• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Neml Sûresi 64 - 76. Ayetler

64.   Onlar mı hayırlı, yoksa halkı önce yaratıp, sonra onu tekrarlayacak olan ve size gökten ve yerden rızık veren mi? Allah ile beraber bir tanrı mı var? De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, haydin, delilinizi getirin!"

65.   De ki: "Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler."

66.   Fakat onlara ahiret hakkında ardarda bilgi verilmektedir; ama onlar bu hususta şüphe içindedirler, daha doğrusu onlar ondan (ahiretten) yana kördürler.

67.   Ve o inkar edenler şöyle dediler: "Biz ve atalarımız bir toprak olduğumuz zaman mı, gerçekten biz (diriltilip) çıkarılacak mıyız?"

68.   "Yemin ederiz ki, bu bize de, bundan önce atalarımıza da vaad edildi. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir."

69.   De ki: "Hele yeryüzünde bir gezinin de bakın günahkarların akıbeti nasıl olmuştur?"

70.   Ey Resûlüm, onlara karşı üzülme, yaptıkları tuzaklardan dolayı bir darlığa düşme!

71.   Bir de onlar: "Eğer doğru sözlü iseniz, ne zaman bu vaad?" diyorlar.

72.   De ki: "Belki aceleyle istediğinizin (azabın) bir kısmı yakında ensenize inmiş olacak!"

73.   Kuşkusuz Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir; fakat onların çoğu şükretmezler.

74.   Halbuki sinelerinin gizlediklerini ve açığa vurduklarını, şüphesiz Rabbin biliyor.

75.   Yerde ve gökte hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta (levh-i mahfuzda) olmasın.

76.   Haberiniz olsun ki, bu Kur'an, İsrailoğullarına, ihtilaf edip durdukları şeylerin çoğunu anlatır.

Neml Sûresi 77 - 88. Ayetler

77.   Gerçekten O, doğruyu gösteren bir hidayet ve mü'minler için bir rahmettir.

78.   Elbette Rabbin onların arasında hükmünü verecektir. O, gerçekten güçlü olan ve her şeyi bilendir

79.   O halde Allah'a itimad et! Şüphesiz sen apaçık hakikat üzeresin.

80.   Şüphesiz sen, ölülere işittiremezsin, arkalarına bakıp kaçarken sağırlara da işittiremezsin.

81.   Sen körleri sapıklıktan (çekip) hidayete erdirecek de değilsin! Sen ancak ayetlerimize iman edeceklere işittirirsin de onlar Müslüman olup kurtuluş bulurlar.

82.   Söylenen başlarına geleceği kıyamet yaklaştığı zamanda onlar için yeryüzünden bir dâbbe çıkarırız, o, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını kendilerine söyler.

83.   Ve her ümmetten ayetlerimizi yalanlayan kimselerden bir bölük yaparak mahşere sevkedeceğimiz gün, artık onların hepsi zabt altına alınıp tutuklanırlar.

84.   Nihayet (hesap yerine) geldikleri zaman Allah şöyle buyurur: "Siz benim ayetlerimi ilmen kavrayamadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?"

85.   Haksızlık yaptıklarından dolayı (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar.

86.   Görmediler mi, biz dinlensinler diye geceyi, göz açmak üzere de gündüzü yarattık. Elbette bunda iman eden bir kavim için şüphesiz ibretler vardır.

87.   Hele sûr üfürüleceği, üfürülüp de Allah'ın dilediği kimseler müstesna olmak üzere bütün göklerdeki ve yerdeki kimselerin hepsi bir korku ile ürperdiği ve her biri ona hor-hakir olarak geldikleri gün ne müthiştir!

88.   Bir de o dağları görür, onları (yerlerinde) sabit sanırsın. Halbuki onlar bulut geçer gibi geçip giderler. (Bu,) herşeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki o, yaptıklarınızdan haberdardır.

Neml Sûresi 89 - 93. Ayetler

89.   Her kim iyilikle gelirse, o zaman kendisine ondan daha hayırlısı vardır ve onlar o günkü korkudan emin kalırlar.

90.   Her kim de kötülükle gelirse, artık yüzleri ateşte sürtülür. Onlara, "ancak yaptığınız amellerin karşılığı ile cezalandırılıyorsunuz," denir.

91.   De ki: "Ben sadece şu beldenin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki, o burayı dokunulmaz kıldı. Her şey de O'nundur. Ve halis müslümanlardan olmakla emrolundum."

92.   Ve Kur'an'ı okumakla da (emrolundum.) Her kim hidayeti kabul ederse, sadece kendi lehine kabul eder, kim de sapacak olursa de ki: "Ben sadece tehlikeyi haber verenlerdenim."

93.   Ve de ki: "Allah'a hamdolsun! O size ayetlerini gösterecek de onları tanıyacaksınız ve Rabbin ne yapacağınızdan gafil değildir."

Kasas Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Tâ. Sîn. Mîm.

2.     Bunlar apaçık Kitab'ın âyetleridir.

3.     İman eden bir kavim için Musa ve Firavun'un kıssasından bir kısmını sana gerçek şekliyle okuyacağız.

