• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Nisa Sûresi 12 - 14. Ayetler

12.   Ettikleri vasiyet ve borçtan sonra. Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa, o zaman dörtte biri sizindir. Eğer bir çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (eşlerinizindir). Çocuğunuz varsa, o zaman sekizde bir onlarındır. Bu ettiğiniz vasiyet ve borçtan sonradır. Eğer bir erkek veya kadının kelâle şeklinde, yâni çocuğu ve babası bulunmadığı halde malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, her birine altıda bir vardır. Bundan fazla iseler, o zaman üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) zarara sokmak kasdı olmaksızın yapılan vasiyet veya borçtan sonradır. Bütün bunlar Allah'tan bir emirdir. Allah bilendir, halîmdir.

13.   İşte bütün bu hükümler, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Her kim Allah ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere koyar. Bu ise, büyük kurtuluştur.

14.   Her kim de Allah'a ve Peygamberine asi olup ve sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı bir ateşe sokar. Onun için, alçaltıcı bir azap vardır.

Nisa Sûresi 15 - 19. Ayetler

15.   Kadınlarınızdan fuhşu yapanların aleyhinde olmak üzere sizden dört şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse, o kadınları, tâ ölüm kendilerini alıp götürünceye veya Allah haklarında bir yol açıncaya kadar evlerinde hapsedin.

16.   Sizlerden fuhuş yapanların ikisine de eziyet edin. Eğer tevbe edip düzelirlerse onlardan vazgeçin; çünkü Allah, tevbeleri kabul eden, esirgeyendir.

17.   Fakat Allah'ın kabul edeceği tevbe, cahillikle bir kabahat yapan, sonra çok geçmeden teybe eden kimseler içindir. İşte Allah bunların tevbelerini kabul buyurur. Allah, bilendir, hikmet sahibidir.

18.   Yoksa kabahatleri yapıp yapıp da ölüm gelince: "İşte ben şimdi tevbe ettim" diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. İşte bunlara elem verici bir azap hazırlanmıştır.

19.   Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal olmadığı gibi, arayı açacak bir hayâsızlık yapmadıkça, verdiğiniz mehrin birazını kurtaracaksınız diye onları sıkıştırmanız da helal değildir. Haydin onlarla iyi geçinin. Şayet kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah, onda birçok hayırlar takdir etmiş bulunur.

Nisa Sûresi 20 - 23. Ayetler

20.   Şayet bir eşi bırakıp da başka bir eş almak istiyorsanız, öncekine yüklerle mehir vermiş de bulunsanız, ondan hiçbir şey geri almayın. Ne diye alacaksınız, iftira ederek ve apaçık günah işleyerek mi?

21.   Nasıl alırsınız ki, birbirinize karıştınız birbirinizle haşir-neşir oldunuz ve onlar sizden sağlam bir söz almışlardı.

22.   Bir de babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin. Cahiliye döneminde olup geçenler artık geçmiştir. Şüphesiz o, çok çirkindi, iğrençti, pek kötü bir adettir o!

23.   Sizlere şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren sütanneleriniz ile sütkardeşleriniz, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Şayet analarıyla birleşmemişseniz bunda bir sakınca yoktur. Kendi sulbünüzden gelmiş oğullarınızın hanımları ve iki kardeşi bir araya getirmeniz de size haramdır. Geçen geçti. Allah, çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Nisa Sûresi 24 - 26. Ayetler

24.   Harp esiri olarak ellerinizin sahip olduğu (cariyeler) müstesna olmak üzere, evli kadınlar, size haramdır. Bu Allah'ın size bir emridir. Bunların dışındakiler ise, zinadan kaçınarak namuslu yaşamak üzere mallarınızla mehirlerini vererek evlenmeniz size helal kılındı. O halde nikâh ile hangilerinden faydalandınızsa, mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdır. Mehrin tespitinden sonra (bir miktar indirim için) aranızda anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah, bilendir, hikmet sahibidir.

25.   İçinizden, imanlı hür kadınla evlenmeye gücü yetmiyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin cariyelerinizden birini (alsın). Allah kıymetinizi imanınızla bilir. Müminler hep birbirinizden sayılırsınız; öyle ise fuhuşta bulunmayarak, gizli dost edinmeyerek, namuslu yaşayarak sahiplerinin izniyle cariyeleri nikâhlayın ve mehirlerini güzellikle kendilerine veriniz. Eğer evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, o zaman onlara, hür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı lazım gelir. Bu cariye ile evlenme izni, günaha girme korkusu olanlarınız içindir. Yoksa sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Bununla beraber Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

26.   Allah, size bilmediklerinizi bildirmek, size sizden öncekilerin yolunu göstermek ve günahlarınızı bağışlamak istiyor. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

Nisa Sûresi 27 - 33. Ayetler

27.   Allah, tövbekar olmanızı ve size daima nazar-ı rahmetle bakarak tevbenizi kabul etmek ister; şehvetleri ardında koşanlar ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler.

