• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Hacc Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Ey bütün insanlar! Rabbinizden sakının; Çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı çok büyük bir şeydir!

2.     Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiğini unutur ve her gebe kadın çocuğunu düşürür. İnsanları hep sarhoş görürsün, halbuki sarhoş değillerdir; fakat Allah'ın azabı şiddetlidir!

3.     İnsanlardan kimi de vardır ki, bilgisi olmaksızın Allah hakkında tartışır ve her kaypak şeytanın ardına düşer.

4.     Şeytan hakkında şöyle yazılmıştır: "Her kim ona dost olursa, muhakkak onu saptırır ve doğruca çılgın ateşin azabına götürür."

5.     Ey insanlar! Eğer yeniden dirilişten yana şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alaka'dan (aşılanmış yumurtadan), sonra şekli belli belirsiz, bir çiğnem et parçasından yarattık ki size (kudretimizi) gösterelim diye! ve dilediğimizi belirli bir zamana kadar rahimlerde tutuyoruz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarıyoruz, sonra da kuvvetli çağınıza ermeniz için (sizi büyütüyoruz). Bununla beraber içinizden kimisi erken vefat ettiriliyor, yine kimi de biraz ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en kötü çağına kadar götürülür. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün; derken üzerine suyu indirdiğimiz zaman kıpırdanır ve her güzel çiftten bitkiler bitirir.

Hacc Sûresi 6 - 15. Ayetler

6.     İşte böyledir; Çünkü Allah haktır; kuşkusuz O, ölüleri diriltir ve gerçekten her şeye kadirdir.

7.     Gerçekten kıyamet saati gelecektir; onda hiç şüphe yoktur. Ve muhakkak Allah, kabirlerdeki kimseleri diriltip kaldıracaktır.

8.     İnsanlardan kimi de vardır ki, ne bir ilme ne bir rehber'e, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışmaya kalkar.

9.     Allah yolundan şaşırtmak için yanını bükerek (böbürlenerek tartışır). Dünyada onun için bir rezillik vardır; kıyamet günü de kendisine o yangın azabı tattıracağız.

10.   Bu, senin iki elinin takdim ettikleri yüzündendir. Allah kullarına zulmedici değildir, denilir.

11.   İnsanlardan kimi de Allah'a kıyıdan kıyıya ibadet eder, eğer kendisine bir hayır isabet ederse, buna memnun olur ve eğer bir sıkıntı isabet ederse yüz üstü dinden dönüverir. Onun dünyası da, ahireti de hüsran olur. İşte apaçık hüsran budur.

12.   Allah'ı bırakıp kendisine ne zarar, ne de fayda sağlamayan şeylere yalvarır. İşte en uzak sapıklık budur.

13.   O, zararı faydasından akla daha yakın olan varlığa yalvarıyor. O yalvardığı, ne kötü efendi, ne kötü yoldaştır.

14.   Şüphe yok ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere koyacak. Şüphesiz ki Allah ne isterse yapar.

15.   Her kim, Allah'ın dünyada ve ahirette Resûlüne asla yardım etmeyeceğini ama kendisine yardım edeceğini zannediyorsa, hemen göğe bir ip uzatsın boğazına geçirsin, sonra ayağını yerden kessin de bir baksın hilesi (bu yaptığı), peygambere İlâhî yardımdan doğan öfkesini giderecek mi?

Hacc Sûresi 16 - 23. Ayetler

16.   İşte biz onu (Kur'an'ı) apaçık âyetler olarak indirdik; şüphesiz Allah istediğini hidayete erdirir.

17.   İman edenler, yahudi olanlar, sâbiîler, hristiyanlar, mecusiler ve şirk koşanlar, şüphesiz Allah, bunların arasını kıyamet günü ayıracaktır; çünkü Allah, her şeye şahiddir

18.   Görmedin mi, gökte ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanların bir çoğu hep Allah'a secde ediyor. Her kimi de Allah zelil ederse, artık onu değerli kılacak kimse yoktur. Şüphesiz Allah, ne dilerse yapar.

19.   Şu iki grup Rableri hakkında çekişen iki haslındırlar. İşte, inkar edenler için ateşten elbiseler biçilmiştir. Başlarının üstünden kaynar su dökülecektir.

20.   Bununla karınlarındakiler ve derileri eritilir.

21.   Bir de bunlar için demirden kamçılar vardır.

22.   Her ne zaman, ıztıraptan dolayı ateşten çıkmak isterlerse, yine oraya geri döndürülürler ve: "Haydi tadın yakıcı azabı!" (denilir).

23.   Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri, altından ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altın bileziklerle ve İncilerle süslenecekler, elbiseleri de orada ipektir.

Hacc Sûresi 24 - 30. Ayetler

24.   Hem onlar, sözün en güzeline yöneltilmişler, hem de övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.

25.   Amma inkâr edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve misafir bütün insanlara eşit kıldığımız Mescid-i Harâm'dan alıkoyanlara ve orada zulüm ile, haktan sapmak isteyenlere, muhakkak elem verici bir azap tattırırız.

26.   Hem unutma o vakti ki, Kabe'nin yerini İbrahim'e hazırlamış ve (şöyle demiştik:) "Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükû ve secdeye varanlar için evimi tertemiz tut."

27.   "İnsanlar içinde haccı ilân et; gerek yaya ve gerekse her derin vadiden (uzak yollardan) gelen yorgun düşen develer üstünde sana gelsinler."