4.     Çünkü Firavun, o yerde başkaldırmış ve halkını fırka fırka edip arkasına takmıştı. Onlardan bir grubu ezmek istiyor, oğullarını boğazlatıyor ve kadınlarını sağ bırakıyordu. O, gerçekten bozgunculardandı.

5.     Biz de istiyoruz ki, o yerde ezilmekte olanlara lütfedelim, onları önderler yapalım, hem de onları (mukaddes topraklara) vârisler kılalım.

Kasas Sûresi 6 - 13. Ayetler

6.     Ve yeryüzünde onlara kuvvet ve iktidar verelim de Firavun'a, Hâmân'a ve ordularına onlardan (İsrailoğullarından gelecek diye) korktukları şeyi gösterelim.

7.     O esnada Musa'nın anasına şu vahyi verdik: "Onu emzir; onun aleyhinde bir korku hissettiğin zaman onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hem korkma ve üzülme, biz muhakkak onu sana iade edeceğiz ve kendisini peygamberlerden yapacağız."

8.     Bunun üzerine Firavun ailesi onu terk edilmiş olarak (nehirden) aldı. Çünkü ileride kendilerine bir düşman, bir keder olacaktı. Doğrusu Firavun da, Hâmân da askerleri de hep cani idiler.

9.     Firavun'un hatunu ise kocasına, bu: "Benim ve senin için bir göz bebeğidir. Bunu öldürmeyin; belki bize yarar, yahut evlat ediniriz" dedi. Onlar farkında değiller.

10.   Musa'nın anasının gönlü ise çocuğunun tasası hariç bomboş sabahı etti. Eğer biz, inananlardan olması için kalbini pekiştirmiş olmasaydık, az daha onu açığa çıkaracaktı.

11.   Annesi, onun kız kardeşine: "İzini takip et" demişti. O da uzaktan gözetledi. Onlar ise farkında değillerdi.

12.   Önceden Biz, annesine geri verilinceye kadar ona süt annelerini emmesini yasaklamıştık; bu vesile ile ablası varıp: "Sizin adınıza bunun bakımını üzerine alacak, hem de ona iyi davranacak bir aile size buluvereyim mi?" dedi.

13.   Bu suretle onu anasına geri verdik, gözü aydın olsun, üzülmesin ve bilsin ki Allah'ın vaadi muhakkak haktır. Fakat onların çoğu bilmezler.

Kasas Sûresi 14 - 21. Ayetler

14.   Erginlik çağına erip olgunlaşınca, ona hakimiyet ve ilim verdik. İşte iyilikte bulunanları böyle mükafatlandırırız.

15.   (Musa) ahalisinin habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Derken orada iki adam buldu, dövüşüyorlardı; biri kendi tarafından, diğeri düşman tarafındandı. Kendi tarafından olan, düşman tarafından olana karşı ondan yardım istedi. Musa'da ona bir yumruk indirdi, işini bitiriverdi. Bunun üzerine: "Bu şeytan'ın işidir.  O, gerçekten şaşırtıcı, apaçık bir düşmandır. " dedi.

16.   (Musa) "Rabbim! Doğrusu ben kendime yazık ettim, benim suçumu bağışla" dedi. O da bağışladı. Gerçekten O, çok bağışlayan, pek esirgeyendir.

17.   (Musa) "Rabbim! Bana verdiğin nimetlere andolsun ki, artık günahkarlara asla arka çıkmam" dedi.

18.   Derken şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı; baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryad ederek yine ondan yardım istiyor. Musa ona, "besbelli sen yaramazsın" dedi.

19.   (Musa) ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince, o adam dedi ki: "Ey Musa! Dün bir adamı öldürdüğün gibi, beni de mi öldürmek istiyorsun? Ara düzelticilerden olmak istemeyip de yeryüzünde bir zorba mı olmak istiyorsun?"

20.   Şehrin öte başından bir adam koşarak geldi: "Ey Musa! Haberin olsun, heyet seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Hemen (buradan) çık! Ben gerçekten senin iyiliğini isteyenlerdenim" dedi.

21.   Musa, derhal oradan korku ile çıktı. "Ey Rabbim! Beni bu zalim kavimden kurtar" dedi.

Kasas Sûresi 22 - 28. Ayetler

22.   Medyen tarafına yöneldiğinde: "Umarım Rabbim beni düz yola çıkarır" dedi.

23.   Medyen suyuna vardığında, (suyun) başında bir küme insan buldu, (hayvanlarını) suluyorlardı. Ötelerinde de iki kadın vardı, (hayvanlarını su başına götürmekten) sakınıp duruyorlardı. (Musa:) "derdiniz nedir?" dedi. Onlar da: "Biz çobanlar çekip gitmedikçe sulamayız ve bizim babamız çok yaşlıdır" dediler.

24.   Bunun üzerine Musa, ikisinin yerine (hayvanlarını) sulayıverdi. Sonra gölgeye çekildi ve: "Ey Rabbim! Ben, gerçekten bana indirdiğin hayırdan (başıma getirdiğin serencemden) dolayı lütfuna muhtacım" dedi.

