• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

En'am Sûresi 19 - 27. Ayetler

19.   De ki: "Hangi şey şehadetçe en büyüktür?" De ki: "Hak peygamber olduğuma dair benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur'an bana vahyolundu ki sizi ve her kime ulaşırsa onu, uyarayım. Siz Allah ile beraber başka ilahlar olduğuna gerçekten şahitlik mi ediyorsunuz?" De ki: "Ben buna şahadet etmem" De ki: "O, ancak bir tek olan Allah'tır ve şüphesiz ki ben sizin şirk koştuklarınızdan tamamen uzağım."

20.   Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin âlimleri, o peygamberi kendi çocuklarını bilir gibi bilirler. Kendilerine yazık edenler, işte onlar iman etmezler.

21.   Allah'a iftira ederek yalan uyduran veya O'nun ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir? Şüphesiz zalimler kurtuluşa ermezler.

22.   Hele hepsini mahşere toplayacağımız gün; sonra ortak koşanlara diyeceğiz ki: "Hani nerde o sizin zannetmekte olduğunuz ortaklarınız?"

23.   Sonra ahirette başka fitnelik yapamayacaklar; sadece şöyle diyecekler: "Rabbimiz olan Allah'a yemin ederiz ki, vallahi biz müşrik değildik."

24.   Bak, kendileri nasıl yalan söylediler! Ve uydurdukları mabutlar kendilerinden nasıl kayboluverdi?

25.   İçlerinden kimi de seni Kur'an okurken dinler; fakat biz, onların anlamalarına engel olarak kalpleri üzerine kat kat örtüler getirmişizdir, kulaklarında da bir ağırlık vardır. Her türlü mucizeyi görseler de iman etmezler. Hatta o hak tanımaz kâfirler sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek: "Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.

26.   Öbürleri ise hem (insanları) peygamberlere yaklaşmaktan alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Bu suretle sadece kendilerini helak ederler de farkına varmazlar.

27.   Ateşin başında durdurulup da "Ah, n'olurdu bir geri gönderilsek de Rabbimizin ayetlerini inkâr etmesek ve mü'minlerden olsak!" dediklerini bir görsen!..

En'am Sûresi 28 - 35. Ayetler

28.   Hayır! Önceden gizleyip durdukları günahları karşılarına çıktı. Yoksa dünyaya geri çevrilselerdi, mutlaka o sakındırdıkları kötülüğe yine döneceklerdi. Şüphesiz ki onlar yalancıdırlar.

29.   Yine onlar: "Hayat ancak bu dünya hayatımızdan ibarettir; biz bir daha dirilecek değiliz" diyeceklerdi.

30.   Rablerinin huzuruna durdukları zaman onları bir görsen! (Allah:) "Nasıl!" diyecek; şu gördüğünüz gerçek değil miymiş? Onlar: "Rabbimize andolsun ki evet!" diyecekler. (Allah:) "O halde inkâr etmenizin cezası olarak azabı tadın!" buyuracak.

31.   Allah'ın karşısına çıkacaklarını inkâr eden kimseler gerçekten hüsrana uğramıştır. Nihayet kıyamet günü ansızın kendilerine gelip çatınca "Eyvah! Hayatta yaptığımız hatalardan dolayı yazıklar olsun bize!" derler. O an bütün günahlarını sırtlarına yüklenmiş götürüyorlardı. Bak ki, ne kötü yükler götürüyorlar.

32.   Dünya hayatı bir oyundan bir oyalanmadan başka bir şey değildir. Elbette ahiret yurdu muttakiler için daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız?

33.   Andolsun biliyoruz ki, söyledikleri laf seni gerçekten incitiyor. Bununla beraber onların "yalancı" dedikleri sen değilsin! Fakat zalimler Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar

34.   Andolsun senden önce gönderilen peygamberler de yalanlandı; onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda kendilerine yardımımız geldi. Öyle ya, Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki sana gönderilen peygamberlerin kıssalarından haber de geldi.

35.   Eğer onların yüz dönmeleri sana pek ağır geliyorsa, haydi kendi kendine yerin dibine inecek bir tünel veya göklere çıkacak bir merdiven arayıp da onlara bambaşka bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa hiç durma! (Bil ki, mucize göstermek peygamberlerin elinde değildir.) Allah dilemiş olsaydı elbette onları hidayet üzerinde toplardı; o halde sakın cahillerden olma!

En'am Sûresi 36 - 44. Ayetler

36.   Sadece samimi dinleyenler davete icabet eder. Ölülere gelince, onları Allah diriltir, sonra hepsi onun huzuruna çıkarılırlar.

37.   Durmuşlar da: "Ona bambaşka bir mucize indirilseydi ya!"diyorlar. De ki: şüphesiz Allah öyle bir mucizeyi indirmeye kadirdir. Fakat onların çoğu bilmezler."

38.   Hem yerde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi bir ümmet, bir topluluk olmasın. Biz, kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık. Sonra hepsi toplanır rablerinin huzuruna getirilirler.

39.   Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış bir takım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah, kimi dilerse onu şaşırtır ve dilediği kimseyi doğru yol üzerinde bulundurur.

40.   De ki: "kendinizi bir düşünür müsünüz, eğer Allah'ın azabı başınıza gelirse veya o kıyamet başınıza gelirse, Allah'tan başkasına mı dua edersiniz? Eğer doğru söylerseniz, söyleyin bakalım!"