28.   Allah, sizden ağır yükünüzü hafifletmek ister; öyle ya, insan zayıf yaratılmıştır.

29.   Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanarak yaptığınız ticaret müstesna mallarınızı aranızda batıl (haksız ve gayr-ı meşru) yollarla yemeyin. Kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi çok esirgeyendir.

30.   Her kim de haddi aşarak, haram yer veya katlederse bilsin ki, onu bir ateşe koyacağız. Bu Allah için kolaydır.

31.   Eğer siz nehyedildiğiniz günahların büyüklerinden (kebair günahlardan) sakınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi hoş bir yere koyarız.

32.   Bir de Allah'ın bazınıza diğerinden fazla verdiği şeyleri hased ve hırsla istemeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır; çalışın da Allah'tan lütfunu isteyin, şüphesiz Allah, her şeyi bilendir.

33.   Erkek ve kadından her bir varis için, ana-babanın ve en yakın akrabanın bıraktığı mirastan bir pay kıldık. Yeminlerinizin bağladığı kimselerin de paylarını verin; çünkü Allah, her şeye şahid olandır.

Nisa Sûresi 34 - 37. Ayetler

34.   Erkekler, kadınlar üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Çünkü bir kere Allah, birini bu konuda diğerinden üstün yaratmıştır. Ayrıca erkekler mallarından nafaka için infak etmektedirler. Allah, kendilerini sakladığından saliha kadınlar itaatkârdırlar ve namuslarını korurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara gelince, önce kendilerine nasihat edin, sonra yattıkları yerde yalnız bırakın, yine dinlemezlerse dövün. Dinledikleri halde onları incitmek için bahane aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.

35.   Eğer karı-koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz, bir hakem onun tarafından, bir hakem de bunun tarafından gönderin. Bunlar gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah aralarındaki dargınlık yerine geçim verir. Şüphesiz ki Allah, bilendir, haberdar olandır.

36.   Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, öksüzlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, arkadaşa yolcuya, ellerinizin altında bulunan (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın. Allah, kendini beğenen ve böbürleneni sevmez.

37.   Onlar hem cimridirler, hem de herkese cimriliği tavsiye ederler. Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği şeyleri cimrice saklarlar. Biz de o kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.

Nisa Sûresi 38 - 44. Ayetler

38.   Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanmazlar. Mallarını insanlara gösteriş için harcarlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık o ne kötü bir arkadaştır!

39.   Ne vardı, bunlar Allah'a iman etseler, ahiret gününe inansalar da Allah'ın kendilerine verdiği şeylerden infak etselerdi, zarar mı ederlerdi? Allah, kendilerini bilendir.

40.   Şüphesiz Allah, kendilerine zulmetmez. Eğer bir iyilik olursa, onu kat kat artırır; bir de tarafından büyük bir mükâfat verir.

41.   Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz, seni de onların üzerine şahit kıldığımız zaman bakalım halleri nasıl olacak?

42.   İşte o gün, küfre sapıp peygambere asi olanlar şöyle arzu edecekler; keşke yerle bir olsalardı: Allah'tan hiçbir haberi gizleyemezler.

43.   Ey iman edenler! Sarhoş iken -ne söylediğinizi bilinceye kadar- cünüp iken de -yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız veya biriniz hacet yerinden gelirse veya kadınlara dokunup da bu durumda suya güç yetiremezseniz, o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin; niyetle yüzünüzü ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah, çok affedici ve bağışlayıcıdır.

44.   Kendilerine kitap'tan nasip verilenlere bakmaz mısın? Kendileri sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yolu sapıtmanızı istiyorlar.

Nisa Sûresi 45 - 51. Ayetler

45.   Allah, düşmanlarınızı daha iyi bilir. Veli olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah yeter.

46.   Yahudi olanlardan bir kısmı İlâhî kelimeleri değiştirirler, dillerini eğerek ve dine saldırarak "dinledik, isyan ettik" dinle dinlemez olası anlamında "râina" derler. Böyle diyeceklerine "işittik, itaat ettik", "dinle ve bizi gözet" deselerdi, elbette kendileri hakkında daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat küfürleri yüzünden Allah, kendilerini lanetlemiştir; onun için pek azı dışında iman etmezler.