25.   Derken o ikisinin birisi edep ve haya üzere yürüyerek ona geldi: "Babam, bize su çekivermenin ücretini ödemek için seni çağırıyor" dedi. Bunun üzerine Musa, ona (Hz. Şuayb'a) varıp kıssayı anlatınca o: "korkma, o kavimden, o zalimlerden kurtuldun" dedi.

26.   Şuayb'ın o iki kızından biri: "Babacığım! Onu ücretle çoban tut. Çünkü tuttuğun ücretlilerin en hayırlısı odur; güçlü, güvenilir bir adamdır" dedi.

27.   (Şuayb) dedi ki: "Haberin olsun, senin bana sekiz yıl hizmet etmene karşılık şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eğer on yılı doldurursan, o da kendinden; yoksa seni zorlamak istemiyorum, inşallah beni iyi kimselerden bulacaksın."

28.   (Musa) dedi ki: "O, seninle benim aramdadır. İki müddetin hangisini doldurursam doldurayım, demek ki bana karşı husumet yok. Allah söylediklerimize vekildir."

Kasas Sûresi 29 - 35. Ayetler

29.   Musa, süreyi doldurdu ve ailesi ile yola çıktı, Tur tarafında bir ateş hissetti, ailesine: "Durun ben bir ateş hissettim, umarım size ondan bir haber getiririm veya o ateşten bir kor parçası, belki bir ocak yakar ısınırsınız" dedi.

30.   Derken ona varınca, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısında bulunan ağaçtan şöyle seslenildi: "Ey Musa! Haberin olsun benim ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'ım."

31.   Ve: "Âsanı bırak!" denildi. Musa, onu sanki bir yılan gibi depreniyor görünce öyle bir dönüp kaçtı ki arkasına bile bakmadı. "Ey Musa! Yüzünü dön ve korkma, çünkü sen emniyette olanlardansın," buyuruldu.

32.   Elini koynuna sok, kusursuz, bembeyaz çıksın. Korkudan (açılan) kollarını kendine kavuştur. İşte bu ikisi Firavun ve adamlarına karşı sana Rabbinden iki delildir. Çünkü onlar fasık bir kavim oldular, diye seslenildi.

33.   (Musa) dedi ki: "Ey Rabbim! Ben onlardan bir adam öldürdüm, onların da beni hemen öldürmelerinden korkuyorum."

34.   "Kardeşim Harun ise, dil bakımından benden daha düzgündür. Beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle beraber ona da elçilik ver! Doğrusu ben beni yalanlamalarından korkuyorum."

35.   (Allah) buyurdu ki: "Kardeşinle pazuna kuvvet vereceğiz ve sizin için bir saltanat kuracağız da size erişemeyecekler. Ayetlerimiz sayesinde siz ve size tabi olanlar galip gelecekler."

Kasas Sûresi 36 - 43. Ayetler

36.   Bunun üzerine Musa apaçık âyetlerimizle onlara geldiği zaman: "Bu sadece uydurulmuş bir sihirdir. Biz, bunu önceki atalarımızdan dahi işitmedik" dediler.

37.   Musa da: "Rabbim, kendi tarafından kimin hidayetle geldiğini ve hayırlı sonun kime kısmet olacağını daha iyi bilendir. Doğrusu zalimler kurtuluşa ermezler" dedi.

38.   Firavun ise: "Ey millet! Ben sizin için benden başka bir ilâh bilmiyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için çamur üzerine ateş yak (ve tuğla imal et) de bana bir kule yap: belki Musa'nın tanrısına çıkarım. Ama ben onun gerçekten yalancılardan olduğunu sanıyorum" dedi.

39.   Hem de o ve askerleri, yeryüzünde haksız yere kibirlenmek istediler ve bize döndürülmeyeceklerini sandılar.

40.   Biz de kendisini ve ordularını tutup denize fırlattık, şimdi bak o zalimlerin akıbeti nasıl oldu?

41.   Biz onları ateşe davet eden öncüler yaptık. Kıyamet günü yardım olunmazlar.

42.   Hem kendilerine bu dünyada arkalarından lanet yağdırmaktayız, hem de bunlar, kıyamet günü pek iğrenç kimselerdendir.

43.   Andolsun biz, ilk nesilleri helak ettikten sonra Musa'ya, insanların vicdanlarını aydınlatacak basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere o Kitab'ı verdik. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.

Kasas Sûresi 44 - 50. Ayetler

44.   (Resûlüm!) Musa'ya o emri vahyettiğimiz sırada, sen batı yakasında değildin ve (o hadiseyi) görenlerden de değildin.

45.   Fakat biz birçok nesiller var ettik de, onların ömürleri uzun oldu. Sen Medyen ahalisi içinde ikamet ederek âyetlerimizi onlardan okuyup öğrenmedin. Fakat peygamberlik verip gönderen biz olduk.