28.   "Gelsinler ki, kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlıklar üzerine belli günlerde Allah'ın ismini ansınlar. Artık onlardan yeyin ve yoksulu, fakiri doyurun."

29.   "Sonra kirlerini atsınlar, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik'i (Kâbe'yi) tavaf etsinler."

30.   Emir budur. "Her kim, Allah'ın yasaklarına saygı gösterirse, bu, kendisi için Rabbinin katında mutlaka hayırdır. Size ise (haram olduğu) okunanlar müstesna olmak üzere bütün hayvanlar helâl kılındı. O halde o putlardan, o pislikten ve yalan sözden de kaçının."

Hacc Sûresi 31 - 38. Ayetler

31.   Allah için, O'na ortak koşmayan hanifler olun. Her kim Allah'a ortak koşarsa öyle olur ki, sanki gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapmış veya rüzgâr onu ücra bir yere sürüklemiştir.

32.   Bu budur! Her kim de Allah'ın hükümlerine saygı gösterirse, şüphesiz o, kalplerin takvasındandır.

33.   Sizin için kurbanlıklarda ve hac ibadetinde birtakım menfaatler vardır, sonra onların da varacakları yer, Beyt-i Atik'e (Kabe'ye) kadardır.

34.   Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine Allah'ın ismini anarak kurban kesmelerini gerekli kıldık. Şimdi hepinizin İlâhı bir tek ilahtır; öyle ise, O'na teslim olan müslümanlar olun! Ve o itaat eden, tevazu sahiplerini müjdele!

35.   Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri yerinden oynar, kendilerine isabet eden musibetlere sabrederler, namazı devamlı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz şeylerden infak ederler.

36.   Hem o büyük baş hayvanlar var ya, biz onları Allah'ın dininin işaretlerinden kıldık! Sizin için onlarda hayır vardır. Öyleyse ön ayaklarının biri bağlı olarak dururlarken üzerlerine Allah'ın ismini anın ve kurban edin. Yan üstü yere düştükleri zaman da canı çıktığında, onlardan yeyin, kanaatkâra ve isteyene yedirin. O, böyle onları size boyun eğdirdi ki şükredesiniz.

37.   Elbette onların ne etleri, ne kanları Allah'a ulaşmaz; fakat O'na sizin takvânız ulaşır. Böyle, onları size boyun eğdirdi ki, yolunu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir ile büyükleyesiniz. Müjdele o vazifelerini güzel yapan muhsinleri!

38.   Haberiniz olsun ki Allah, iman edenleri müdafaa edecektir; çünkü Allah herhangi bir haini, nankörü sevmez.

Hacc Sûresi 39 - 46. Ayetler

39.   Kendileriyle savaşılan mü'minlere savaş konusunda izin verildi; çünkü onlara zulmolundu ve şüphesiz ki Allah, onları zafere ulaştırmaya kadirdir.

40.   Onlar ki "Rabbimiz bir Allah'tır" demelerinden başka bir sebep olmaksızın haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer, Allah'ın insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, şüphesiz manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılırdı ki oralarda Allah'ın ismi çok zikredilir. Allah kendi dinine yardım edenlere muhakkak yardım edecektir. Şüphe yok ki Allah, çok kuvvetli, çok izzetlidir.

41.   Onlar (mü'minler) ki, şayet kendilerini yeryüzünde iktidara getirirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar. Bütün işlerin sonu da sadece Allah'a aittir.

42.   Ve eğer seni yalanlıyorlarsa, emin ol ki, onlardan önce Nuh'un kavmi, Ad, Semûd da peygamberlerini yalanladı.

43.   İbrahim'in kavmi ve Lût'un kavmi de yalanladı.

44.   Medyen halkı da peygamberlerini yalanladı. Musa da yalanlanmıştı. Ben de o kâfirlere bir mühlet verdim, sonra da kendilerini tutup alıverdim. Nasıl oldu o zaman benim inkarım!

45.   Evet, nice memleketler vardı ki biz onları zulüm ediyorlarken helâk ettik. Şimdi o ülkelerde, damlar çökmüş, ıpıssız; nice kullanılmayan kuyular ve muhteşem köşkler vardır.

46.   O yerde niye bir dolaşmadılar ki, kendileri için akıllanmalarına sebep olacak kalpler ve işitmelerine sebep olacak kulaklar olsun; zira gerçek şudur ki, gözler kör olmaz; fakat göğüsler içindeki kalpler kör olur.

Hacc Sûresi 47 - 55. Ayetler

47.   Bir de senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Elbette Allah, sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir.

48.   Zulüm ediyorlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleketler vardı ki, ben onu tutmuş alıvermiştim. Bütün dönüş sonunda banadır.

49.   De ki: "Ey bütün insanlar! Ben ancak size apaçık bir uyarıcıyım."

50.   "Şimdi iman edip sâlih iş yapanlar için hem bir bağışlanma, hem de bol rızık vardır."

51.   "Ayetlerimiz hakkında onları tesirsiz bırakmak için koşuşanlar ise, işte onlar cehennem ehlidirler."

52.   Hem biz, senden önce ne bir resul, ne de bir nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğu zaman şeytan onun arzularına bir şey katmış olmasın. Bunun üzerine Allah, Şeytan'ın kattığı şeyi derhal izale eder. Sonra da Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

53.   Allah, Şeytan'ın kattığı şeyi kalpleri katı olanlar ve kalplerinde bir hastalık bulunanlar için bir fitne kılacaktır. Çünkü o zalimler, uzak bir ayrılık içindedirler.

