• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Âl-i İmran Sûresi 195 - 200. Ayetler

195. Artık Rabbi kerimleri onlara şöyle karşılık verdi ki! Ben sizden gerek erkek ve gerek kadın bir amel edinin amelini zayi kılmam. Bazınız bazınızdansınız. İmdi hicret etmiş olanlar ve yurtlarından çıkarılmış bulunanlar ve benim yolumda eziyete uğrayanlar ve savaşta bulunan ve öldürülenler yok mu, elbette Allah katında bir sevap olmak üzere onların suçlarını örteceğini ve elbette onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağını ve güzel mükâfat ise Allah Teâlâ katindadır.

196. Kâfir olanların beldelerde dolaşıp durmaları; sakın seni aldatmasın.

197. Azıcık bir geçimdir, sonra onların varıp sığınacakları yer cehennemdir ve o ne fena bir yatak!.

198. Fakat o kimseler ki, Rablerinden korkmuşlardır, onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Orada ebediyyen kalacaklardır. Allah tarafından verilecek nice ziyafetler olduğu halde. Ve Allah Teâlâ'nın katında olanlar ise iyi kullar için daha hayırlıdır.

199. Ve şüphe yok ki, ehli kitaptan öyleleri de vardır ki. Allah Teâlâ'ya ve size indirilmiş olana ve kendilerine indirilmiş olana imân ederler. Allah için korkarlar. Allah Teâlâ'nın âyetleri ile az bir bahayı satın almazlar. İşte onlar için rableri katında mükâfatları vardır. Muhakkak Allah Teâlâ hesabını pek çabuk görendir.

200. Ey imân edenler! Sabrediniz, sabır yarısında bulununuz ve nöbet bekleyiniz ve Allah Teâlâ'dan korkunuz ki, felâh bulabilesiniz.

Nisa Sûresi 1 - 6. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Ey insanlar! O Rabbinizden korkunuz ki, sizi bir nefisten yaratmıştır ve ondan da eşini yaratmıştır. Ve o ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar türetmiştir ve Yüce Allah'tan korkunuz ki, onunla biribirinizden dilekte bulunursunuz, rahimlerden de korkunuz, şüphe yok ki, Allah Teâlâ üzerinizde gözetleyiçidir.

2.     Ve yetimlere mallarını veriniz ve temizi murdarla değişmeyiniz. Ve onların mallarını kendi malınıza katarak yemeyiniz, çünki o, şüphesiz, büyük bir günahtır...

3.     Eğer yetim kızlar hakkında adalete riâyet edemeyeceğinizden korkarsanız sizin için helâl olan kadınlardan ikişer, üçer veya dörder nikâh ediniz. Ve eğer adalet yapamayacağınızdan korkarsanız artık bir eş ile veya sâhip olduğunuz câriye ile iktifa ediniz çünki bu sizin için adaletten sapmamanıza daha yakındır...

4.     Kadınlara mihirlerini bir vecibe olarak veriniz. Şayet size ondan bir miktarını gönül hoşluğu ile bağışlar iseler onu da afiyetle, kolaylıkla yiyiniz.

5.     Ve Allah Teâlâ'nın sizler için geçim vasıtası kılmış olduğu mallarınızı beyinsizlere vermeyin, onları o malların içinde rızıklandırınız ve giydiriniz ve onları güzel söz söyleyiniz.

6.     Yetimleri nikâh çağına erinceye kadar deneyiniz. Eğer kendilerinde bir rüşt hissederseniz mallarını kendilerine hemen teslim ediniz ve büyüyecekler diye o malları israf ile alelâcele yemeyiniz. Ve kim zengin ise kaçınsın ve kim fakir ise uygun şekilde yesin. Onlara mallarını teslim edeceğiniz vakit de onlara karşı şahit bulundurunuz. Ve Allah Teâlâ hesapları görmeğe kâfidir...

Nisa Sûresi 7 - 11. Ayetler

7.     Erkekler için baba ile ananın ve en yakınların bıraktıklarından bir pay vardır ve kadınlar için de baba ile ananın ve en yakınların bıraktıklarından bir pay vardır. O bırakılandan az olsun çok olsun farz kılınmış bir nasip vardır.

8.     Tereke taksim edilirken uzak akrabalar yetimler ve yoksullar da hazır bulunurlarsa ondan onları da rızıklandırınız ve onlara güzel sözlerde söyleyiniz.

9.     Ve korksunlar o kimseler ki, arkalarından küçük, zayıf çocuklar bırakacak olsalardı, onların üzerine korkup endişede bulunacaklardı. O halde Allah Teâlâ'dan sakınsınlar ve dürüst söz söylesinler.

10.   Şüphesiz o kimseler ki, yetimlerin mallarını haksız yere yerler muhakkak karınlarında sırf bir ateş yemiş olurlar ve yakında bir ateşe sokulacaklardır...

11.   Allah Teâlâ size çocuklarınız hakkında erkek için iki dişi hissesi emrediyor. Eğer dişi olan evlât, ikiden fazla ise onlara terekenin üçte ikisi aittir. Ve eğer bir tek kız ise ona da terekenin yarısı verilir ve babasıyla anasından herbiri için de ölünün çocuğu var ise terekesinde altıda biri vardır. Ve eğer çocuğu yok ve kendisine yalnız babasıyla anası var ise anası için üçte biri aittir. Ve eğer ölünün kardeşleri de var ise anasına altıda biri verilir. Bu hisselerin böyle verilmesi, ölünün vaktiyle yapmış olduğu vasiyetinden ve borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınız bilmezsiniz ki hangileri sizin için menfaatçe daha yakındır. Bütün bunlar Allah Teâlâ tarafından birer farizadır. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ herhalde alimdir, hikmet sahibidir.