46.   Hem biz Musa'ya seslendiğimiz zaman sen Tûr'un yanında da değildin; fakat senden önce kendilerine bir uyarıcı peygamber gelmemiş olan bir kavmi uyarasın diye Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.

47.   Elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına bir musibet geldiği zaman: "Ey Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uyup müminlerden olsaydık ya" diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).

48.   Fakat onlara tarafımızdan hak (Kur'an) gelince: "Musa'ya verilen mucizeler gibi ona da verilse ya!" dediler. Ya bundan önce Musa'ya verileni inkâr etmediler mi? "Birbirini destekleyen iki sihir!" dediler ve "biz hiç birisine inanmayız" dediler.

49.   Resûlüm, de ki: "O halde eğer doğru söylüyorsanız, Allah tarafından bu ikisinden (Tevrat ile Kur'an'dan) daha doğru bir kitap getirin de ben ona uyayım!"

50.   Yine sana icabet etmek istemezlerse, artık bil ki onlar sadece kendi hevesleri peşinde gidiyorlar. Halbuki Allah'tan doğru bir delil olmaksızın sadece kendi hevesi peşinden giden kimselerden daha şaşkın kim olabilir? Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.

Kasas Sûresi 51 - 59. Ayetler

51.   Andolsun ki, onlar hakkında sözü, vahyi birbiri ardınca aralıksız dizip indirdik ki iyi düşünsünler.

52.   Bundan önce kendilerine kitap verdiklerimiz, ona da iman ediyorlar.

53.   Hem kendilerine okunur okunmaz: "Biz buna iman ettik. Bu, şüphesiz Rabbimizden gelmiş haktır. Doğrusu biz daha önce de müslüman idik" derler.

54.   İşte bunlara mükâfatları iki defa verilecektir, çünkü sabretmişlerdir. Hem de kötülüğü iyilikle savarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayra sarfederler.

55.   Boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: "Bize kendi amellerimiz, size de kendi amelleriniz! Size selam olsun, Allah'a ısmarladık biz cahillik edenleri aramayız" derler.

56.   Doğrusu sen sevdiğine hidayet veremezsin; fakat Allah kime dilerse hidayet verir ve hidayete erecekleri O, daha iyi bilir.

57.   Bir de "Doğrusun ama, biz o doğru yolu tutar seninle beraber olursak derhal yerimizden, yurdumuzdan olur, çarpılırız" dediler. Biz onlara, kendi katımızdan rızık olarak her şeyin ürününün toplandığı emin bir beldeyi mekan kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmezler.

58.   Bununla beraber biz, kazançlarıyla şımarmış nice memleket helâk ettik. İşte yerleri; pek az (bir zaman) dışında bir daha arkalarından o yerlerde oturulmadı. Onlara biz vâris olduk.

59.   Hem Rabbin; memleketlerin ana noktasına kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe o memleketleri helale edici değildir. Biz, halkı zalim olan memleketlerden başkasını helâk etmeyiz.

Kasas Sûresi 60 - 70. Ayetler

60.   Hem size bir şey verilmişse, sadece dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah yanındaki ise, hem daha hayırlı, hem de süreklidir. Artık akıllanmayacak mısınız?

61.   Ya şimdi kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz ve ona kavuşan kimse, hiç kendisine dünya hayatının geçici zevkini yaşattığımız, sonra kıyamet gününde (azap için) huzurumuza getirilecek kimse gibi olur mu?

62.   Hele onlara haykırıp da "Benim ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz nerede?" diyeceği gün,

63.   Aleyhlerinde söz hüküm hak olmuş olanlar şöyle demektedir: "Ey bizim yegane Rabbimiz! İşte şunlar, azdırdığımız kimseler! Biz onları kendi azdığımız gibi azdırdık. Şimdi sana iltica ettik. Onlar bize tapmıyorlardı, kendi arzularına tapıyorlardı."

64.   Bir de "Haydin yalvarın bakalım ortaklarınıza" denilir. Onlar da yalvarırlar, fakat kendilerine icabet etmezler ve karşılarında azabı görürler. Vaktiyle doğru yolu görselerdi ya!

65.   Ve Allah'ın hele onlara haykırıp da: "Gönderilen peygamberlere ne cevap verdiniz?" diyeceği gün,

66.   Artık o gün onlara bütün haberler kör olmuş, delilleri tükenmiştir. O zaman onlar birbirlerine de soramazlar.

67.   Ama tevbe ve iman edip iyi işler yapan kimse, işte o, kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.

68.   Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Seçme hakkı onların değildir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve çok yücedir.

69.   Hem Rabbin, onların sinelerinin ne sakladığını ve ne ilan ettiklerini de bilir.

70.   Allah O'dur. O'ndan başka ilah yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Sonunda döndürülüp ona götürüleceksiniz.

Kasas Sûresi 71 - 77. Ayetler

71.   De ki: "Söyleyin bakayım, eğer Allah, üzerinizde geceyi kıyamet gününe kadar sürekli kılarsa, Allah'tan başka size bir aydınlık getirecek tanrı kimdir? Hâla dinlemeyecek misiniz?"