54.   Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, onun (Kur'an'ın) gerçekten Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler, bu sayede kalpleri ona saygı duysun; çünkü Allah, iman edenleri dosdoğru bir caddeye çıkarır.

55.   İnkâr edenler de, kendilerine kıyamet saati ansızın gelinceye veya hayırdan yana kısır bir günün azabı gelinceye kadar onun hakkında bir şüphe içinde kalıp giderler.

Hacc Sûresi 56 - 64. Ayetler

56.   O gün mülk Allah'ındır. O, aralarında hükmünü verir. Artık iman edip salih işler yapmış olanlar Naîm cennetlerindedirler.

57.   Kafirlik edip âyetlerimize "yalan" demiş olanlar ise, işte bunlara alçaltıcı bir azap vardır.

58.   Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlar ise, elbette Allah, onları güzel bir rızık ile rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, rızkı verenlerin en hayırlısıdır.

59.   O, onları elbette hoşnut olacakları bir yere koyacaktır. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, halim'dir.

60.   Bu böyle! Bir de her kim kendine edilen eziyete misli ile karşılık verir de, sonra yine kendisine bir zulüm vaki olursa, elbette Allah, ona yardım eder. Çünkü Allah, çok affedici ve çok bağışlayıcıdır.

61.   Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Allah, işitendir, görendir.

62.   Çünkü Allah hakkın ta kendisidir. Onların O'ndan başka yalvarıp çağırdıkları ise, hep batıldır. Yegane yüksek, yegane büyük olan ancak Allah'tır.

63.   Görmedin mi, Allah'ın gökten bir su indirmesi ile yeryüzü yemyeşil oluveriyor. Gerçekten Allah, lütfedicidir, (her şeyden) haberdardır.

64.   Göklerde ki ve yerdeki her şey O'nundur. Gerçekten Allah, övgüye layık olan, yegane zengin olandır.

Hacc Sûresi 65 - 72. Ayetler

65.   Görmedin mi, Allah gerçekten bütün yerdekileri ve emriyle denizlerde giden gemileri sizin hizmetinize verdi. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten korur. Gerçekten Allah, insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir.

66.   Size hayatı veren de O'dur, sonra sizi öldürür, sonra sizi yine diriltir. Gerçekten insan çok nankördür.

67.   Biz her ümmet için bir ibadet tarzı yapmışızdır ki onlar bu tarz üzerine ibadet etmektedirler. Dolayısıyla (bu) işte, seninle asla çekişmesinler. Rabbine davet et; çünkü sen gerçekten hakka götüren doğru bir yol üzerindesin.

68.   Eğer seninle çekişirlerse, de ki: "Allah, yaptığınızı çok iyi bilendir."

69.   "Muhalefet edip durduğunuz şeyler hakkında kıyamet günü aranızda hükmünü verecektir."

70.   Bilmez misin ki, Allah gökte ve yerde ne varsa bilir! Muhakkak bunlar bir kitaptadır. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.

71.   Onlar Allah'ın karşısında öyle bir şeye tapıyorlar ki, Allah, onun hakkında öyle bir delil indirmedi. Ve o hususta kendilerinin hiçbir ilmi yoktur.  Zalimlere ise, yardımcı yoktur.

72.   Kendilerine karşı âyetlerimiz apaçık okunduğu zaman kâfirlerin yüzlerindeki inkarı tanırsın. Karşılarında âyetlerimizi okuyanlara saldıracak gibi olurlar. De ki: "Şimdi size ondan daha şer olanını haber vereyim mi? Ateş! Allah onu inkar edenlere va'd etti. O, ne kötü sondur."

Hacc Sûresi 73 - 78. Ayetler

73.   Ey insanlar! Bir misal verildi; şimdi ona iyi kulak verin! Haberiniz olsun ki, sizin Allah'tan başka taptıklarınızın hepsi, toplansalar bile bir sinek yaratamazlar. Şayet sinek onlardan bir şey kaparsa, onu ondan kurtaramazlar. İsteyen de zayıf, kendinden istenen de!

74.   Onlar şirk koşmak suretiyle Allah'ın kadrini hakkıyla bilemediler; gerçekten Allah, çok kuvvetlidir, çok üstündür.

75.   Allah, hem meleklerden elçiler seçer, hem de insanlardan! Şüphesiz Allah, yegane işiten, yegane görendir.

76.   Hepinizin önlerindekini ve arkalarındakini (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Bütün işler hep Allah'a döndürülür.

77.   Ey bütün iman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin, hayır işler işleyin ki, kurtuluşa erebilesiniz.

78.   Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. Sizi, O seçti. Din hususunda üzerinize bir güçlük de yüklemedi. Haydin babanız İbrahim'in dinine! Bundan önceki kitaplarda ve bunda (Kur'an'da) size "Müslüman" ismini o taktı ki, Peygamber size şahit olsun, siz de bütün insanlara karşı şahidler olasınız. Haydin namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı tutunun. O, sizin mevlânızdır. Artık; ne güzel mevlâ, ne güzel yardımcıdır!

Mü'minûn Sûresi 1 - 17. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir;

2.     Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler;

3.     Onlar ki, yararsız, boş lafa bakmazlar;

4.     Onlar ki, zekât vermek için çalışırlar;

5.     Ve onlar ki, ırzlarını korurlar;

6.     Ancak eşlerine ve kendilerinin sahip olduğu cariyelerine karşı müstesna, çünkü bunlarla ilişkilerden dolayı kınanmazlar.

