• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Necm Sûresi 45 - 62. Ayetler

45.   Doğrusu, rahime atıldığı zaman

46.   Bir nutfeden erkek ve dişi olarak iki eş yaratan O'dur.

47.   Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.

48.   Doğrusu zengin eden, sermaye veren O'dur.

49.   Doğrusu Şi'râ (yıldızı)nın Rabbi O'dur.

50.   Ve şüphesiz önceki Âd (kavmini) O helâk etti.

51.   Semud'u da (O helâk etti.), hiçbir şey bırakmadı.

52.   Daha önce de Nuh kavmini de helak etmişti! Çünkü bunlar, pek zalim, pek azgındılar!

53.   Altüst olan şehirleri de yerin dibine geçirdi.

54.   Onlara yağan taşlarla sardıracağını sardırdı.

55.   Şimdi Rabbinin hangi nimetlerinden şüphe edersin.

56.   İşte bu, önceki uyarılardan bir uyarıdır.

57.   Yaklaşıcı olan kıyamet, yaklaştı.

58.   Allah'tan başka onun vaktini açıklayacak yoktur.

59.   Şimdi siz bu söze Kur'an'a mı hayret ediyorsunuz? Şaşıyorsunuz?

60.   Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz.

61.   Siz mi kafa tutuyorsunuz ey gafiller?

62.   Haydi Allah için secdeye kapanın ve O'na kulluk edin!

Kâmer Sûresi 1 - 6. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.       Kıyamet yaklaştı, ay yarıldı ve sonra birleşti.

2.     Hâlâ bir mucize görseler, yüz çevirip "süregelen bir büyüdür" derler.

3.     Peygamberi yalanladılar, hevalarına uydular, halbuki her işin Allah'ın takdirinde karar kılacağı bir yeri vardır.

4.     Andolsun onlara, içinde kötülüklerden vazgeçirecek haberler bulunan nice kıssalar geldi.

5.     (Bunların hepsi) büyük bir hikmettir. Fakat uyarılar onlara fayda vermiyor.

6.     Ey Resûlüm çağrıcı İsrafil'in görülmedik müthiş bir şeye yeniden dirilmeye çağırdığı gün, sen de onlardan yüz çevir.

Kâmer Sûresi 7 - 27. Ayetler

7.     Gözleri korkudan düşkün düşkün kabirlerden çıkarlar, sanki etrafa (yayılmış) çekirgeler gibi çağırana koşarlarken

8.     Kâfirler der ki: "Bu, pek zorlu bir gündür!"

9.     Onlardan önce Nuh kavmi de yalanladı; o kulumuza "yalancı" dediler, "deli" dediler, onu çok incittiler.

10.   O da sonunda Rabbine dua etti: "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" dedi.

11.   Bunun üzerine şarıl şarıl dökülen bir su ile göğün kapılarını açtık.

12.   Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken her iki su, takdir edilmiş bir işin olması için birleşti.

13.   O kulumuzu ise tahtalardan ve çivilerden yapılmış bir gemi üzerinde taşıdık.

14.   O gemi nankörlük edilen zata bir mükâfat olarak, gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.

15.   Andolsun ki, onu bir ibret olarak bıraktık, fakat düşünen mi var?

16.   Azabım ve uyarılarım nasılmış!

17.   Andolsun biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?

18.   Ad (kavmi) yalanladı da, onlara azabım ve uyarılarım nasıl oldu?

19.   Çünkü onların üzerlerine, onlarca uğursuzluğu devamlı olan bir günde, soğuk bir fırtına gönderdik.

20.   O (rüzgâr), insanları, kökünden devrilen hurma kütükleri gibi sarsar, yolardı!

21.   Bak nasılmış azabım ve uyarılarım?

22.   Andolsun biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?

23.   Semûd (kavmi) de, uyarıcıları yalanladılar.

24.   Şöyle dediler: "İçimizden bir beşere mi tabi olacağız? Şüphesiz biz, o zaman şaşkınlık içinde kalır, ateşlerde yanarız!"

25.   "O vahiy, aramızdan ona mı bırakılıyor? Belki o, şımarık bir yalancıdır!"

26.   Şımarık yalancının kimin olduğunu ileride bilecekler.

27.   İşte biz, onlara bir imtihan olmak üzere o dişi deveyi bir mucize olarak salıyoruz; onun için şimdi sen, onları gözet ve eziyetlerine sabırlı ol.

Kâmer Sûresi 28 - 49. Ayetler

28.   Hem onlara, kuyudan alacakları suyun o deve ile aralarında gün aşırı nöbette paylaştırdığını haber ver. Her biri, su alış sırasında hazır bulunsun.

29.   Bir süre buna uydular, sonra arkadaşlarını çağırdılar, o da silaha sarıldı ve deveyi ayaklarından biçip yere devirdi.

