• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

İbrâhim Sûresi 11 - 18. Ayetler

11.   Peygamberleri onlara dediler ki: "Evet, biz sizin gibi bir insandan başka bir şey değiliz. Fakat Allah kullarından dilediğine nimetini ihsan eder ve Allah'ın izni olmadıkça size bir delil getirmek bizim haddimiz değildir. Müminler ancak Allah'a tevekkül etmelidir."

12.   "Biz neyimize Allah'a tevekkül etmeyelim ki, O bizlere yollarımızı dosdoğru gösterdi ve elbette bize verdiğiniz eziyete karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah'a tevekkül etmelidirler."

13.   İnkar edenler de peygamberlerine dediler ki: "Mutlaka sizi toprağımızdan çıkarırız veya dinimize geri dönersiniz!" Rableri de onlara: şöyle vahyetti: "Muhakkak zalimleri helak edeceğiz!"

14.   "Ve arkasından sizi o yere yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden korkan kimselere va'dimdir."

15.   Peygamberi er zafer istediler. (Allah da verdi ve her inatçı zorba da hüsrana uğradı.)

16.   Arkasından o inatçı zorbaya cehennem vardır. İrinli sudan içirilecektir.

17.   Onu yutmaya çalışacak, ama boğazından geçiremeyecek, her taraftan ona ölüm gelecek, halbuki ölmeyecektir. Arkasından da daha katı bir azap vardır.

18.   Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey ellerine geçmez. Asıl (Haktan) uzak sapıklık işte budur.

İbrâhim Sûresi 19 - 24. Ayetler

19.   Görmedin mi Allah'ın gökleri ve yeri hak ile yaratmış? Dilerse sizi giderir, yerinize yepyeni bir halk getirir.

20.   Allah'a göre bu güç değildir.

21.   Kıyamet günü hepsi toplanarak Allah'ın huzuruna çıkacak, zayıf olanlar büyüklük taslayanlara şöyle demektedirler: "Bizler sizlere tâbi idik; şimdi siz bizden Allah'ın azabından herhangi bir şeyi savabilir misiniz?" Dediler ki: "Allah bize hidayet verse idi, elbette sizi hidayete erdirirdik. Şimdi bizler sızlansak da sabretsek de birdir. Bizim için kurtuluş yoktur."

22.   Hesapları görülüp, iş bitince şeytan da der ki: "Doğrusu Allah size gerçek olan va'di vâdetti; ben de vâdettim ama, size yalancı çıktım. Bununla beraber benim size karşı bir gücüm yoktu; sadece sizi (inkâra) davet ettim, siz de bana icabet ettiniz. O halde beni kınamayınız, kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Ben sizin bundan önce beni ortak koşmanızı tanımadım. Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır."

23.   İman edip salih ameller işleyenler ise, altından ırmaklar akan cennetlere konulmuşlardır. Rablerinin izniyle orada ebedi kalacaklardır. Orada birbirlerine olan sağlık temennileri "Selam"dır.

24.   Görmedin mi? Allah nasıl bir misal verdi: Güzel bir söz, kökü yerde sabit, dalı gökte olan güzel bir ağaç gibidir.

İbrâhim Sûresi 25 - 33. Ayetler

25.   (O ağaç), Rabbinin izniyle her zaman yemişlerini verir. Allah, insanlara böyle misaller getirir ki kavrayıp düşünsünler.

26.   Kötü bir sözün misali de, gövdesi yerden koparılmış yerinde durma imkânı olmayan kötü bir ağaç gibidir.

27.   Allah, iman edenleri hem dünya'da hem de ahirette sağlam sözle destekler. Haksızlık edenleri ise şaşırtır ve Allah ne isterse yapar.

28.   Bakmaz mısın onlara ki Allah'ın nimetini küfre değiştirirler ve kavimlerini helâk yurduna kondururlar.

29.   Cehenneme yaslanırlar. O ise ne kötü karargâhtır.

30.   İnsanları Allah'ın yolundan saptırmak için Allah'a ortaklar uydurdular. De ki: "Keyfinize bakın, çünkü gidişiniz ateşedir."

31.   Söyle iman etmiş kullarıma: "Namazı kılsınlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık infak etsinler. Öyle bir gün gelmeden önce ki onda ne alış-veriş vardır, ne de dostluk!"

32.   Allah öyle bir ilahtır ki gökleri ve yeri yarattı ve yukarıdan bir su indirdi de onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkardı; emriyle denizde akıp giden gemileri emrinize amade kıldı.

33.   Birbiri ardınca güneşi ve kameri emrinize âmede kıldı, yine gece ve gündüzü emrinize âmâde kıldı.

İbrâhim Sûresi 34 - 42. Ayetler

34.   Hem size istediğiniz şeylerin hepsinden verdi; öyle ki Allah'ın nimetini saysanız onu (saymakla) bitiremezsiniz. Şüphesiz insan çok zalim, çok nankördür.

35.   Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu beldeyi (Mekke'yi) emin kıl, beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzak bulundur!"

36.   "Rabbim! Çünkü onlar (putlar) insanlardan birçoğunu şaşırttılar. Bundan böyle kim bana uyarsa, işte o bendendir. Kim de bana isyan ederse, artık sen bağışlayansın, esirgeyensin."

