - 15. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Nûn. Ey Muhammed! Kaleme ve kalem tutanların satıra dizdikleri ve dizeceklerine andolsun ki,

2.     Sen, Rabbinin nimeti sayesinde mecnun değilsin.

3.     Muhakkak, senin için tükenmez bir mükâfat vardır.

4.     Kuşkusuz, sen büyük bir ahlâk üzerindesin.

5.     Hanginiz de delilik olduğunu yakında göreceksin,

6.     Onlar da görecekler.

7.     Şüphesiz Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir, yine hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur.

8.     O halde, yalanlayanları tanıma, onlara boyun eğme!

9.     Arzu ettiler ki, sen tavizkar, yumuşak davransan, o zaman sana onlar da yumuşak davransınlar.

10.   Tanıma şunların hiçbirini; çok yemin edip duran değersiz,

11.   Gammaz, söz götürüp getiren,

12.   İyiliği engelleyen, haddi aşan, alabildiğince günahkar,

13.   Kaba ve saygısız, soysuzlukla damgalı,

14.   Mal sahibi olmuş ve oğulları var diye!

15.   Karşısında âyetlerimiz okunurken: "Eskilerin masalları!" diyene sakın boyun eğme.

Kalem Sûresi 16 - 42. Ayetler

16.   Yakında biz, onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız.

17.   Haberiniz olsun ki biz onlara bela vermişizdir, o bağ sahiplerine bela verdiğimiz gibi! O sırada, sabah olunca mahsulleri mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.

18.   İnşallah diyerek bir istisna da yapmıyorlardı.

19.   Nihayet onlar uyuyorlarken, Rabbin tarafından bir afet bağı dolaşıverdi.

20.   Sabaha kadar o bağ kapkara kesilmişti.

21.   Derken sabaha yakın birbirlerine seslendiler.

22.   "Haydin ürünü kesecekseniz, erkence koşun!" dediler.

23.   Bunun üzerine hemen fırladılar, şöyle fısıldaşıyorlardı:

24.   "Sakın bugün aranıza bir yoksul sokulmasın!"

25.   Sadece fakirleri engellemeye güçleri yeter edasıyla erkenden gittiler.

26.   Fakat o bağı harap gördükleri zaman dediler ki: "Biz mutlaka yanlış gelmişiz!"

27.   "Yok yok, biz mahrum bırakılmışız!" dediler.

28.   Onların en insaflısı dedi ki: "Demedim mi size, tesbih etseydiniz?"

29.   Dediler ki "Ey Rabbimiz! Seni tesbih ederiz. Doğrusu biz zalimlermişiz."

30.   Sonra döndüler kendilerini kınıyorlardı.

31.   Dediler ki: "Yazıklar olsun bizlere, doğrusu bizler azgınlarmışız!"

32.   Ola ki, Rabbimiz onun yerine daha hayırlısını verir. Şüphesiz biz, bütün rağbetimizi Rabbimize çeviriyoruz.

33.   İşte azap böyledir ve elbette Ahiret azabı dana büyüktür; fakat keşke bilselerdi!

34.   Şüphesiz ki, sakınan takva sahipleri için Rablerinin katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.

35.   Ya, artık Müslümanları suçlular gibi kılar mıyız?

36.   Neyiniz var, nasıl hükmediyorsunuz?

37.   Yoksa size mahsus bir kitap var da onda şunu mu okuyorsunuz?

38.   "Siz, Âlemde her neyi seçip-beğenirseniz, o mutlaka sizin olacaktır."

39.   Yoksa siz her ne hükmederseniz, elbette öyle olacaktır diye size karşı verilmiş kıyamet gününe kadar sürecek yeminler, sözler mi var?

40.   Resûlüm, sor bakalım onlara, içlerinden ona kefil hangisi?

41.   Yoksa onların ortakları mı var? O halde ortaklarını getirsinler, eğer doğru söylüyorsalar!

42.   O gün, etekleri tutuşur ve secdeye davet edilirler, fakat o zaman güçleri buna yetmez.

Kalem Sûresi 43 - 52. Ayetler

43.   Çünkü, gözleri dehşetten düşmüş, kendilerini bir zillet sarmış bulunur. Halbuki dünyada o secdeye onlar sağ-salim iken davet olunuyorlardı.

44.   O halde bu sözü Kur'an'ı yalanlayanları bana bırak, biz onları bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yuvarlarız.