30.   Fakat bak nasıl oldu azabım ve uyarılarım?

31.   Çünkü biz, üzerlerine korkunç bir ses gönderdik, ağılcının biçtiği otlar gibi kırılıp döküldüler.

32.   Andolsun biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?

33.   Lût'un kavmi de, o uyarılara "yalan" dediler.

34.   Biz de üzerlerine taş yağdıran (melekleri yahut rüzgarı) gönderdik; bir seher vakti Lût'un ailesini kurtardık.

35.   Onları tarafımızdan bir nimet olarak kurtardık! İşte şükredeni böyle mükafatlandırırız.

36.   Andolsun ki, (Lût) kendilerini tutuşumuzun dehşeti ile uyarmıştı. Fakat o uyarıları şüphe ile karşıladılar.

37.   Onun melek misafirlerinden sarkıntılık ederek murad almaya kalkıştılar, biz de gözlerini silme kör ettik de "azabımı ve uyarılarımı tadın bakalım!" dedik.

38.   Andolsun ki, onları bir sabah, karar verilmiş bir azap bastırıverdi.

39.   Azabımı ve uyanlarımı tadın bakalım! dedik.

40.   Andolsun biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?

41.   Andolsun Firavun'un kavmine de uyarıcı peygamberler geldi.

42.   Ama onlar, âyetlerimizin hepsini yalanladılar. Biz de onları öyle bir tutuşla alıverdik ki, kudretli ve güçlü olana öyle yaraşır!

43.   Ey Allah'tan başkasına kul olanlar, sizin kâfirleriniz onlardan hayırlı mı, yoksa sizin için İlâhî kitaplarda bir berât mı var?

44.   Yoksa "Biz yardımlaşır bir topluluğuz" mu diyorlar?

45.   Şüphesiz o topluluk, bozulacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.

46.   Daha doğrusu onlara asıl va'dedilen azap vakti kıyamet saatidir. O daha acı, daha belalı ve daha beterdir.

47.   Muhakkak ki günahkarlar şaşkınlık ve çılgınlık içindedirler.

48.   O gün onlar, yüzleri üstü ateşe sürüklenecekler. Cehennemin okşayışı neymiş tadın! denilecek.

49.   Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kaderle yaratmışızdır.

Kâmer Sûresi 50 - 55. Ayetler

50.   Birşeyin olması için emrimiz, bir göz kırpma gibi ancak bir tek sözden başka bir şey değildir.

51.   Andolsun ki, benzerlerinizi hep helâk ettik, fakat hani düşünen?

52.   Bununla beraber işledikleri her şey defterde kayıtlıdır.

53.   Küçük büyük her şey satıra geçmiştir.

54.   Şüphesiz takva sahipleri cennetlerde nur içinde olacaklardır.

55.   Kudretinin sonu olmayan padişahlar padişahının yüce huzurunda doğruluk meclisinde olacaklardır.

Rahman Sûresi 1 - 16. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

2.     Rahman,

2.     Kur'an'ı öğretti.

3.     İnsanı O yarattı.

4.     Ona açıklamayı O belletti.

5.     Güneş ve ay bir hesab ile cereyan etmektedir.

6.       Bitki ve ağaç Allah'a secde ederler.

7.     Bak şu güzel göğe, onu O, yükseltti, mîzanı koydu.

8.     Ki mizanda taşkınlık yapmayın.

9.     Adaletle tartıyı doğru tutun da teraziyi aksatmayın.

10.   (Allah), yeri canlılar için yaydı, serdi.

11.   Orada meyve ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

12.   Yine orada yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.

13.   (Ey insanlar ve cinler) şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

14.   (Allah), insanı, pişmiş çamura benzeyen kuru bir çamurdan yarattı.

15.   Cinleri de dumansız ateşten yarattı.

16.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

Rahman Sûresi 17 - 40. Ayetler

17.   (O,) hem iki doğunun Rabbi, hem de iki batının Rabbidir.

18.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

19.   Suları acı ve tatlı olan iki denizi salmış, birbirine kavuşurlar.

20.   Ama aralarında bir engel vardır, birbirlerine karışmazlar.

21.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

22.   Onlardan inci ve mercan çıkar.

23.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

24.   Hem denizde dağlar gibi yükselen, akıp giden gemiler O'nundur.

25.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

26.   (Yeryüzü) üzerindeki herkes, yok olacaktır.

27.   Yalnız, azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.

28.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

29.   Göklerde ve yerde olanlar herşeyi O'ndan ister. O, her gün bir iştedir.

30.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

31.   Ey insan ve cin, toplulukları! Yakında sizin hesabınızı da ele alacağız.

32.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

33.   Ey cin ve insan toplulukları! Gücünüz yeterse, Bizden kaçmak üzere göklerin ve yerin çerçevesinden geçin gidin, ancak büyük bir güç olmazsa geçemezsiniz.