Nisa Sûresi 12 - 14. Ayetler

12.   Karılarınızın çocuğu yok ise terekelerinin yarısı sizin içindir. Eğer onların çocuğu var ise sizin için terekelerinin dörtte biri vardır. Yapmış oldukları vasiyetten veya borçtan sonra, karılarınıza da terekenizin dörtte biri vardır. Eğer sizin çocuğunuz yok ise... Eğer sizin çocuğunuz varsa onlara da terekenizden sekizde biri vardır. Yapmış olduğunuz vasiyetten veya borçtan sonra. Ve eğer bir erkeğin veya bir kadının kelâle tarafından mirasına konuluyor da onun bir erkek kardeşi veya bir kız kardeşi bulunuyorsa onlardan herbirine de altıda bir hisse vardır. Eğer bundan fazla iseler üçte birinde ortaktırlar. Zarar verme kasdi olmaksızın yapılmış olan vasiyetten veya borçtan sonra. Bütün bunlar Cenâb-ı Hak'tan bir öğüttür. Ve Allah Teâlâ alimdir, Halimdir.

13.   İşte bunlar Allah Teâlâ’nın hudududur... Ve kim Allah Teâlâ'ya ve Peygamberine itaat ederse onu altından ırmaklar akar cennetlere koyacaktır ki orada ebedî kalacaklardır. Ve bu büyük bir kurtuluştur...

14.   Ve kim de Allah Teâlâ'ya ve Peygamberine isyan eder, hududunu tecâvüz eylerse onu da içinde ebedî kalmak üzere bir ateşe sokar ve onun için zillet verici bir azab vardır...

Nisa Sûresi 15 - 19. Ayetler

15.   Kadınlarınızdan fuhuşta bulunmuş olanların aleyhine sizden dört şahit getiriniz. Eğer şahitlik ederlerse o kadınları evlerde hapsediniz. Kendilerine ölüm gelinceye kadar veya onlara Cenab'ı Hak bir yol açıncaya kadar.

16.   Sizden onu yapanların her ikisine de eziyet veriniz. Eğer tövbe eder ve uslanırlarsa onlardan vazgeçiniz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.

17.   Tövbe Allah katında ancak o kimseler içindir ki, bir cehaletle bir kötülüğü işlerler de az sonra tövbekâr olurlar. İşte olar için Allah Teâlâ tövbeyi kabul buyurur. Ve Allah Teâlâ alîmdir, hikmet sahibidir.

18.   Ve tövbe o kimseler için değildir ki, günahları yapar dururlar. Vaktaki kendilerinden birine ölüm gelip çatınca: Ben şimdi tövbe ettim, der ve kâfir oldukları halde ölenler için de değildir. İşte biz onlara elem verici bir azap hazırlamışızdır.

19.   Ey mü'minler! Kadınlara zor zoruna varis olmanız ve onlara vermiş olduğunuzun bazısını giderip kurtarmanız için onları sıkıştırmanız sizin için helâl olmaz. Meğer ki apaçık bir fuhuş yapıversinler. Ve onlarla iyi bir şekilde geçininiz. Şayet onları kerih görür iseniz olabilir ki, siz birşeyi kerih görürsünüz. Allah Teâlâ ise onda birçok hayır vücuda getirir.

Nisa Sûresi 20 - 23. Ayetler

20.   Ve eğer bir eşin yerine diğer bir eş almak isterseniz, onlardan birine çok bir mal vermiş olduğunuz halde bile artık ondan birşey almayınız, ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek alıverirmisiniz?

21.   Ve onu nasıl alırsınız ki, birbirinizle ilişkide bulundunuz ve sizden kuvvetli bir söz almışlardır...

22.   Ve babalarınızın nikâhlamış olduğu kadınlar ile evlenmeyiniz. Ancak geçen geçmiştir. Şüphe yok ki, o pek çirkindi ve menfurdu ve ne fena bir yoldu...

23.   Sizin üzerinize haram olmuştur: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, birâderinizin kızları, kız kardeşinizin kızları. Ve sizi emzirmiş olan süt analarınız, süt kız kardeşleriniz, eşlerinizin anaları ve kendileriyle cinsel ilişkide bulunmuş olduğunuz eşlerinizden yanlarınızda bulunan üvey kızlarınız. Şayet eşlerinizle cinsel ilişkide bulunmamış iseniz sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve kendi sulblerinizden olan oğullarızın eşleri de ve iki kız kardeşi birden almanız da sizin için haramdır geçmiş olan ise müstesnâ. Şüphe yok ki Allah Teâlâ gafurdur, rahimdir.

Nisa Sûresi 24 - 26. Ayetler

24.   Sağ ellerinizin sâhip olduğu müstesnâ olmak üzere kadınlardan kocalı olanlar da size haramdır. Bu, Allah Teâlâ'nın üzerinize bir yazısıdır. Bunlardan başka kadınları ise iffetli, zinadan sakınır olduğunuz halde mallarınızla talep etmeniz size helâl kılınmıştır. İmdi o kadınlardan her hangisinden faydalanırsanız onlara ücretlerini bir farize olarak veriniz. Mihir taktir olunduktan sonra birbirinizle uğraştığınızda üzerinize bir günah yoktur. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ alimdir, hikmet sahibidir.

25.   Ve sizden her kim hür olan kadınlar ile evlenmeğe fazla bir malî iktidarı yok ise sağ ellerinizin sâhip olduğu genç; mü'min cariyelerinizden evlensin. Ve Allah Teâlâ sizin imanınızı hakkıyla bilendir. Bazınız bazınızdandır. İmdi onları namuslarını korur, fuhuştan beri bulunur gizlice dostlarda edinmez oldukları halde sahiplerinin izniyle nikâhlayınız ve onlara Mihirlerini de güzelce veriniz. Eğer onlar evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa o vakit onların üzerlerine, hür kadınların üzerlerine lâzım gelen cezanın yarısı lâzım gelir. Bu sizden büyük meşakkate düşmekten korkanınız içindir. Ve eğer sabır ederseniz sizin için daha hayırlıdır. Ve Allah Teâlâ gafurdur, râhimdir.