37.   "Ey Rabbimiz! Ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'in (Kâbe'nin) yanında, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim; Namazı dosdoğru kılsınlar diye (öyle yaptım). Bundan böyle insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve onları ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler."

38.   "Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen bizim gizlediklerimizi de, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."

39.   "Bana ihtiyarlık halimde İsmail'i ve İshak'ı ihsan eden Allah'a hamdolsun! Şüphe yok ki Rabbim duayı işitendir."

40.   "Rabbim! Beni ve neslimi namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul buyur!"

41.   "Ey Rabbimiz! Hesabın yapılacağı gün, beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!"

42.   Resulüm bunları hatırla ve sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından gafil sanma! Ancak onları, gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.

İbrâhim Sûresi 43 - 52. Ayetler

43.   Başlarını göğe dikerek koşarlar, kendilerine bile dönüp bakamazlar ve yüreklerinin içi bomboş kesilmiştir.

44.   Azabın geleceği gün hakkında insanları uyar. O zaman zalimler diyecek ki: "Ey Rabbimiz! Bize yakın bir müddete kadar bize süre ver de davetine uyalım ve peygamberlerin peşinden gidelim" Onlara denilir ki; "Hani ya, bundan önce, sizin için zeval olmadığına yemin etmiş değil miydiniz?"

45.   "Siz de sizden önce kendilerine zulmetmiş olanların yurtlarına yerleştiniz. Onlara nasıl muamele ettiğimiz, size apaçık belli oldu ve size misaller de verdik."

46.   Gerçek şu ki, onlar hilelerini kurdular. Allah katında da onlar için (hilelerine karşı) azap vardır. İsterse onların hileleri dağları yerinden oynatacak olsun!

47.   O halde sakın Allah'ı, peygamberlerine verdiği sözden cayar sanma! Şüphesiz Allah güç ve intikam sahibidir.

48.   O gün yer başka bir yere, gökler de (başka göklere) dönüştürülür. İnsanlar, bir ve gücüne karşı durulamaz olan Allah için kabirlerinden fırlarlar.

49.   O gün, günahkârların zincire vurulmuş olduğunu görürsün.

50.   Gömlekleri katrandandır. Yüzlerini de ateş kaplar.

51.   Çünkü Allah herkesi kendi kazandığıyla cezalandıracaktır. Haberiniz olsun Allah hesabı çabuk görendir.

52.   İşte bu (Kur'an), apaçık bir bildiridir. Bununla uyarılsınlar, O'nun ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve vicdanı temiz olanlar öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiştir.

Hicr Sûresi 1 - 15. Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim

1.     Elif, Lam, Ra. İşte bunlar kitabın ve apaçık bir Kur'an'ın ayetleridir.

2.     İnkar edenler zaman zaman keşke biz de Müslüman olsaydık diye arzu ederler.

3.     Bırak onları yesinler, içsinler, eğlensinler, boş ümit kendilerini oyalaya dursun ileride vahim sonucu bilecekler!

4.     Biz hiçbir memleketi (bizce) bilinen bir yazısı olmaksızın helak etmedik.

5.     Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de geriletebilirler.

6.     Bir de dediler ki: "Ey kendisine Kur'an indirilmiş olan Muhammedi Sen mutlaka mecnunsun."

7.     "Eğer doğru söyleyenlerden isen, getirsene melekleri!"

8.     Biz o melekleri ancak hak ile indiririz ve o zaman onlara göz açtırılmaz.

9.     Şüphesiz Kur'an'ı biz indirdik biz! Elbette onu biz koruyacağız.

10.   Andolsun senden önce geçmiş topluluklar arasında da peygamberler gönderdik.

11.   Onlara hiçbir Peygamber gelmiyordu ki onunla alay eder olmasınlar.

12.   İşte biz inkârcılığı günahkarların kalplerine böyle sokarız.

13.   Kur'an'a iman etmezler, halbuki öncekilerin sünneti geçmiştir.

14.       Üzerlerine gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de

15.   Diyeceklerdi ki: "Mutlaka gözlerimiz döndürüldü, belki de biz büyülenmiş bir topluluğuz."

Hicr Sûresi 16 - 31. Ayetler

16.   Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu bakanlar için süsledik.

17.   Hem onları, her taşlanmış (kovulmuş) şeytandan koruduk.

18.   Ancak kulak hırsızlığı edenler olur, onu da parlak bir alev takip etmektedir.

19.   Yeri de döşeyip-yaydık, onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik.

20.   Hem sizin için, hem de rızıkları size ait olamayanlar için orada gerekli geçim vasıtaları meydana getirdik.

21.   Hiçbir şey yoktur ki bizim yanımızda hâzineleri olmasın; fakat biz onu ancak belli bir miktar ile indiririz.

22.   Bir de aşılayıcı rüzgarlar gönderdik ve gökten bir su indirip sizi onunla suladık. Onu hâzinelerde tutan da siz değilsiniz.

23.   Şüphesiz biz hem hayat veririz, hem de öldürürüz, her şeye biz varis oluruz.

24.   Andolsun ki, içinizden öne geçmek isteyenleri de biliriz, geri kalmak isteyenleri de biliriz.

25.   Şüphesiz Rabbin onların hepsini toplayacaktır. O, hikmet sahibidir, bilendir.