7.     Kim de bunun ötesini ararsa, işte artık onlar haddi aşanlardır.

8.     Ve o mü'minler ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.

9.     Onlar ki, namazlarına devam ederler.

10.   İşte vâris olacak onlardır.

11.   Firdevs'e vâris olacak, orada ebedî kalacaklardır.

12.   Andolsun biz insanı, çamurdan, (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık.

13.   Sonra onu sağlam bir karargâhta bir nutfe yaptık.

14.   Sonra o nutfeyi bir alaka (aşılanmış yumurta) olarak yarattık, derken o alakayı bir çiğnem et parçası olarak yarattık, peşinden o çiğnem et parçasını kemik (iskelet) olarak yarattık, sonra o kemiklere et giydirdik, sonra ona başka bir yaratış verdik, insan haline getirdik. Bak, yaratanların en güzeli olan Allah, ne şanlıdır.

15.   Sonra siz, bunun arkasından muhakkak öleceksiniz.

16.   Sonra siz kıyamet günü şüphesiz diriltileceksiniz.

17.   Hakikaten biz, sizin üstünüzde yedi yol (yedi gök veya yedi idrak yolu) yarattık ve yaratıştan gafil olmadık.

Mü'minûn Sûresi 18 - 27. Ayetler

18.   Gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde muhafaza eyledik; halbuki biz onu gidermeye de şüphesiz kadiriz.

19.   Öyle iken durduk da, o yağmurla sizin için hurmalıklardan, üzümlüklerden bağlar, bahçeler yaptık içlerinde sizin için birçok yemişler vardır; onlardan yer ve geçinirsiniz.

20.   Bir ağaç (daha yarattık) ki Tûr-i Sînâ'dan çıkar, o, yağ ve yiyenlere bir katık (zeytin) verir.

21.   Hayvanlarda sizin için gerçekten bir ibret vardır. Karınlarındakinden (sütlerinden) size içiriyoruz, sizin için de onlarda birçok faydalar vardır; hem onlardan yersiniz.

22.   Hem de onlara ve gemiye biner taşınırsınız.

23.   Andolsun, biz Nuh'u kavmine peygamber olarak gönderdik de dedi ki: "Ey benim kavmim! Allah'a ibadet edin, O'ndan başka bir ilahımız yoktur, dolayısıyla sakınmaz mısınız?"

24.   Bunun üzerine kavminden inkar eden kodaman grup şöyle dedi: "Bu sizin gibi ancak bir beşer olmaktan başka bir şey değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah dileseydi, elbette bir takım melekler gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan bunu işitmedik."

25.   "Şüphesiz o, kendisinde delilik bulunan bir adamdır. Dolayısıyla bunu bir zamana kadar gözetleyin."

26.   (Nuh) dedi ki: "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!"

27.   Biz de ona şöyle vahyettik: "Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Sonra emrimiz gelip de tandır kızışınca (sular coşup yükselince) hemen ona (gemiye) her cinsten iki çift ve aleyhinde söz geçmiş olanlardan başka aileni sok. Ve o zulmedenler hakkında bana yalvarma! Çünkü onlar boğulacaklardır.

Mü'minûn Sûresi 28 - 42. Ayetler

28.   Böylece sen, beraberindekilerle geminin üzerine çıktığında de ki: "Bizi zalim kavimden kurtaran Allah'a hamdolsun"

29.   Ve de ki: "Rabbim! Beni mübarek bir yere kondur, konuklatanların en hayırlısı sensin."

30.   İşte bunda çok ibretler vardır, ve gerçekten biz kullarımızı imtihan edicileriz.

31.   Sonra arkalarından başka bir ümmet meydana getirdik.

32.   Onlar içinden kendilerine bir peygamber gönderdik. (şöyle dedi:) "Allah'a ibadet edin, O'ndan başka bir ilahınız yoktur. Artık sakınmaz mısınız?"

33.   O'nun kavminden, dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde inkar edip ahirete kavuşmayı yalanlayan o kodoman grup ise şöyle dedi: "Bu sizin gibi ancak bir beşer olmaktan başka bir şey değildir,yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor."

34.   "Şayet sizin gibi bir beşere itaat ederseniz, muhakkak ki siz o halde kesinlikle hüsrandasınız."

35.   "Siz öldüğünüz, bir toprak ve bir yığın kemik olduğunuz zaman kuşkusuz çıkarılacaksınız diye mi va'dediyor?"

36.   "Heyhat! O va'dolunduğunuz şey ne kadar uzak!"

37.   "Hayat dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız fakat biz diriltilmeyiz."

38.   "O adam ancak Allah'a karşı yalan uyduran bir kimsedir; biz ona inanacak değiliz."

39.   Peygamber dedi ki: "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et."

40.   Buyurdu ki: "Pekyakında pişman olacaklar!"

41.   Derken hak olmak üzere onları korkunç bir ses yakalayıverdi. Kendilerini bir sel süprüntüsü yapıverdik. Artık o kavim, o zalimler defolsunlar!

42.   Sonra arkalarından başka ümmetler meydana getirdik.

Mü'minûn Sûresi 43 - 59. Ayetler

43.   Hiçbir ümmet, ecelini öne alamaz, erteleyemez.

44.   Sonra ardı ardına peygamberlerimizi gönderdik. Her hangi bir ümmete peygamberi geldikçe onu yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yuvarladık ve hepsini birer efsane yaptık. Artık iman etmeyen kavim defolsun.