34.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

35.   Üstünüze ateşten bir alev ve zehirli duman salınır, "aman" deseniz de kurtulamazsınız.

36.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

37.   Gök yarılıp da eriyen, kızaran, yanan yağ renginde bir gül gibi olduğu zaman;

38.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

39.   O gün, lüzum kalmadığından ne bir insan, ne de bir cin günahından sorulmaz.

40.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

Rahman Sûresi 41 - 67. Ayetler

41.   Suçlular, simalarından tanınır, cehenneme atılmak için perçemleri ve ayaklarından yakalanırlar.

42.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

43.   İşte bu, suçluların yalan dedikleri cehennemdir!

44.   Onlar, bununla kızgın su arasında dönüp dolaşırlar.

45.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

46.   Rabbinin makamından korkan kimseye iki cennet vardır.

47.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

48.   Bu cennetlerin her birinde çeşit çeşit bostanlar ağaçlar vardır.

49.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

50.   Onlarda akıp giden iki kaynak vardır.

51.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

52.   Onlarda her meyveden çift çift vardır.

53.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

54.   Hepsi de astarları, kalın ipek kumaştan olan minderlere yaslanırlar, her iki cennetin de meyvelerinin toplanışı yakından olup zahmetsizdir.

55.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

56.   O cennetlerde gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş öyle dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan, ne de cin dokunmamıştır.

57.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

58.   Onları yakut ve mercan sanırsın.

59.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

60.   İyiliğin karşılığı elbette iyiliktir.

61.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

62.   Onlar için ötelerinde de iki cennet daha vardır.

63.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

64.   Bu cennetler alabildiğine yemyeşildirler.

65.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

66.   Bunlarda durmadan akan iki pınar vardır.

67.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

Rahman Sûresi 68 - 78. Ayetler

68.   Bunlarda görülmedik bir meyve, bir başka hurma, bir başka nar vardır.

69.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

70.   İçlerinde huyu güzel, yüzü güzel dilberler vardır.

71.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

72.   Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş ahû gözlü hûriler vardır.

73.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

74.   Onlara, bunlardan önce ne bir insan, ne de bir cin dokunmamıştır.

75.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

76.   Onlar, yeşil yastıklara ve güzel döşeklere kurulmuşlardır.

77.   Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

78.   Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir, çok yücedir.

Vâkıa Sûresi 1 - 16. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Kıyamet bir koptu mu,

2.     Onun oluşunu artık yalanlayacak hiçbir dil yoktur.

3.     O, kimini indirir, kimini de yükseltir.

4.     Yer şiddetli bir sarsılış ile sarsıldığı,

5.     Dağlar bir serpiliş ile serpildiği,

6.     Hepsi dağılıp toz duman olduğu,

7.     Siz de üç sınıf olduğunuz zaman

8.     Sağda sağın adamları, ne mutlu o sağdakilere!

9.     Solda solun adamları, ne mutsuzdur soldakiler!

10.   (Hayırda) ilerde olanlar, ecirde de öndedirler.

11.   İşte o önde olanlar, naim cennetlerinde

12.   (Allah'a) yakın olanlardır,

13.   Bir çoğu önceki ümmetlerden,

14.   Birazı da sonrakilerdendir.

15.   Cevherlerle işlenmiş tahtlar üstündedirler

16.   Ve karşı karşıya kurulmuşlardır.

Vâkıa Sûresi 17 - 50. Ayetler

17.   Etraflarında hizmet için ölümsüz gençler dolaşır.

18.   Kaynağından doldurulmuş kadehler, testiler ve küplerle dolaşırlar.

19.   Bundan (şaraptan) ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.

20.   (Onlara); beğendikleri meyveler,

21.   Canlarının istediği kuş etleri,

22.   Saklı İnciler gibi

23.   İri gözlü hûriler,

24.   İşledikleri amellere mükafat olarak (verilir).

25.   Ne bir boş laf işitirler orada, ne de günaha sokan bir söz.

26.   Ancak "Selâm selâm." diye bir söz (işitirler)

27.   Sağdakiler amel defteri sağdan verilenler ise, ne mutlu o sağdakilere!

28.   Onlar; (meyvasının çokluğundan) dalları bükülmüş kirazlar,

29.   Meyveleri salkım salkım dizili muzlar,

30.   Uzamış bir gölge,

31.   Çağlayarak akan bir su,

32.   Bir çok meyve;

33.   Ner eksilir, nede yasaklanır

34.   Yüksek döşekler üstündedirler.

35.   Biz onları (hurileri) yeniden yarattık.

36.   Onları, kocalarına aşık

37.   Ve yaşıt bâkireler kıldık.

38.   (Bütün bunlar) sağdakiler içindir.

