• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Bakara Sûresi 170 - 176. Ayetler

170. Ve onlara Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman, dediler ki: Hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız. Ataları bir şeye akıl erdirememiş, doğru bir yola gitmemiş oldukları halde de mi?, onlara uyacaklar.

171. Ve kâfirlerin durumu, o hayvanların durumu gibidir ki, çağırmadan, bağırmadan başka bir şey işitmeksizin haykırır durur. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar düşünemezler.

172. Ey iman edenler! Size rızk olarak verdiğimiz şeylerin tertemiz olanlarından yiyiniz ve Allah'a şükür ediniz. Eğer siz ancak ona ibâdette bulunuyorsanız.

173. O sizlere ancak ölmüş olanları, akar kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına boğazlananı haram kılmıştır. Sonra kim çaresiz bir halde kalır da saldırgan ve mütecaviz olmamak üzere bunlardan istifade ederse kendisine bir günah tereddüp etmez. Şüphe yok ki Allah; gafurdur, râhimdir.

174. Muhakkak o kimseler ki. Allah'ın kitaptan indirmiş olduğunu gizlerler ve bunun karşılığında az bir bedel alırlar. İşte onlar karınlarında ateşten başka bir şey yemezler. Ve Allah onlar ile kıyamet gününde konuşmaz ve onları temize çıkarmaz ve onlar için elim bir azap vardır.

175. Onlar o kimselerdir ki, hidâyet karşılığında dalâleti, mağfiret karşılığında azabı satın almışlardır. Onları ateşe karşı bu kadar sabırlı kılan nedir?

176. Bu azap onun içindir ki: Allah Teâlâ şüphesiz kitabını hak olarak indirmiştir. Artık bunu gizleyen ve tekzip edenler azaba lâyık olmazlar mı? Ve şüphe yok ki Allah’ın Kitabında ihtilâfa düşenler pek uzak bir ayrılık içindedirler.

Bakara Sûresi 177 - 181. Ayetler

177. İyilik takva yüzlerinizi Doğu ve Batı tarafına çevirmeniz değildir. Fakat, İyilik, o kimsenin iyiliğidir ki: Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere iman etmiş olur. Ve malını seve seve akrabalara, yetimlere, yoksullara, yolculara, dilenenlere verir. Ve köleleri azat etmek hususunda sarfeder. Ve namazını kılar, zekâtını verir. Bir de anlaşma yaptıkları zaman ahidlerini yerine getirirler ve ihtiyaç, hastalık ve şiddetli savaş hallerinde de sabırlı bulunurlar. İşte sadık olanlar onlardır. Takva sahibi olanlar da onlardan ibarettir.

178. Ey mü'minler! Öldürülenler hakkında sizin üzerinize kısas farz olmuştur. Hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın kİsas edilir. Fakat hangi bir katil için kardeşi tarafından bir şey affedilirse mâruf olan emre ittiba etmeli ve ona da diyeti güzellikle edada bulunmalıdır. Bu Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık bundan sonra tecavüzde bulunursa onun için elem verici bir azap vardır.

179. Ve ey akıl sâhipleri! Sizin için kİsasta büyük bir hayat vardır. Umulur ki siz öldürmekten sakınırsınız.

180. Birinize ölüm yaklaştığı zaman eğer fazla bir mal terk edecekse anasına, babasına ve en yakın akrabalarına uygun bir şekilde vasiyette bulunması farz kılınmıştır. Bu takva sâhipleri üzerine tereddüp eden bir borçtur.

181. Artık her kim bunu işitip bildikten sonra değiştirirse şüphe yok ki bunun günahı o değiştirenin üzerinedir. Allah Teâlâ muhakkak işitendir, bilendir.

Bakara Sûresi 182 - 186. Ayetler

182. İmdi her kim vasiyette bulunan kimsenin bir hatasından veya bir günaha girmiş olmasından korkar da aralarını islâh ederse onun üzerine bir günah yoktur. Şüphesiz Allah Teâlâ çok bağışlayan, pek esirgeyendir.

183. Ey iman edenler! Oruç sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu gibi sizin üzerinize de farz olmuştur. Ta ki sakınabilesiniz.

184. Sayılı günler. İmdi sizden her kim hasta olur veya sefer üzere bulunursa tutamadığı günler adedince diğer günler de tutar. Oruca pek zor dayanabilecek kimse üzerine de fidye bir fakir yemeği farzdır. İmdi her kim nâfile olarak bir hayır yaparsa bu kendisi için daha hayırlıdır. Ve eğer oruç tutarsanız sizin için hayırlıdır. Eğer bilirseniz.

185. Ramazan ayı, o, öyle bir aydır ki, o ayda insanlara doğru yolu gösteren ve açık âyetleri içine alıp hak ile bâtılın arasını ayıran Kur'ân'ı Kerîm nâzil olmuştur. İmdi sizden ramazan ayında hazır bulunan, o ayın orucunu tutsun. Ve kim hasta veya sefer halinde bulunursa, diğer günlerde o miktar oruç tutsun. Allah Teâlâ sizin için kolaylık ister, sizin için güçlük istemez. Umulur ki oruç adedini ikmal edersiniz. Ve size hidâyet buyurmuş olduğundan dolayı Allah'a tekbirde bulunursunuz ve şükredersiniz.