26.   Andolsun biz insanı kuru çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.

27.   Cinleri de daha önce nüfuz eden kavurucu ateşten yaratmıştık.

28.   Ve düşün o vakti ki Rabbin meleklere şöyle demişti: "Ben kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir insan yaratacağım."

29.   "Dolayısıyla ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, derhal onun için secdeye kapanın."

30.   Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

31.   Ancak İblis, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı.

Hicr Sûresi 32 - 51. Ayetler

32.   (Allah) dedi ki: "Ey iblis! Sen niye secde edenlerle beraber olmadın?"

33.   (İblis) dedi ki: "Benim, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın bir insana secde etmem mümkün değildir."

34.   Dedi ki: "O halde, çık oradan, çünkü sen kovuldun!"

35.   "Bu lanet cezası, kıyamet gününe kadar onun üzerindedir"

36.   (İblis) "Rabbim! öyle ise, bana onların diriltilecekleri güne kadar mühlet ver" dedi.

37.   Allah dedi ki: "Haydi, sen mühlet verilenlerdensin."

38.   "Bilinen vaktin gününe kadar."

39.   (İblis) dedi ki: "Rabbim! Beni azdırmana karşılık andolsun ki, ben onlar için yeryüzünde (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım!"

40.   "Ancak içlerinden ihlas verilen kulların müstesna!"

41.   (Allah) buyurdu ki: "teahhut ederim ki, bu dosdoğru bir caddedir."

42.   "Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar başka!"

43.   "Elbette bunların hepsinin varacağı yer cehennemdir."

44.   "Onun yedi kapısı vardır; her kapı için onlardan bir grup ayrılmıştır."

45.   Elbette takva sahipleri cennetlerde, pınar başlarındadırlar.

46.   "Oraya selametle ve emin olarak girin" denilir.

47.   "Gönüllerindeki kini soymuşuzdur; artık onlar kardeşler olarak köşkler üzerinde karşı karşıya otururlar."

48.   "Orada onlara hiçbir zahmet dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değildirler."

49.   "Haber ver kullarıma, gerçekten ben, çok bağışlayan, çok esirgeyenim."

50.   "Bununla beraber azabım da elem verici bir azaptır."

51.   "Hem onlara İbrahim'in melek misafirlerinden bahset!"

Hicr Sûresi 52 - 70. Ayetler

52.   Onun yanına girdikleri zaman "Selam" dediler. İbrahim, dedi ki: "Biz, sizden gerçekten korkuyoruz."

53.     Dediler ki: "Korkma; biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz."

54.   Dedi ki: "Bana ihtiyarlık gelip çatmışken beni mi müjdeliyorsunuz? Artık beni ne ile müjdeliyorsunuz?"

55.   Dediler ki: "seni gerçek ile müjdeledik, onun için ümidini kesenlerden olma!"

56.      Dedi ki: "Rabbimin rahmetinden, sapkınlardan başka kim ümit keser?"

57.   "Ey elçiler bundan sonraki göreviniz nedir?" dedi.

58.   Dediler ki: "Haberin olsun, biz günahkar bir kavme onları helak etmeye gönderildik."

59.   "Ancak Lût ailesi müstesna! Biz onların hepsini muhakkak kurtaracağız."

60.   "Ancak karısını (kurtaracaklarımızın) dışında tuttuk, o muhakkak geri kalacaklardandır."

61.   Bunun üzerine Lût ailesine elçiler gelince,

62.   (Lût) dedi ki: "Siz gerçekten ürkülecek bir topluluksunuz."

63.   Dediler ki: "Yok, biz sana onların kuşkulanıp durdukları şeyi (azabı ve helaki) getirdik."

64.   "Sana gerçeği getirdik; emin ol, biz doğru söyleyenleriz."

65.   "Hemen gecenin bir kısmında aileni yola çıkar, sen de arkalarından git ve içinizden hiçbir kimse arkasına bakmasın. Emrolunduğunuz yere geçin gidin."

66.   Ona kesin olarak şu emri vahyettik: "Sabaha çıkarlarken şunların ardı mutlaka kesilecektir."

67.   Şehir ahalisi de haber alıp meleklerin yanına keyif içinde gelmişlerdi.

68.   (Lût) dedi ki: "Amanım! Onlar benim misafirlerim, artık beni rezil etmeyin!"

69.   "Allah'tan korkun beni utandırmayın!"

70.   Dediler ki: "Biz seni, elalemin (işine karışmaktan) men etmedik mi?"

Hicr Sûresi 71 - 90. Ayetler

71.   (Lût:) "Eğer düşündüğünüzü yapacaksanız işte kızlarım, onlarla evlenin" dedi.

72.   Resûlüm! Ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşluklar içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı.