39.   (Bunların) birçoğu önceki (ümmet)lerdendir.

40.   Birçoğu da sonrakilerdendir.

41.   Soldakiler amel defterleri soldan verilenler ise, ne yazık o soldakilere!

42.   Onlar, içlerine işleyen bir hararet ve kaynar su içinde,

43.   Serin ve hoş olmayan zifirden sisli

44.   Ve boğucu bir gölge altındadırlar.

45.   Çünkü onlar, bundan önce dünyada varlık içinde, keyiflerine düşkün, şımarık ve haddi aşmış idiler.

46.   Büyük günahta ısrar ediyorlardı.

47.   Ve diyorlardı ki: "Öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, gerçekten biz mi diriltilecek mişiz?"

48.   "Ya önceki atalarımız da mı diriltilecek?!"

49.   De ki: "Muhakkak bütün öncekiler ve sonrakiler,"

50.   "Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."

Vâkıa Sûresi 51 - 76. Ayetler

51.   Sonra siz ey sapkın inkarcılar!

52.   Mutlaka bir ağaçtan, zakkum ağacından yersiniz.

53.   Karınlarınızı ondan doldurursunuz.

54.   Üstüne de kaynar sudan içersiniz.

55.   Susamak illetine tutulmuş, kanmak bilmez develer gibi içersiniz.

56.   İşte bu, ceza gününde onlara sunulacak ziyafettir.

57.   Sizi biz yarattık. Hala tasdik etmeyecek misiniz?

58.   Şimdi gördünüz mü o rahimlere döktüğünüz meniyi?

59.   Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa biz miyiz yaratan?

60.   Aranızda ölümü biz takdir ettik ve bizim önümüze geçilmez.

61.   Sizi helak edip yerinize başkalarını getirmek ve sizi bilmeyeceğiniz bir alemde var etmek üzere ölümü takdir ettik.

62.   Şüphesiz ilk yaratmayı biliyorsunuz. O halde ölümden sonra dirilmeyi düşünsenize!

63.   Şimdi o ektiğiniz tohumu gördünüz mü?

64.   Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa biz miyiz bitiren?

65.   Eğer dilemiş olsaydık, elbette onları bir çöpe çevirirdik de şöyle geveler dururdunuz:

66.   "Kuşkusuz biz çok ziyandayız."

67.   "Daha doğrusu büsbütün yoksuluz!", derdiniz.

68.   Şimdi o içtiğiniz suyu gördünüz, düşündünüz mü?

69.   Onu buluttan siz mi indiriyorsunuz, yoksa biz miyiz indiren?

70.   Dilesek onu acı bir su ediverirdik! O halde buna şükretsenize!

71.   Bir de iki yeşil ağaçtan o çaktığınız ateşi gördünüz mü?

72.   Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan?

73.   Biz onu hem bir hatırlama, hem de çölde muhtaçlar için bir istifade vesilesi kıldık.

74.   O halde büyük ismiyle Rabbini tesbih et.

75.   Artık yok! O yıldızların yerlerine yemin ederim ki,

76.   Bilseniz, gerçekten o, çok büyük bir yemindir.

Vâkıa Sûresi 77 - 96. Ayetler

77.   Şüphesiz bu, değerli bir Kur'an'dır.

78.   Korunmuş bir kitaptır.

79.   Ona, tertemiz temizlenmiş olanlardan başkası el süremez.

80.   (O), âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.

81.   Şimdi siz bu kelama yağ mı sürecek onu hafife mi alacaksınız?

82.   Rızkınızı yalnızca yalanlamanızdan ibaret mi kılacaksınız?

83.   O halde, can boğaza geldiği zaman,

84.   Siz o zaman bakar durursunuz.

85.   O anda biz ise, ona sizden daha yakınızdır, fakat göremezsiniz.

86.   Evet haydisenize, eğer dine boyun eğmeyecek, ceza çekmeyecekseniz,

87.   Onu geri çevirsenize, şayet davanızda doğru iseniz!

88.   Ama o, (ölen kişi, Allah'a) yakın olanlardan ise,

89.   Ona rahatlık, güzel bir rızıkve naîm cenneti vardır.

90.   Eğer sağdakilerden ise,

91.   Artık selam sana sağdakilerden olan kişi! denilir.

92.   Ama o yalanlayan, sapıklardan ise,

93.   Kuşkusuz onun ziyafeti kaynar sudur.

94.   Ve yaslanacağı yer cehennemdir.

95.      İşte kesin gerçek budur.

96.     Haydi Rabbini yüce ismiyle tesbih et.

Hadîd Sûresi 1 - 3. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Göklerde ve yerde bulunanlar Allah'ı tesbih etmektedir. O, mutlak güçlü olandır, hikmet sahibidir.