186. Ve kullarım, sana benden sordukları zaman şüphe yok ki, ben pek yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin davetine icabet ederim. Artık onlar da benim için icabet etsinler. Ve bana iman eylesinler. Ta ki doğruyu bulmuş olalar.

Bakara Sûresi 187 - 190. Ayetler

187. Sizin için oruç gecesi kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmak helâl kılındı. Onlar sizin için elbisedir. Siz de onlar için elbisesiniz. Muhakkak sizin nefislerinize hiyanet edeceğinizi Allah Teâlâ bildi ve tövbenizi kabul etti ve sizden günahlarınızı af buyurdu. Şimdi onlarla cinsel ilişkide bulununuz. Ve Allah Teâlâ'nın sizler için yazdığı şeyi isteyiniz. Ve sizler için sabahın beyaz ipliği siyah ipliğinden ayrılıncaya kadar yiyiniz ve içiniz. Sonra orucu ertesi geceye kadar tam tutunuz. Ve siz mescitlerde itikafta bulundukça kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmayınız. Bu, Allah'ın hudududur. Sakın onlara yaklaşmayınız. İşte Allah Teâlâ âyetlerini insanlara böyle açıkça beyan buyurur. Ta ki onlar sakınalar.

188. Ve mallarınızı aranızda bâtıl sebeple yemeyiniz. Ve insanların mallarından bir kısmını siz bildiğiniz halde günah ile yemek için o malları hakimlere düşürmeyiniz.

189. Sana hilâllerden soruyorlar. De ki: Onlar insanlar için ve haç için birer alâmettir. İyilik, evlere arka taraflarından gelmeniz değildir. Fakat iyilik, takvâ sâhibi olanın iyiliğidir. Ve evlere kapılarından geliniz. Ve Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz.

190. Ve sizinle savaşanlar ile siz de Allah yolunda savaşınız. Fakat haddi tecavüz etmeyiniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ öyle tecavüz edenleri sevmez.

Bakara Sûresi 191 - 196. Ayetler

191. Ve onları her nerede bulursanız öldürünüz. Ve sizi çıkarmış oldukları yerden siz de onları çıkarın. Fitne ise kâtilden daha büyüktür. Ve onlar sizinle savaşta bulunmadıkça siz de Mekke hareminde onlar ile savaşta bulunmayınız. Fakat onlar sizinle savaşta bulunurlarsa onları öldürünüz. Kâfirlerin cezâsı böyledir.

192. Artık şirke son verirlerse şüphe yok ki Allah Teâlâ bağışlayandır, esirgeyendir.

193. Ve bir fitne kalmayıp din yalnız Allah için oluncaya kadar onlar ile savaşa devam ediniz. Eğer onlar son verirlerse artık husûmet ancak zâlimlere karşı olur.

194. Haram ay haram aya karşılıktır. Ve bütün hürmetler bir birine kısastır. O halde her kim size tecavüz ederse siz de ona size olan tecavüzünün misliyle tecavüz ediniz. Ve Allah'tan korkunuz. Ve biliniz ki Allah Teâlâ şüphesiz korunanlarla beraberdir.

195. Ve Allah yolunda harcayınız. Ve kendi nefislerinizi tehlikeye düşürmeyiniz. Ve iyilikte bulununuz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ iyilik edenleri sever.

196. Ve Allah için haccı da umreyi de tamam yapınız. Fakat men olunursanız kurbandan kolaya geleni Minâya gönderirseniz. Ve bu kurban mahalline varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyiniz. Ancak sizden her kim hasta olur veya başında bir eziyet bulunursa ona da oruçtan veya sadakadan veya kurbandan bir fidye vacip olur. Sonra emin olduğunuzda kim hac zamanına kadar umre ile istifade etmiş olursa kolayına gelen bir kurban kesmek icap eder Fakat her kim bulamazsa üç gün hac esnasında, yedi günde döndüğünüz vakit oruç vâcip olur ki bunlar tam on gündür, Bu, ailesi Mescidi Haramda bulunmayan kimseler hakkındadır. Ve Allah'tan korkunuz ve biliniz ki Allah Teâlâ'nın azabı pek şiddetlidir.

Bakara Sûresi 197 - 202. Ayetler

197. Haccın vakti bilinen aylardır. Her kim o aylarda haccı kendisine farz kılarsa artık hacda cinsel ilişkide bulunmak günaha sapmak kavga etmek yoktur. Ve hayırdan her ne yaparsa Allah Teâlâ onu bilir. Ve azık edininiz, azığın en hayırlısı ise takvadır. Ve benden korkunuz. Ey tam akıl sâhipleri!.

198. Rabbinizden bir rızık talep etmeniz sizin üzerinize bir günah değildir. Arafat'tan geri döndüğünüz zaman Allah Teâlâ'yı Meş'ari Haram yanında hemen zikrediniz. Ve onu, size hidayet ettiği gibi zikireyleyiniz. Şüphe yok ki, siz bundan evvel dalalette kalmış kimselerden idiniz.