41.   Doğrusu yalnız O'na dua edersiniz. O da dilerse feryat ettiğiniz belayı üzerinizden kaldırır ve o an siz ortak koştuklarınızın hepsini unutursunuz.

42.   Andolsun, senden önceki bir takım ümmetlere peygamberler gönderdik. Yalvarsınlar, boyun eğsinler diye onları darlık ve sıkıntılara uğrattık.

43.   Hiç olmazsa, onlara böyle azabımız geldiği vakit bari yalvarsaydılar. Fakat kalpleri katılaşmış, şeytan da kendilerine her ne yapıyorlar ise süslü göstermişti.

44.   Bu sebeple, kendilerine yapılan ikazları unuttuklarında, üzerlerine her şeylerin (dünyalıkların) kapılarını açtık. Sonunda kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlik ile tam feraha kavuştukları sırada ansızın tutup kendilerini yakalayıverdik. Hepsi bir anda bütün ümitlerini yitirdiler.

En'am Sûresi 45 - 52. Ayetler

45.   Artık o zulmeden topluluğun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

46.   De ki: "Söyleyin bakayım, eğer Allah sizin gözlerinizi ve kulaklarınızı alıverirve kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah'tan başka getirebilecek ilah kimdir? Bak, biz ayetlerimizi nasıl evirip-çevirip çeşitli biçimlerde açıklıyoruz. Sonra da onlar nasıl yüz çeviriyorlar!

47.   De ki: "Gördünüz mü kendinizi, şayet Allah'ın azabı ansızın, yahut açıkça başınıza gelirse, zalimler topluluğundan başkası mı helak olur?"

48.   Biz, o gönderilen peygamberleri ancak rahmetimizin müjdeleyicileri ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz. Onun için kim iman edip kendini düzeltirse, onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyecekler.

49.   Ayetlerimizi yalanlayanlar, fasıklığı adet edindikleri için kendilerine azap dokunacaktır.

50.   De ki: "Ben size, Allah'ın hâzineleri benim yanımdadır, demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Size 'Ben bir meleğim' de demiyorum. Ben ancak bana verilen vahye uyarım." De ki: "Kör olanla, gören bir olur mu? Artık düşünmeyecek misiniz?"

51.   Hem bununla (Kur'an'la) Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları uyarıp-korkut. Öyle ki kendileri için onun huzurunda ne bir dost ne de bir şefaatçi yoktur. Umulur ki onlar sakınırlar.

52.   Rablerinin cemalini isteyerek, sabah akşam O'na dua edenleri yanından kovma! Onların hesabından sana bir şey (sorumluluk), senin hesabından da onlara bir şey yoktur ki çaresizleri kovup da zalimlerden olacaksın.

En'am Sûresi 53 - 59. Ayetler

53.   Bazılarını bazısıyla işte böyle fitneye düşürdük (imtihan ettik) ki şöyle desinler: "Â! Şunlar mı Allah'ın aramızda lütfuna layık gördüğü kimseler?" Allah, şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?

54.   Ayetlerimize iman edenler, yanına geldikleri zaman de ki: "Selam size! Rabbiniz kendine rahmeti yazdı; içinizden her kim bilmeyerek bir kabahat yapmış, sonra ardından tevbe edip düzelmiş ise, şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir."

55.   Mücrimlerin yolu belli olsun diye ayetlerimizi işte böyle açıklıyoruz.

56.   De ki: "Ben sizin Allah'tan başka taptığınız şeylere tapmaktan nehyedildim". De ki: "Ben sizin arzularınıza uymam, o durumda şaşırmış ve doğru yolu bulmamışlardan olurum."

57.   De ki: "Ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerindeyim. Siz ise onu yalanladınız. Acele istediğiniz azap benim elimde değildir. Hüküm ancak Allah'ındır. O, hakkı anlatır ve O, ayırt edenlerin en hayırlısıdır."

58.   De ki: acele istediğiniz şey benim elimde olsaydı, sizinle aramızdaki iş çoktan bitirilmiş olurdu. Allah, haksız olanları daha iyi bilir.

59.   Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları ancak O bilir. O karada ve denizde ne varsa bilir. O, bilmeksizin bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıkları içindeki bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.

En'am Sûresi 60 - 68. Ayetler

60.   Geceleyin sizi kendinizden geçirip uyutan O'dur. Bununla beraber gündüz kazandıklarınızı bilir, sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün içinde sizi uyandırır. Sonra en son dönüşünüz yine O'nadır. Sonra yaptıklarınızı size haber verecektir.

61.   Kullarının üzerinde kudret ve tasarruf sahibi olan O'dur. Size hareketlerinizi kaydeden koruyucular gönderir. Hatta birinize ölüm geldiği zaman gönderdiğimiz melekler onun canını alırlar. Onlar vazifelerinde kusur etmezler.

62.   Sonra o canları alınanlar gerçek mevlâları olan Allah'a döndürülürler. İyi bilin ki hüküm O'nundur. O, hesap görenlerin en süratlisidir.

63.   De ki: "Karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?" O zaman gizliden gizliye yalvara yalvara dualar ederek şöyle dersiniz: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan, şeksiz şüphesiz şükredenlerden oluruz."

64.   De ki: "Ondan ve her sıkıntıdan sizi Allah kurtarır. Sonra da siz ortak koşarsınız!"

65.   De ki: "O, size üstünüzden veya altınızdan bir azap göndermeye yahut birbirinize düşürüp kiminiz kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter." Bak, iyice anlasınlar diye ayetleri nasıl açıklıyoruz!