2.     Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Hem diriltir, hem öldürür, hem O, her şeye kadirdir.

3.     O, ilktir, sondur, zâhirdir, bâtındır. O, her şeyi bilendir.

Hadîd Sûresi 4 - 11. Ayetler

4.     Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arş üzerine istivâ eden O'dur. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve ona yükseleni hepsini bilir. Her nerede olursanız sizinle beraberdir. Hem Allah, her ne yaparsanız görür.

5.     Bütün göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Bütün işler Allah'a döndürülür.

6.     Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye sokar ve bütün sinelerin özünü bilir.

7.     Allah'a ve Resûlü'ne iman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maddî şeylerden infak edin. İman edip de infak edenleriniz için büyük bir mükâfat vardır.

8.     Hem niye Allah'a iman etmeyesiniz, ki Peygamber, sizi Rabbinize iman edesiniz diye davet edip duruyor? Halbuki O, sizden ezelde kesin bir söz de almıştı. Eğer gerçek mümin olacaksanız, hemen inanın.

9.     Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kuluna parlak parlak âyetler indiren O'dur. Muhakkak ki Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.

10.   Hem Allah yolunda niye infak etmeyesiniz ki, göklerin ve yerin mirası zaten Allah'ındır. Herşeyin sahibi O'dur. Fetihten önce infak edip çarpışanlarınız diğerlerine eşit değildir; onlar, sonradan infak edip çarpışanlardan derece itibariyle daha büyüktür. Bununla beraber Allah, hepsine de en güzel olanı (cenneti) vâdetti. Allah, her ne yaparsanız haberdardır.

11.   Kim Allah'a güzel bir ödünç verirse, Allah ona karşılığını kat kat verir. Hem onun için çok hoş bir mükâfat da vardır.

Hadîd Sûresi 12 - 18. Ayetler

12.   O gün mümin erkekleri ve mümin kadınları, önlerinde ve sağlarında amellerinin nurları olduğu halde koşarken göreceksin. Onlara "Bugün sizin müjdeniz altlarından ırmaklar akan cennetlerdir. İçlerinde ebedî kalacaksınız." denilir. İşte büyük kurtuluş odur.

13.   O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar, iman edenlere şöyle diyecek: "Bize bakınız, bizi bekleyin nurunuzdan bir parça alalım!" Denilecek ki: "Geriye dünyaya dönün de bir nur araştırın!" Derken aralarına bir sur çekilir. Öyle ki, bir kapısı vardır, içinde rahmet, dışında ise, azap vardır.

14.   Münafıklar, onlara şöyle seslenir: "Bizler dünyada sizinle beraber değil miydik?" Derler ki: "Evet, fakat sizler kendinizi fitneye düşürdünüz, mü'minler için felaket gözettiniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. Ta Allah'ın emri (ölüm) gelinceye kadar. Hem sizi, o aldatıcı (Şeytan) Allah hakkında da aldattı."

15.   Ey münafıklar, artık bugün ne sizden, ne de o inkâr edenlerden kurtuluş için fidye kabul edilmez, sığınacağınız yer ateştir, size layık olan odur, ona gidiş ne kötüdür!

16.   İman edenlerin kalplerinin Allah'ı anma ve inen hak kitap aşkına huşû ile coşma zamanı gelmedi mi? Onlar, kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçip de kalpleri katılaşmış ve bir çoğu fiska dalmış bulunanlar gibi olmasınlar.

17.   İyi biliniz ki Allah, yeri ölümünden sonra diriltir. İşte size âyetleri açıklıyoruz ki aklınızı kullanasınız.

18.   Şüphesiz sadaka veren erkekler ve kadınlar ve Allah'a güzel bir ödünç verenlere, verdiklerinin karşılığı kendilerine kat kat ödenir. Bir de onlara pek hoş bir mükâfat vardır.

Hadîd Sûresi 19 - 24. Ayetler

19.   Allah'a ve Resulü'ne iman edenler, işte onlar, Rablerinin yanında (Allah'ı ve Resulünü) tasdik edenler ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nûrları vardır. Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar da hep cehennemin adamlarıdır.

20.   Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve mal ve evlâtla çokluk yarışından ibarettir. Bir yağmur misali gibi ki, bitirdiği ot çiftçileri imrendirmiştir. Sonra kurur, bir de görürsün ki sararmıştır, sonra da bir çer çöp olur. Ahirette ise günahkarlara şiddetli bir azap, iyilere de Allah'tan bir mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı olan bir metadan başka bir şey değildir.

21.   Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği yerle göğün genişliği gibi olan cennete (kavuşmak için) yarışın ki o cennet, Allah'a ve peygamberlerine iman edenler için hazırlanmıştır. Bu, Allah'ın lütfudur, onu dilediği kimselere verir ve Allah çok büyük lütuf sahibidir.