47.   Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin! Beraberinizdekini doğrulamak üzere indirdiğimiz bu Kitab'a iman edin; biz bir takım yüzleri silip de arkalarına çevirmeden veya onları cumartesi adamlarını lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce. Allah'ın emri yerine gelecektir.

48.   Doğrusu Allah, kendisine ortak koşmalarını bağışlamaz; onun dışındaki günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim de Allah'a ortak koşarsa pek büyük bir günahla iftira etmiş olur.

49.   Kendilerini temize çıkaranlara bakmaz mısın? Hayır, yalnız Allah dilediğini temize çıkarır, onlar da kıl payı kadar haksızlığa uğratılmazlar.

50.   Bak Allah'a karşı nasıl yalan uyduruyorlar? Açık bir günah olarak bu yeter.

51.   Kendilerine kitaptan biraz nasip verilmiş olan şu Yahudilere bakmaz mısın? Putlara ve Tâğut'a inanırlar ve inkâr edenler için "bunlar müminlerden daha doğru yoldadırlar" derler.

Nisa Sûresi 52 - 59. Ayetler

52.   Onlar Allah'ın lanetlediği kimselerdir. Her kimi de Allah lanetlerse artık onun için bir kurtarıcı bulamazsın.

53.   Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir payları mı var? Öyle olsa insanlara bir çekirdek bile vermezler.

54.   Yoksa Allah'ın lütfundan insanlara verdiği nimeti çekemiyor da kıskanıyorlar mı? Evet! Biz İbrahim soyuna kitabı ve hikmeti verdik; hem de onlara büyük bir mülk bahşettik.

55.   Onlardan kimi İbrahim'e iman etti, kimi de ondan alıkoymaktadır. Ona da cehennem alevi yeter.

56.   Şüphesiz ayetlerimizi tanımayan kâfirler, muhakkak biz onları ateşe sokacağız; derileri piştikçe acı duysunlar diye kendilerine başka deriler vereceğiz; çünkü Allah sonsuz izzet sahibi bir hakîmdir.

57.   İman edip salih amel işleyen müminlere gelince, bunları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Kendilerine orada temiz, gayet temiz eşler vardır. Hem onları tatlı bir gölgeye koyacağız.

58.   Haberiniz olsun ki Allah size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Gerçekten Allah, size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki, Allah işitendir, görendir.

59.   Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden olan ulu'l emre (idarecilere) de itaat edin. Sonra bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, hemen onu Allah'a ve Peygamber'ine arz ediniz, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan müminlerseniz böyle yapın. Bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.

Nisa Sûresi 60 - 65. Ayetler

60.   Sana indirilene ve senden önce indirilene iman ettiklerini söyleyip gezen kimselere bakmaz mısın? Tağut'un önünde muhakeme olmayı istiyorlar; hâlbuki onu reddetmekle emrolunmuşlardı. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar uzak bir sapıklığa düşürmek istiyor.

61.   Onlara: "Allah'ın indirdiği hükme ve peygambere gelin" denildiği zaman, münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün.

62.   Ya kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına bir musibet geldiği zaman sana: "Vallahi! Maksadımız sadece bir iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibarettir" diye yemin ederek nasıl gelirler?

63.   Onlar öyle kimselerdir ki kalplerinde olanı Allah bilir; onun için sen onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onlara kendileri hakkında açık ve tesirli söz söyle.

64.   Biz hangi peygamberi gönderdikse, sadece Allah'ın izniyle itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de günahlarının bağışlanmasını dileseler, peygamber de onlar için bağışlanma dileseydi; elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulacaklardı.

65.   Hayır, Rabbine andolsun ki, onlar aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden nefislerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.

Nisa Sûresi 66 - 74. Ayetler

66.   Eğer onlara "kendinizi öldürün" veya "yurtlarınızdan çıkın" diye emretmiş olsaydık, pek azı dışında onu yapmazlardı; fakat kendilerine öğütleneni yapsalardı, elbette bu haklarında çok hayırlı ve en sağlam hareket olurdu.

67.   O zaman elbette kendilerine tarafımızdan pek büyük mükâfat verirdik.

68.   Ve elbette kendilerini dosdoğru bir yola çıkarırdık.

69.   Her kim Allah'a ve peygambere itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salih kişilerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır!

70.   İşte bu lütuf Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter!