26.   Allah Teâlâ sizlere açıklamak ve sizleri sizlerden evvelkilerin yollarına erdirmek ve sizleri tövbeye muvaffak kılmak diler. Ve Allah Teâlâ alimdir, hikmet sahibidir.

Nisa Sûresi 27 - 33. Ayetler

27.   Ve Allah Teâlâ sizin tövbe ederek İlâhî affa kavuşmanızı diler. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir meyil ile sapmanızı isterler.

28.   Allah Teâlâ sizden hafifletmek ister. Ve insan zayıf olarak yaradılmıştır...

29.   Ey imân etmiş olanlar! Mallarınızı aranızda bâtıl yere yemeyiniz. Meğer ki tarafınızdan kendi rızânızla yapılan bir ticaret olsun. Ve kendinizi de öldürmeyiniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ sizlere pek merhamet edicidir.

30.   Ve her kim bunu bir tecâvüz ve bir zulüm olarak yaparsa onu yakında bir ateşe yaslandırırız ve bu Allah Teâlâ için kolay bulunmaktadır.

31.   Eğer size yasaklanan şeylerin büyüklerinden kaçınırsanız sizden kabahatlerinizi kefâretlendiririz ve sizleri bir değerli mahalle girdiririz.

32.   Ve Allah Teâlâ'nın bazınıza diğer bazınız üzerine ihsan buyurmuş olduğu şeyi temenni etmeyiniz. Erkekler için kazançlarından bir nasip vardır: Kadınlar için de kazançlarından bir nasib vardır. Ve Allah Teâlâ'dan lütfunu isteyiniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ her şeyi hakkıyla bilicidir.

33.   Ve hepsi için baba ve ananın ve yakın hısımlarının ve yeminlerinizin akdettiği kimselerin terekelerinden miras alır varisleri kıldık. Artık onlara nasiplerini veriniz. Şüphe yok ki: Allah Teâlâ her şey üzerine hakkıyla şahittir.

Nisa Sûresi 34 - 37. Ayetler

34.   Erkekler kadınların üzerinde ziyade kaimdirler. Çünki Allah Teâlâ onların bazısını bazısı üzerine tafdil buyurmuştur. Ve mallarından harcamaktadırlar. İmdi salih kadınlar, itaatlidirler. Allah Teâlâ'nın koruması sayesinde gaybi koruyucudurlar. Serkeşliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince onlara nasihat veriniz ve onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövünüz. Fakat size itaat ederlerse artık onların aleyhlerinde bir yol aramayınız, şüphe yok ki, Allah Teâlâ çok yücedir, çok büyüktür.

35.   Ve eğer aralarının açılmasından korkarsanız o zaman bir hakem onun akrabasından, bir hakem de bunun akrabasından gönderiniz. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah Teâlâ aralarında muvaffakiyet meydana getirir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ hakkıyla bilicidir ve tamamen haberdardır.

36.   Ve Allah Teâlâ’ya ibadet ediniz ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Ve anaya, babaya iyilik ediniz. Ve akrabalara ve yetimlere ve yoksullara ve yakın komşuya ve uzak komşuya ve yanınızdaki arkadaşa ve yolcu olana ve sağ ellerinizin sâhip olduğuna da iyilik ediniz şüphe yok ki, Allah Teâlâ kendini beğenen, böbürlenip duranları sevmez.

37.   Onlar ki, cimrilikte bulunurlar ve insanlara cimrilik ile emrederler ve Allah Teâlâ'nın kendilerine lütfundan olarak vermiş olduğu şeyi gizlerler. Artık onlar her türlü kınamaya lâyıktırlar ve biz kâfirler için hakeret verici bir azab hazırlamışızdır.

Nisa Sûresi 38 - 44. Ayetler

38.   Ve o kimseler ki, mallarını insanlara gösteriş için sarfederler ve Allah Teâlâ'ya ve âhiret (gününe imân etmezler. Allah Teâlâ onları da sevmez Ve her kime ki şeytan arkadaş olursa artık o ne fena bir arkadaştır.

39.   Ne olurdu onlara? Eğer Allah Teâlâ'ya ve âhiret gününe imân etselerdi ve Allah Teâlâ'nın kendilerini rızıklandırmış olduğu şeylerden infakta bulunsalar idi. Ve Allah Teâlâ onları hakkıyla bilicidir.

40.   Şüphe yok ki, Allah Teâlâ zerre kadar zulüm etmez. Ve eğer bir iyilik olursa onu kat kat arttırır ve kendi tarafından büyük bir mükâfat da verir.

41.   Nasıl olacak! Her ümmetten bir şahit getireceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit getireceğimiz zaman?.

42.   Kâfir olanları ve Peygambere isyan etmiş bulunanlar o gün: Keşke yerin dibine batırılmış olsalardı diye arzuda bulunacaklardır. Ve Allah Teâlâ'ya hiçbir sözü saklayamayacaklardır.

43.   Ey mü'minler! Siz sarhoşlar olduğunuz halde ne söyleyeceğinizi bileceğiniz ana kadar ve cünüp olduğunuz halde de yolcu olmak müstesnâ gusul edinceye kadar namaza yaklaşmayınız. Ve eğer siz hasta veya sefer halinde olursanız veya sizden biri ayakyolundan gelir de veya siz kadınlara dokunur da su bulamzsanız o zaman temiz bir toprak ile teyemmüm ediniz. Yüzlerinize ve ellerinize mesheyleyiniz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ affedici ve yargılayıcıdır.

44.   Kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş olanları görmedin mi? Sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yolu sapıtmanızı istiyorlar.

Nisa Sûresi 45 - 51. Ayetler

45.   Ve Allah Teâlâ sizin düşmanlarınızı daha çok bilicidir. Ve Allah Teâlâ bir velî olarak kâfidir. Ve Allah Teâlâ bir yardımcı olarak da kâfidir.

