• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Bakara Sûresi 177 - 181. Ayetler

177. Hayra ermek, yüzlerinizi kâh doğu tarafına kâh batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl hayra eren o kimsedir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere iman edip, dilenenlere ve esirlere seve seve mal verir, namazı kılar, zekâtı öder. Bir de anlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı ve hastalık hallerinde ve savaşın şiddetli zamanlarında sabreder. İşte muttaki olanlar bunlardır.

178. Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas yazıldı. Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi! Ancak her kim kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa; o vakit yapılması gereken, birinin örfe uyması, birinin de ona borcunu güzellikle ödemesidir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa, artık onun için elem verici bir azap vardır.

179. Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için bir hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.

180. Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır/mal bırakacaksa, babası, anası ve en yakın akrabası için uygun bir biçimde vasiyet etmek (Allah'dan korkanlar üzerine yerine getirilmesi vacip olan bir hak olarak) size yazıldı.

181. Her kim bunu duyduktan sonra vasiyeti değiştirirse, günahı elbette onu değiştirenlerin boynunadır. Şüphesiz Allah işitir ve bilir.

Bakara Sûresi 182 - 186. Ayetler

182. Her kim vasiyet edenin hata etmesinden veya günaha girmesinden endişe eder de iki tarafın aralarını düzeltirse, böyle yapmasında günah yoktur. Şüphesiz Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

183. Ey iman edenler! Size oruç yazıldı (farz kılındı); nitekim sizden öncekilere de yazılmıştı. Umulur ki korunursunuz.

184. (Oruç) sayılı günlerdedir. İçinizden hasta veya seferde olanlar, tutamadıkları günler sayısınca diğer günlerde kaza eder. Oruç tutmaya gücü yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye vermek gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, kendisi için bu daha hayırlıdır. Bununla beraber eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.

185. Ramazan ayı, insanları irşat için doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa (erişirse) onda oruç tutsun; kim de hasta yahut seferde ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bunlar, sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola ulaştırmasına karşılık, Allah'ı tekbir ile tazim etmeniz içindir. Umulur ki şükredersiniz.

186. Şayet kullarım sana, beni soracak olursa, muhakkak ki ben onlara çok yakınımdır, bana dua edince dua edenin duasına icabet ederim. O halde onlar da benim davetime uysunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki doğru yolu bulalar.

Bakara Sûresi 187 - 190. Ayetler

187. Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmanız (cinsi münasebet) size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbise mesabesindesiniz. Allah nefsinize kötülük ettiğinizi bildiği için tövbenizi kabul etti ve sizi affetti. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığını isteyin. Fecrin beyaz ipliği, siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yeyin, için. Sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Bununla beraber siz mescitlerde itikâf halinde iken, onlarla birleşmeyin. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Sakın onlara yaklaşmayın. Allah ayetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.

188. Mallarınızı aranızda haksız sebeple yemeyin. Bile bile insanların mallarından bir kısmını günah ile yemek için o malları hâkimlere peşkeş çekmeyin.

189. Sana, hilalleri soruyorlar. De ki: Onlar insanlar ve hac için vakit ölçüleridir. Hayra ermek, evlere arkalarından gelip girmeniz değildir. Lâkin hayırlı davranış muttakinin davranışıdır. Evlere kapılarından girin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.

190. Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, fakat haksız olarak taarruz etmeyin; çünkü Allah haksız olarak taarruz edenleri sevmez.

Bakara Sûresi 191 - 196. Ayetler

191. Onları (sizinle savaşanları), yakaladığınız yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten daha kötüdür. Yalnız Mescidi Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın; fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, siz de onları öldürün. KâfirIerin cezası böyledir.

192. Artık savaştan vazgeçerlerse, bilin ki Allah çokça bağışlayan, çokça esirgeyendir.

193. Fitne kalmayıp, din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse düşmanlık ancak zalimlere karşı olur.

194. Haram ay haram aya karşılıklıdır. Hürmetler karşılıklıdır. O halde kim size saldırırsa, siz de ona saldırdığının misliyle saldırın, ileri gitmeyin. Allah'dan korkun ve bilin ki Allah muttakilerle beraberdir.