45.   Ben, onların ipini uzatır, onlara mühlet veririm; çünkü fendim sağlamdır.

46.   Yoksa sen, onlardan bir ücret istiyorsun da, bu yüzden ağır bir borç altında mı ezilmişler?

47.   Yoksa gaybın bilgisi yanlarında da onlar mı mukadderatı yazıyorlar?

48.   O halde Rabbinin hükmüne sabret de, balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, kavmine karşı öfkeye boğulmuş da (Rabbine) niyaz etmişti.

49.   Rabbinden ona bir nimet yetişmiş olmasaydı, sabırsızlığından elbette o, boş alana fena bir halde atılacaktı.

50.   Fakat Rabbi, onu seçti de sâlihlerden kıldı.

51.   Gerçekten, o inkâr edenler, o zikr'i (Kur'an'ı) işittikleri zaman az daha seni gözleriyle kaydıracaklardı. Bir de durmuşlar "O, gerçekten bir delidir" diyorlar.

52.   Halbuki o (Kur'an), bütün aklı olan âlemler için yalnızca bir öğüttür.

Hâkka Sûresi 1 - 8. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Gerçekleşecek olan.

2.     Nedir gerçekleşecek olan?

3.     Gerçekleşecek olanın (kıyametin) ne olduğunu sana ne bildirdi?

4.     Semûd ve Ad (kavimleri) o kâria'ya inanmadı.

5.     Ama Semûd, korkunç bir sesle helak ediliverdiler.

6.     Âd (kavmine) gelince, onlar da azgın bir fırtına ile helak ediliverdiler.

7.     Allah onu, köklerini kesmek için aralıksız yedi gece sekiz gün üzerine musallat etmişti. Bir de o kavmi görürsün ki, o müddet zarfında yıkıla kalmışlar ve sanki içleri kof hurma kütükleri imişler!..

8.     Bak, şimdi onlardan geriye kalmış bir şey görebilir misin?

Hâkka Sûresi 9 - 34. Ayetler

9.     Firavun da, ondan öncekiler de, altı üstüne getirilen memleketlerin halkı da (Lût kavmi) hep o günahı işleye geldiler.

10.   Onlar, hep Rablerinin peygamberine asi oldular, O da, onları şiddetli bir tutuş ile yakalayıverdi.

11.   Bilesiniz biz, su yükselip bastığı zaman sizi, akan gemide taşıdık.

12.   Onu sizlere bir ikaz yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye!

13.   Artık Sûr'a bir defa üflendiğinde,

14.   Yer ve dağlar yükletilip arkasından da tak bir çarpılış ile çarpıldığı zaman,

15.   İşte o gün, vâkıa (kıyamet) vukubulmuş olacaktır.

16.   Gök yarılmış, o da o gün yıkılmaya yüz tutmuştur.

17.   Öyle ki, Melekler kenarları üzerindedir. Üstlerinde o gün, Rabbinin arşını sekiz (melek) taşır.

18.   O gün, Allah'ın huzuruna arzolunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz.

19.   İşte o zaman, kitabı sağından verilmiş olan kimse der ki: "Alın okuyun kitabımı"

20.   "Çünkü ben sezmiştim ki, ben kavuşacağım hesabıma!"

21.   Artık o, hoşnut bir hayattadır.

22.   Yüksek bir cennettedir.

23.   Devşirilecek (meyve ve ürünleri) yakındır.

24.   Geçmiş günlerde işlediklerinize karşılık yeyin için, afiyet olsun, denir.

25.   Ama kitabı sol tarafından verilmiş olan der ki: "Eyvah! Keşke bana kitabım verilmeseydi"

26.   "Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!"

27.   "Ne olur da, o ölüm iş bitiren olaydı!"

28.   Malım, bundan yana hiç bir şeye yaramadı.

29.   Saltanatım da benden mahvoldu gitti.

30.   İlgili meleklere, tutun onu, hemen bağlayın onu, denilir.