72.   De ki: "Haber verin bakayım, eğer Allah üzerinizde gündüzü kıyamet gününe kadar sürekli kılarsa, Allah'tan başka içinde dinleneceğiniz bir geceyi size getirecek tanrı kimdir? Hâla görmeyecek misiniz?"

73.   Rahmetinden ötürü O, sizin için geceyi ve gündüzü yarattı ki hem içinde dinlenesiniz, hem de çalışıp lütfundan isteyesiniz de şükredesiniz.

74.   Ve hele onlara haykırıp da: "Ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz nerede?" diyeceği gün,

75.   O gün, bir de her ümmetten birer şahit çıkarıp da: "Haydin kesin delilinizi getirin" dediğimiz zaman hak, Allah'ın olduğunu bilirler ve uydurdukları şeyler kendilerinden kaybolup gider.

76.   Gerçekten Karun, Musa'nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları gerçekten güçlü, kuvvetli bir bölüğe ağır geliyordu. O zaman kavmi ona şöyle demişti: "Güvenme (şımarma); çünkü Allah, malına güvenenleri, şımaranları sevmez."

77.   "Allah'ın sana bu verdiğiyle ahiret evini ara ve dünyadan da nasibini unutma! Allah'ın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsan et ve yeryüzünde bozgunculuk arama, çünkü Allah bozguncuları sevmez."

Kasas Sûresi 78 - 88. Ayetler

78.   (Karun:) "Ben ona sırf bendeki bir ilim sayesinde nail oldum" dedi. Allah'ın ondan önceki nesiller içinden kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan sayısı bakımından daha çok olan nice kimseleri helak etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Günahkârlardan günahları sorulmaz, Allah onların hepsini bilir.

79.   Derken, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler: "Ah" dediler; "ne olurdu şu Karun'a verilenlerin benzeri bizim de olsaydı; o gerçekten çok şanslı!"

80.   Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise: "Yazıklar olsun size! Allah'ın sevabı, iman edip iyi işler yapan kimseler için daha hayırlıdır, ona ise ancak sabredenler kavuşturulur" dediler.

81.   Derken biz onu, hem de sarayı ile yere geçirdik. O zaman Allah'a karşı yardımına gelecek taraftarları da olmadı, kendisini kurtarabilecek kimselerden de değildi.

82.   Dün onun yerinde olmak isteyenler de şöyle diyorlardı: "Vay be demek ki, Allah rızkı kullarından dilediğine genişletiyor ve kısıyor. Eğer Allah bize lütfetmeseydi, bizi de batırmıştı. Ayy! Demek ki gerçek şu kafirler felah bulamayacaklar!"

83.   O ahiret evi, biz onu yeryüzünde ne kibir ne de bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. (En güzel) akıbet sakınan takvâ sahiplerinindir.

84.   Her kim iyilik ile gelirse, o zaman kendisine ondan daha hayırlısı vardır. Her kim de kötülük ile gelirse, kötülük işleyenler, ancak yaptıklarıyla cezalanırlar.

85.   Kuşkusuz, sana Kur'an'ı okumayı farz kılan (Allah), seni muhakkak yine dönülecek yer olan yere kadar geri getirecektir. De ki: "Rabbim hidayetle geleni de, apaçık bir sapıklık içinde olanı da daha iyi bilir."

86.   Sen, sana kitap indirileceğini ummuyordun; fakat bu, Rabbinden bir rahmettir. O halde sakın kâfirlere inkârlarında yardımcı olma!

87.   Sana indirildikten sonra sakın seni Allah'ın âyetlerinden çevirmesinler. Onları Rabbine davet et. Ve sakın müşriklerden olma!

88.   Allah ile birlikte başka bir tanrıya yalvarma! O'ndan başka gerçek tanrı yoktur. O'nun zâtından başka her şey yok olucudur. Hüküm O'nundur. Nihayet döndürülüp O'na götürüleceksiniz.

Ankebût Sûresi 1 - 6. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Elif, Lâın, Mîm.

2.     İnsanlar "iman ettik" demeleriyle bırakılacaklarını, imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?

3.     Andolsun, biz onlardan öncekileri ne fitnelerle imtihan ettik. Elbette Allah doğruluk gösterenleri bilmekte ve yalancıları da bilmektedir.

4.     Yoksa kötülük yapanlar bizden savuşacaklarını mı sandılar? Ne kötü hükmediyorlar!

5.     Her kim Allah'a kavuşmayı arzu ederse, elbette Allah'ın tayin ettiği ecel muhakkak gelecektir ve O; işitir, bilir.

6.     Cihad eden, sadece kendisi için cihad eder; çünkü Allah, âlemlerden müstağnidir.

Ankebût Sûresi 7 - 14. Ayetler

7.     Bununla beraber İman edip de salih ameller yapanların elbette kötülüklerini örteriz ve elbette onlara karşılık olarak yaptıklarının daha güzelini veririz.

8.     Hem insana ana-babası hakkında güzel davranmasını tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, o zaman onları dinleme! Dönüşünüz banadır. O zaman size yaptıklarınızı haber veririm.