71.   Ey iman edenler! Hazırlığınızı yapın da bölük bölük harekete geçin, yahut gerektiğinde toplu olarak savaşın.

72.   İçinizden öylesi vardır ki, (cihad konusunda) herhalde ağırdan alacaktır. Bakar eğer size musibet isabet ederse "gerçekten Allah bana lütfetti; zira onlarla beraber bulunmadım" der.

73.   Eğer size Allah'tan bir lütuf nasip olursa -sanki kendisiyle aranızda hiçbir zahirî yakınlık olmamış gibi- kuşkusuz diyecektir ki; "Ah! Ne olaydı onlarla beraber olaydım da ben de büyük bir başarıya ereydim!"

74.   O halde seferber olun da geçici dünya hayatını ahiretin ebedî hayatına karşılık satacak olanlar savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.

Nisa Sûresi 75 - 79. Ayetler

75.   Hem size ne oluyor da, Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu memleketten çıkar, tarafından bize bir sahip gönder, tarafından bize yardımcı gönder" diye yalvaran, güçsüz bırakılmış erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?

76.   İman edenler, Allah yolunda savaşırlar; inkâr edenler ise Tağut (batıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.

77.   Kendilerine "ellerinizi (savaştan) çekin, namaz kılın ve zekât verin" denilmiş olan kimselere bakmaz mısın? Şimdi üzerlerine savaş yazılınca insanlardan -Allah'tan korkarcasına veya daha şiddetli- korkuyorlar ve: "Ey bizim Rabbimiz! Savaşı bize niye yazdın? Ne olurdu bizi yakın bir süreye erteleseydin!" dediler. De ki: "dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret ise sadece Allah'tan korkanlar için hayırdır; hem kıl kadar hakkınız yenmez!"

78.   Her nerede olursanız olun, ölüm size yetişir, çok yüksek yerlerdeki kalelerde olsanız bile! Bununla beraber kendilerine bir güzellik dokundu mu "bu, Allah'tan" diyorlar; bir musibet de değdi mi "bu senden" diyorlar. De ki: "Hepsi Allah'tandır." Fakat niye bu adamlar söz anlamaya yanaşmıyorlar?

79.   Sana iyilikten her ne ererse, bil ki Allah'tandır; ama kötülükten her ne başına gelirse anla ki sendendir. Biz seni insanlara elçi olarak gönderdik, şahit olarak da Allah yeter.

Nisa Sûresi 80 - 86. Ayetler

80.   Her kim Resul'e itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse de (bilsin ki) seni onların üzerine bekçi göndermedik.

81.   "Başüstüne" diyorlar, sonra da yanından çıktıklarında içlerinden bir kısmı dediklerinin tersini gizlice kurarlar. Allah da onların gizlice kurduklarını kaydediyor, onu sen yüzlerine vurmaktan vazgeç ve Allah'a havale et! Allah, vekil olarak yeter.

82.   Hâlâ Kur'an'ı iman ile düşünmezler mi? Eğer o, Allah'tan başkasından olsaydı, elbette içinde birçok tutarsızlıklar bulurlardı.

83.   Onlara güven ve korkuya dair bir haber geldiği zaman onu yayarlar. Hâlbuki onu Peygamber'e, içlerinden ulu'l-emr (bir yetki sahibi) olanlara götürmüş olsalardı, elbette hüküm çıkarmaya gücü yetenleri onu bilirlerdi. Eğer Allah'ın lütfü ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız hariç şeytana uymuş gitmiştiniz.

84.   Onun için Allah yolunda savaş; sen, kendinden başkasıyla sorumlu değilsin. Müminleri de savaşmaya teşvik et. Umulur ki Allah inkâr edenlerin baskılarını def eder. Allah kuvvetçe daha çetin, azap vermek bakımından da daha şiddetlidir.

85.   Kim güzel bir işe aracılıkta bulunursa, onun da ondan bir nasibi olur. Kim de kötü işe bir aracılıkta bulunursa, onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyi görüp gözetendir.

86.   Size her hangi bir şekilde selam verildiği zaman, siz de ondan daha güzeli ile mukabil selam verin veya aynı ile karşılık verin. Allah, her şeyi hesaba çekmektedir.

Nisa Sûresi 87 - 91. Ayetler

87.   Allah! Başka ilah yoktur, ancak O, vardır! Andolsun ki O sizi kendisinde hiçbir şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır?

88.   Neden siz, münafıklar hakkında iki guruba ayrıldınız? Allah onları kazandıkları günahları yüzünden baş aşağı etmiş kâfirliklerine döndürmüştür. Allah'ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Her kimi Allah saptırırsa, artık sen onun için doğruya yol bulamazsın.