73.   Derken işrak vaktine girdikleri sırada, bunları o korkunç ses yakaladı.

74.   Derhal şehirlerin üstünü altına getirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

75.   Elbette bunda anlayışı ve feraseti olanlar için ibretler vardır.

76.   Hem o (şehir) harabe bir yol üstünde (hâlâ) durmaktadır.

77.   Elbette bunda imanı olanlar için bir ibret vardır.

78.   Gerçekten Eyke halkı da zalim idiler.

79.   Onlardan da intikam aldık; ikisi de (Eyke ve Medyen) apaçık bir yol üzerinde bulunuyor.

80.   Gerçekten Hicr halkı da peygamberleri yalanladılar.

81.   Biz onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.

82.   Dağlardan emniyetli evler yontuyorlardı.

83.   Bunları da sabahleyin o korkunç ses yakaladı.

84.   Kazandıkları şeylerin kendilerine felâketi sevmede hiçbir faydası olmadı.

85.   Öyle ya, biz gökleri, yeri ve aralarındakileri ancak hak ile yarattık. Elbette saat (kıyamet) muhakkak gelecektir. Şimdi sen güzel bir şekilde muamele et.

86.   Çünkü Rabbin hakkıyla yaratan, pek iyi bilendir.

87.   Andolsun sana tekrarlanan yedi âyeti ve yüce Kur'an'ı verdik.

88.   Sakın o kafirlerden bir takımlarını yararlandırdığımız şeylere göz dikme ve onlara karşı üzülme ve mü'minlere (şefkat) kanadını indir.

89.   Ve de ki: "Haberiniz olsun, ben apaçık bir uyarıcıyım."

90.   Nitekim biz (Kur'an'ı) kısımlara ayıranlara azabı indirmişizdir.

Hicr Sûresi 91 - 99. Ayetler

91.   Ki onlar Kur'an'ı parça parça ayıranlardır.

92.   Rabbin hakkı için, biz onların hepsine yaptıklarından mutlaka soracağız.

93.   Onları bütün yaptıklarından mesûl tutacağız.

94.   Şimdi sen ne ile emrolunuyorsan, açıkça söyle ve müşriklere aldırma!

95.   Şüphesiz biz sizinle alay edenlerin hakkından geliriz.

96.   Allah ile beraber başka ilah edinen o herifler ileride kimin doğru yolda olduğunu bilecekler.

97.   Andolsun biliyoruz ki, onların söylediklerine karşı senin gerçekten göğsün daralıyor.

98.   O halde Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol!

99.   Sana o yakın (ölüm) gelene kadar Rabbine kulluk et!

Nahl Sûresi 1 - 6. Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim

1.     Allah'ın emri ile kıyamet gelecektir. Sakın onu acele isteyemeyin. O subhan, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir, yücedir.

2.     Kullarından dilediğine kendi emriyle melekleri vahiy ile indirir ve buyurur ki: "Şu gerçeği bildirin: benden başka ilah yoktur, benden korunup sakının."

3.     Gökleri ve yeri hak ile yarattı. O, ortak koştukları şeylerden yücedir, çok yücedir.

4.     O, insanı bir damla sudan yarattı. Birde bakarsın ki insan apaçık bir hasım oluvermiştir.

5.     Hayvanları da yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı giysi gibi (şeyler) ve bir takım başka faydalar vardır, hem onlardan yersiniz.

6.     Akşam getirir, sabah salarken onlarda sizin için bir güzellik de vardır.

Nahl Sûresi 7 - 14. Ayetler

7.     (Bu hayvanlar) ağırlıklarınızı da yüklenir, canlarınızın yarısını tüketmeden varamayacağınız memleketlere kadar götürürler. Şüphesiz Rabbiniz size çok şefkatli, çok merhametlidir.

8.     Hem binesiniz diye, hem de zinet olarak atları, katırları, eşekleri de yarattı ve bilemeyeceğiniz daha nice nakil vasıtaları yaratacak!

9.     Yolu doğrultmak da Allah'a aittir. Ondan sapan eğrisi de vardır. Bununla beraber Allah dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi.

10.   Gökten suyu indiren de O'dur. Ondan size bir içecek vardır, yine ondan bir ağaç (bitkiler) ki onda hayvanlarınızı otlatırsınız.

11.   Onunla size ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Elbette bunda düşünen bir topluluk için bir ibret vardır.

12.   Hem geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Bütün yıldızlar da onun emrine âmâdedirler. Elbette bunda aklı olan bir topluluk için deliller vardır.

13.   Daha sizin için yeryüzünde çeşitli renklerde yarattıkları neler var! Elbette bunda öğüt alan bir topluluk için bir ibret vardır.

14.   Yine ondan taze et (balık) yiyesiniz ve içinden takacağınız bir zinet çıkarasanız diye denizi emrinize veren O'dur. Gemileri de görürsün ki onda suları yara yara akar giderler. (Bütün bunlar) hem fazlından nasip aramanız, hem de şükretmeniz içindir.

Nahl Sûresi 15 - 26. Ayetler

15.   Hem sizi sarsar diye yeryüzünde sağlam dağlar yarattı, hem de nehirler ve yollar var etti; umulur ki doğru gidersiniz.

16.   Ve nice alametler (yarattı). Onlar, yıldızla da yollarını doğrulturlar.

17.   O halde yaratan Allah, yaratamayana benzer mi? Artık siz düşünmez misiniz?

18.   Halbuki Allah'ın nimetini saymaya kalkışsanız, onu sayamazsınız. Şüphesiz Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

19.   Hem Allah neyi gizler, neyi açığa vurursanız hepsini bilir.

20.   Allah'tan başka yalvardıklarına ise hiçbir şey yaratamazlar; üstelik onlar yaratılmışlardır.

21.   Ölüdürler, bizzat diri değildirler. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.