46.   O Yahudi olanlardan ki, kelimeleri yerlerinden değiştirirler ve dillerini eğerek ve dine dokunarak "işittik ve isyan ettik, işit, işitmez olası ve raina” derler. Ve eğer onlar işittik ve itaat ettik ve işit ve bizi gözet” deselerdi elbette onlar için hayırlı ve çok dürüst olurdu. Ve lâkin Allah Teâlâ onlara küfürleri sebebiyle lânet etmiştir. Artık pek az müstesnâ olmak üzere onlar iman etmezler.

47.   Ey kendilerine kitap verilmiş olanlar! Sizin beraberinizde bulunanı tasdik edici olarak indirmiş olduğumuza imân ediniz, biz bir takım yüzleri silip de enselerine çevirmemizden veya cumartesi adamlarına lânet ettiğimiz gibi onlara lânet etmemizden evvel. Ve Allah Teâlâ'nın emri vaki bulunmaktadır...

48.   Şüphe yok ki, Allah Teâlâ Yüce zatına ortak koşulmasını yarlığamaz. Onun ötesinde olanı da dilediği kimse için yarlığar ve her kim Allah Teâlâ'ya ortak koşarsa muhakkak pek büyük bir günah ile iftirada bulunmuş olur.

49.   Bakmadın mı o kimselere ki, nefislerini tezkiye eder dururlar. Belki Allah Teâlâ dilediğini tezkiye eder ve kıl kadar zulüm edilmezler.

50.   Bak Allah Teâlâ'ya karşı nasıl yalan uyduruyorlar. Bu açık bir günah olmak için kâfidir.

51.   Görmedin mi o kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş kimseleri ki, Cibt ve Tagut'a imân ediyorlar ve kâfirler için bunlar mü'minlerden daha doğru bir yoldadır deyiveriyorlar.

Nisa Sûresi 52 - 59. Ayetler

52.   Onlar o kimselerdir ki, Onlara Allah Teâlâ lânet etmiştir ve her kime ki, Allah Teâlâ lânet ederse artık onun için bir yardımcı bulamazsın.

53.   Yoksa onlar için mülkten bir nasip mi var? O halde onlar insanlara bir çekirdek bile vermezler.

54.   Yoksa onlar Allah Teâlâ'nın lütfundan insanlara verdiği şey üzerine haset mi ediyorlar? Biz muhakkak İbrahim soyuna kitap ve hikmet verdik ve onlara büyük bir mülk verdik.

55.   Artık onlardan kimi ona imân etti ve onlardan kimi de ondan yüz çevirdi. Cehennem de yalımlı bir ateş olarak yeter...

56.   Şüphesiz o kimseler ki, bizim âyetlerimizi inkâr ettiler, onları elbette bir ateşe yaslayacağız. Onların derileri her piştikçe azabı tatmaları için onları başka deriler ile değiştireceğiz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ azizdir, hakimdir.

57.   Ve o kimseler ki, imân ettiler ve salih amellerde bulundular onları da altlarından ırmaklar akar cennetlere içlerinde ebedî kalmak üzere elbette sokacağız. Onlar için orada pek temiz eşler vardır ve onları koyu bir gölgeye sokacağız...

58.   Muhakkak Allah Teâlâ size emrediyor ki: Emanetleri ehline veriniz ve insanlar arasında hüküm edince adaletle hüküm ediniz. Şüphesiz Allah Teâlâ size bununla ne güzel öğüt veriyor. Şüphe yok ki Allah Teâlâ hakkıyla işitici ve tam anlamıyla görücüdür.

59.   Ey imân edenler! Allah Teâlâ'ya itaat ediniz ve Peygamber'e de ve sizden olan emir sahiplerine de itaatte bulununuz. Sonra birşey hakkında ihtilâfa düşerseniz, eğer siz Allah Teâlâ'ya ve âhiret gününe inanır kimseler iseniz onu Allah Teâlâ'ya ve Peygamberine arzediniz. O hem bir hayırdır ve hem de netice itibariyle daha güzeldir.

Nisa Sûresi 60 - 65. Ayetler

60.   Sana indirilmiş olana ve senden evvel indirilmiş bulunana imân ettiklerini iddia edenlere bakmadın mı ki, onlar Tagut'un huzurunda muhakeme olmayı isterler. Halbuki onu inkâr etmekle memur bulunmuşlardı. O şeytan ise onları doğru yoldan pek uzak bir sapıklıkla dalâlete düşürmek ister.

61.   Onlara Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğuna ve Peygambere geliniz denildiği vakit de o münâfıkları görürsün ki, senden kaçındıkça kaçınıyorlar...

62.   Ya onlara kendi ellerinin evvelce yaptığı şey sebebiyle bir müsibet İsabet ettiği zaman halleri nasıl olacak? Sonra da sana gelirler, biz başka değil, ancak iyilik etmek ve ara bulmak istedik diye Allah Teâlâ'ya yemin ederler.

63.   Onlar o kimselerdir ki, Allah Teâlâ onların kalplerinde ne olduğunu bilir. Artık onlardan çekin ve onlara öğüt ver ve onlara nefisleri hakkında tesirli söz söyle.

64.   Bîz hiçbir Peygamber göndermedik. Ancak Allah Teâlâ'nın izniyle itaat edilmesi için gönderdik. Ve eğer onlar nefislerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah Teâlâ'dan mağfiret isteseydiler ve onlara Peygamber de istiğfarda bulunsaydı elbette Allah Teâlâ'yı tövbeleri çok kabul edici ve çok esirgeyici bulacaklardı.

65.   Hayır, Rabbine andolsun ki, onlar aralarındaki çekişmede seni hakem tayin etmedikçe, sonra da hükmedeceğin şeyden dolayı nefislerinde bir sıkıntı bulmaksızın ve tam bir teslimiyet ile teslim olmadıkça imân etmiş olmazlar.

Nisa Sûresi 66 - 74. Ayetler

66.   Eğer onların üzerine nefislerinizi öldürünüz veya yurtlarınızdan çıkınız diye yazsaydık bunu onlardan birazı müstesnâ olmak üzere yapmazlardı. Ve eğer onlar kendisiyle öğüt verildikleri şeyi yapsa idiler elbette onlar için hayırlı ve devamlı olmak itibariyle daha sağlam olurdu.