45.   Sonra bir takım âyetlerimizi ve açık bir fermanla Musa'yı ve kardeşi Harun'u gönderdik.

46.   Onları, Firavun ve ileri gelenlerine gönderdik. Onlar ise kibirlerine yediremediler. Çünkü onlar dik başlı bir kavim idiler.

47.   Onun için dediler ki: "Biz bizim gibi iki beşere iman mı ederiz? Ayrıca onların kavmi bize kölelik ediyor."

48.   Bu suretle onları yalanladılar ve neticede helâk edilenlerden oldular.

49.   Andolsun, diğerleri doğru yolu tutabilsinler diye Musa'ya o kitabı verdik.

50.   Meryem oğlunu ve annesini bir kudretimize ayet kıldık ve ikisini yerleşmeye elverişli, temiz ve sulu olan bir tepeye yerleştirdik.

51.   "Ey Peygamberler! Helal ve temiz şeylerden yeyin ve güzel işler yapın; çünkü ben ne yaparsanız tamamen bilirim."

52.   "İşte bu insanlar bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir; Rabbiniz de benim. Artık hep benden sakının" denildi.

53.   Derken insanlar, aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her grup kendilerindekine güveniyor, onunla böbürleniyor.

54.   Şimdi sen, onları bir zamana kadar dalgınlıkları içinde bırak.

55.   Kendilerine verdiğimiz mal ve çocuk ile sanıyorlar mı ki;

56.   Gerçekten onların hayrına koşuyoruz? Hayır, onlar işin farkında değiller.

57.   Şüphesiz Rablerinin korkusundan titreyenler,

58.   Rablerinin âyetlerine iman edenler,

59.   Rablerine hiç şirk koşmayanlar,

Mü'minûn Sûresi 60 - 75. Ayetler

60.   Ve Rablerinin huzuruna varacaklarından yürekleri çarparak malî ibadetlerini yapanlar,

61.   İşte bunlar, hayırlarda yarışırlar ve onun için ileri giderler.

62.   Bununla beraber biz, kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemeyiz. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlara zulmedilmez.

63.   Fakat onların kalpleri bundan bir dalgınlık içindedir; hem onların ondan başka birtakım işleri vardır ki, hep onlar için çalışırlar.

64.   Nihayet refah içinde olanları azaba uğrattığımız zaman hemen feryada başlayacaklar.

65.   Bu gün feryad etmeyin, çünkü siz bizden kurtulamazsınız.

66.   Karşınızda ayetlerim okunuyordu da siz kibirlenerek ardınızı dönüyordunuz.

67.   Ona kafa tutarak, geceleri Kâbe'nin etrafında toplanarak hezeyanlar savuruyordunuz.

68.   Ya hâlâ o kelamı (Kur'an'ı) düşünmezler mi? Yoksa onlara önceki atalarına gelmemiş bir şey mi geldi?

69.   Yoksa Peygamberleri tanımadılar da onun için mi inkâr ediyorlar?

70.   Yoksa "onda bir delilik var" mı diyorlar? Hayır, o, onlara hak ile geldi; fakat onların çoğu haktan hoşlanmıyorlar.

71.   Eğer hak onların keyiflerine tabi olsaydı, gökler, yer ve bunlardaki kimseler kesinlikle fasid olurdu. Hayır, biz onlara unutulmaz ders olacak zikirlerini, şan ve şereflerini getirdik, fakat onlar bundan yüz çeviriyorlar.

72.   Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbinin karşılığı daha hayırlıdır, hem O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

73.   Doğrusu sen onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.

74.   Fakat ahirete inanmayanlar yoldan sapmaktalar.

75.   Eğer biz onlara acıyıp da baskılarını kaldırsak, mutlaka azgınlıklarında inat eder, hiçbir şey görmezler.

Mü'minûn Sûresi 76 - 89. Ayetler

76.   Gerçekten biz onları azaba uğrattık da yine Rablerine karşı uslanmadılar ve O'na yalvarmıyorlardı.

77.   Sonunda üzerlerine azabı şiddetli bir kapı açtığımız zaman onun içinde umutsuzluğa düşüvereceklerdir.

78.   Halbuki sizin için kulağı, gözleri ve gönülleri yaratan O'dur. Pek az şükrediyorsunuz.

79.   Sizi yeryüzünde yaratıp yayan O'dur. Hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız.

80.   Öldüren ve dirilten O'dur. Gece ve gündüzün değişmesi de O'nun eseridir. Artık akıllanmayacak mısınız?

81.   Hayır, onlar öncekilerin dedikleri gibi dediler.

82.   Dediler ki: "Öldüğümüz, bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, gerçekten biz mi diriltileceğiz?"

83.   "Yemin ederiz ki, bize de, atalarımıza da bundan önce va'dolundu; bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir."

84.   De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin), yeryüzü ve içinde bulunanlar kimindir?"

85.   "Allah'ındır" diyecekler. De ki: "o halde korkmaz mısınız?"

86.   De ki: "Yedi göğün Rabbi azametli arş'ın Rabbi kimdir?"

87.   "Bunlar Allah'ındır" diyecekler. De ki: "O halde korkmaz mısınız?"

88.   De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyet ve yönetimi) elinde olan, kendisi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan kimdir?"

89.   "Hepsi Allah'ındır" diyecekler. De ki: "O halde hakka karşı nereden büyüleniyorsunuz?"

Mü'minûn Sûresi 90 - 104. Ayetler

90.   Doğrusu biz onlara hakkı getirdik ve şüphesiz onlar yalancılardır.

91.   Allah, hiç evlât edinmedi. O'nunla beraber bir ilah da yoktur. Olsaydı her ilah kendisi yarattığını götürürdü (sevk ve idare ederdi) ve elbette biri diğerine üstünlük sağlardı. Allah, isnad ettikleri vasıflardan münezzehtir.