89.   Kendilerinin küfre saptıkları gibi, siz de sapasınız istediler ki eşit olasınız. Onun için Allah yolunda hicret edinceye kadar hiçbirini dost edinmeyin. Şayet aldırmazlarsa, o zaman bulduğunuz yerde kendilerini yakalayın ve öldürün. Onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin.

90.   Ancak sizinle aralarında antlaşma bulunan bir kavime sığınanlar yahut ne sizinle ne de kavimleriyle savaşmak (istemediklerin) den gönülleri sıkılarak size gelenlere dokunmayın. Eğer Allah dileseydi onları üzerinize musallat kılardı da sizinle savaşırlardı. O halde sizi bırakıp bir tarafa çekildikleri ve sizinle savaşmayıp barışa yanaştıkları takdirde Allah, sizin için onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir.

91.   Diğer bir takımlarını bulacaksınız ki, hem sizden hem de kendi kavimlerinden emin olmak isterler. Fitneye sevk edildikçe de döner döner, fitnenin içine atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmaz, barışa yanaşmaz ve ellerini çekmezlerse, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte onlar aleyhinde size apaçık hüküm/yetki verdik.

Nisa Sûresi 92 - 94. Ayetler

92.   Hata olması dışında bir mümin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Kim bir mümini hata ile öldürürse, mümin bir esir azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bu diyeti sadaka olarak bağışlaması başka. Eğer öldürülen kendi mümin olmakla beraber size düşman olan bir kavimden ise, o zaman öldürenin bir esir azat etmesi gerekir. Eğer kendileriyle aranızda bir antlaşma bulunan bir kavimden ise, o zaman ailesine teslim edilecek bir diyet vermek ve mümin bir esir azat etmek gerekir. Bunlara gücü yetmeyen de Allah tarafından tevbesinin kabulü için peş peşe iki ay oruç tutması lazımdır. Allah, bilendir hikmet sahibidir.

93.   Her kim de bir mümini kasten öldürürse, onun cezası cehennemde ebedi kalmaktır. Allah ona gazap etmiş, lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.

94.   Ey iman edenler! Allah yolunda adım attığınız (savaşa çıktığınız) zaman iyi anlayıp dinleyin. Size İslam selamı veren kimseye -dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek- "sen mümin değilsin" demeyin. Çünkü Allah katında çok ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah lütufta bulundu da sizi iman ile tanıştırdı; onun için iyi anlayıp dinleyin. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

Nisa Sûresi 95 - 101. Ayetler

95.   Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah ikisine de güzelliği (cenneti) vaat etmiştir. Bununla beraber Allah, mücahidleri, büyük bir mükâfat ihsan ederek oturanlardan üstün kılmıştır.

96.   Kendinden, onlara derece derece rütbeler, bağışlama ve rahmet vermiştir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

97.   O kimseler ki, kendilerine zulmederlerken melekler canlarını aldılar; onlara "ne işte idiniz" dediler. "Biz yeryüzünde zayıf bırakılmıştık" dediler. (Melekler de:) "Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" dediler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir, ona gidiş de ne kötü şeydir.

98.   Hiçbir çareye gücü yetmeyen ve hicret için gerçekten yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar bundan müstesnadır.

99.   Umulur ki Allah, bunların günahlarını affeder. Allah, çok affedicidir, bağışlayıcıdır.

100. Her kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer ve bolluk bulur. Her kim Allah'a ve peygambere hicret maksadıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, muhakkak ki onun mükâfatı Allah'a düşer. Allah, bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

101. Sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size kötülük yapmalarından korkuyorsanız, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanmızdır.

Nisa Sûresi 102 - 105. Ayetler

102. Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın zaman, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını yanlarına alsınlar; bunlar secde ettiklerinde diğer kısım arkanızda beklesinler. Sonra namaz kılmamış olanlar gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil bulunsanız da size birden bire baskın yapsalar. Eğer yağan yağmurdan bir eziyet varsa veya hasta iseniz, silahlarınızı bırakmanızda sakınca yoktur. Bununla beraber tedbiri elden bırakmayın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

103. Korkulu zamanda namaz kılınca, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yatarken Allah'ı zikredin. Korkudan emin olunca, namazı bütün rükünleriyle eda edin; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belirtilmiş bir farzdır.

104. Düşmanınız olan kavmi takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, şüphesiz sizin acı çektiğiniz gibi onlar da acı çekmektedirler. Kaldı ki siz, Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

105. Doğrusu biz sana Kitab'ı hak ile indirdik ki; insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin; hainlerin savunucusu olma!