67.   Ve o zaman elbette onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfat da verirdik.

68.   Ve onları elbette bir doğru yola iletirdik.

69.   Ve her kim Allah Teâlâ'ya ve Peygambere itaat ederse işte onlar. Allah Teâlâ'nın kendilerine lutuflarda bulunduğu peygamberler ile ve sıddıklar ile ve şehitler ile ve salih zatlar ile beraberdirler. Onlar ise ne güzel arkadaşlardır...

70.   İşte bu lütuf Allah Teâlâ'dandır. Ve Hak Teâlâ hakkıyla bilici olarak kâfidir.

71.   Ey imân edenler! İhtiyat tedbirinizi alın da bölük bölük halinde çıkınız veya hep birden seferber olunuz.

72.   Ve şüphesiz sizden öyle kimse vardır ki, elbette ağır davranacaktır. Eğer size bir musibet isâbet ederse "muhakkak Allah Teâlâ bana lütfetti, çünki onlar ile beraber hazır bulunmadım" der.

73.   Ve yemin olsun ki, eğer size Allah tarafından bir lütuf nasib olursa, sanki sizinle onun arasında hiçbir tanışıklık yok imiş gibi "ne olurdu ben de onlar ile beraber olsaydım da büyük bir ganimete nâil olsa idim" diyecektir.

74.   Artık dünya hayatını âhiret karşılığında salacak olanlar, Allah yolunda savaşa atılsınlar ve her kim Allah yolunda savaşta bulunur da öldürülürse veya galip gelirse ona elbette büyük bir mükâfat vereceğiz...

Nisa Sûresi 75 - 79. Ayetler

75.   Ve sizin için ne var ki, Allah Teâlâ'nın yolunda ve erkeklerden, kadınlardan, çocuklardan zaafa düşürülmüş olan bir takım biçareler uğrunda savaşta bulunmayasınız? Onlar ki: Ey Rabbimiz! Bizi şu ahalisi zâlim olan şehirden çıkar ve bizim için kendi tarafından bir koruyucu gönder ve bizim için kendi katından bir yardımcı tâyin buyur diye niyâz etmektedirler.

76.   İmân etmiş olanlar. Allah Teâlâ'nın yolunda savaşta bulunurlar. Kâfir olanlar da şeytanın yolunda harp ederler. Artık o şeytanın dostlarını öldürünüz. Şüphe yok ki, Şeytanın hilekârlığı zayıftır.

77.   O kimseleri görmez misin ki, onlara: Ellerinizi çekiniz ve namaz kılınız, zekât veriniz denilmişti. Vaktaki üzerlerine cihat yazıldı, o zaman içlerinden bir takımı. Allah Teâlâ'dan korkarcasına veya daha fazla insanlardan korkar oldular. Ve onlara: Ey Rabbimiz! "Ne için üzerimize cihadı yazdın? Ne olurdu bizi yakın bir müddete kadar tehir etseydin" dediler. De ki: Dünyanın faidesi pek azdır, âhiret ise takva sahibi olanlar için elbette hayırlıdır. Ve siz kıl kadar zulme uğramayacaksınızdır.

78.   Her nerede olsanız, size ölüm yetişir, velevki, tahkim edilmiş yüksek kuleler içinde bulunmuş olunuz. Ve eğer onlara bir güzellik dokunursa derler ki: Bu Allah Teâlâ tarafındandır. Ve eğer onlara bir kötülük İsabet ederse: Bu senin tarafındandır derler. De ki: Hepsi de Allah Teâlâ tarafındandır. Artık o tâifeye ne oluyor ki, söz anlamaya yanaşmıyorlar.

79.   Sana güzellikten her ne şey nasib olursa şübhesiz Allah Teâlâ'dandır. Ve sana kötülükten her ne şey İsabet ederse kendi nefisindendir. Ve seni insanlara Peygamber olarak gönderdik, Allah Teâlâ hakkıyla şahit olmaya kâfidir.

Nisa Sûresi 80 - 86. Ayetler

80.   Her kim Peygambere itaat ederse muhakkak Allah Teâlâ'ya itaat etmiş olur. Ve her kim yüz çevirirse aldırma çünki seni onların üzerine muhafız göndermedik.

81.   Ve itaatkârız derler. Sonra senin yanından ayrıldıkları zaman onlardan bir topluluk senin dediğin şeyin başkasını geceleyin kuruntu yapar. Ve Allah Teâlâ onların ne kuruntularda bulunduklarını yazıyor. Artık onlardan yüz çevir ve Allah Teâlâ'ya tevekkül et. Ve Cenâb-ı Hak vekil olarak yeter.

82.   Kur'an'ı düşünmezler mi? Ve eğer Allah Teâlâ'dan başkası tarafından olsa idi elbette birçok ihtilâf bulurlardı.

83.   Ve onlara eminlikten veya korkudan bir haber geldiği zaman onu yayıverirler. Ve eğer onu Peygamber'e veya kendilerinden olan emir sahiplerine arzetseler elbette onlardan bunun hükmünü çıkaracak zatlar bunu bilirlerdi. Ve eğer Allah Teâlâ'nın lütuf ve rahmeti üzerinize olmasa idi pek azınız müstesnâ, elbette şeytana uymuş olurdunuz.

84.   Artık Allah yolunda savaşta bulun. Sen nefisinden başkası ile mükellef olmazsın. Mü'minleri de teşvik et. Umulur ki, Allah Teâlâ o kâfir olanların saldırısını defeder ve Allah Teâlâ'nın gücü daha şiddetlidir ve tenkilce de daha şedittir.

85.   Her kim güzel bir şefaatle şefâatte bulunursa onun için de ondan bir nasib olur. Ve her kim kötü bir şefaatle şefâatte bulunursa onun için de ondan bir hisse olur. Ve Allah Teâlâ her şey üzerine hakkıyla şahittir.