66.   Bu (Kur'an), hak olduğu halde kavmin bunu yalanladı. De ki: "Ben üzerinize vekil değilim."

67.   Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır. İleride bileceksiniz."

68.   Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğün zaman başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Şayet şeytan sana bir an unutturursa, hatırladığın gibi hemen kalk, o zalimler topluluğu ile beraber oturma.

En'am Sûresi 69 - 73. Ayetler

69.   Gerçi Allah'tan korkanlara onların hesabından bir sorumluluk yoktur. Fakat bir uyarı olur, belki sakınırlar.

70.   Dinleri bir oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının kendilerini aldattığı kimseleri bırak. Bu Kur'an ile uyar ki, bir nefis kendi yaptıkları yüzünden azabın pençesine düşmesin. O zaman onun için Allah'tan başka ne bir himaye eden vardır, ne de şefaatçi; her türlü fidyeyi verse bile kabul edilmez. Onlar azabın pençesine teslim edilmiş kimselerdir. Nankörlük ettiklerinden dolayı onlar için sadece kaynar sudan bir içecek ve elem verici bir azap vardır.

71.   De ki: "Hiç biz Allah'ı bırakıp da, bize menfaat ve fayda vermeyecek nesnelere yalvarır mıyız?" Allah, bizi hidayetine kavuşturmuş iken, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşırken kendisini şeytanların ayartıp uçuruma çektikleri, arkadaşlarının ise: "Bize gel! diye doğru yola çağırdıkları avanak kimse gibi ardımıza mı dönelim?" De ki: "Şüphesiz Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim olmamız emredildi."

72.   Namazı kılın ve O'ndan korkun (diye emredildik), huzuruna götürülüp toplanacağınız O'dur.

73.   O, gökleri ve yeri hak ile yaratandır. "Ol!" dediği gün, her şey oluverir. Hak, O'nun dediğidir. Sur'a üfürüldüğü gün de mülk O'nundur. Gizliyi ve açığı bilir. O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdar olandır.

En'am Sûresi 74 - 81. Ayetler

74. Vaktiyle İbrahim babası Âzere şöyle demişti: "Sen putları kendine ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu ben, seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum."

75.   Bu suretle İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunü gösteriyorduk ki kesin inananlardan olsun.

76.   Gece onu kaplayınca, bir yıldız gördü, "Bu imiş Rabbim!" dedi. (Yıldız) batınca "Ben batanları sevmem" dedi.

77.   Ay'ı doğarken görünce: "Bu imiş Rabbim!" dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki, Rabbim beni erdirmeseydi, elbette şu şaşkın topluluktan olacakmışım" dedi.

78.   Güneşi doğarken görünce: "Bu imiş Rabbim, bu hepsinden büyük!" Dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Haberiniz olsun, ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."

79.   Ben her dinden geçip sadece hakka eğilerek, yüzümü göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah'a döndüm. Ben müşriklerden değilim.

80.   Kavmi de ona karşı delil getirmeye kalkıştı. O dedi ki: "Siz bana Allah hakkında delil getirmeye mi kalkışıyorsunuz? Hâlbuki O, bana doğru yolu gösterdi. Sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden ise, ben hiçbir zaman korkmam. Rabbim dilemedikçe onlar bana hiçbir şey yapamaz. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Artık düşünmeyecek misiniz?"

81.   "Hem nasıl olur da ben sizin ortak koştuklarınızdan korkarım? Baksanıza, siz Allah'ın hiçbir delil indirmediği şeyleri, O'na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz. Şu halde güvende olmaya iki taraftan hangisi daha layıktır? Eğer biliyorsanız (söyleyin)."

En'am Sûresi 82 - 90. Ayetler

82.   İman edip de imanlarına bir haksızlık karıştırmayan kimseler, işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler onlardır.

83.   Bu, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Biz, dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.

84.   Bundan başka ona İshak ile Yakub'u ihsan ettik ve her birini hidayete erdirdik. Daha önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete erdirmiştik. İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.

85.   Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete erdirdik), hepsi sahillerdendir.

86.   İsmail'i, Elyesa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete erdirdik.) Her birini âlemlere üstün kıldık.

87.   Atalarından, soylarından ve kardeşlerinden bir kısmına da üstün kıldık. Onların hepsini seçtik ve doğru yola ilettik.

88.   İşte o yol, Allah'ın hidayetidir. O, kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Eğer onlar ortak koşmuş olsalardı, bütün çabaları bir hiç olmuş gitmişti.

89.   İşte onlar, kendilerine kitap, hüküm ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Şimdi onlar bunu inkâr ediyorlarsa, biz, onların yerine bunları inkâr etmeyen bir ümmeti getiririz.

90.   İşte o peygamberler, Allah'ın hidayete ulaştırdığı kimselerdir. Sen de onların gittiği yoldan yürü. De ki: "Ben buna karşılık sizden bir ücret istemem. O (Kur'an) âlemleri irşad için sadece bir öğüttür."

En'am Sûresi 91 - 94. Ayetler

91.   (Yahudiler) Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar; çünkü: "Allah, hiçbir beşere bir şey indirmedi" dediler. De ki: "Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Siz onu parça parça kağıtlar yapıp bunları açıklıyor, bir çoğunu da gizliyorsunuz. Bununla beraber şimdi size, sizin ve atalarınızın bilmediği hakikatler öğretilmektedir." "Allah" de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynaya dursunlar.