195. Allah yolunda infak edin. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın ve güzel hareket edin; çünkü Allah güzellik edenleri sever.

196. Hac ve umreyi de Allah için tam yapın. Eğer alıkonursanız, kolayınıza gelen kurbanı (gönderin). Kurban, yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizde hasta olana veya başından bir rahatsızlığı bulunana oruç veya sadaka veya kurban keserek fidye gerekir. Hac yolculuğu için emin olduğunuz vakit kim hacca gider umre yaparak temettü haccı yaparsa kolayına gelen bir kurban kesmesi gerekir. Bunu bulamayan da hacda üç gün, döndüğünüzde yedi gün olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür. Bu hüküm; ailesi, Mescidi haramda oturmayanlar (afakîler) içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah'ın azabı gerçekten çok şiddetlidir.

Bakara Sûresi 197 - 202. Ayetler

197. Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca başlarsa, (ihrama girerse) artık hacda kadına yaklaşmak, günah işlemek, kavga etmek yoktur. Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir. Azık tedarik edin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri, bana takva ile gelin.

198. Hac esnasında Rabbinizin fazlından helal kazanç için ticaret yapmanızda size bir günah yoktur. Arafat'tan ayrıldığınızda Meş'ari Haram yanında Allah'ı zikredin, O'nu size öğrettiği gibi zikredin. Doğrusu siz daha önce gerçekten şaşıranlardandınız.

199. Sonra insanların sel gibi aktığı yerden akın ve Allah'ın mağfiretini isteyin; çünkü Allah çokça bağışlayan, çokça esirgeyendir.

200. Hac ibadetlerini bitirdiğinizde, vaktiyle atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir anma ile Allah'ı zikredin. İnsanların kimisi; "Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver" der; bunun ahirette nasibi yoktur.

201. Kimisi de: "Ey Rabbimiz! Bize dünyada da bir güzellik ver, ahirette de bir güzellik ver ve bizi cehennem azabından koru!" der.

202. İşte onlar için kazandıklarından bir nasip var! Allah'ın hesabı çok süratlidir.

Bakara Sûresi 203 - 210. Ayetler

203. Sayılı günlerde (eyyamı teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı zikredin. Şeytan taşlamada iki gün içinde acele edip Mina'dan Mekke'ye geri dönene günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. Bunlar muttakiler içindir. Allah'tan korkun ve biliniz ki siz onun huzurunda toplanacaksınız.

204. İnsanlar içinden kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri seni imrendirir; bir de kalbindekine Allah'ı şahit tutar, hâlbuki o İslam düşmanlarının en yamanıdır.

205. İş başına geçti mi yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekini ve nesli helak etmek için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.

206. Ona "Allah'tan kork!" denildiği zaman gururu kendisini günaha sürükler, cehennem onun hakkından gelir. Gerçekten ne kötü bir yataktır o!

207. Yine insanlar içinden kimi de vardır ki, Allah'ın rızasına ermek için kendini feda eder. Allah ise, kullarına çok şefkatlidir.

208. Ey iman edenler! Hepiniz barışa girin. Şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, aranızı açan apaçık bir düşmandır.

209. Size bunca apaçık deliller geldikten sonra yine ayağınız kayarsa, iyi bilin ki Allah, çok aziz ve hikmet sahibidir.

210. Onlar ille de buluttan gölgelikler içinde Allah'ın melekle gelmesini ve işin bitirilmesini bekliyorlar. Hâlbuki bütün işler Allah'a götürülür.

Bakara Sûresi 211 - 215. Ayetler

211. İsrailoğullarına sor: "Biz kendilerine ne kadar apaçık ayetler/mucizeler verdik?" Fakat her kim bu mucizeler kendine geldikten sonra Allah'ın ayetini değiştirirse, şüphesiz Allah'ın azabı şiddetlidir.

212. Kâfir olanlar için dünya hayatı cazip kılındı. (Bu yüzden) iman edenlerle alay ederler. Hâlbuki sakınan müminler kıyamet günü onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız nimetler verir.