92.   O, gaybı ve açık olanı bilendir. Dolayısıyla onların ortak koştukları şeylerden çok yücedir.

93.   De ki: "Rabbim! Eğer onlara va'dedileni mutlaka bana göstereceksen,"

94.   "Beni o zalimler grubunda bulundurma, Rabbim!"

95.   Şüphesiz biz onlara va'adi (tehdidi) sana göstermeye elbette kadiriz.

96.   Sen o kötülüğü en güzel olan tutumla uzaklaştır. Biz onların ne halt edeceklerini daha iyi biliriz.

97.   Ve de ki: "Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!"

98.   "Ve onların yanıma gelmelerinden de sana sığınırım, Rabbim!"

99.   Nihayet müşriklerden her birine ölüm geldiği zaman diyecek ki: "döndür, beni geri döndür!"

100. "Belki ben, o bıraktığım dünyada salih amel işlerim." Hayır, hayır! O, onun söylediği boş bir sözdür. Ötelerinde ise, diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır.

101. Sûra üfürüldüğü zaman, artık o gün aralarında ne akrabalık bağları vardır, ne de birbirlerini soruştururlar.

102. O zaman her kimin sevap tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluş bulanlardır.

103. Her kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar kendilerine yazık edenlerdir, cehennemde kalanlardır.

104. Ateş onların yüzlerini yalar, o halde ki, dişleri sırıtır.

Mü'minûn Sûresi 105 - 118. Ayetler

105. "Âyetlerimiz size okunuyordu da, siz onları yalanlıyordunuz değil mi?" denilir.

106. Derler ki: "Rabbimiz! Azgınlığımız bize üstün geldi ve biz sapık bir kavim idik."

107. "Ey bizim Rabbimiz! Çıkar bizi buradan, eğer bir daha (yaptıklarımıza) dönersek, kuşkusuz bizler zalim kimselerizdir."

108. Buyurur ki: "sinin orada, bana bir şey söylemeyin."

109. Çünkü kullarımdan bir grup vardı: "Rabbimiz! Biz iman ettik, sen bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" diyorlardı da,"

110. "Siz onları maskara yerine koydunuz, hatta size beni yad etmeyi unutturdular, onlara öyle gülüyordunuz."

111. "İşte onlara ben, sabretmelerine karşı bugün bu mükafatı verdim. Onlardır onlar, muradına erenler!"

112. Allah buyurur ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?"

113. "Bir gün veya bir günün birazı kadar kaldık. Sayanlara sor" derler.

114. Buyurur ki: "Keşke bunu bilmiş olsaydınız, gerçekten pek az kaldınız!"

115. "Sizi sadece boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?"

116. Demek ki hakim ve hak olan Allah yücedir, çok yücedir. O'ndan başka ilah yoktur. O, yüce Arş'ın Rabbidir.

117. Ve her kim Allah'ın beraberinde diğer bir ilaha taparsa, o kimsenin onun hakkında hiçbir delili yoktur ve o kimsenin Rabbinin katında hesabı vardır. Gerçek şu ki, kafirler kurtuluşa eremezler.

118. Hem şöyle de: "Rabbim! Bağışla ve merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın."

Nûr Sûresi 1 - 10. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     (Bu), indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. Hem içinde açık açık ayetler indirdik, umulur ki düşünüp öğüt alasınız.

2.     Zina eden kadın ve zina eden erkek, bunlardan her birine yüz değnek vurun; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, Allah'ın dininde bunlara bir acıyacağınız tutmasın. Hem müminlerden bir grup azaplarına şahit olsun.

3.     Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkasını nikahlamaz; zina eden kadın ise, onu da zina eden veya müşrik olan erkekten başkası nikahlamaz. Müminlere ise bu, haram kılındı.

4.     Namuslu kadınlara (zina) isnad eden, sonra dört şahit getiremeyen kimselere de seksen değnek vurun ve asla bunların şahitliğini kabul etmeyin. Onlar öyle fasıklardır.

5.     Ancak onun arkasından tevbe edip de ıslah olanlar başka; zira Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

6.     Eşlerine (zina) isnad edip kendilerinden başka şahitleri de olmayan kimselerden, her birinin şehadeti: Kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin etmesi,

7.     Beşincisi de, eğer yalancılardan ise, muhakkak Allah'ın lâneti kendi üzerine olmasını (dilemesidir).

8.     Kadından cezayı, dört kere şöyle şehadet etmesi kaldırır: "Allah'a yemin olsun ki, o (kocası) muhakkak yalancılardandır."

9.     Beşinci de, "Eğer o doğru söyleyenlerden ise, muhakkak Allah'ın gazabı kendisi üzerine olsun."

10.   Ya Allah'ın lütuf ve rahmeti olmasaydı gerçekten ve Allah tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (haliniz nice olurdu)!

Nûr Sûresi 11 - 20. Ayetler

11.   Haberiniz olsun ki, ifk ile gelenler, onu uydurup yayanlar, içinizden bir gruptur; onu hakkınızda bir şer sanmayın, belki o, hakkınızda bir hayırdır. Onlardan her kişiye günah olarak (onun karşılığı ceza) vardır. Büyüğünü yüklenene gelince, ona da büyük bir azap vardır.