22.   İlahınız bir tek ilahtır. Öyle iken ahirete inanmayanlar büyüklendiklerinden dolayı kalpleri inkarcıdır.

23.   Şüphe yok ki Allah, onların ne gizlediklerini, ne açıkladıklarını bilir. Muhakkak O, kibirlenenleri sevmez.

24.   Onlara: "Rabbiniz ne indirdi" denildiği zaman, "Eskilerin masallarını" dediler.

25.   Kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak yüklenmenin dışında, bilgisizce saptırdıkları kimselerin günahlarından da bir kısmını yüklenmeleri için böyle derler. Bak, ne kötü yük yükleniyorlar.

26.   Evet, onlardan öncekiler Peygamberlere hileler kurmuşlardı. Sonunda Allah da kurdukları binalarını temellerinden söktü; tavan tepelerinden üzerlerine çöktü. Azap onlara duymayacakları bir yerden geldi.

Nahl Sûresi 27 - 34. Ayetler

27.   Sonra kıyamet günü onları rezil edecek ve diyecek ki: "Hani nerede o sizin haklarında çekişip durduğunuz ortaklarım?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar dediler ki: "Gerçekten bütün sefalet ve zillet kafirlerin üstünedir."

28.   Onlar ki, kendilerine zulmederlerken melekler canlarını alırlar, o zaman bakarsın, şöyle diyerek teslim olmuşlardır: "Biz bir kötülük yapmıyorduk" (melekler onlara şöyle der:) Hayır, Allah sizin ne maksatla yaptığınızı tamamen bilir.

29.   Onun için, içinde kalmak üzere girin bakalım cehennemin kapılarından. "Bak artık kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!"

30.   Allah'dan korkup sakınanlara ise "Rabbiniz ne indirdi" denildiğinde "Hayır indirdi" demişlerdir. Bu dünyada güzel iş yapanlara güzel bir mükafat vardır ve elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir.

31.   Adn cennetleri; ona girecekler, onun altından nehirler akar, onlara orada ne isterlerse vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle mükafatlandırır.

32.   Onlar ki, melekler canlarını tertemiz olarak alırlar ve derler ki: "Selam size, cennete girin; çünkü çalışıyordunuz."

33.   O kafirler başka (bir şeyi) değil, ancak kendilerine melekelerin gelmesini veya Rabbinin emrinin gelmesini beklerler. Onlardan öncekiler de böyle yaptılar ve Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

34.   Onun için yapıp ettiklerinin kötülükleri başlarına musibet oldu ve o alay ettikleri şey kendilerini sarıverdi.

Nahl Sûresi 35 - 42. Ayetler

35.   Bir de müşrikler dediler ki: "Allah, dileseydi ne biz ne de atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık ve O'nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık." Bunlardan öncekiler de böyle yaptılar; buna karşı peygamberin vazifesi ancak açık bir tebliğden ibarettir.

36.   Andolsun, biz her ümmete: "Allah'a ibadet edin ve tağuttan sakının" diye (emretmesi için) bir peygamber gönderdik. Sonra içlerinden kimine Allah hidayet nasip etti, kiminin de üzerine sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde bir gezin de bakın, peygamberleri yalanlayanların sonu nasıl oldu?

37.   Sen, onların hidayet bulmalarını tutkuyla istesen de, şüphesiz Allah, sapıklıkta bırakacağı kimseleri hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur.

38.   "Allah, ölen kimseyi diriltmez" diye olanca yeminleriyle Allah'a yemin de ettiler. Hayır diriltilecek! Bu O'nun teahhüt buyurduğu gerçek bir vaaddir. Fakat insanların çoğu bilmezler.

39.   Diriltecek ki onlara ihtilaf ettikleri hakkı anlatsın ve onu inkar edenler kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler.

40.   Bizim herhangi bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, onun için sözümüz sadece ona "Ol" dememizdir. O, hemen oluverir.

41.   Allah uğrunda zulme uğradıktan sonra hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz; bununla beraber ahiretin mükafatı elbette daha büyüktür, bir bilselerdi.

42.   Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.

Nahl Sûresi 43 - 54. Ayetler

43.   Senden önce de kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.

44.   Onları apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderdik). Sana da bu Kur'an'ı indirdik ki, insanlara kendilerine indirileni anlatasın ve onlar düşünsünler diye.

45.   Kötülükleri yapmak için hile kurup duranlar, Allah'ın kendilerini yere geçirmesinden veya hatır ve hayallerine gelemeyeceği yerden kendilerine azap gelmesinden emin mi oldular?

46.   Veya dönüp dolaşırken Allah'ın kendilerini yakalayıvermesinden (emin mi oldular?) ki onlar, Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.

47.   Yahut kendilerini korkuta korkuta, eksilte eksilte alıvermesinden (emin mi oldular?) Demek ki Rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir.

48.   Ya görmediler mi? Allah'ın yarattığı her hangi bir şeye bir baksalar ya, gölgeleri sağ ve sollarında sürünerek Allah'a secdeler ederek döner dolaşır.

49.   Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'a secde eder. Gerek canlılar kısmından olsun, gerek melekler kısmından olsun, Allah'a secde ederler ve bunlar kibirlenmezler.