213. İnsanlar tek bir ümmet idi. İhtilaf etmeleri üzerine Allah, onlara rahmetinin müjdeleyicileri ve azabının habercileri olarak peygamberler gönderdi. İnsanlar arasında, ihtilaf ettikleri noktada hakem olması için onlarla beraber hak olan kitapları indirdi. Bunda da sırf ehli kitap olanlar, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden dinde ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, hakkında ihtilafa düştükleri gerçeği kendi izniyle gösterdi.

214. (Ey müminler!) yoksa siz, sizden evvel gelip-geçenlerin başına gelenlerin benzeri sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar ki, nihayet peygamber ve beraberindeki müminler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyorlardı. İyi biliniz ki, Allah'ın yardımı yakındır.

215. Sana nereye infak edeceklerini soruyorlar. De ki: "maldan infak ettiğiniz şey, ana baba, en yakınlar, öksüzler, fakirler ve yolcular için olmalıdır. Hayır olarak her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir."

Bakara Sûresi 216 - 219. Ayetler

216. Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Fakat olur ki bir şey hoşunuza gitmez, hâlbuki o hakkınızda hayırlıdır ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki o hakkınızda bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

217. Sana haram ayı ve onda savaşmayı soruyorlar. De ki: "Onda savaş, büyük günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak, O'nu inkâr etmek, Mescidi Haram'dan menetmek ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne, adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onların güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşmaktan bir an geri durmazlar. Sizden her kim dininden dönerse ve kâfir olarak ölürse, artık onların bütün amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onlar ateş ehlidirler ve orada ebedi kalırlar."

218. Şüphesiz iman edenler ve Allah yolunda hicret edip cihad edenler; işte bunlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

219. Sana şarap ve kumardan soruyorlar. De ki: "Bu ikisinde büyük bir günah ve insanlar için bazı faydalar vardır. Fakat günahları faydalarından daha büyüktür." Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: "ihtiyaç fazlasını." Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki düşünesiniz.

Bakara Sûresi 220 - 224. Ayetler

220. Dünya ve ahiret hakkında düşünün. Bir de sana yetimlerden soruyorlar. De ki: Onları ıslah etmek (karışmamaktan) daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, bilin ki, onlar sizin kardeşlerinizdirler. Allah ıslah ediciyi bozgun çıkarandan ayırır. Eğer Allah dileseydi, sizi meşakkate sokardı. Şüphesiz Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.

221. İman etmedikçe müşrik kadınlarla evlenmeyin. Müşrik bir kadını beğenseniz bile, iman etmiş bir cariye kesinlikle ondan daha hayırlıdır. İman etmedikçe müşrik erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Bir müşrik size hoş görünse bile, mümin kul elbette daha hayırlıdır. Onlar sizi ateşe davet ederler. Allah ise, izni ile cennete ve mağfirete davet ediyor, Allah insanlara ayetlerini açıklıyor ki hatırda tutsunlar.

222. Sana hayızdan da soruyorlar. De ki: "O bir rahatsızlıktır. Onun için hayız zamanı kadınlardan uzak durun ve temizlenene kadar onlara yaklaşmayın. İyi temizlendikleri vakit Allah'ın emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever."

223. Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza nasıl isterseniz öyle varın ve kendileriniz için ileriye yönelik hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki, şüphesiz O'nun huzuruna varacaksınız. Müminleri müjdele.

224. Bir de sözünüzde durmanız, O'ndan sakınmanız ve insanların arasını düzeltmeniz konusunda bunları yapmayacağınıza dair Allah adına yemin etmenizi bir engel kılmayınız. (Yani gerektiğinde yemin keffaretini ödeyerek bu iyilikleri yapmaya devam ediniz). Allah işitir ve bilir.

Bakara Sûresi 225 - 230. Ayetler

225. Allah sizi bilmeyerek ettiğiniz yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Lâkin kasıtlı yaptığınız yeminlerden sorumlu tutar. Allah bağışlayan, yumuşak davranandır.

226. Kadınlara yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Şayet (eşlerine) bu müddet içinde dönerlerse, şüphesiz Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

227. Yok eğer boşanmaya karar verirlerse (boşanırlar). Şüphesiz Allah işitir ve bilir.

228. Boşanan kadınlar; kendi kendilerine üç âdet hali beklerler. Allah'ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri kendilerine helal olmaz. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman etmişlerse gizlemezler. Kocaları da barışmak istedikleri takdirde o müddet zarfında onları geri almaya hak sahibidirler. Onların lehlerinde de aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece (aile reisliği) var. Allah azizdir, hakîmdir.