92.   İşte bu (Kur'an) feyzi, bereketi dünyayı saracak, önceki kitapları doğrulayıcı ve Mekke ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kitaptır. Ahirete iman edenler buna da iman ederler. Onlar namazlarını koruyanlardır.

93.   Uydurduğu yalanı Allah'a isnad eden veya kendine bir şey vahyedilmemişken "bana vahyolunuyor" diyen kimseden, bir de "Allah'ın indirdiği ayetler gibi ben de indireceğim" demekte olan kimseden daha zalim kim olabilir? Zalimler ölüm dalgaları içinde boğulurken, melekler ellerini uzatmış, onlara: "Haydi, canlarınızı kurtarın! Bu gün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız; çünkü Allah'a karşı gerçek olmayanı söylüyor ve Allah'ın ayetlerine karşı kibirlilik taslıyordunuz" derken onları bir görsen!

94.   Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz. Size verip hayaline daldırdığımız suretleri arkanızda bıraktınız. Hani sizin yaratılışınızda ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi yanınızda görmüyoruz. Gördünüz ya aranızdaki bağlar didik didik koptu ve sandığınız şeylerin hepsi sizden kaybolup gitti.

En'am Sûresi 95 - 101. Ayetler

95.   Allah taneleri ve çekirdekleri çatlatandır. Ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkarandır. İşte size söylüyorum, Allah budur. Şimdi söyleyin haktan nasıl çevriliyorsunuz?

96.   O, tan yerini ağartıp sabahı çıkarandır. Geceyi bir dinlenme zamanı kılmış, güneşi ve ayı da bir hesap ölçüsü kılmıştır. İşte bu, aziz olan, pek iyi bilen Allah'ın takdiridir.

97.   O, karada ve denizde doğru yolu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Gerçekten biz, ilim ehli olanlar için ayetleri geniş geniş açıkladık.

98.   O, sizi tek bir nefisten yaratandır. Sizin için bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacağınız yer vardır. Gerçekten biz, ince anlayışlı olanlar için ayetleri ayrıntılı bir şekilde açıkladık.

99.   O, gökten su indirendir. Her şeyin bitkisini onunla çıkardık, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne binmiş taneler çıkarıyoruz. Hurma ağacının tomurcuğundan da sarkan salkımlar, üzüm bağları, birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve nar bahçeleri (meydana getirdik.) Meyve verdiği zaman, bir de olgunlaştığında her birinin meyvesine bakın. Şüphesiz şu size gösterilende, iman ehli olanlar için birçok ayetler vardır.

100. Bir de tuttular, Allah'a cinleri ortak koştular. Hâlbuki O, onları yarattı. Bundan başka ona oğullar ve kızlar yakıştırdılar; ne dediklerini bilmiyorlar. O'nun zatı sübhanisi onların ileri sürdüğü vasıflardan çok münezzeh ve yücedir.

101. Göklerin ve yerin yaratıcısıdır. O'nun bir eşi olması mümkün değilken, çocuğunun olması nasıl düşünülebilir? O, her şeyi yaratandır. O, her şeyi bilendir.

En'am Sûresi 102 - 110. Ayetler

102. İşte size bu vasıflar ile işaret olunan yüce zat Rabbiniz olan Allah'dır. O'ndan başka ilah yoktur. Her şeyin yaratıcısı O'dur. O halde O'na kulluk edin, her şeye karşı güvenilip dayanılacak O'dur.

103. Gözler O'nu görmez. O ise gözleri görür. O, latif olandır, haberdar olandır.

104. Doğrusu Rabbinizden size birçok basiretler (idrak kabiliyeti) gelmiştir. Artık kim gözünü açıp da görürse kendi lehine, kim de körlük ederse kendi aleyhinedir. O halde ben sizin üzerinize bekçi değilim.

105. Yine âyetleri böyle şekilden şekle koyup açıklıyoruz ki, hem o körlük edenler sana "ders almışsın" desinler, hem de ilim sahibi olanlar için onu iyice açıklayalım.

106. Rabbinden sana ne vahyolunuyorsa, ona tabi ol. O'ndan başka ilah yoktur. Müşriklere bakma, onlardan yüz çevir.

107. Allah dileseydi müşrik olmazlardı. Biz seni onların üzerine gözcü olarak göndermedik, sen onlara vekil de değilsin.

108. Onların Allah'tan başka taptıklarına sövmeyin ki, onlar da bilmeksizin haddi aşarak Allah'a sövmesinler. İşte böyle her ümmete yaptıklarını cazip gösterdik. Sonra ise hepsi dönüp Allah'a varacaklar. O zaman yaptıklarını kendilerine tamamen haber verecektir.

109. Bir de olanca yeminleriyle Allah'a yemin ettiler ki, eğer kendilerine bambaşka ayet gelirse, kesin olarak ona iman edeceklermiş. De ki: Ayetler, ancak Allah katindadır. Siz bilmez misiniz ki, doğrusu onlar o ayet geldiği zaman da iman etmeyecekler.

110. İlk önce buna iman etmedikleri gibi, biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz, (yine hakkı anlamaz, iman etmezler.) Onları şaşkın olarak azgınlıkları içinde bırakırız.

En'am Sûresi 111 - 118. Ayetler

111. Biz, onlara dedikleri gibi melekler indirmiş olsak, ölüler kendileriyle konuşsa ve her şeyi toplayıp karşılarında kefil göstersek, Allah'ın dilemesi dışında, yine de iman edecek değillerdir. Fakat çokları bu hakikati bilmiyorlar.

112. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O halde bırak şunları uydurdukları hurafeler ile baş başa kalsınlar.

113. Bir de o yaldızlı söze, ahirete inanmayanların gönülleri aksın, onu beğensinler ve ele geçirmekte oldukları fenalıkları elde etmeye devam etsinler diye böyle yaparlar.

114. De ki: "Allah size kitabı açıkça indirmiş iken ben Allah'dan başka hakem mi isteyeceğim? Kendilerine kitap verdiklerimiz de bilirler ki o tamamıyla hak olarak senin Rabbinden indirilmiştir. Sakın şüpheye düşenlerden olma!"

115. Rabbinin kelamı doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.

116. Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar sadece zanna tabi olurlar ve sadece yalan söylerler.

117. Şüphesiz Rabbin kimin kendi yolundan saptığını en iyi bilendir. Doğru yolda gidenleri de en iyi bilen O'dur.

118.  O halde onun ayetlerine inanan mü'minler iseniz, üzerlerine Allah'ın ismi anılarak (kesilenlerden) yeyin.

En'am Sûresi 119 - 124. Ayetler

119. O size yemek zorunda kaldığınızın dışında haram kıldığı şeyleri ayrı ayrı bildirmiş iken, üzerlerine Allah'ın ismi anılarak kesilmiş olanlardan niye yemiyorsunuz? Evet bir çoğu bildikleriyle değil, sırf arzularıyla saptırıyorlar. Şüphesiz ki, Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir.

120. Günahın açığını da, gizlisini de bırakın; çünkü günah işleyenler, yarın kazandıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir.

121. Üzerlerine Allah'ın ismi anılmadan kesilenlerden yemeyin; çünkü bu, kuşkusuz büyük günahtır. Bununla beraber şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmek için mutlaka telkinde bulunurlar. Eğer onlara itaat ederseniz şüphesiz siz de müşrikler olursunuz.

122. Bir adam, öldüğü zaman kendisini dirilttiğimiz ve kendisine insanlar içinde yürüyebileceği bir nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalmış ve ondan bir türlü çıkamayacak bir halde bulunan kimse gibi olur mu? Fakat kâfirlere yaptıkları böyle yaldızlı gösterilmektedir.

123. Böylece biz, her şehirde, orada hilekârlık yapmaları için günahkârların büyüklerini liderler yaptık. Hâlbuki bunlar hileyi başkalarına değil, kendilerine yapıyorlar ama farkına varmıyorlar.

124. Bunlara bir ayet geldiği zaman "Allah'ın peygamberlerine verilen risaletin aynısı bize verilmedikçe sana asla iman etmeyiz" diyorlar. Allah peygamberliğini nereye vereceğini daha iyi bilir. Günahkârlara, yaptıkları hileler sebebiyle yarın Allah katında aşağılık ve şiddetli bir azap isabet edecektir.

En'am Sûresi 125 - 131. Ayetler

125. Allah her kimi hidayetine erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar, gönlüne genişlik verir; her kimi de sapıklıkta bırakmak isterse, onun da kalbini daraltır, öyle sıkıştırır ki öfkesinden göğe çıkacak sanırsın. Allah iman etmeyenleri hep böyle pislik içerisinde bırakır.

126. Bu (İslâm dini) ise, Rabbinin dosdoğru yoludur. Biz, aklını başına alacak topluluk için ayetleri ayrıntılı olarak açıkladık.

127. Onlara Rablerinin katında esenlik yurdu vardır. Bütün yapacakları işlerde onların velisi O'dur.

128. Allah onların hepsini topladığı gün: "Ey cin topluluğu! Gerçekten şu insanlarla çok uğraştınız" der. Onların insanlardan olan dostları: "Ey Rabbimiz! Birbirimizden istifade ettik ve bizim için belirlediğin sürenin sonuna ulaştık." derler. Buyuracak ki: "Ateş, içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir. Allah'ın dilediği zamanlardan başka hepiniz orada kalacaksınız." Şüphesiz Rabbin, hikmet sahibidir, bilendir.

129. İşte biz, kazandıkları günah sebebiyle zalimlerin bir kısmını bir kısmına böyle dost ederiz.

130. "Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size ayetlerimi anlatan ve bu günün gelip çatacağını haber veren peygamberler gelmedi mi?" "Ey Rabbimiz! Kendi aleyhimize şahitlik ederiz." derler. Evet! Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahit oldular.

131. Gerçek şu ki: Halkı gafil haldeyken, Rabbin memleketleri zulüm ile helak edecek değildir.

En'am Sûresi 132 - 137. Ayetler

132. Her biri için yaptıkları işlere göre dereceler vardır. Rabbin onların yaptıkları işlerden gafil değildir.

133. Rabbin, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırır, sizi başka bir kavmin soyundan yarattığı gibi sizden sonra yerinize dilediğini getirir.

134. Size vaat edilen ne ise mutlaka başınıza gelecektir, siz onun önüne geçemezsiniz.

135. De ki: "Ey kavmim! Bütün kuvvetinizle elinizden geleni yapın; ben vazife mi yapıyorum. Dünyanın sonu kimin lehine olacağını yakında bileceksiniz. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermezler."