22.   Ne yeryüzünde vuku bulan, ne de sizin başınıza gelen hiç bir musibet yoktur ki, biz onu ortaya çıkarmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.

23.   Bunun açıklanması şunun için ki kaybettiğinize üzülmeyesiniz ve size verdiğine de güvenip şımarmayasınız! Allah, çok övünüp kibirlenen hiç kimseyi sevmez.

24.   Onlar hem cimrilik ederler, hem de halka cimriliği emrederler. Her kim de Allah yolunda intaktan yüz çevirirse, haberi olsun ki Allah, zengindir, hamde lâyıktır.

Hadîd Sûresi 25 - 29. Ayetler

25.   Andolsun biz, peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik ve beraberlerinde kitap ve mizan indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar. Bir de demiri indirdik, onda hem çetin bir sertlik, hem de insanlar için birçok menfaatler vardır. Çünkü Allah, kendi dinine ve peygamberlerine gıyabında yardım edenleri belli edecek. Şüphe yok ki Allah kuvvetlidir, üstün olandır.

26.   Andolsun biz, Nuh'u ve İbrahim'i peygamber olarak gönderdik, peygamberliği ve kitabı da onların soyuna verdik. Öyle iken içlerinden bazısı hidayeti kabul etmiş, çokları ise yoldan çıkmış fasıklardır.

27.   Sonra onların izleri üzerinde peygamberlerimizi ardarda gönderdik. Bir de Meryem'in oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik ve ona İncil'i verdik; ona tabi olanların kalplerinde bir şefkat, bir merhamet yarattık, bir de ruhbanlık ki onu onlar icad ettiler. Biz onu üzerlerine yazmamıştık. Ancak bunu Allah'ın rızasını aramak için yaptılar, sonra ona hakkıyla riayet etmediler. Biz de içlerinden iman etmiş olanlara mükâfatlarını verdik, çokları ise yoldan çıkmış fasıklardır.

28.   Ey bütün iman edenler! Allah'tan korkun ve Resulüne iman edin ki sizlere rahmetinden iki kat versin ve size bir nur bahşeylesin ki, onunla yürüyesiniz. Hem de sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

29.   Çünkü kitap ehli bilmeyecek mi ki, Allah'ın lütfundan hiçbir şeye güç yetiremezler. Gerçekten lütuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir ve Allah çok büyük lütuf sahibidir.

Mücâdele 1 - 6. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Evet, Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyet eden kadının dediğini işitti. Allah konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitir, görür.

2.     İçinizden zıhâr ile kadınlarından ayrılmaya kalkışan kimseler bilmelidir ki, o kadınlar ziharla onların anaları olmamıştır. Anaları ancak onları doğurmuş olanlardır. Bununla beraber onlar, elbette çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlardı. Şüphesiz Allah'ın affının ve mağfiretinin çok olduğunda şüphe yoktur.

3.     Ve öyle kadınlarından zıhâr ile ayrılmaya kalkıp da sonra dediklerinden geri dönenlerin (karı-koca) olarak temas etmeden önce bir köle azad etmeleri lazımdır. Bunu duydunuz ya, bu size bir öğüttür. Allah, her ne yaparsanız haberdardır.

4.     Ona gücü yetmeyen de karısıyla temas etmeden önce sırasıyla iki ay oruç tutsun! Ona da güç yetiremeyen, altmış yoksul doyursun! Bu hafifletme, Allah ve Resûlü'ne iman ettiğinizden dolayıdır. Bunlar, Allah'ın çizdiği sınırlardır. Kâfirler için ise elem verici bir azap vardır.

5.     Muhakkak ki Allah ve Resûlü'ne karşı gelenler, çarpıldılar, alçaltıldılar tıpkı onlardan öncekilerin yere çarpıldığı gibi. Halbuki biz açık açık ayetler indirmiştik! Bilin ki, kâfirlere küçük düşürücü bir azap vardır.

6.     O gün Allah, onların hepsini diriltecek ve bütün yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, onu bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah, her şeye şahittir.

Mücâdele 7 - 11. Ayetler

7.     Görmez misin Allah, göklerdekini ve yerdekini hep bilir. Üç kişinin fısıldaştığı yerde dördüncüleri mutlaka O'dur. Beş kişinin de altİnciları mutlaka O'dur. Gerek daha az, gerek daha çok her nerede olsalar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra bütün yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verir. Haberiniz olsun ki, Allah her şeyi tamamıyla bilir.

8.     Yahudi ve münafıklara bakmaz mısın ki, gizli konuşmadan menedildiler de sonra dönüp yine menedildikleri şeyi yapıyorlar; günah, düşmanlık ve Peygamber'e isyan hususunda fısıldaşıyorlar, yanına geldiklerinde de seni Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar, kendi içlerinde de: "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya" diyorlar. Cehennem onlara yeter, ona yaslanacaklar! Artık o, ne kötü akıbettir!