86.   Ve bir selâm ile selâm verildiğiniz vakit hemen ondan daha güzeli ile selâmda bulununuz veya onu aynı ile iade ediniz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ her şeyin hesabını arayandır.

Nisa Sûresi 87 - 91. Ayetler

87.   Allah Teâlâ ki, ondan başka mabut yoktur, elbette o sizi kıyamet gününe toplayacaktır onda şüphe yok. Ve Allah Teâlâ'dan daha doğru sözlü kim vardır?

88.   Size ne oluyor ki, münâfıklar hakkında iki fırka bulunuyorsunuz? Allah Teâlâ onları kazandıkları şey sebebiyle tersine döndürmüştür. Hak Teâlâ'nın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Ve her kimi ki, Allah Teâlâ saptırırsa artık sen onun için bir yol bulamazsın.

89.   Arzu etmişlerdir ki, kendilerinin kâfir oldukları gibi siz de kâfir olup onlar ile eşit bulunasınız. O halde onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan dostlar edinmeyiniz. Eğer yüz çevirirlerse artık onları her nerede bulursanız tutunuz ve öldürünüz. Ve onlardan ne bir dost, ne bir yardımcı edinmeyiniz.

90.   O kimseler müstesnâ ki, onlar sizin aranızla kendi aralarında bir anlaşma bulunan bir kavme iltica etmiş veyahut sizinle savaşta bulunmaktan veya kendi kavimleriyle harb etmekten göğüsleri darlaşmış oldukları halde size gelmiş olurlar. Ve eğer Allah Teâlâ dilemiş olsa idi elbette onları size musallat ederdi ve sizi katlediverirlerdi. İmdi onlar sizden bir tarafa çekilirler de sizinle savaşta bulunmazlarsa ve barışı size bırakırlarsa artık Allah Teâlâ sizin için onların aleyhine bir yol vermemiştir.

91.   Başka bir tâife de bulacaksınız ki, onlar hem sizden emin olmayı ve hem de kavimlerinden emin bulunmayı dilerler. Fitneye her sevk edildikleri zaman da onun içine baş aşağı atılırlar. Artık onlar sizden çekinmezlerse ve barışı size bırakmazlarsa ve ellerini çekmezlerse onları her nerede ele geçirirseniz tutunuz ve öldürünüz işte sizin için onların aleyhine apaçık bir emir verdik.

Nisa Sûresi 92 - 94. Ayetler

92.   Bir mü'min için lâyık değildir ki, bir mü'mini öldürüversin, meğerki yanlışlıkla olsun. Ve kim bir mü'mini yanlışlıkla öldürürse bir mü'min köle azad etmesi ve öldürülenin vârislerine teslim edilecek bir diyet vermesi lâzım gelir. Meğerki tasadduk etsinler. Eğer öldürülen mü'min olduğu halde size düşman olan bir kavimden ise o halde bir mü'min köle azad edilmesi icab eder. Ve eğer öldürülen, sizin ile aralarında bir sözleşme bulunan bir kavimden ise o zaman varislerine teslim olunmuş bir diyet ile bir mü'min köle azad edilmesi lâzım olur. Fakat her kim köleyi bulamazsa Allah Teâlâ tarafından bir tövbe olmak üzere ardarda iki ay oruç tutması lâzım gelir. Ve Allah Teâlâ alimdir, hakimdir.

93.   Ve her kim bir mü'mini kasden öldürürse onun cezası içinde uzun süre kalmak üzere cehennemdir. Ve Allah Teâlâ onun üzerine gazab etmiş ve ona lânette bulunmuş ve onun için pek büyük bir azab hazırlamıştır.

94.   Ey imân edenler! Allah Teâlâ'nın yolunda yürüdüğünüz zaman dikkatli bulununuz ve size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici faydasını arayarak, sen mü'min değilsin, demeyiniz. Allah Teâlâ'nın indinde çok ganimetler vardır. Siz de evvelce öyle idiniz de Allah Teâlâ size lütfetti. Artık işi güzelce belli olmasına bakınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ sizin yaptığınıza hakkıyla haberdar bulunmaktadır.

Nisa Sûresi 95 - 101. Ayetler

95.   Mü'minlerden özür sahibi olmaksızın oturanlar ve Allah Teâlâ'nın yolunda mallarıyla, canlarıyla cihatta bulunanlar eşit olmazlar. Allah Teâlâ malları ile ve canları ile cihada atılanları oturanlar üzerine derece itibariyle üstün kılmıştır. Ve Allah Teâlâ hepsine de cenneti vadetmiştir. Ve Allah Teâlâ mücahit olanları, oturanlar üzerine pek büyük bir mükâfat ile tercih kılmıştır...

96.   Allah tarafından verilmiş derecelerdir ve bağış ve rahmettir. Ve Allah Teâlâ gafurdur, râhimdir.

97.   Muhakkak o kimseler ki, nefislerine zulmeder oldukları halde canlarını melekler alacaklardır, ne işte idiniz diyeceklerdir. Biz yeryüzünde zayıf sayılır kimseler idik derler. Melekler de Allah’ın yeryüzü geniş değil mi idi ki, orada hicret edeydiniz, deyiverirler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. Ne fena uğranacak yer?

98.   Ancak erkeklerden ve kadınlardan ve çocuklardan zayıf sayılıp da hiçbir çareye güçleri yetmeyenler ve hiçbir doğru yol bulama yanlar müstesnâ.

99.   İşte onları umulur ki, Allah Teâlâ af buyurur. Ve Allah Teâlâ affedici, mağfiret buyurucudur.

100. Ve her kim Allah Teâlâ yolunda hicret ederse yeryüzünde birçok hayırlı barınacak yer ve genişlik bulur. Ve her kim hanesinden Allah Teâlâ'ya ve resûlüne muhacir olarak çıkarsa, sonra da kendisine ölüm yetişirse muhakkak onun mükâfatını vermek Cenab'ı Hak'ka aittir. Ve Allah Teâlâ çok bağışlayıcı, pek esirgeyicidir.