31.   Sonra ateş'e yaslayın onu!

32.   Sonra boyu yetmiş arşın olan bir zincirle yollayın onu cehenneme.

33.   Çünkü o, yüce Allah'a inanmıyordu

34.   Fakirlerin yiyeceğine hiç bakmıyordu!

Hâkka Sûresi 35 - 52. Ayetler

35.   Bu gün de ona, burada kanı sıcak bir dost, bir yakın yoktur.

36.   Ona, bir irinden başka bir yiyecek de yoktur.

37.   Onu, kasıtlı hata edenlerden başka kimse yemez.

38.   Artık yok! Gördüklerinize,

39.   Ve görmediklerinize yemin ederim ki,

40.   O (Kur'an), hiç şüphesiz şerefli bir peygamberin Allah'tan getirdiği sözüdür.

41.   Ve o, bir şair sözü değildir. Siz pek az inanıyorsunuz.

42.   Bir kâhin sözü de değildir. Siz, pek az düşünüyorsunuz.

43.   O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.

44.   O (Peygamber), bize isnaden bazı laflar uydurmaya kalkışsaydı,

45.   Elbette biz onu, kuvvetle yakalardık.

46.   Sonra da onun iliğini keser atardık.

47.   O zaman sizden hiç biriniz ona siper de olamazdınız.

48.   Kur'an, hiç şüphesiz sakınanlar için unutulmayacak bir öğüttür.

49.   Ama biz biliyoruz ki, sizden inanmayanlar var.

50.   Kuşkusuz o (Kur'an), kâfirler için bir hasret olacaktır.

51.   Ve o, hiç şüphesiz kat'î bilginin ta kendisidir.

52.   Haydi Rabbinin yüce ismi ile tesbih et.

Meâric Sûresi 1 - 10. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     İsteyen biri, olacak bir azabı istedi.

2.     Kâfirler için onu engelleyecek yoktur.

3.     (Bu azap), yükselme derecelerinin sahibi olan Allah'tandır.

4.     Melekler ve Rûh (Cebrail), O'na, miktarı elli bin sene tutan bir günde yükselir.

5.     O halde sabret biraz, güzel bir sabır ile.

6.     Doğrusu onlar onu uzak görürler.

7.     Biz ise, onu yakın görürüz.

8.     O gün gök erimiş bir maden gibi olur.

9.     Dağlar da atılmış rengarek yün gibi olur.

10.   Bir dost, bir dosta halini sormaz.

Meâric Sûresi 11 - 39. Ayetler

11.   Birbirlerine gösterilirlerken, suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister, oğullarını,

12.   Ve karısını, kardeşini,

13.   Ve kendisini barındıran kavmini,

14.   Ve yeryüzünde bulunanların hepsini de (verip), sonra kendisini kurtarsa.

15.   Hayır! Kurtaramazlar, çünkü o (cehennem), cayır cayır yanan bir ateştir.

16.   Derileri kavurup soyan ateştir.

17.    O ateş, imanda arkasına dönüp tersine gideni

16.   Ve mal toplayıp toplayıp kasaya yığanı çağırır!

19.   Gerçekten o insan, huysuz ve sabırsız yaratılmıştır.

20.   Ona, şer dokundu mu feryadı basar.

21.   Hayır dokundu mu kıskançtır, cimridir.

22.   Ancak şunlar müstesnadır: Namaz kılanlar.

23.   Onlar ki, namazlarında devamlıdırlar.

24.   Onlar ki, mallarında fakir için belli bir hak vardır.

25.   Onlar bilirler ki, hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için, mallarında bir hak vardır.

26.   Ve onlar ki, ceza gününü tasdik ederler.

27.   Ve onlar ki, Rablerinin azabından korkarlar.

28.   Çünkü Rab'lerinin azabından emin olunamaz.

29.   Ve onlar ki, ırzlarını korurlar.

30.   Ancak karılarına ve sahibi bulundukları cariyelere başka; çünkü bunda kınanmaz.

31.   Fakat ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşanlardır.

32.   Ve onlar ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.

33.   Ve onlar ki, şahitliklerinde dürüsttürler.

34.   Ve onlar ki, namazlarını korurlar.

35.   İşte onlar, cennetlerde ikram olunanlardır.

36.   Şimdi ne oluyor o kâfirlere ki, sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar.

37.   Sağdan ve soldan bölük bölük koşuyorlar.

38.   Onlardan her biri nimetlerle donatılmış cennete sokulacağını ümit mi ediyorlar?

39.   Yağma yok, biz onları o bildikleri nesneden, meniden yarattık.

Sayfa 23 / 26

  • 17
  • 18
  • 19
  • 20
  • 21
  • 22
  • 23
  • 24
  • 25
  • 26
 
 
  • İLETİŞİM