12.   Ne vardı onu işittiğiniz zaman erkek ve kadın müminler kendi kendilerine hüsnüzan etselerdi de: "Bu, apaçık bir iftiradır" deselerdi ya!

13.   Ona dört şahit getirselerdi ya! Mademki şahit getiremediler, o halde onlar Allah katında yalancılardan ibarettirler.

14.   Eğer dünyada ve ahirette Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, o daldığınız yaygarada size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.

15.   O sırada ki siz onu (iftirayı) dillerinizle aktarıyor ve ağızlarınızla hiçbir ilminiz olmayan bir şey söylüyor ve onu kolay sanıyorsunuz. Halbuki o Allah yanında büyük bir suçtur.

16.   Onu işittiğiniz zaman: "Bunu söylemek bize gerekmez. Hâşâ! Bu büyük bir iftiradır" deseydiniz ya!

17.   Eğer mü'min iseniz, böyle bir şeye asla dönmeyesiniz diye Allah size öğüt veriyor.

18.   Ve sizin için âyetleri açıklıyor. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

19.   Mü'minler içinde edepsizce sözlerin yayılmasını arzu edenler için muhakkak dünya ve ahirette elem verici bir azap vardır; ve siz bilmediğiniz halde Allah bilir.

20.   Ya üzerinizde Allah'ın lütuf ve rahmeti olmasaydı, Allah şefkatli ve merhametli olmasaydı (haliniz ne olurdu)?

Nûr Sûresi 21 - 27. Ayetler

21.   Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Her kim şeytanın adımlarına uyarsa, şüphe yok ki o, çirkin ve kötü şeyleri emreder. Eğer üzerinizde Allah'ın lütuf ve rahmeti olmasaydı, içinizden her biri asla temize çıkamazdı. Fakat Allah, dilediğini temize çıkarır. Allah işitendir, bilendir.

22.   Bir de içinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabalara, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere mallarından vermekte kusur etmesin, affetsin ve aldırmasınlar. Allah'ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah bağışlayandır, merhametlidir.

23.   Şüphe yok ki namuslu, bir şeyden habersiz mümin kadınlara zina isnadı edenler, dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azap vardır.

24.   O gün ki, yaptıklarına dilleri, elleri ve ayakları aleyhlerinde şahitlik edecektir.

25.   O gün Allah onlara hak ettikleri cezalarını tamamen verecek ve Allah'ın apaçık hak olduğunu bileceklerdir.

26.   Kötü kadınlar kötü erkekler için, kötü erkekler kötü kadınlar için ve temiz kadınlar temiz erkekler için ve temiz erkekler temiz kadınlar içindir. Bunlar, onların dediklerinden uzaktırlar. Kendilerine bağışlanma ve güzel bir rızık vardır.

27.   Ey iman edenler! Kendi evinizin dışındaki evlere, sahiplerine geldiğinizi hissettirip (izin almadan) ve selâm vermeden girmeyiniz; bu sizin için hayırlıdır, umulur ki düşünürsünüz.

Nûr Sûresi 28 - 31. Ayetler

28.   Bunun üzerine onlardan kimse bulamazsanız, size bir izin verilmedikçe içeri girmeyin ve eğer size, "dönün" derlerse dönün. O sizin için daha temizdir ve Allah, bütün yaptıklarınızı bilendir.

29.   İçinde ailece oturulmayan ve bir yararlanma hakkınız olan evlere girmenizde size bir günah yoktur. Neyi açıklar ve neyi saklarsanız Allah bilir.

30.   Mümin erkeklere söyle; gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar, bu kendileri için daha temizdir. Şüphesiz Allah ne yaparlarsa haberdardır.

31.   Mümin kadınlara da söyle; Gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar zinetlerini açmasınlar, görünen kısım başka ve başörtülerini yakalarının üzerine (kadar) örtsünler, zinetlerini açmasınlar; ancak kendi kocalarına, yahut kendi babalarına, yahut kocalarının babalarına, yahut kendi oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut erkek kardeşlerine, yahut erkek kardeşlerinin oğullarına, yahut kız kardeşlerinin oğullarına, yahut kendi kadınlarına, yahut kendi ellerindeki cariyelerine, yahut ihtiyacı olmayan erkeklerden uyuntulara (hizmetçi vb. gibi kimselere), yahut henüz kadınların avretlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler! Gizledikleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da yere vurmasınlar. Hepiniz Allah'a tevbe ediniz ey mü'minler ki kurtuluşa eresiniz.

Nûr Sûresi 32 - 36. Ayetler

32.   Bir de sizden olan bekârlar ve kölelerinizden, cariyelerinizden salih olanları evlendirin; eğer fakir iseler, Allah onlara fazlından zenginlik verir. Allah, (kudreti) geniş olan ve bilendir.

33.   Evlenme imkânını bulamayanlar, Allah kendilerine fazlından bir zenginlik verinceye kadar, iffetli kalmaya çalışsınlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köle ve cariyelerinizden) mükâtebe isteyenleri de, eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen mükâtebe yapın ve onlara Allah'ın size verdiği malından verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini kazanacaksınız diye namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Her kim de onları zorlarsa, şüphesiz onların zorlanmalarından sonra Allah onlar için bağışlayandır, esirgeyendir.

34.   Andolsun ki, size açıklayıcı âyetler, sizden önce gelip geçenlerden bir örnek ve takvâ sahipleri için öğütler indirdik.