Nisa Sûresi 106 - 113. Ayetler

106. Ve Allah'tan bağışlanma dile; çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyicidir.

107. İhanet edenleri savunmak üzere mücadeleye kalkışma. Çünkü Allah, günah işleyip hainlik yapan kimseleri sevmez.

108. Kusurlarını, insanlardan gizlemeye çalışırlar da, Allah'tan gizlemeyi düşünmezler; hâlbuki geceleyin O'nun hoşnut olmayacağı sözleri düzüp kurarlarken O, onlarla beraberdir. Hem Allah yaptıklarını kuşatıcıdır.

109. Haydi siz dünya hayatında tuttunuz onlar adına mücadele ettiniz; fakat kıyamet günü onlar adına kim mücadele edecek veya onlara kim vekil olacak?

110. Hâlbuki kim bir kötülük yapar veya zulmeder de sonra Allah'ın mağfiretine sığınırsa, Allah'ı bağışlayıcı ve esirgeyici bulur.

111. Bununla beraber kim bir günah kazanırsa, onu ancak kendi aleyhine kazanmış olur. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

112. Her kim de bir hata veya günah kazanır da sonra onu bir suçsuza yüklerse, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günahı yüklenmiş olur.

113. Allah'ın sana lütfü ve esirgemesi olmasaydı, onlardan bir güruh seni hükümde şaşırtmaya yeltenmişti. Onlar yalnızca kendilerini şaşırtırlar; sana hiçbir zarar veremezler. Nasıl verebilirler ki Allah, sana Kitab ve hikmet indirmekte ve bilmediklerini sana öğretmektedir. Hem Allah'ın lütfü, senin üzerinde çok büyüktür.

Nisa Sûresi 114 - 120. Ayetler

114. Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak, sadaka vermeyi veya bir iyilikte bulunmayı veya insanların arasını düzeltmeyi emredenlerindi başka. Her kim bunu Allah'ın rızasını arayarak yaparsa, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.

115. Her kim de kendisine doğru yol belli olduktan sonra, Peygamber'e muhalefet eder ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, biz onu gittiğine bırakırız ve kendisini cehenneme sokarız ki, o ne kötü gidiştir!

116. Doğrusu Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; onun dışındakini ise dilediği kimse için bağışlar. Kim de Allah'a ortak koşarsa, elbette o pek uzak bir sapıklığa sapmıştır.

117. Müşrikler, O'nu bırakıp da yalnızca dişi isimli putlara yalvarıyorlar ve ancak hayırsız bir şeytana tapıyorlar.

118. Ki Allah, onu (şeytanı) lânetledi, o da şöyle dedi: "Andolsun, kullarından belli bir pay edineceğim."

119. "Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş emellere düşürüp olmayacak kuruntularla aldatacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını delecekler (putlar için nişanlayacaklar) ve şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler." dedi. Her kim Allah'ı bırakır şeytanı dost edinirse, kuşkusuz apaçık hüsrana uğramıştır.

120. (Şeytan) onlara söz verir, ümitlendirir; fakat şeytan onlara kuru bir aldatmadan başka bir şey vadetmez.

Nisa Sûresi 121 - 127. Ayetler

121. İşte onların varacakları yer cehennemdir ve ondan kurtulmaya hiçbir çare bulamayacaklardır.

122. İman edip de iyi işler yapan kimselere gelince, onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vâdetti. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?

123. Gerçek, sizin kuruntularınızla da değil, ehl-i kitabın kuruntularıyla da değil. Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalanır ve Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamaz.

124. Erkek olsun, kadın olsun, herhangi bir kişi de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar hakları yenmez.

125. İyilik yaparak kendini tertemiz müslüman olarak Allah'a teslim etmiş ve hanif (diğer dinlerden yüz çevirmiş bir müvahhid) olarak İbrahim'in dinine uyan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir.

126. Göklerdeki ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır ve Allah her şeyi ilim ve kudretiyle kuşatmıştır.

127. Bir de senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki, "Onlar hakkında ki fetvayı size Allah veriyor: hakları olan mirası kendilerine vermeyip nikâhlamayı istediğiniz öksüz kızlar hakkında, mağdur çocuklar hakkında ve yetimlere insaf ile bakmanız hakkında Kitap'ta yüzünüze karşı okunan ayetler var! Daha da hayra dair ne yaparsanız şüphesiz Allah onu da bilir.