50.   Üstlerinden Rablerinin korkusunu duyarlar ve her ne emrolunurlarsa yaparlar.

51.   Allah buyurdu ki: "iki ilah edinmeyin, O, ancak bir ilahtır; onun için benden, yalnız benden korkun!"

52.   Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Din de daima O'nundur. Öyle iken siz Allah'dan başkasından mı korkuyorsunuz?

53.   Sizde nimet namına her ne varsa, Allah'tandır. Sonra size bir keder dokunduğu zaman da yalnız O'na yalvarırsınız.

54.   Sonra da sizden o kederi açtığı zaman, içinizden bir kısmı derhal Rablerine ortak koşarlar.

Nahl Sûresi 55 - 64. Ayetler

55.   Kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etmek için (öyle yaparlar). Şimdi zevk edin bakalım, fakat yarın bileceksiniz.

56.   Bir de bizim kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, hiçbir şey bilmeyen nesnelere bir pay ayırıyorlar. Andolsun, siz bu yaptığınız iftiralardan mutlaka mesul olacaksınız.

57.   Allah'a kızlar da isnad ediyorlar. Haşa! O, bundan münezzehtir. Canlarının istediği (erkek çocuklar) ise, kendilerinin oluyor.

58.   Halbuki onların birine bir kızı olduğu müjdelendiği zaman öfkesinden yüzü simsiyah kesilir.

59.   Verilen müjdenin kötü tesiriyle kavminden gizlenir. Onu hakaret üzere yanında mı tutacak, yoksa toprağa mı gömecek? Bak, ne kötü hüküm veriyorlar.

60.   Ahirete imanı olmayanlar için kötü sıfatlar vardır. Allah için ise, en yüce sıfatlar vardır. Güç ve hikmet sahibi olan O'dur.

61.   Bununla beraber Allah insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir zamana kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.

62.   Hem Allah'a kendilerinin hoşlanmayacakları şeyler isnad ediyorlar. Hem de dilleri kendilerine yalan söylüyor; en güzel akıbet onlarınmış! Doğrusu ateş onlarındır. Hem onlar ona en önde gideceklerdir.

63.   Andolsun, biz senden önce birçok ümmetlere peygamberler gönderdik. Buna karşı şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi. Bugün de O, onların velisidir ve onlar için elem verici bir azap vardır.

64.   Biz bu Kitab'ı sana ancak hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıklayasın ve iman edeceklere bir hidayet ve bir rahmet olsun diye indirdik.

Nahl Sûresi 65 - 72. Ayetler

65.   Evet, Allah gökten bir su indirdi de onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat verdi. Şüphesiz ki bunda dinleyen bir topluluk için bir ibret vardır.

66.   Kuşkusuz sizin için sağmal hayvanlarda da ibret vardır. Size karınlarında ki fışkı ile kan arasından halis bir süt içiriyoruz ki, içenlerin boğazından kolayca kayar gider.

67.   Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvalarından da, hem içki hem de güzel rızık çıkarırsınız. Şüphesiz bunda aklı olan bir topluluk için bir ibret vardır.

68.   Rabbin bal arısına da şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların) kuracakları çadırlardan göz göz evler kovanlar edin."

69.   "Sonra meyvaların hepsinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollara gir." İçlerinden renkleri çeşitli bir içecek (bal) çıkar ki onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için elbette bir ibret vardır.

70.   Hem Allah sizi yarattı, sonra sizi vefat ettiriyor, içinizden kimi de, biraz bilgiden sonra bir şey bilmez hale gelsin diye ömrün en kötü çağına (yaşlılığa) kadar yaşatılıyor. Şüphesiz Allah bilendir, kudretlidir.

71.   Allah, insanların bazısını bazısına rızıkta üstün kıldı; fazla rızık verilenler rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da kendilerini onlara eşit kılıcı değildirler. Şimdi Allah'ın nimetini mi inkar ediyorlar?

72.   Allah, size kendilerinizden eşler verdi ve size eşlerinizden oğullar ve torunlar verdi ve sizi hoş nimetlerden rızıklandırdı. Şimdi onlar batıla inanıp da Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?

Nahl Sûresi 73 - 79. Ayetler

73.   Allah'ı bırakıp da kendilerine göklerde ve yerde olan hiçbir rızkı veremeyen, ve verme ihtimali bulunmayan şeylere (putlara) tapıyorlar.

74.   Artık Allah'a benzerler icat etmeye kalkışmayın; çünkü Allah herşeyi bilir, siz bilemezsiniz.

75.   Allah hiçbir şeye kudretli olmayan ve başkasının mülkünde olan (bir köle) ile tarafımızdan kendisine güzel bir rızık nasip edip de o ondan gizli açık infak edip duran hür kimseyi misal olarak getirdi. Hiç bunlar eşit olurlar mı? Bütün hamd Allah'ındır. Amma çoğu kimseler bilmezler.

76.   Allah şunu da misal olarak getirdi; iki kişi, birisi dilsiz; hiçbir şeye kudreti yok, sadece efendisinin üstüne bir yüktür, ne tarafa gönderilse hiçbir hayra yaramaz. Hiç bu, adaletle emreden ve doğru yolda giden kimseye eşit olabilir mi?