229. Boşanma iki defadır. Ondan sonra ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız size helal olmaz. Ancak erkek ve kadın Allah'ın sınırlarında duramayacaklarından korkmaları müstesna. Eğer siz de bunların Allah'ın sınırlarını hakkıyla muhafaza edememelerinden korkarsanız, kadının ayrılmak için erkeğe fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Her kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, işte onlar zalimlerdir.

230. Eğer kadını bir daha yani üçüncü defa boşarsa, bundan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe ona helal olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa, Allah'ın sınırlarını muhafaza edeceklerinden ümitli oldukları takdirde, birbirlerine dönmelerinde günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bilgi sahibi olanlar için bunları açıklar.

Bakara Sûresi 231 - 233. Ayetler

231. Kadınları boşadığınız ve onlar da iddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Fakat haklarını ihlal etmek, zarar vermek için onları tutmayın. Kim bunu yaparsa kendine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve size öğütler vererek indirdiği Kitab'ı hatırlayın, Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi bilir.

232. Kadınları boşadığınız ve onlar da iddetlerini bitirdikleri vakit, aralarında meşru surette anlaştıkları takdirde, onların eski kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. İşte bu içinizden Allah'a ve ahiret gününe iman etmiş olanlara verilen bir öğüttür. Bu sizin hakkınızda en iyisi ve en temizidir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

233. Emzirmeyi tamamlamak isteyen baba için, anneler, çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri örf'e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Herkes ancak gücü ölçüsünde mükellef olur; ne yavrusu sebebiyle bir ana, ne de yavrusu sebebiyle bir baba zarara uğratılmasın! Varis üzerine de aynı şekilde nafaka temini gerekir. Eğer ana ve baba birbiriyle istişare ederek ve karşılıklı anlaşarak memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Şayet çocuklarınızı süt anne tutup emzirtmek isterseniz, vereceğinizi güzel güzel verdikten sonra üzerinize günah yoktur. Bununla beraber Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah yapmakta olduklarınızı görür.

Bakara Sûresi 234 - 237. Ayetler

234. İçinizden vefat edenlerin, geride bıraktıkları eşleri, evlenmeden kendi başlarına dört ay on gün beklerler. İddetlerini bitirdikleri vakit, kendileri hakkında meşru olarak yaptıkları işlerden dolayı size sorumluluk yoktur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

235. (İddet beklemekte olan) Kadınlara evlenme isteğinizi sezdirmenizde veya gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Allah bilir ki siz onları anacaksınız. Ancak meşru sözler söylemeniz dışında sakın onlarla gizlice buluşma için anlaşmayın. Farz olan bekleme müddeti dolmadan, nikâh kıymaya kalkışmayın. Muhakkak ki Allah, gönlünüzdekileri bilir. Bu sebeple O'ndan sakının. Ve bilin ki, Allah bağışlayandır, halîmdir.

236. Eğer evlendiğiniz kadınlara el sürmeden veya onlar için bir mehir tayin etmeden onları boşarsanız, mehir vermemede bir sakınca yoktur. Ancak onlara, zengin olan durumuna göre, fakir de durumuna göre güzellikle bir mut'a (hediye cinsinden bir şeyler) vermelidir. Bu, iyilik edenler için bir borçtur.

237. Eğer onlara mehir tayin eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda tayin ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Ancak kadınların veya nikâh bağı elinde bulunan velinin mehirden vazgeçmesi mümkündür. Bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki ihsan ve iyiliği unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı görendir.

Bakara Sûresi 238 - 245. Ayetler

238. Namazlara ve orta namaza/ikindi namazına devam edin. Allah'a gönülden boyun eğiciler olarak (namaza) durun.

239. Eğer korkarsanız, namazlarınızı yaya veya binekte iken kılın; güvenliğe kavuştuğunuz vakit, siz bilmezken size öğrettiği gibi Allah'ı zikredin.