101. Ve yeryüzünde sefer ettiğiniz zaman kâfir olanların size kötülük edeceklerinden korkarsanız namazdan kİsaltmanız sizin için bir günah değildir. Şüphe yok ki, kâfirler sizin için apaçık bir düşman bulunmaktadırlar.

Nisa Sûresi 102 - 105. Ayetler

102. Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldıracağın zaman onlardan bir grup seninle beraber namaza dursun, silahlarını da alıversinler. Bunlar secde edince arka tarafınızda bulunsunlar ve namazı kılmamış olan diğer bir zümre de gelsin seninle beraber namazı kılsın ve ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını da alıversinler. Kâfir olan kimseler arzu ederler ki, siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gafil bulunasınız da sizin üzerinize bir baskın ile baskında bulunuversinler. Ve eğer size yağmurdan bir eziyet var ise veya siz hasta bulunmuş iseniz silâhlarınızı bırakmanızdan dolayı üzerinize bir günah yoktur. Ve ihtiyat tedbirinizi alınız, şüphe yok ki Allah Teâlâ kâfirler için küçültücü olan bir azab hazırlamıştır.

103. İmdi namazı kılıp bitirdiğiniz zaman ayakta iken ve otururken ve yanlarınız üzerinde iken Allah Teâlâ'yı zikrediniz. Vaktaki emniyet haline gelirsiniz artık namazı tamamiyle eda ediniz. Şüphe yok ki, namaz, mü'minlerin üzerine muayyen vakitlerde bir farize olmuştur.

104. Kavmi aramakta gevşek olmayınız. Eğer siz elem çekmekte olursanız şüphesiz onlar da sizin elem çektiğiniz gibi elem çekerler. Halbuki onların ümit etmediği şeyi siz Allah Teâlâ’dan ümit edersiniz ve Allah Teâlâ bilendir, hikmet sahibidir.

105. Şüphesiz biz sana kitabı hak olarak indirdik ki insanlar arasında Allah Teâlâ'nın sana bildirdiği şekilde hükmedesin ve hainler için müdafaacı olma.

Nisa Sûresi 106 - 113. Ayetler

106. Ve Allah Teâlâ'dan bağış iste. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ çok bağışlayan, pek merhametli bulunmaktadır.

107. Nefislerine hiyanet edenler tarafından mücadelede bulunma, şüphe yok ki, Allah Teâlâ hiyanete düşkün, çok günahkâr olan kimseyi sevmez.

108. İnsanlardan gizlenirlerde Allah Teâlâ'dan gizlenmezler. Halbuki, Allah Teâlâ, razı olmadığı lâkırdıyı onlar geceleyin konuştukları zaman onlar ile beraberdir. Ve Allah Teâlâ onların her yaptıkları şeyi kuşatmış bulunmaktadır.

109. İşte siz öyle kimselersiniz ki, dünya hayatı hususunda onlardan yana karşı kim mücadelede bulunacak? Veya onların üzerine kim vekil olacak?

110. Ve her kim bir kötülük yapar veya nefisine zulmeder de sonra Allah Teâlâ'dan mağfiret dilerse Allah Teâlâ'ya çok bağışlayan, pek esirgeyen bulur.

111. Ve her kim bir günah kazanırsa onu ancak kendi nefisi aleyhine kazanır. Allah Teâlâ ise bilendir, hikmet sahibidir.

112. Ve her kim bir kusur veya bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuz kimse üzerine atarsa muhakkak ki, bir iftirayı ve apaçık bir günahı yüklenmiş olur.

113. Eğer Allah Teâlâ'nın lütuf ve rahmeti senin üzerine olmasaydı elbette onlardan bir taife seni şaşırtmaya kasdedecekti. Halbuki, onlar kendi nefislerinden başkasını şaşırtamazlar ve sana hiçbir şeyden zarar veremezler. Ve Allah Teâlâ sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilir olmadığın şeyleri öğretti. Ve Allah Teâlâ'nın lütfü senin üzerine pek büyük olmuştur.

Nisa Sûresi 114 - 121. Ayetler

114. Onların gizlice konuşmalarının bir çoğunda bir hayır yoktur. Bir sadaka verilmesiyle veya iyi bir iş yapılmasıyla veya insanların arasını ıslah etmek ile emir eden kimsenin böyle konuşması müstesnâ... Ve her kim Allah Teâlâ'nın rızasını taleb ederek bunu yaparsa biz ona elbette çok büyük bir mükâfat vereceğiz.

115. Her kim de kendisine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber'e muhalefet eder ve mü'minlerin yolundan başkasına uyup giderse onu o takib ettiği yola sevkederiz ve onu cehenneme daldırırız. Ve o ne fena bir gidilecek yer.

116. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ kendisine ortak koşulmasını bağİslamaz ve bunun aşağısındakini de dilediği kimseye bağışlar... Ve her kim Allah Teâlâ'ya ortak koşarsa muhakkak ki pek uzak bir dalâlete sapmıştır.

117. O müşrikler Cenab'ı Hak'ka değil, ancak dişilere taparlar ve ancak çok isyankâr bir şeytana tapıverirler.

118. Allah Teâlâ ona lânet etmiştir. O da demiştir ki; elbette ben senin kullarından belli bir pay edineceğim.

119. Ve elbette onları sapıtacağım ve elbette onları kuruntuya düşüreceğini ve muhakkak onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar ve herhalde onlara emredeceğim de Allah Teâlâ'nın yarattığını değiştireceklerdir. Ve her kim Allah Teâlâ'yı bırakır da şeytanı dost edinirse şüphe yok ki, pek açık bir ziyan ile ziyana düşmüş olur.

120. Şeytan onlara vadeder ve onları kuruntuya düşürür. Halbuki, şeytan onlara bir aldatmadan başka birşey vâdetmez.

121. İşte onların varacakları yer cehennemdir. Ve ondan kaçıp sığınacak bir yer de bulamıyacaklardır.