Nisa Sûresi 128 - 134. Ayetler

128. Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden veya yüz çevirmesinden endişe ediyorsa, aralarını barış ile düzeltmelerinde bir günah yoktur. Barış, daima hayırlıdır. Nefisler, kıskançlığa hazır kılınmıştır. Eğer arayı düzeltir ve geçimsizlikten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

129. Kadınlarınız arasında adil davranmaya ne kadar hırslı olsanız da yine güç yetiremezsiniz. Bari (birine) büsbütün meyledip de diğerini askıda kalmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve haksızlıktan korunursanız, şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

130. Eğer eşler ayrılırlarsa, Allah kudretiyle birini diğerine muhtaç etmez. Allah, kudreti geniş olandır, hikmet sahibidir.

131. Göklerdeki ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. Andolsun, ehl-i kitaba ve size: "Allah'tan korkun" diye emrettik. Eğer inkâr ederseniz haberiniz olsun ki göklerdeki ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, hamd edilmeye layık olandır.

132. Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.

133. Ey insanlar! Dilerse sizleri giderir de yerinize başkalarını getirir. Allah buna kâdirdir.

134. Kim dünya sevabı (mükâfatı) istiyorsa, bilsin ki dünya sevabı da, ahiret sevabı da Allah katindadır. Allah, işitendir, görendir.

Nisa Sûresi 135 - 140. Ayetler

135. Ey iman edenler! Hakkaniyetle durup adaleti yerine getirmeye uğraşan hâkimler, kendinizin, ana-babanızın veya en yakınlarınızın aleyhinde de olsa Allah için adil şahitler olun. (Hakkında şahitlik ettikleriniz) gerek zengin, gerek fakir olsun; çünkü Allah ikisine de sizden daha yakındır. Onun için haktan yüz çevirip de nefsin arzusuna tabi olmayın. Eğer dilinizi eğip, büker (doğru şahitlik etmez) veya kaçınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

136. Ey iman edenler! Allah'a peygamberine, peygambere indirdiği kitaba ve daha öne indirdiği kitaba iman edin. Her kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, uzak, pek uzak bir sapıklıkla sapmış gitmiştir.

137. İman edip sonra inkâr edenler, sonra yine iman edip sonra yine inkâr edenler, sonra da kâfirlikte ileri gidenler, Allah onları bağışlayacak değildir, doğru bir yola da çıkaracak değildir.

138. Münafıklara, kendileri için elem verici bir azap olduğunu müjdele!

139. Onlar ki müminleri bırakıp kâfirleri dost ediniyorlar, izzeti onların yanında mı arıyorlar? Fakat izzet tamamıyla Allah'ındır.

140. O, size kitabında şunu da indirmişti: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini veya onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze dalıncaya kadar o heriflerin yanlarında oturmayın; çünkü o zaman siz de onlar gibi olursunuz. Şüphesiz Allah, münafıklarla kâfirlerin tümünü cehennemde toplayacaktır.

Nisa Sûresi 141 - 147. Ayetler

141. Onlar sizi gözetiyorlar, eğer Allah'tan size bir fetih (nasib) olursa "beraber değil miydik?" diyecekler. Eğer kâfirlere bir pay düşerse "Biz size üstünlük sağlamadık mı, sizi müminlerden kurtarmadık mı?" diyecekler. Artık Allah, kıyamet günü aranızda hükmünü verir ve elbette kâfirler için müminler aleyhine asla bir yol vermeyecektir.

142. Şüphesiz münafıklar Allah'a hile yapmaya çalışıyorlar, hâlbuki Allah hilelerini başlarına geçirmektedir. Namaza kalktıkları zaman üşene üşene kalkarlar, halka gösteriş yaparlar, Allah'ı pek az hatıra getirirler.

143. Arada bocalayıp durmaktalar; ne onlara, ne bunlara bağlanıyorlar. Her kimi, Allah şaşırtırsa, artık sen ona bir yol bulamazsın.

144. Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil vermek ister misiniz?

145. Şüphesiz münafıklar, cehennemin en alt tabakasındadırlar. Onlara asla bir kurtarıcı bulamazsın.

146. Ancak tevbe edip hallerini düzelten ve Allah'a sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız Allah için yapanlar müstesna; çünkü bunlar müminlerle beraberdir, müminlere ise Allah büyük bir mükâfat verecektir.

147. Eğer siz şükreder, iman ederseniz Allah size niçin azap etsin?! Allah şükre karşılık verendir, bilendir.

Nisa Sûresi 148 - 154. Ayetler

148. Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; zulme uğrayan başka. Allah işitendir, bilendir.

149. Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz yahut bir kötülüğü (açıklamayıp) affederseniz, şüphesiz Allah ziyadesiyle affedicidir, kadirdir.