240. İçinizden dul eşleri geri bırakarak vefat edenler, zevcelerinin, evlerden çıkarılmadan, bir yıla kadar (bıraktıkları maldan) geçinmelerinin sağlanmasını (sağlıklarında) vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkarlarsa, yaptıkları meşru şeylerden dolayı size bir sorumluluk yoktur. Allah aziz'dir, hakîmdir.

241. Boşanmış kadınların meşru bir tarzda yararlanmak haklarıdır; bu, Allah korkusu taşıyanlar üzerine bir borçtur.

242. İşte akıl erdiresiniz diye Allah size ayetlerini böyle açıklıyor.

243. Bakmaz mısın o kimselere ki, binlerce oldukları halde öİüm korkusundan yurtlarından çıktılar, (ölümden kaçmak istediler). Allah da onlara: "ölün!" dedi, (hemen öldüler) sonra onları diriltti! Şüphesiz Allah insanlara karşı lütufkârdır. Lâkin insanların çoğu şükretmezler.

244. Allah yolunda savaşın ve bilin ki, Allah her şeyi işitir ve bilir.

245. (Verdiğinin) kat kat fazlasını kendisine ödemesi için kim Allah'a güzel bir borç verir? Allah, (ırzkı) daraltır ve genişletir. Siz O'na döndürüleceksiniz.

Bakara Sûresi 246 - 248. Ayetler

246. Musa'dan sonra İsrailoğulları'nın ileri gelenlerini görmedin mi? Hani bir peygambere "bize bir hükümdar gönder, Allah yolunda savaşalım" dediler. "Ya üzerinize savaş farz kılınır da savaşmazsanız?" dedi. "Biz neden savaşmayalım? Yurtlarımızdan çıkarıldık, çocuklarımızdan ayrı düşürüldük" dediler. Bunun üzerine savaş kendilerine farz kılındı, fakat pek azı hariç geri dönüp kaçtılar. Allah zalimleri bilir.

247. Peygamberleri onlara: "İşte" dedi; "Allah size hükümdar olarak Talut'u gönderdi", "Â!" dediler; "Biz hükümdarlığa ondan daha layık iken ve kendisine servet yönünden geniş imkânlar verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur?", "Allah sizin üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Hem Allah mülkünü dilediğine verir. Allah (rahmeti ve gücü) geniş olan ve her şeyi bilendir" dedi.

248. Peygamberleri onlara: "haberiniz olsun onun hükümdarlığının alâmeti, tabutun size gelmesidir. Onda Rabbinizden bir gönül rahatlığı, Musa ailesinden ve Harun ailesinden ortak bir kalıntı vardır. Onu melekler getirecektir. Eğer inanmış kimseler iseniz, elbette bunda sizin için bir alamet vardır" dedi.

Bakara Sûresi 249 - 252. Ayetler

249. Tâlût, cihada gitmek üzere orduyla birlikte ayrıldığı zaman "muhakkak Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değil, kim ondan içmezse o bendendir. Ancak eliyle bir avuç içen müstesna" dedi. Derken oraya varır varmaz, içlerinden pek azı müstesna ondan içtiler. Tâlût, beraberindeki iman edenlerle ırmağı geçince: "Bu gün bizim Calut ile ordusuna karşı koyacak gücümüz yok" dediler. Allah'a kavuşacaklarına inananlar ise şu cevabı verdiler: "Nice az sayıda bir topluluk, çok sayıdaki topluluğu Allah'ın izniyle yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir."

250. Calut ve ordusuna karşı meydana çıktıklarında: "Ey bizleri yetiştiren Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı yere sağlam bastır ve kâfir kavme karşı bize yardım et" dediler.

251. Allah'ın izniyle onları hemen yendiler. Davud Calut'u öldürdü. Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Allah'ın insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Lâkin Allah âlemlere karşı lütuf sahibidir.

252. İşte bunlar Allah'ın ayetleridir. Onları sana doğru olarak okuyoruz. Muhakkak ki sen gönderilen resullerdensin.