136. Tuttular, Allah'ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan O'nun için bir pay ayırdılar, zanlarınca "Şu Allah'ındır, şu da ortak putlarımızındır." dediler. Ama ortakları için olan (pay) Allah tarafına geçmez, Allah için ayrılan pay ise ortakları tarafına geçer. Ne kötü hüküm veriyorlar!

137. Yine bunun gibi taptıkları putları, müşriklerden çoğuna kız çocuklarını öldürmeyi iyi bir şey gösterdi. Böylece, hem kendilerini helak ediyor, hem de dinlerini berbat edip bozuyorlar. Eğer Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde bırak onları, uydurdukları konularla ne halleri varsa görsünler.

En'am Sûresi 138 - 142. Ayetler

138. Zanlarınca dediler ki: "Şu tanrı için ayrılan hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Bunları ancak dilediğimize yedireceğiz. Şunlar da sırtları (binilmesi) yasaklanmış hayvanlardır." Diğer bir takım hayvanları da Allah'ın ismini anmadan boğazlarlar. Bunların hepsini Allah'a iftira ederek yaparlar. İftira ettikleri için Allah yakında cezalarını verecektir.

139. Bir de "Şu hayvanların karınlarındaki yavrular, yalnız erkeklerimize aittir, kadınlarımıza ise haramdır. Eğer ölü doğarsa, o zaman kadın-erkek hepsi onda ortaktır" dediler. Allah, bu değerlendirmelerinin cezasını yakında verecektir. Şüphesiz O, hikmet sahibidir, bilendir.

140. Bilgisizlikleri yüzünden düşüncesizce çocuklarını öldürürler ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği nimetleri, Allah'a iftira ederek kadınlara haram ve yasak kılanlar, şüphe yok ki ziyana uğramışlardır. Onlar, yanlış gittiler ve hiçbir zaman muvaffak olmadılar.

141. Çardaklı ve çardaksız cennet bağlarını, tatları ve ürünleri farklı ekinleri, hurmaları, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytinleri, narları yaratan hep O'dur. Her biri ürün verince ürününden yeyin, hasad günü de hakkını (zekâtını) verin, bununla beraber israf etmeyin, çünkü O, israf edenleri sevmez.

142. Hayvanlardan yük taşıyanı ve (yünlerinden tüylerinden) döşek yapılanları yaratan O'dur. Allah'ın size rızık olarak verdiği nimetlerden yeyin, fakat şeytanın adımlarına uymayın; çünkü o sizin için apaçık düşmandır.

En'am Sûresi 143 - 146. Ayetler

143. Dişi ve erkek olarak sekiz eş (yarattı:) koyundan iki, keçiden iki. De ki: "iki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi, ya da o iki dişinin rahimlerinin kapsadığı (yavruları) mı? Eğer doğru iseniz bana bir ilimle haber verin."

144. Deveden de iki, sığırdan da iki. De ki: "iki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi, ya da o iki dişinin rahimlerinin kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah size bu yasağı emrederken şahit miydiniz? Bilgisizce insanları saptırmak için uydurduğu yalanı Allah'a isnad edenden kim daha zalimdir?" Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğru yola çıkarmaz.

145. De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek kimseye haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlar müstesna: Leş, yahut dökülen kan yahut domuz eti ki o şüphesiz pistir veya Allah'dan başkası adına kesilmiş bir hayvan. Kim bunlardan yemek zorunda kalırsa, başkasına zarar vermemek ve zaruret miktarını aşmamak şartıyla (bu sayılanlardan yiyebilir.)" Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

146. Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Bir de bunlara sığır ve koyunlardan, sırtlarında olan veya bağırsakları üzerinde bulunan veya kemiklere karışan dışında iç yağlarını da haram kıldık. Bu, isyan ve zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezadır. Şüphesiz ki biz, her hususta doğru olanlarız.

En'am Sûresi 147 - 151. Ayetler

147. Seni yalanlamaya kalkışırlarsa, de ki: Rabbiniz bitmez tükenmez bir rahmet sahibidir. Fakat günahkârlar topluluğundan O'nun azabı uzaklaştırılmaz.

148. Müşrik olanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz müşrik olurduk, ne atalarımız, ne de bir şeyi haram kılabilirdik." Bunlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı; sonunda azabımızı tattılar. De ki: "Yanınızda bize açıklayabileceğiniz bilgi denebilecek bir şey var mı? Siz ancak bir zanna uyuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz."

149. De ki: "Kesin bilgi ancak Allah'ındır. Evet! O, dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi."

150. De ki: "Haydin! Allah bunu haram etti diye şehadet edecek şahitlerinizi getirin!" eğer gelip şehadet ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme. Ayetlerimizi yalanlayanların, ahirete inanmayanların arzularına uyma. Onlar Rablerine başkasını denk tutuyorlar.

151. De ki: "Gelin size Rabbinizin neyi haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, babanıza, ananıza iyilik edin, yoksulluk yüzünden çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de onların da rızkını biz veririz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın, Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin. İşittiniz ya! İşte size O, bunları emretti; umulur ki akıl erdirirsiniz."

En'am Sûresi 152 - 157. Ayetler

152. Yetimin malına rüşt çağına erinceye kadar en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. Ölçeği ve tartıyı tam ve denk tutun. Bir kimseye ancak gücünün yettiğini yükleriz. Söz sahibi olduğunuz zaman, yakınınız dahi olsa adaleti gözetin. Allah'a verdiğiniz sözü yerine getirin. İşittiniz ya! İşte O, bunları size emretti. Umulur ki düşünüp öğüt alırsınız.