Nisa Sûresi 122 - 127. Ayetler

122. Ve o kimseler ki imân ettiler ve iyi iyi işler yaptılar. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere orada ebedî olarak kalıp durmak üzere elbette girdireceğiz. Allah Teâlâ (bunu) hak bir söz olarak vâdetti. Allah Teâlâ'dan daha gerçek sözlü kim vardır?

123. Sizin kuruntularınızla değildir, ehli kitabın kuruntuları ile de değildir. Her kim bir kötülük yaparsa onunla cezalandırılır. Ve kendisi için Allah Teâlâ'dan başka ne bir yar ve ne de bir yardımcı bulamaz.

124. Ve erkekten ve kadından herhangi bir kimse, mü'min olduğu halde iyi işlerden birşey işlerse işte onlar cennete gireceklerdir ve bir çekirdeğin arkasındaki bir çukurcuk kadar bile zulme uğramayacaklardır.

125. Ve din itibariyle daha güzel kimdir, o kimseden ki, muhsin olduğu halde yüzünü Allah Teâlâ'ya teslim etmiş ve hânif olarak İbrahim'in milletine tâbi olmuştur. Allah Teâlâ da İbrahim'i bir dost edinmiştir.

126. Göklerde ne varsa, yeryüzünde de ne varsa hepsi de Allah Teâlâ'nındır. Ve Allah Teâlâ her şeyi kuşatmış bulunmaktadır.

127. Ve senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: Onların hakkında size fetvayı Allah Teâlâ veriyor ve kendileri için yazılmış olanı kendilerine vermediğiniz ve kendilerini nikâhlamaya rağbet eylediğiniz yetim kadınlar hakkındaki ve zayıf bir durumda bulunan çocuklar hakkındaki ve yetimlere karşı adaletle hareket etmeniz hakkındaki size okunan âyetlerde bu hususlarda size fetva vermektedir. Ve siz hayırdan her ne yaparsanız şüphe yok ki; Allah Teâlâ onu hakkıyle bilicidir.

Nisa Sûresi 128 - 134. Ayetler

128. Ve eğer bir kadın kocasının kaçıp nefret etmesinden veya yüz çevirmesinden korkarsa aralarını sulh ile ıslah etmelerinden dolayı üzerlerine bir günah yoktur ve sulh hayırlıdır. Ve nefislerde cimrilik hazırlanmıştır. Ve eğer ihsan eder ve ittikada bulunursanız şüphe yok ki; Allah Teâlâ yapacağınız şeyden tamamen haberdardır.

129. Ve kadınlar arasında adalette bulunmanıza ne kadar istekli olsanız da asla muktedir olamazsınız, artık birine büsbütün meyi ile temayül edip de ötekini asıklı gibi bırakmayınız. Ve eğer ıslah eder ve sakınırsanız şüphe yok ki Allah Teâlâ çok bağışlayan, pek esirgeyendir.

130. Ve eğer ayrılırlarsa Allah Teâlâ hepsini de lütuf ve keremi ile zengin kılar. Ve Allah Teâlâ geniştir, hikmet sahibidir.

131. Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah Teâlâ'nındır. And olsun ki, sizden evvel kendilerine kitap verilmiş olanlara da, sizlere de Allah Teâlâ'dan korkunuz diye tavsiye etmişizdir. Ve eğer küfrederseniz şüphe yok ki, göklerdeki ve yerdeki her şey Allah Teâlâ'nındır. Ve Allah Teâlâ zengindir, övgüye lâyıktır.

132. Ve göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah Teâlâ'nındır. Ve bir vekil olarak da Allah Teâlâ yeter.

133. Ey insanlar! Allah Teâlâ dilerse sizi giderir, başkalarını getirir ve Allah Teâlâ buna hakkıyle kâdir bulunmaktadır.

134. Her kim dünya sevabını isterse muhakkak dünyanın da âhiretin de sevabı Allah Teâlâ'nın katindadır. Ve Allah Teâlâ hakkıyla işitici ve görücüdür.

Nisa Sûresi 135 - 140. Ayetler

135. Ey imân edenler! Adaletle hakkıyla kaim. Allah için şahit kimseler olunuz. İsterse kendi şahıslarınızın veya ana babanızın veya en yakınlarınızın aleyhine olsun, ister zengin veya fakir bulunsun. Çünki Allah Teâlâ onlara daha yakındır. Artık haktan dönerek nefise tâbi olmayınız. Ve eğer dilinizi eğer bükerseniz veya yüz çevirirseniz şüphe yok ki Allah Teâlâ işlediğiniz şeyden hakkıyle haberdardır.

136. Ey imân etmiş olanlar! Allah Teâlâ'ya ve onun Peygamberine ve Peygamberine indirmiş olduğu kitaba ve daha evvel indirmiş olduğu kitaba imân ediniz. Ve her kim Allah Teâlâ'yı ve meleklerini ve kitaplarını ve Peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse muhakkak ki pek uzak bir dalâletle sapıklığa düşmüş olur.

137. Muhakkak o kimseler ki, imân ettiler, sonra kâfir oldular, sonra imân ettiler sonra kâfir oldular, sonra da küfürlerini arttırdılar artık Allah Teâlâ, onlar için af edecek değildir. Ve onları bir doğru yola sevkedecek değildir.

138. Münafıklara müjdele ki, onlara muhakkak elem verici bir azap vardır.

139. Onlar ki, mü'minleri bırakarak, kâfirleri dost tutarlar. İzzeti onların yanında mı arıyorlar? Muhakkak ki, bütün izzet Allah Teâlâ'nındır.

140. Ve muhakkak kitapta sizin üzerinize indirmiştir ki, Allah Teâlâ'nın âyetlerine küfredildiğini ve onlar ile alay edildiğini işittiğiniz zaman başka lâkırdıya dalacaklarına değin onların yanında oturmayınız. Şüphe yok ki siz de o zaman onlar gibi olmuş olursunuz. Muhakkak ki, Allah Teâlâ münâfıkları ve kâfirleri cehennemde toptan toplayıcıdır.

Sayfa 4 / 27

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
 
 
  • İLETİŞİM