Bakara Sûresi 253 - 256. Ayetler

253. İşte bu resuller, biz onların bazısını bazısından üstün kıldık. İçlerinden kimi var ki Allah onlarla bizzat konuşmuştur, bazılarını da derece derece yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya da açık deliller/mucizeler verdik de onu Ruhu'l Kudüs (Cebrail) ile güçlendirdik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen ümmetler, kendilerine açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat ihtilafa düştüler: Kimi iman etti, kimi de inkâr etti. Allah dileseydi, birbirleriyle savaşmazlardı; lâkin Allah dilediğini yapar.

254. Ey iman edenler! Kendisinde alışveriş, dostluk ve şefaatin olmadığı gün (kıyamet günü) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan infak edin. Kâfirler, zalimlerin ta kendileridir.

255. Allah, O'ndan başka ilah yoktur; O, hayydır, kayyûmdur. Ne gaflet gelir O'na ne de uyku. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. Kimin haddine , ki O'nun izni olmadan huzurunda şefaat etsin?!! Kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. Onlar ise O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kavrayıp kuşatmıştır. Her ikisini koruyup-gözetmek O'na zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.

256. Dinde zorlama yoktur. Doğruluk, sapıklıktan ayrılmıştır. Her kim tâğutu tanımayıp Allah'a iman ederse, o, sapasağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir.

Bakara Sûresi 257 - 259. Ayetler

257. Allah, iman edenlerin dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin dostu ise tâğutlardır, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliktirler. Orada ebedi kalacaklardır.

258. Allah kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni görmedin mi? İbrahim ona: "Benim Rabbim kadiri kayyumdur ki hem diriltir hem öldürür," dediği zaman, "Ben de diriltirim ve öldürürüm," demişti. İbrahim: "Allah, güneşi doğudan getiriyor; haydi sen onu batıdan getir!" deyince o kâfir donakaldı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

259. (Yahut görmedin mi) o kimse gibisini, altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğramıştı; "Ölümünden sonra Allah bunu nasıl diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz sene ölü bıraktı, sonra diriltti. "Ne kadar kaldın?" diye sordu. "Bir gün yahut bir günden daha az" dedi. Allah ona: "Hayır! Yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bak; bunlar seni insanlara karşı kudretimizin canlı delili kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak, onları nasıl bir araya getiriyoruz, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?" buyurdu. Bu suretle hak kendisine açıkça belli olunca: "Şimdi biliyorum ki, gerçekten Allah her şeye kadirdir," dedi.

Bakara Sûresi 260 - 264. Ayetler

260. Hani İbrahim: "Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster," demişti. "İnanmadın mı?" buyurdu. "İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için" dedi. "Öyleyse dört tane kuş yakala, onları kendine çevir, iyice tanıdıktan sonra da onları kesip parçala, her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır; koşa koşa sana gelsinler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir," buyurdu.

261. Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah lütfü geniş olandır, bilendir.

262. Allah yolunda mallarını infak edip de arkasından başa kakmayan, gönül kırmayan kimselerin, Rableri katında mükâfatları vardır, onlara korku yoktur ve onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.

263. Tatlı dil ve bağışlama, arkasından eziyet gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, halimdir.

264. Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş için malını dağıtan kimse gibi, başa kakmak ve kırmak suretiyle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Artık böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer ki, sağanak bir yağmur inmiş de onu cascavlak bırakmıştır. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez.

Bakara Sûresi 265 - 269. Ayetler

265. Allah'ın rızasını kazanmak ve kendilerindeki cömertlik duygusunu sabit kılmak için mallarını infak edenlerin örneği, bir tepedeki güzel bir bahçeye benzer ki, üzerine sağanak yağmur yağmış da ürünlerini iki kat vermiştir. Sağanak yağmur yağmasa, bir çisinti vardır. Allah yaptıklarınızı görmektedir.

266. Sizden biriniz arzu eder mi ki, kendisinin hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu bir bahçesi olsun; altından ırmaklar aksın, içinde her türlü mahsuller bulunsun da, bakıma muhtaç çocuklar varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, derken ona içinde ateş bulunan bir kasırga isabet etsin de bahçe yanıversin. İşte Allah, ayetlerini böyle açılıyor ki düşünesiniz.

267. Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız kötü malı hayır diye vermeye kalkışmayın ve biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır.