153. Bu benim dosdoğru yolumdur. Hep onu takip edin, başka yollar takip etmeyin ki sizi O'nun yolundan ayırıp parçalamasınlar. Duydunuz ya! İşte size O, bunu emretti. Umulur ki korkup sakınırsınız.

154. Sonra iyilik yapanlara (nimetimizi) tamamlamak, her şeyi açıklamak, bir hidayet ve rahmet olarak Musa'ya kitabı (Tevrat'ı) verdik. Umulur ki onlar Rablerine kavuşacaklarına iman ederler.

155. Bu (Kur'an) ise, bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Bundan böyle buna tabi olun ve sakının. Umulur ki rahmetimize erersiniz.

156. "Bizden önce kitap yalnız iki topluluğa indirildi, biz ise onların okunmasından kesinlikle habersizdik" demeyesiniz.

157. "Eğer bize kitap indirilmiş olsaydı, şüphesiz onlardan daha çok muvaffak olurduk." demeyesiniz diye (Kur'an'ı) indirdik. İşte size Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Artık kim Allah'ın ayetlerini inkâr eden ve ondan alıkoyup-çevirenden daha zalimdir? Elbette biz ayetlerimizden alıkoyup çevirenleri, bu kabahatleri yüzünden azabın en müthişiyle cezalandıracağız.

En'am Sûresi 158 - 165. Ayetler

158. Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbin gelmesini veya Rabbinin bazı alametleri gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye o günkü imanı hiçbir fayda vermez. De ki: "Bekleyin; çünkü biz, şüphesiz bekliyoruz."

159. Dinlerini parça parça edip de grup grup o anlar var ya, senin onlarla hiçbir alakan yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Sonra O, kendilerine yaptıklarını haber verecektir.

160. Kim bir iyilik ile gelirse, ona on katı verilir; kim de bir kötülük ile gelirse, o sadece misliyle cezalandırılır. Hiç birine haksızlık edilmez.

161. De ki: "Rabbim beni şeksiz şüphesiz dosdoğru bir yola doğru, sağlam bir dine, başka dinlerden sıyrılıp sadece hakka yönelen İbrahim'in dinine iletti. O, hiçbir zaman müşriklerden olmadı."

162. De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi olan Allah içindir."

163. O'nun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.

164. De ki: "Allah, her şeyin Rabbi iken ben O'ndan başka Rab mi isteyeceğim?

Herkesin kazandığı ancak kendisine aittir. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Sonra dönüp Rabbinize varacaksınız. O zaman O, ihtilafa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir."

165. O, sizi yeryüzünün halifeleri yaptı, kiminizi kiminize göre derecelerle üstün kıldı; bunun hikmeti ise, size verdiği şeylerde sizi imtihan etmektir. Şüphe yok ki Rabbin azabı çabuk olandır, yine şüphe yok ki O, yegâne bağışlayan, yegâne esirgeyendir.

A'raf Sûresi 1 - 11. Ayetler

Bismillahirahmanirrahim

1.     Elif, Lam, Mim, Sad.

2.     (Bu), kendisiyle uyarman ve mü'minlere de bir öğüt olmak üzere sana indirilen bir kitaptır. Sakın bundan dolayı yüreğinde bir sıkıntı olmasın.

3.     Rabbinizden size indirilene uyun. O'ndan başka birtakım dostlara uyup Allah'a isyan etmeyin. Siz pek az düşünüyorsunuz.

4.     Biz nice ülkeleri helak ettik. Gece yatarlarken veya gündüz uyurlarken azabımız onlara gelivermiştir.

5.     Azabımız kendilerine geldiği zaman: "Biz gerçekten zalimlerden idik" demelerinden başka yakarışları olmadı.

6.     Elbette peygamber gönderilen ümmetlere soracağız ve elbette gönderilen peygamberlere de soracağız.

7.     Soracağız da, kendilerine karşı olan-biteni tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Öyle ya biz onlardan habersiz değildik.

8.     Hem o gün tartı haktır. Artık kimin tartıları ağır basarsa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

9.     Kimin de tartıları hafif gelirse, işte bunlar, ayetlerimize haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerine yazık edenlerdir.

10.   Andolsun, sizi yeryüzüne yerleştirdik ve sizin için orada geçim vasıtaları yaptık. Siz çok az şükrediyorsunuz.

11.   Doğrusu önce atanız Âdem'i yarattık, sonra ona suret verdik, sonrada meleklere dedik ki: "Âdem'e secde edin!" hemen secde ettiler, ancak İblis secde edenlerden olmadı.

A'raf Sûresi 12 - 22. Ayetler

12.   (Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim halde seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (iblis) "Ben ondan daha hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın" dedi.

13.   (Allah:) "Hemen in oradan, orada büyüklenmek senin haddin değildir. Haydi çık, çünkü sen aşağılıklardansın" buyurdu.

14.   (İblis:) "Bana, (insanların) diriltilecekleri güne kadar mühlet ver" dedi.

15.   (Allah:) "Haydi sen mühlet verilenlerdensin" buyurdu.

16.   Dedi ki: "Öyleyse beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstünde oturacağım."

17.   "Sonra onlara önlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sen de çoğunu şükredici bulamayacaksın."

18.   (Allah:) "Kınanmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, kesinlikle hepinizi cehenneme doldururum." buyurdu.

19.   "Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. İkiniz dilediğiniz yerde yeyin. Ama şu ağaca yaklaşıp da zalimlerden olmayın."