9.     Ey bütün iman edenler! Sizler fısıldaştığınız zaman günahı, düşmanlığı ve Peygamber'e isyanı fısıldaşmayın. İyilik ve takvâyı fısıldaşın ve Allah'tan korkun ki, O'nun huzuruna toplanacaksınız.

10.   O gizli konuşmalar sırf şeytandandır. (Bu), iman etmiş olanları üzmek içindir. Halbuki Allah'ın izni olmadıkça, (Şeytan) onlara hiçbir zarar veremez. Onun için müminler de hep Allah'a tevekkül etsinler.

11.   Ey bütün iman edenler! Sizlere meclislerde "Yer açın" denildiği zaman yer açın ki Allah da size genişlik versin. "Kalkın" denildiği zaman da kalkın ki Allah iman edenlerinizi ve ilim verilenleri dereceler ile yükseltsin. Allah, her ne yaparsanız haberdardır.

Mücâdele 12 - 21. Ayetler

12.   Ey bütün iman edenler! Peygambere gizli özel bir şey arzetmek istediğiniz zaman fısıltınızdan önce bir sadaka veriniz. Bu, sizin için hem bir hayır, hem de daha temizdir. Fakat gücünüz yetmezse, şüphe yok ki Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

13.   Yâ! Fısıltınızdan önce sadaka vermekten korktunuz, gizli konuşma ve sadakayı kestiniz mi? Madem ki yapmadınız, Allah, sizin tevbelerinizi kabul etti, artık namaza devam edin, zekâtı verin ve Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Allah her ne yaparsanız haberdardır.

14.   Bakmaz mısın münafıklara, Allah'ın gazap etmiş olduğu Yahudi bir kavme yardaklık etmektedirler? Onlar, ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ederler.

15.   Allah, onlar münafıklar için şiddetli bir azap hazırladı. Gerçekten onlar ne kötü işler yapıyorlar.

16.   Yeminlerini bir siper edindiler de Allah'ın yolundan alıkoydular, onun için onlara küçük düşürücü bir azap vardır.

17.   Ne malları, ne evlatları hiçbir şekilde onları Allah'tan kurtaramaz. Onlar ateş ehlidirler, hep onun içinde kalacaklardır.

18.   Allah, onları toplayarak dirilteceği gün, size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını sanacaklar. İşte onlar,  yalancıdırlar.

19.   Şeytan onları istila etmiştir de, kendilerine Allah'ı zikretmeyi unutturmuştur. Onlar şeytanın taraftarlarıdırlar. Uyanık ol ki, şeytanın taraftarları hep hüsrana düşenlerdir.

20.   Allah ve Resûlü'ne karşı gelenler, kuşkusuz onlar, en alçaklar içindedirler.

21.   Allah: "Andolsun, ben ve peygamberlerim, galip geleceğiz!" diye yazmıştır. Şüphe yok ki Allah, kuvvetlidir, üstün olandır.

Mücâdele 22 . Ayet

22.   Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eden hiçbir kavmi, Allah ve Resûlüne karşı gelen kimselerle sevişir bulamazsın; babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları olsalar bile! İşte Allah, öyle kimselerin kalplerine imanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacak, içlerinde ebediyen kalacaklardır. Öyle ki Allah, onlardan hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. Uyanık ol ki, Allah'ın tarafında olanlar elbette kurtuluşa erenlerdir.

Haşr Sûresi 1 - 3. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Göklerde ve yerde bulunanlar, Allah'ı tesbih etmektedir. O, güçlü olandır, hikmet sahibidir.

2.     Ehl-i kitaptan inkâr edenleri, ilk sürgünde diyarlarından çıkaran O'dur. Siz çıkacaklarını sanmadınız, onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sandılar. Fakat Allah'ın azabı, hesap etmedikleri bir taraftan onları bastırdı ve kalplerinin içine korku düşürdü; öyle ki evlerini bir taraftan kendi elleri, bir taraftan da müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Düşünün de ibret alın ey görecek gözleri olanlar!

3.     Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, mutlaka kendilerine dünyada azap edecekti. Ahirette ise, onlara ateş azabı vardır.

Haşr Sûresi 4 - 9. Ayetler

4.     Çünkü onlar Allah ve Resulüne karşı cephe almaya kalkıştılar. Her kim Allah'a karşı cephe almaya kalkışırsa, şüphe yok ki Allah, azabı şiddetli olandır.

5.     Ey Yahudiler, siper edinmek üzere herhangi bir hurma ağacı kestiniz veya kökleri üzerine dikili bıraktınızsa, hep Allah'ın izniyledirve bu müsaade, o fasıldan perişan edeceği içindir.