268. Şeytan sizi fakirlikle korkutup, çirkin şeylere teşvik ediyor. Allah ise size lütfundan bir bağışlama ve bol ihsan vâdediyor. Allah, kudreti geniş olandır, bilendir.

269. Dilediğine hikmet verir; hikmet verilene ise, pek çok hayır verilmiş demektir. Bunu ancak temiz akıl sahipleri anlar.

Bakara Sûresi 270 - 274. Ayetler

270. Her neyi nafaka olarak verir ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah, onu bilir. Zalimlerin yardımcıları yoktur.

271. Sadakaları (zekâtları) açıktan verirseniz ne iyi ve eğer onları fakirlere gizlice verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına keffaret olur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

272. Onları yola getirmek senin üzerine (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah dilediğini yola getirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız iyilikleri, sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak ne verirseniz, karşılığı size tam olarak ödenir ve hiç hakkınız yenmez.

273. Verin o fakirlere ki, kendilerini Allah yoluna adamışlardır, şurada burada dolaşmazlar; istemekten çekindikleri için bilmeyen onları zengin zanneder. Onları simalarından tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. İşe yarar ne verirseniz, Allah onu bilir.

274. Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr hayra sarfeden kimseler, işte onların mükâfatları Rableri katindadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.

Bakara Sûresi 275 - 281. Ayetler

275. Faiz yiyen kimseler, (kabirlerinden) şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa öyle kalkarlar. Bu onların "Alışveriş tıpkı faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Hâlbuki Allah alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra her kime Rabbi tarafından bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, artık geçmişi kendisinindir ve hakkında hüküm de Allah'a aittir. Her kim de (faize) geri dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada ebedi kalacaklardır.

276. Allah, faizi yok eder (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise artırır. Allah günahkâr, ısrarcı kâfirlerin hiç birini sevmez.

277. İman edip iyi işler yapan, namaz kılıp zekât veren kimselerin, Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.

278. Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve eğer gerçekten inanmışsanız faizden artakalan alacaklarınızı bırakın.

279. Eğer yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından savaş açıldığını bilin. Eğer tevbe ederseniz sermayeleriniz sizindir. Ne zulmetmiş olursunuz, ne de zulme uğratılmış olursunuz.

280. Şayet borçlu sıkıntı da ise, elverişli zamana kadar ona mühlet vermek (gerekir). Bununla beraber onu sadakaya saymanız hakkınızda daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.

281. Allah'a döndürüleceğiniz günden sakının. Onda herkese kazandığı eksiksiz ödenecek ve hiçbir zulme maruz kalmayacaklar.

Bakara Sûresi 282. Ayetler

282. Ey iman edenler! Belirli bir süre için borçlandığınız vakit onu yazın. Aranızda doğrulukla tanınmış bir kâtip yazsın, kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Birde üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah zü'l celal'den korksun, ondan bir şey eksiltmesin. Şayet borçlu sefih veya küçük veya kendisi söyleyip yazdıramayacak ise, velisi dosdoğru söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun; şayet ikisi de erkek olamıyorsa, o zaman doğruluğundan emin olduğunuz şahitlerden bir erkek ile biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için iki kadın (olsun). Şahitler de çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Yazanlar da onu (borcu) az olsun çok olsun vadesine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah katında daha adaletli olduğu gibi, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda hemen devredeceğiniz bir peşin ticaret olursa bu durumda onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alışveriş ettiğiniz zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. Eğer bunu yaparsanız, O, sizin için fısk (zulüm ve günah) tır. Allah'tan korkun. Allah size ilim öğretiyor. Allah her şeyi bilir.

Bakara Sûresi 283 - 286. Ayetler

283. Eğer yolculukta iseniz, bir kâtip de bulamazsanız (borca karşılık) alınan rehinler yeterlidir. Birbirinize güveniyorsanız, kendisine inanılan kimse, Rabbi olan Allah'tan korksun da üzerindeki emaneti ödesin. Bir de şehadeti gizlemeyin. Kim onu gizlerse, şüphesiz onun kalbi günahkârdır. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.

284. Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. Siz, içinizdekileri açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi ondan dolayı hesaba çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah, her şeye kadirdir.

285. Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz. Dönüş sanadır" dediler.