77.   Bütün göklerin ve yerin gaybını bilmek de Allah'a mahsustur. Kıyametin kopması ise sadece göz açıp kapama gibidir ve hatta daha yakındır. Şüphe yok ki Allah her şeye kadirdir.

78.   Ve Allah sizi analarınızın karnından öyle bir halde çıkardı ki hiçbir şey bilmiyordunuz; öyle iken size işitme, gözler, gönüller verdi ki şükredesiniz.

79.   Görmediler mi? Baksalar ya, göğün boşluğunda emre boyun eğdirilmiş kuşlara, onları Allah'dan başka tutan nedir? Elbette bunda iman eden bir topluluk için çok ibretler vardır.

Nahl Sûresi 80 - 87. Ayetler

80.   Allah, evlerinizi bir huzur ve sukun yeri yaptı ve sizin için hayvan derilerinden gerek güç gününüzde gerekse konaklama gününüzde hafif hafif taşıyacağınız evler; yünlerinden, yapağılarından, kıllarından bir zamana kadar faydalanacağınız (giyinecek, kuşanacak, serilecek, döşenecek) bir eşya ve bir ticaret malı meydana getirdi.

81.   Allah, yarattığı şeylerden sizin için gölgeler yaptı. Sizin için dağlardan siperler yarattı. Hem sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, hem de savaşta koruyacak zırhlar yaptı. Bu suretle üzerinizde olan nimetini tamamlayacak ki siz halis müslüman olup esenlik yayasınız.

82.   Ey Resûlüm, bana karşı eğer yüz çevirirlerse, artık senin üzerine düşen apaçık bir tebliğdir.

83.   Onlar, Allah'ın nimetini tanırlar, sonra da onu inkar ederler. Onların çoğu kafirdirler.

84.   Bir gün de gelecek ki, her ümmetten bir şahit çıkaracağız. O gün, özür dilemeleri için kafirlere ne izin verilecek, ne de onlardan bir mazeret sunmaları istenecek.

85.   Zalimler azabı gördükleri zaman, artık onlardan azap ne hafifletilecek, ne de kendilerine mühlet verilecek.

86.   Müşrikler, Allah'a ortak koşmuş oldukları şeyleri gördükleri zaman "Ey Rabbimiz! İşte şunlar seni bırakıp da kendilerine taptığımız ortaklarımızdır" diyecekler. Onlar da onlara şu sözü fırlatacaklar: "Şüphesiz siz gerçekten yalancılarsınız."

87.   O gün Allah'a teslim olacaklardır. Bütün o uydurdukları şeyler (yalancı ilahlar) kendilerini bırakarak kaybolup gideceklerdir.

Nahl Sûresi 88 - 93. Ayetler

88.   Hem inkar etmiş hem de insanları Allah yolundan çevirmiş olanlar, işte onlara ifsad etmeleri sebebiyle azap üstüne azap ilave etmişizdir.

89.   O gün her ümmet içinden üzerlerine bir şahit çıkaracağız. Seni de onlara şahit getireceğiz. Ve bu Kitab'ı sana kısım kısım indirdik ki, her şey için bir açıklama, bir hidayet, bir rahmet ve Müslümanlara bir müjde olsun.

90.   Haberiniz olsun ki Allah size adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlığı olana vermeyi emrediyor. Çirkin işleri, kötülüğü ve azgınlığı yasaklıyor. Size nasihat ediyor ki dinleyip anlayıp tutasınız.

91.   Bir de antlaşma yaptığınızda Allah'ın ahdini yerine getirin ve sağlam sağlam ettiğiniz yeminleri bozmayın; nasıl bozarsınız ki ona Allah'ı kefil kılmıştınız? Şüphe yok ki, Allah ne yaparsanız tamamen bilir.

92.   Ve bir ümmet, diğer ümmetten (sayıca ve malca) daha fazla olduğu için yeminlerinizi aranızda bir hile vesilesi edinerek, ipliğini kat kat kuvvetle büktükten sonra sökmeye çalışan bir kadın gibi olmayın. Şüphesiz Allah, sizi onunla imtihan eder ve elbette ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri kıyamet günü size muhakkak açıklayacaktır.

93.   Allah dileseydi, elbette hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat o dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. Şüphesiz hepiniz bütün yaptıklarınızdan mesul olacaksınız.

Nahl Sûresi 94 - 102. Ayetler

94.   Yeminlerinizi aranızda hile ve fesada araç edinmeyin, sonra sağlam basmışken ayağınız kayar da Allah yolundan saptırdığınız için dünyada fena azabı tadarsınız; ahirette'de sizin için pek büyük bir azap vardır.

95.   Allah'ın ahdini az bir bedele değiştirmeyin. Eğer bilirseniz, şüphesiz Allah yanındaki sevap sizin için daha hayırlıdır.

96.   Sizin yanınızdaki dünya malı tükenir, Allah'ın yanındaki ise bakidir. Elbet biz sabredenlere yaptıkları amelin daha güzeliyle mükafatlarını mutlaka vereceğiz.

97.   Erkek veya kadın, her kim mü'min olarak iyi bir amel işlerse muhakkak ona güzel bir hidayet yaşatacağız ve yapmakta oldukları amelin daha güzeliyle mükafatlarını mutlaka vereceğiz.