9.     İman edip salih ameller yapanlar ise, elbette salihler zümresi içine katacağız.

10.   İnsanlar içinde kimi de vardır ki: "Allah'a iman ettik" der, sonra da Allah uğrunda bir eziyete uğratıldığı zaman insanların eziyetini Allah'ın azabı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden size bir nusret (galibiyet) gelirse "gerçekten biz sizinle beraberdik" derler. Oysa Allah, herkesin sinelerindekini en iyi bilen değil midir?

11.   Elbette Allah, iman etmiş olanları bilmekte ve elbette münafıkları da bilmektedir.

12.   Bir de inkar edenler, iman etmiş olanlara: "Bizim yolumuza uyun, günahlarınızı da yüklenelim" dediler. Halbuki onlar, onların günahlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir ve elbette onlar kesinlikle yalancılardır.

13.   Bununla beraber onlar, kendi günah ağırlıklarını ve ağırlıklarla beraber daha birçok ağırlıkları yüklenecekler, bu şüphesizdir; ve elbette ettikleri iftiralardan sorguya çekilecekler, bu da şüphesizdir.

14.   Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik de O, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin yıl durdu; derken onları tufan yakalayıverdi, çünkü onlar hep zulmediyorlardı.

Ankebût Sûresi 15 - 23. Ayetler

15.   Sonunda O'nu ve gemi arkadaşlarını kurtardık ve o gemiyi âlemlere bir ibret kıldık.

16.   İbrahim'i de (gönderdik.) hani kavmine şöyle demişti: "Hep Allah'a ibadet edin ve O'na karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."

17.   "Siz Allah'ı bırakıp birtakım putlara tapıyorsunuz. Haberiniz olsun ki, sizin Allah'tan başka ilah diye taptıklarınız size bir rızık veremezler; onun için rızkı Allah katında arayın ve O'na kulluk edip O'na şükredin. Hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz."

18.   "Eğer yalanlarsanız, sizden önce bir takım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygamber'in vazifesi ise, apaçık bir tebliğdir."

19.   Görmediler mi Allah yaratmayı ilk baştan nasıl yapıyor? Sonra da onu ölümden sonra tekrar eder. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır.

20.   De ki: "Yeryüzünde bir gezip de bakın, yaratmayı ilk baştan nasıl yaratmış bir bakın. Sonra da Allah ahiret hayatını yaratacaktır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir."

21.   Dilediğine azap eder, dilediğine de rahmet eder. Hep O'na.döndürüleceksiniz.

22.   Siz de (Allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz. Size ne yerde, ne gökte Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı yoktur.

23.   Allah'ın âyetlerine ve O'nunla karşılaşacaklarına inanmayanlar ise, işte onlar, O'nun rahmetinden ümidini kesmiş olanlardır ve onlar için elem verici bir azap vardır.

Ankebût Sûresi 24 - 30. Ayetler

24.   İbrahim'e kavminin cevabı sadece: "Öldürün onu veya yakın!" demeleri oldu. Allah da onu ateşten kurtardı. Elbette bunda iman edecek bir kavim için şüphesiz ibretler vardır.

25.   (İbrahim) dedi ki: "Siz sadece dünya malı sevgisi için Allah'ı bırakıp birtakım putlara tutulmuşsunuz. Ama sonra kıyamet günü birbirinizi inkâr edecek ve birbirinizi lanetleyeceksiniz. Varacağınız yer ateştir. Sizin için yardımcılardan eser yoktur."

26.   Bunun üzerine ona bir tek Lût iman etti. İbrahim: "Ben Rabbim'e hicret edeceğim" dedi. Gerçek şu ki, O, güçlü olandır, hikmet sahibidir.

27.   Ve biz ona İshak ile Ya'kub'u ihsan ettik. Peygamberliği ve kitabı, onun soyundan gelenlere verdik. Ve kendisine hem dünyada, hem de ahirette mükâfatını verdik. Şüphesiz O, ahirette de sâlihlerdendir.

28.   Lût peygamberi de (gönderdik). Hani kavmine şöyle demişti: "Siz gerçekten o çirkin işi yapıyorsunuz ha! Sizden önce hiçbir millet bu haltı etmedi."

29.   Gerçekten siz, hâlâ erkeklere gidecek, yolu kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapıp duracak mısınız? Buna kavminin cevabı ancak şöyle demeleri oldu: "Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi Allah'ın azabını getir!"

30.   (Lût:) dedi ki: "Ey Rabbim! ortalığı fesada veren bu kavme karşı bana yardım et!"

Ankebût Sûresi 31 - 38. Ayetler

31.   Elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman: "Haberin olsun biz bu memleketin ahalisini helâk edeceğiz; çünkü onun ahalisi hep zalim oldular" dediler.

32.   (İbrahim): "Ama orada Lût var!" dedi. Dediler ki: "Biz orada kimin olduğunu çok iyi biliyoruz, şüphesiz onu ve ailesini kurtaracağız, ancak karısı ötekilerden oldu."