6.     Allah'ın onlardan (alıp) Peygamberine verdiği ganimetlere gelince, siz onun için ne at koşturdunuz, ne de deve. Fakat Allah, peygamberlerini dilediği kimselere karşı üstün kılar. Allah, her şeye kadirdir.

7.     Allah'ın, (fethedilen) memleket ahalisinden Peygamberine verdiği ganimetler de Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmış kimseler içindir ki bu mallar sadece içinizden zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın. Bir de Peygamber size her ne emir verirse onu alın, yasakladığından da sakının ve Allah'tan korkun; çünkü Allah azabı şiddetli olandır.

8.     (Bu ganimetler), yurtlarından ve mallarından çıkarılan fakir muhacirler içindir ki, onlar, Allah'tan bir lütuf ve rıza ararlar, Allah'a ve Peygamberine mal ve canlarıyla hizmet ederler. İşte doğru olanlar onlardır.

9.     Ve şunlar ki onlardan önce yurdu Medine'yi hazırlayıp imana sahip oldular; kendilerine hicret edenlere sevgi beslerler ve onlara verilenden dolayı nefislerinde bir kaygı duymazlar, kendilerinin ihtiyacı olsa bile onları kendilerine tercih ederler. Her kim de nefsinin hırsından korunursa, işte kurtuluşa erenler onlardır.

Haşr Sûresi 10 - 16. Ayetler

10.   Ve şunlar ki, bunların arkalarından gelmişlerdir, şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizleri ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla ve gönüllerimizde iman etmiş olanlara karşı kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphe yok ki, sen çok şefkatli, çok merhametlisin!"

11.   Bakmaz mısın şu münafıklara; onlar, ehli kitaptan inkar eden kardeşlerine şöyle diyorlar: "Yemin ederiz ki, eğer siz çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız ve sizin hakkınızda asla kimseye itaat etmeyiz ve şayet sizinle savaşılırsa, mutlaka size yardım ederiz" Halbuki, Allah şahitlik ediyor ki onlar gerçekten yalancıdırlar.

12.   Andolsun, Yahudi Nadiroğulları eğer çıkarılırlarsa, onlarla beraber çıkmazlar ve savaş yapılırsa, onlara yardım etmezler ve şayet yardım edecek olsalar bile, mutlaka arkalarını dönerler, Allah onları helâk eder ve kimse tarafından kurtarılmazlar.

13.   Şüphesiz onların yüreklerinde size karşı olan korku, Allah'a olan korkularından daha fazladır. Bu, onların Allah'ın azametini anlamayan bir kavim olmalarındandır.

14.   Hepsi toplanarak size karşı savaşamazlar, ancak müstahkem yerlerde veya duvarlar, siperler arkasından savaşırlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, halbuki kalpleri dağınıktır. Bu, onların aklını kullanmayan bir kavim olmalarından dolayıdır.

15.   (Yahudilerin durumu), kendilerinden az önce geçenlerin durumu gibidir ki onlar yaptıklarının cezasını dünyada tattılar. Onlara elem verici bir azap vardır.

16.   Onların durumu tıpkı şeytanın durumu gibi ki hani insana konuşma "inkar et!" dedi de (insan) inkâr edince: "Ben senden beriyim, çünkü ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım!" dedi.

Haşr Sûresi 17 - 24. Ayetler

17.   Sonra ikisinin de sonu, ebediyyen ateşte kalmak oldu. İşte zalimlerin cezası budur.

18.   Ey bütün iman edenler! Hep Allah'tan sakının ve herkes, yarın ahiret için ne hazırladığına baksın. Hem Allah'tan korkun, çünkü Allah, her ne yaparsanız şüphesiz haberdardır.

19.   Allah'ı unutup da Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar, yoldan çıkmış kimselerdir.

20.   Cehennemlikler ile cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler hep murada ermişlerdir.

21.   Biz, bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik, şüphesiz sen onu, Allah korkusundan başını eğmiş, çatlamış görürdün! O misaller yok mu, işte biz onları insanlar için yapıyoruz, umulur ki tefekkür ederler.

22.   O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka tanrı yoktur. Görülmeyeni de bilir, görüleni de! O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

23.   O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka tapılacak yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir, selâmet verendir, iman ve emniyet verendir, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir.

24.   O, öyle Allah'tır ki, yaratandır, var edendir, şekil verendir. En güzel isimler O'nundur. Bütün göklerde ve yerde bulunanlar, O'nu tesbih eder. O, güçlü olandır, hikmet sahibidir.

Sayfa 22 / 26

  • 17
  • 18
  • 19
  • 20
  • 21
  • 22
  • 23
  • 24
  • 25
  • 26
 
 
  • İLETİŞİM