98.   Şimdi, Kur'an okuduğun zaman önce o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.

99.   Gerçek şu ki, iman edip de Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hakimiyeti yoktur.

100. Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlaradır.

101. Bir ayetin yerine bir ayeti getirdiğimiz zamanki Allah neyi indirdiğini ve indireceğini çok iyi bilir. O şeytanın dostları: "Sen sadece bir iftiracısın" derdiler. Hayır, onların çoğu bilmezler.

102. Söyle onlara: "Kur'an'ı Rabbin katından hak olarak Ruh'ul Kudüs (Cebrail) indirdi ki iman edenlere sebat versin, müslümanlara bir hidayet ve bir müjde olsun."

Nahl Sûresi 103 - 110. Ayetler

103. Andolsun ki, biz onların: "Mutlaka Kur'an'ı bir insan öğretiyor" dediklerini biliyoruz. Kendisine nisbet ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur'an ise, Arapça olan bir dildir.

104. Allah'ın ayetlerine inanmayanları, elbette Allah, hidayete erdirmez ve onlar için elem verici bir azap vardır.

105. Yalanı ancak Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydurur, iftira ederler. İşte onlar yalancıların ta kendileridirler.

106. Her kim imanından sonra Allah'ı inkar ederse -kalbi iman ile mutmain olduğu halde (inkara) zorlanan başka- fakat kim kalbini kafirliğe açarsa, mutlaka onların üstüne Allah'tan bir gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.

107. Bu azabın sebebi; onların dünya hayatını sevmiş ve ahirete tercih etmiş olmalarıdır. Allah da kafirler topluluğunu doğru yola çıkarmaz.

108. Onlar, Allah'ın kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerdir.

109. Çare yok, onlar ahirette tamamen hüsrana uğrayacaklardır.

110. Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip, ardından da cihad edip, sabredenlerin (yardımcısıdır.) Kuşkusuz Rabbin, bunun arkasından elbette bağışlayandır, esirgeyendir.

Nahl Sûresi 111 - 118. Ayetler

111. O gün herkes nefsi için mücadele eder ve herkese işlemiş olduğu amelin karşılığı tamamıyla ödenir ve hiç birine zulmedilmez.

112. Birde Allah, bir şehri örnek verdi ki, güvenli ve huzur içindeydi, ona rızkı her yerden bol bol gelirdi; sonra onlar Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarına karşılık açlık ve korku elbisesini (sıkıntısını) tattırdı.

113. Andolsun, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onlar "Yalan söylüyor" dediler. Onlar zulmederlerken azap da kendilerini yakalayıverdi.

114. Onun için siz, Allah'ın size verdiği rızıklardan helal ve temiz olarak yeyin de Allah'ın nimetine şükredin, eğer O'na gerçekten ibadet edecekseniz, böyle yapın.

115. (Allah) size sadece ölüyü, kanı, domuz etini bir de Allah'tan başkası adına kesilen (hayvanı) haram kıldı. Ama her kim de mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmadan ve sınırı aşmadan (bunlardan yiyebilir). Artık şüphe yok ki Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir.

116. Sadece dilinizin yalan vasıflandırmasıyla "Şu helal, şu haram" demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphe yok ki Allah'a karşı yalan uydurmuş olanlar kurtuluşa eremezler.

117. (Kazandıkları) az bir menfaattir. Onlar için elem verici bir azap vardır.

118. Sana anlattıklarımızı daha önce Yahudi olanlara da haram kıldık. Onlara biz zulmetmedik, fakat kendi kendilerine zulmediyorlardı.

Nahl Sûresi 119 - 128. Ayetler

119. Sonra şüphesiz ki Rabbin, cehaletle kötülük işleyen, sonra arkasından tövbe edip düzelen kimseleri (bağışlayacaktır.) Kuşkusuz Rabbin bunun arkasından elbette bağışlayandır, esirgeyendir.

120. Muhakkak ki İbrahim tek başına Allah'a yönelen bir önder idi; bir hanif olarak Allah'a itaat için kıyam etmişti ve hiçbir zaman müşriklerden olmadı.

121. O'nun nimetlerine şükrediçiydi. (Allah), onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.

122. Biz ona hem dünyada güzellik verdik, hem de o, ahirette kuşkusuz salihlerdendir.

123. Sonra da sana vahyettik ki: "Hanif olarak İbrahim'in dinine uy! O, hiçbir zaman müşriklerden olmadı."

124. Cumartesi tatili, ancak onda ihtilaf edenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbin, kıyamet günü ihtilaf ettikleri şeyler hakkında aralarında elbette hükmünü verecektir.

125. Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et! Onlarla da en güzel şekilde mücadele et! Çünkü Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve doğru yolda gidenleri de en iyi bilen ancak O'dur.

126. Şayet ceza verecekseniz, size yapılan eziyetin misliyle ceza veriniz ama sabrederseniz, andolsun ki bu sabredenler için daha hayırlıdır.

127. Sabret, sabrın da ancak Allah'ın yardımıyladır. Onlar için üzülme ve çevirdikleri entrikalardan dolayı da endişe etme!

128. Çünkü Allah, kötülüklerden sakınanlar ve güzellik yapanlarla beraberdir.

Sayfa 11 / 26

  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
 
 
  • İLETİŞİM