20.   Derken şeytan örtülüp gizlenen yerlerini bunlara göstermek için ikisine de vesvese verdi ve: "Rabbiniz size başka bir şey için değil, sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye bu ağacı yasakladı" dedi.

21.   "Gerçekten ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim" diye ikisine de yemin etti.

22.   Böylece ikisini de kandırarak makamlarından aşağı çekti. Ağacı tattıkları zaman çirkin yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri de kendilerine: "Ben sizi bu ağaçtan men etmemiş miydim? Ve haberiniz olsun bu şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye nida etti.

A'raf Sûresi 23 - 30. Ayetler

23.   Dediler ki: "Rabbimiz! Kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz, merhamet etmezsen, şüphesiz hüsrana uğrayanlardan oluruz."

24.   (Allah) buyurdu ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde bir zaman kadar yerleşme ve geçim vardır."

25.   Buyurdu ki: "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan çıkarılacaksınız."

26.   Ey Âdemoğulları! Bakın size çirkin yerlerinizi örtecek elbise ve süslenecek giysi indirdik. Fakat takva elbisesi, işte o hepsinden daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki düşünüp ibret alırlar.

27.   Ey Âdemoğulları! Şeytan, babanızla ananızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için cennetten çıkardığı gibi, sakın sizi de bir belaya uğratmasın; çünkü o ve taraftarları sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kıldık.

28.   Bir edepsizlik yaptıkları zaman da: "Atalarımızı böyle bulduk, bunu bize Allah emretti" derler. De ki: Allah edepsizliği emretmez. Bilmediğiniz şeyleri Allah'ın üstüne mi atıyorsunuz?

29.   De ki: "Rabbim adaleti emretti. Her secde ettiğiniz de yüzlerinizi (O'na) çevirin ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na ibadet edin. Sizi başlangıçta O yarattığı gibi, yine O'na döneceksiniz."

30.   Bir kısmını hidayete erdirdi, bir kısmına da sapıklık hak oldu; çünkü bunlar Allah'ı bırakıp şeytanları dostlar edindiler. Bir de kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.

A'raf Sûresi 31 - 37. Ayetler

31.   Ey Âdemoğulları! Her namaz ve tavaf esnasında setri avrete dikkat etin. Yeyin, için fakat israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez.

32.   De ki: "Allah'ın kullar için yarattığı elbise ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De ki: "Onlar dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnız onlar içindir." İlim ehli olanlar için ayetleri böyle açıklıyoruz.

33.   De ki: "Rabbim ancak: Açık ve gizli bütün hayâsızlıkları her türlü günahı, haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi ortak koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır."

34.   Her ümmet için bir ecel vardır. Müddetleri gelince, ne bir an geri kalırlar ne de bir an öne geçerler.

35.   Ey Âdemoğulları! İçinizden size ayetlerimizi anlatan peygamberler gelir de her kim onlara karşı gelmekten sakınır ve kendini ıslah ederse, artık onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

36.   Ayetlerimizi yalanlayanlara ve bunlara iman etmeyi kibirlerine yediremeyenlere gelince, böyleler ateşin arkadaşlarıdır; orada ebedi olarak kalacaklardır.

37.   Allah'a iftira eden veya onun ayetlerini yalanlayan kimseden daha zalim kim olabilir? Bunlara kitaptan nasipleri erişir. Sonunda kendilerine göndereceğimiz melekler canlarını alırlarken: "Hani Allah'ı bırakıp da taptıklarınız nerede?" dediklerinde, "Onlar bizi bırakıp kayboldular" derler. Ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerinde şahitlik ederler.

A'raf Sûresi 38 - 43. Ayetler

38.   (Allah:) "sizden önce geçmiş cin ve insan toplulukları arasında siz de ateşe girin" buyurur. Her ümmet girdikçe dindaşlarını lanetler. Nihayet hepsi orada bir araya gelince, sonrakiler öncekileri göstererek: "Rabbimiz! İşte şunlar bizi yoldan çıkardılar, onun için onlara ateşten iki kat azap ver" derler. (Allah da:) "Her biriniz için iki katıdır, fakat siz bilmiyorsunuz?" buyurur.

39.   Öncekiler de sonrakilere derler ki: "Sizin de bize karşı bir üstünlüğünüz olmadı, kendi kazandıklarınızın cezası olarak azabı tadın."

40.   Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara iman etmeyi kibirlerine yediremeyen kimselere gök kapıları açılmaz ve deve iğnenin deliğinden girinceye kadar onlar cennete giremezler. Günahkârları işte böyle cezalandırırız.

41.   Onlar için cehennem ateşinden bir yatak ve üstlerine örtüler vardır. Zalimleri işte böyle cezalandırırız.

42.   İman edip iyi işler yapanlara gelince, -hiçbir kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte bunlar cennet ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardır.

43.   Cennette göğüslerinde kinden ne varsa hepsini söküp atmışızdır. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: "Hidayetiyle bizi buna ulaştıran Allah'a hamdolsun. O bize hidayet etmeseydi, kendiliğimizden bunun yolunu bulmamıza imkân yoktu. Hakikaten Rabbimizin peygamberleri gerçeği getirmişler." Onlara şöyle seslenilir: "İşte bu gördüğünüz cennete, yapmış olduğunuz ameller sebebiyle varis kılındınız."

Sayfa 6 / 26

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
 
 
  • İLETİŞİM