150. Allah'ı ve peygamberlerini inkâr edenler (iman hususunda), Allah'ı tanıyıp peygamberlerini tanımayarak aralarını ayırmak isteyen kimseler "peygamberlerin bazısına inanırız, bazısına inanmayız" derler ve bunlar küfür ile iman arasında bir yol tutmak isterler.

151. İşte bunlar gerçekten kâfirdirler. Biz kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.

152. Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve peygamberlerinden hiç birisinin arasını ayırmayan kimselere gelince, işte bunların mükâfatlarını Allah, kendilerine verecektir. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

153. Ehl-i kitap senden kendilerine bir kitap indirmeni istiyorlar. Çok görme! Musa'dan bundan daha büyüğünü istediler; "Bize Allah'ı açıktan göster" dediler. Zulümleri sebebiyle kendilerini yıldırım çarptı. Sonra kendilerine apaçık mucizeler gelmişken, tuttular dünyaya taptılar, derken biz onları affettik ve Musa'ya güçlü bir saltanat verdik.

154. Verdikleri söze bağlı kalmaları için Tur'u üzerlerine kaldırdık da onlara: "secde ederek o kapıdan girin" dedik ve onlara "cumartesi günü haddi aşmayın" da dedik. Kendilerinden kesin bir söz de aldık.

Nisa Sûresi 155 - 162. Ayetler

155. Bunun üzerine sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz kılıflanmıştır" demeleri sebebiyle (onlara türlü belalar verdik.) Doğrusu küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur; onun için pek azı dışında iman etmezler.

156. Yine inkâr etmeleri ve Meryem'e karşı büyük bir iftira atmaları,

157. Ve "biz Allah'ın elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demeleri sebebiyle (onları lanetledik.) Hâlbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat kendilerine benzeri gösterildi. Doğrusu onun hakkında ihtilaf edenler bundan dolayı şüphe içindedirler; ona dair bir bilgileri yoktur, ancak zanna uyarlar. Hâlbuki kesin olarak onu öldürmediler.

158. Doğrusu Allah onu (İsa'yı) kendine yükseltti. Allah, izzet ve hikmet sahibidir.

159. Andolsun, ehli kitaptan, ölmeden önce ona iman etmeyecek kimse yoktur. Kıyamet günü de o, onların aleyhine şahit olacaktır.

160.   Yahudilerin zalimleri ve Allah yolunda yolunda çevirmeleri nedeniyle onlara helal edilmiş bir çok temiz ve hoş nimetleri kendilerine yasakladık.

161.  Bir de kendilerine yasaklanmış olduğum halde faiz almaları ve halkın mallarını haksızlıkla yemeleri bebebiyle. Onların kâfir olarak kalanlarına acı bir azap hazırladık.

162. Fakat içlerinden ilimde derinliği olanlarla, müminler senden önce indirilenlerle beraber sana indirilene de iman ediyorlar. Hele o namaza devam eden kullarıma bak! Onlar, zekât verenler, Allah'a ve ahiret gününe inanan bütün mü'minler, işte bunlara yarın büyük bir mükâfat vereceğiz.

Nisa Sûresi 163 - 170. Ayetler

163. Nuh'a ve ondan sonra gelen bütün peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Nitekim İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlara, İsa'ya, Eyyüb'e, Yunus'a Harun'a, Süleyman'a vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.

164. Sana daha önce (hikayelerini) anlattığımız peygamberleri ve anlatmadığımız peygamberleri gönderdik. Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.

165. Müjdeleyici ve sakındırıcı peygamberler göndermiştir ki, insanların peygamberlerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah, izzet ve hikmet sahibidir.

166. Fakat Allah özellikle sana indirdiğiyle şahitlik eder ki, onu kendi ilmi ile indirdi. Melekler de şahitlik ederler. Bununla beraber Allah'ın şahit olması yeterlidir.

167. Şüphesiz inkâr edip Allah yolundan alıkoyanlar, doğru yoldan uzak bir sapıklıkla saptılar.

168.     Şüphesiz inkâr edip haksızlık edenleri Allah, bağışlayacak değildir.

169.    Cehennem yolundan başka bir yola çıkaracak da değildir. Onlar, ebediyyen orada kalacaklar; bu da Allah'a kolaydır.

170.  Ey insanlar! Gerçekten size Rabbinizden peygamber hak ile geldi. Hakkınızda hayırlı olması için hemen ona iman edin. Eğer inkâr edecek olursanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

Sayfa 4 / 26

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
 
 
  • İLETİŞİM