286. Allah hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. Herkesin kazandığı (hayır) lehine, yaptığı (şer) aleyhinedir. "Ey Rabbimiz! Eğer unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Günahlarımızı affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et! Kahrolsun kâfirler!"

Âl-i İmran Sûresi 1 - 9. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Elif, Lâm, Mim.

2.     Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir.

3.     O sana Kitab'ı hak ve önceki kitapları tasdik edici olarak indirdi. Daha önce de, insanlara hidayet için Tevrat'ı ve İncil'i indirmişti. Bir de doğruyu yanlıştan ayıran Furkan'ı indirdi.

4.    Allah'ın ayetlerini inkâr edenler için, şüphesiz şiddetli bir azap vardır. Allah azîzdir, intikam sahibidir.

5.     Şüphesiz Allah'a yerde ve gökte ne varsa hiçbir şey gizli kalmaz.

6.     Rahimlerde size dilediği gibi şekil veren O'dur. Ondan başka ilah yoktur; o güçlü olandır, hikmet sahibidir.

7.     Sana bu muazzam Kitab'ı indiren O'dur. Onun bir kısım ayetleri muhkemdir ki, bunlar kitabın anası (esası) dır. Diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde derinleşenler ise "inanıyoruz ki, hepsi Rabbimiz tarafındandır" derler. Bu inceliği aklı selim sahibi olanlardan başkası düşünmez.

8.     "Ey Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğritme. Katından bize rahmet bağışla şüpnesiz bütün dilekleri veren sensin."

9.     Ey Rabbimiz! Muhakkak ki sen insanları gelmesinde şüphe olmayan bir güne toplayacaksın! Şüphesiz ki Allah, sözünden dönmez.

Âl-i İmran Sûresi 10 - 15. Ayetler

10.   Şüphesiz, inkâr edenlerin, ne malları ne de evlatları kendilerine Allah'tan (gelecek azaba karşı) hiçbir fayda sağlamayacaktır. Onlar, ateşin çırasıdırlar.

11.   (Gidişatları) Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişi gibi idi. Ayetlerimizi yalanladılar. Allah da onları günahları nedeniyle yakalayıverdi. Allahın azabı çok şiddetlidir.

12.   İnkâr edenlere de ki: "siz mutlaka yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz. Ne kötü yataktır o!"

13.   (Bedir'de) Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ibret vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri kâfirdi. Onları göz göre göre kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah, yardımıyla dilediğini destekler. Şüphesiz bunda görecek gözleri olanlar için elbette bir ibret vardır.

14.   Kadınlara, oğullara, yüklerle altın ve gümüş yığınlarına, salma atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan şehvet insanlara süslü ve çekici kılındı. Fakat bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katindadır.

15.   (Resulüm!) de ki: "size bu istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Sakınan kullar için Rableri yanında altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah, kullarını çok iyi görür."

Âl-i İmran Sûresi 16 - 22. Ayetler

16.   (Bu nimetler); "ey rabbimiz! İman ettik, bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş ve azabından koru!" diyen;

17.   Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve seher vaktinde bağışlanma dileyenler (içindir).

18.   Allah, kendinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'tan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler.

19.   Şüphesiz, Allah katında din İslam'dır. Ehl-i kitabın ihtilaf etmeleri ise, sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtirastandır. Her kim Allah'ın ayetlerini inkâr ederse, (bilsin ki) şüphesiz Allah hesabı pek çabuk görendir.

20.   Buna karşı seninle münakaşaya kalkışanlara de ki: "bana uyanlarla birlikte ben, kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmîlere de ki: "Siz İslam'ı kabul ettiniz mi?" Eğer tartışmayı bırakır İslam'a girerlerse, doğru yolu tutmuşlardır. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah kulları çok iyi görendir.

21.   Allahın ayetlerini inkâr edenler, peygamberlerin canına kıyanlar ve adaleti emredenleri öldürenlere; işte onlara elem verici azabı müjdele!

22.   İşte bunlar, dünyada da ahirette de yaptıkları boşa giden kimselerdir. Onları kurtaracak da yoktur.

Sayfa 2 / 26

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
 
 
  • İLETİŞİM