33.   Elçilerimiz Lût'a gelince, Lût onlar yüzünden fenalaştı ve onlar hakkında eli kolu bağlandı. Onlar da dediler ki: "Korkma ve üzülme. Çünkü biz seni ve aileni kurtaracağız, ama karın ötekilerden oldu."

34.   "Haberin olsun bu memleket ahalisinin yapmakta oldukları günahları yüzünden üzerlerine gökten feci bir azap indireceğiz."

35.   Andolsun ki, akıl edecek bir topluluğa açık bir delil olması için oradan bir ibret nişanesi bırakmışızdır.

36.   Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik.) Vardı, dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a ibadet edin de son güne ümit besleyin, bozgunculukla yeryüzünü berbat etmeyin!"

37.   Buna karşı onu yalanladılar, derken onları o sarsıntı tutuverdi de yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

38.   Âd'a da, Semûd'a da (azabımızı göndermiştik) ki, size bunlar oturdukları yerlerden belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve kendilerini yoldan çevirmişti, halbuki gözleri açık adamlardılar.

Ankebût Sûresi 39 - 45. Ayetler

39.   Karun'a, Firavun'a ve Hâmân'a da (azabımızı gönderdik.) Andolsun ki, Musa, onlara apaçık delillerle geldi de onlar o yerde kibirlenip kafa tuttular. Halbuki azabımızın önüne geçecek değillerdi.

40.   Hasılı her birini günahıyla yakaladık, kiminin başına taş yağdıran rüzgarlar gönderdik, kimini korkunç bir çığlık alıverdi, kimini yere geçirdik, kimini de boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, fakat kendi nefislerine zulmediyorlardı.

41.   Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir; bir ev edinmiştir, fakat evlerin en çürüğü de şüphesiz örümcek evidir, keşke bilselerdi.

42.   Allah, onların kendisinden başka nelere, ne gibi şeylere yalvardıklarını şüphesiz biliyor. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir.

43.   İşte bu misaller yok mu, biz onları insanlar için getiriyoruz; fakat onlara alimlerden başkasının aklı ermez.

44.   Allah, gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. Elbette bunda mü'minler için bir ibret vardır.

45.   (Resûlüm!) Sana vahyolunan Kitab'ı güzel güzel oku ve namazı kıl. Sahih namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan alıkoyar. Allah'ı anmak en büyük iştir ve Allah, her ne işlerseniz bilir.

Ankebût Sûresi 46 - 52. Ayetler

46.   Zulmedenler hariç ehli kitapla en güzel olan tarzla mücadele edin; ve de yin ki: "Biz hem bize indirilene hem de size indirilene iman ettik. Bizim ilahımız ile sizin ilahınız birdir. Ve biz yalnız O'na teslim olmuşuzdur."

47.   Resûlüm, işte sana böyle bir kitap indirdik; onun için kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ederler. Şunlardan (Araplardan) da ona iman eden var ve bizim âyetlerimizi ancak kâfirler inkâr eder.

48.   Sen bundan önce kitap okur değildin, halâ da elinle yazı yazmazsın; öyle olsaydı bâtıla uyanlar şüphelenebilirlerdi.

49.   Fakat o (Kur'an), kendilerine ilim verilmiş kimselerin sinelerinde parıldayan parlak âyetlerdir. Bizim âyetlerimizi ancak zalimler inkâr eder.

50.   Nitekim "O'na Rabbinden mucizeler indirilse ya!" dediler. De ki: "O mucizeler ancak Allah'ın katindadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."

51.   Karşılarında okunup duran kitabı sana indirmemiz onlara yetmedi mi? Şüphesiz ki onda iman edecek bir kavim için bir rahmet ve ilahi bir ihtar vardır.

52.   De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtıla iman edip de Allah'ı inkâr edenler, işte onlar hüsrana uğrayanlardır."

Ankebût Sûresi 53 - 63. Ayetler

53.   Bir de senden acele azap getirmeni istiyorlar, Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, o azap onlara muhakkak gelmişti; ve elbette o, kendilerine gelecek, şuurları olmaksızın gelecek.

54.   Senden acele azap istiyorlar, halbuki cehennem kafirleri kuşatıp duruyor.

55.   O gün azap onları hem üstlerinden, hem ayaklan altından saracak ve (Allah:) "Yaptıklarınızı tadın bakalım!" buyuracak.

56.   Ey benim iman eden kullarım! Haberiniz olsun, benim arzım geniştir. O halde nerede güvence içinde olacaksanız bana ibadet edin, yalnız Bana!

57.   Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra döndürülüp Bana getirileceksiniz.

58.   İman edip salih amel yapmış olanlar, elbette onları altlarından ırmaklar akan cennetin köşklerine yerleştireceğiz, o halele orada ebedi kalacaklar. İyi iş görenlerin mükafatı ne güzeldir!

59.   Onlar sabretmişlerdir ve yalnız Rablerine dayanırlar.

60.   Öyle ya, nice hayvanlar var rızkını yanında taşıyamaz; Allah onlara rızık veriyor, size de! O, işitendir, bilendir.