35.   Allah göklerin ve yerin nurudur. Nûrunun temsili içinde bir lamba bulunan bir kandil gibidir. Lamba, cam bir fanus içindedir; fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulur. Yağı, ateş dokunmasa bile ışık verir. Nûr üzerine nûrdur. Allah nûruna dilediğini eriştirir ve insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi bilendir.

36.   (Bu kandil) o evlerdedir ki, Allah onların yükseltilmesine ve içlerinde isminin zikredilmesine izin vermiştir. Orada sabah ve akşam üstleri O'nu öyle kimseler tesbih ederler ki:

Nûr Sûresi 37 - 43. Ayetler

37.   Ne ticaret ne de alışveriş kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz, kalplerin ve gözlerin kıvranacağı günden korkarlar.

38.   Çünkü Allah, kendilerini işledikleri amellerin en güzeli ile mükâfatlandıracak, onlara lütfundan fazlasını verecektir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

39.   İnkâr edenlerin amelleri ise, engin çöldeki serap gibidir. Susayan onu bir su sanır. Nihayet yanına vardığı zaman onu bir şey bulmaz da, yanında Allah'ı bulur. O da onun hesabını tamamıyla görür. Allah, hesabı çok çabuk görendir.

40.   Yahut kâfirlerin amelleri derin bir denizdeki karanlık gibidir, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bir bulut! Birbiri üstüne karanlıklar, elini çıkardığı zaman onu görme ihtimali bile yoktur; her kime de Allah bir nûr vermemişse, artık onun için hiç bir nur yoktur.

41.   Baksana, gerçekten göklerde ve yerdeki kimseler ve o kanat çırpıp süzülen, dizilen kuşlar hep Allah'ı tesbih ediyor. Her biri kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah da onlar ne yapıyorlarsa hep biliyor.

42.   Bütün göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır; hem bütün gidiş O'nadır.

43.   Baksana şu gerçeğe, Allah bir bulut sevkediyor, sonra onun arasını birleştiriyor, sonra onu yoğunlaştırıyor da aralarından yağmurun çıktığını görüyorsun. Bir de gökten, ondaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir ve onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de onu uzak tutar. Şimşeğinin parıltısı neredeyse gözlerini alıverecek.

Nûr Sûresi 44 - 53. Ayetler

44.   Allah, gece ile gündüzü birbirine döndürüyor. Şüphe yok ki bunda basiret sahipleri için kesin bir ibret vardır.

45.   Allah, her canlıyı bir sudan yarattı; öyle iken kimisi karnı üstü yürüyor, kimisi iki ayak üzerine yürüyor, kimisi de dört ayak üzerine yürüyor. Allah ne dilerse yaratır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.

46.   Andolsun ki, gerçekten açıklayıcı âyetler indirdik. Allah, kimi dilerse doğru bir caddeye iletir.

47.   Bir de "Allah ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik" diyorlar da sonra bunun arkasından yan çiziyorlar; Bunlar mü'min değillerdir.

48.   Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Peygamberine çağırıldıkları zaman bakarsın ki, bunlardan bir kısmı çekinirler.

49.   Eğer hak kendi lehlerine olursa, boyun eğip ona gelirler.

50.   Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa Allah ve peygamberinin onlara haksızlık edeceğinden kuşkulandılar veya korktular mı? Hayır, zalimler kendileridir.

51.   Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve peygamberine çağrıldıkları zaman mü'minlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte bunlar kurtuluşa erecek olanlardır.

52.   Her kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder, Allah'dan korkar ve ona sığınırsa, murada erecek olanlar bunlardır.

53.   Ötekiler (o münafıklar), kendilerine emredersen mutlaka ve mutlaka hiç tereddüt etmeden savaşa gideceklerine dair Allah'a en kuvvetli yeminleri ile yemin ederler. De ki: "Yemin etmeyin. İtaatiniz malûmdur! Kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızdan ve yapacaklarınızdan haberdardır."

Nûr Sûresi 54 - 58. Ayetler

54.   De ki: "Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yine dinlemezseniz artık onun sorumluluğu ancak ona yüklenen (görevi yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yapmaktır). Eğer ona itaat ederseniz, hidayete erersiniz. Peygamber'e düşen ise sadece açık bir tebliğdir."

55.   Allah, sizden iman edip salih ameller işleyenlere şöyle va'detti. Andolsun ki onlardan öncekileri hakim kıldığı gibi kendilerini de mutlaka yeryüzünde hakim kılacak, onlara kendileri için hoş gördüğü dinlerini kuvvetle tatbik kudreti verecek ve onları korkularının arkasından emniyete erdirecek. Hakkımda hiçbir şeyi ortak koşmayarak hep bana ibadet edecekler. Kim bundan sonra nankörlük ederse artık onlar fasıklardır.

56.   Hem namazı kılın, zekâtı verin ve Peygamber'e itaat edin ki rahmete erdirilesiniz.

57.   Sakın inkâr edenlerin yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakabileceklerini sanma. Onların varacakları yer ateştir. Şüphesiz o pek kötü gidiştir.

58.   Ey iman edenler! Ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyeleriniz) ve sizden henüz buluğa ermeyenler, sizden üç vakit izin istesinler; sabah namazından önce, öğle sıcağında elbiselerinizi çıkardığınız sırada, bir de yatsı namazından sonra. (Bunlar) sizin için açık bulunabileceğiniz üç vakittir. Bunların dışında, izinsiz yanınıza girmelerinde ne size, ne de onlara günah yoktur; çevrenizde dolaşırlar, birbirinize bakarsınız. İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklıyor. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

Sayfa 14 / 26

  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
 
 
  • İLETİŞİM