61.   Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı emre amade kılan kimdir?" diye sorsan, elbette "şüphesiz Allah" derler. O halde nasıl çevriliyorlar?

62.   Allah, kullarından dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir.

63.   Andolsun ki yine onlara: "Gökten peyder pey su indirip de onunla ölümünden sonra yere hayat veren kimdir?" diye sorsan, elbette "şüphesiz Allah" diyecekler. De ki: "Hamd Allah'a mahsustur." Fakat onların çoğu aklı ermezlerdir.

Ankebût Sûresi 64 - 69. Ayetler

64.   Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurdu ise, işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi.

65.   Baksana gemiye bindiklerinde dini Allah'a halis kılarak O'na ihlasla dua ederler; derken kendilerini karaya çıkarınca, derhal şirke koyulurlar.

66.   Kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etsinler ve hayattan zevk alsınlar diye! Fakat ileride bilecekler.

67.   Bizim (Mekke'yi) emniyet içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Halbuki çevrelerinde insanlar çarpılıp götürülüyor. Artık bâtıla inanıyorlar da Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?

68.   Allah'a karşı yalan uyduran, yahut hak kendine gelince yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir? Kafirlerin yeri ancak cehennem değil midir?

69.   Bizim uğrumuzda cihad edenlere gelince, elbette biz onlara yollarımızı gösteririz ve şüphesiz ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.

Rûm Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Eli, Lâm, Mîm.

2.     Rumlar mağlup oldular.

3.     (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın yerde mağlup oldular. Bununla beraber Rumlar, bu mağlubiyetlerinin arkasından bir kaç sene içinde muhakkak galip geleceklerdir.

4.     Eninde sonunda emir Allah'ındır ve o gün müminler Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir.

5.     O, kimi dilerse, muzaffer kılar. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyendir.

Rûm Sûresi 6 - 15. Ayetler

6.     Bu Allah'ın vâadidir. Allah vâadinden caymaz; fakat insanların çoğu bilmezler.

7.     Onlar, dünya hayatının dış görünüşünü bilirler. Ahiretten ise, tamamen gafildirler.

8.     Kendi kendilerine, hiç düşünmediler mi Allah gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak olarak ve muayyen bir süre için yaratmıştır. Bununla beraber doğrusu insanlardan birçoğu Rableri ile karşılaşacaklarını inkar ederler.

9.     Kendilerinden öncekilerin akıbetinin nasıl olduğuna yeryüzünde gezip bir bakmadılar mı? Onlar, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstün idiler, yeryüzünü alt-üst etmişler ve onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi, Peygamberleri de onlara apaçık deliller ile gelmişlerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu; fakat kendi kendilerine zulmediyorlardı.

10.   Sonra kötülük yapanların akıbeti pek fena oldu; çünkü Allah'ın ayetlerini yalanlıyor ve onlarla eğleniyorlardı.

11.   Allah ilkin mahlukatını yaratır, ölümden sonra da çevirir onu yeniden yapar, sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz.

12.   O saat (kıyamet) çattığı gün, günahkarlar ümitlerini keserler.

13.   Kendilerine ortak koştuklarından şefaat edenler de bulunmaz, zaten ortaklarını da inkâr ederler.

14.   Hem kıyamet çattığı gün, (müminlerle kafirler) birbirlerinden ayrılacaklardır.

15.   İman edip salih ameller yapmış olanlar, o zaman onlar bir cennet bahçesinde neşelenirler.

Rûm Sûresi 16 - 24. Ayetler

16.   Âyetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalan deyip de inkar edenlere gelince, işte bunlar, o zaman azap için hazır bulundurulurlar.

17.   Haydi akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsıda) ve sabaha erdiğinizde, Allah'ı tesbih edin, namazı kılın.

18.   Göklerde ve yerde, hamd O'na mahsustur; ikindileyin ve öğleye erdiğiniz zaman da namaz kılın.

19.   O, ölüden diri çıkartır, diriden de ölü çıkartır ve toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız.

20.   Sizi topraktan yaratması, O'nun (kudretine delalet eden) delillerdendir. Sonra da, bir insan oluverdiniz, (her tarafa) yayılıp duruyorsunuz.

21.   Sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratıp aranızda bir sevgi ve bir merhamet yapması da yine O'nun delillerindendir. Şüphesiz bunda, düşünecek bir kavim için ibretler vardır.

22.   Göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin değişik oluşu da yine O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, bilenler için ibretler vardır.

23.   Gecede ve gündüzde uyumanız ve lütfundan nasip aramanız yine O'nun delillerindendir. Şüphesiz bunda, işitecek bir kavim için ibretler vardır.

24.   Yine O'nun delillerindendir ki, size korku ve ümit için şimşek gösteriyor, gökten su indirip onunla ölümünden sonra yeryüzüne hayat veriyor. Şüphesiz ki bunda akledecek bir kavim için ibretler vardır.

Sayfa 16 / 26

  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
  • 19
  • 20
 
 
  • İLETİŞİM