199. Sonra insanların geri döndüğü yerden siz de dönüveriniz. Ve Allah Teâlâ'dan mağfiret isteyiniz. Şüphe yok ki Hak Tealâ affedici ve esirgeyicidir.

200. Sonra hacca ait ibadetlerinizi bitirdiğiniz zaman babalarınızı zikredtiğiniz gibi veya daha ziyade olarak Allah Teâlâ'yı zikrediniz. İmdi insanlardan öylesi vardır ki: Ey Rabbimiz bize nasibimizi dünyada ver der. Bunun için âhirette bir nasip yoktur.

201. Ve insanlardan öylesi vardır ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada bir iyilik ve âhirette de bir iyilik ver ve bizi ateş azabından koru der.

202. İşte bu iki kısım insanlar yok mu, bunlar için kazandıkları şeyden bir nasip vardır. Ve Allah Teâlâ hesabı pek süratle görücüdür.

Bakara Sûresi 203 - 210. Ayetler

203. Ve Allah Teâlâ'yı sayılı günlerde zikrediniz. İmdi her kim iki gün içinde acele ederse onun üzerine bir günah yoktur. Ve her kim geri kalırsa onun üzerine de günah yoktur. Bu korunan içindir. Ve Allah'tan korkunuz ve biliniz ki, sizler şüphesiz onun huzuruna toplanacaksınız.

204. Ve insanlardan bâzıları vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözü senin hoşuna gider. Ve kalbinde olana Allah'ı şâhit tutar. Halbuki o pek katı düşmanlık sahibidir.

205. Ve yanından ayrılınca yeryüzünde fesat çıkarmağa, ekinleri, zürriyetleri helâk etmeğe çalışır. Allah Teâlâ ise fesadı sevmez.

206. Ve ona Allah'tan kork denildiği zaman kendisini günah ile bir gurur yakalar. Artık ona cehennem kâfidir. Ve ne fena bir yataktır.

207. İnsanlardan bazıları da vardır ki. Allah Teâlâ'nın rızâsına kavuşmak için kendini feda eder. Yüce Allah ise kullarına çok şefkatlidir.

208. Ey imân edenler! Hepiniz toptan barİsa giriniz. Ve şeytanın adımlarına uymayınız. Şüphe yok ki o sizin için apaçık bir düşmandır.

209. İmdi size bunca deliller geldikten sonra yine kayarsanız, artık biliniz ki. Allah Teâlâ şüphesiz azizdir, hakimdir.

210. Onlar ancak beyaz buluttan gölgeler içinde Allah’ın ve meleklerin kendilerine gelmelerini beklerler. Hâlbuki emir tamam olmuştur. Ve bütün işler Allah Teâlâ'ya döndürülecektir.

Bakara Sûresi 211 - 215. Ayetler

211. İsrail Oğullarına sor, biz onlara ne kadar açık âyetler vermiştik. Ve her kim Allah’ın nimetini, kendisine geldikten sonra değiştirirse artık şüphe yok ki Allah cezâsı şiddetli olandır.

212. Kâfir olanlar için dünya hayatı süslü gösterilmiştir. Ve onlar, imân edenler ile eylenirler. Halbuki bu takvâ sâhipleri kıyâmet gününde onların üstündedirler. Ve Allah Teâlâ dilediğine hesapsız olarak rızık verir.

213. İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah Teâlâ müjdeleyici ve korkutucu olan peygamberler gönderdi. Ve onlar ile beraber hak yolu gösteren kitap indirdi ki insanlar arasında ihtilâf ettikleri hususlarda hükmetsin. Halbuki, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra aralarında olan kıskançlıktan dolayı dinde ihtilâfa düşenler, o kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. İmdi Allah Teâlâ imân edenleri ihtilâfa düştükleri hakka kendi İlâhî iradesiyle ulaştırır. Ve Allah Teâlâ dilediğini doğru yolu gösterir.

214. Yoksa Cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Sizden evvelki geçmiş ümmetlerin hali sizlere gelmedikçe. Onları nice şiddetli ihtiyaçlar, hastalıklar kapladı ve sarsıntılara uğradılar. Hattâ peygamberleri ve onunla beraber imân edenler. Allah’ın yardımı ne zaman? diyecek bir hale geldiler. Haberiniz olsun Allah’ın yardımı şüphe yok ki pek yakındır.

215. Ne infak edelim diye senden soruyorlar. De ki: Maldan ne infak ederseniz ana baba ile en yakınlar, yetimler, yoksullar, yolcular içindir. Ve hayırdan her ne yaparsanız şüphe yok ki. Allah Teâlâ onu hakkıyla bilir.

Bakara Sûresi 216 - 219. Ayetler

216. Cihad hoşunuza gitmediği halde üzerinize farz kılındı. Bazen bir şeyden hoşlanmazsınız. Halbuki o şey sizin için bir hayırdır. Ve bazen de bir şeyi seversiniz halbuki o şey sizin için bir şerdir. Ve Allah Teâlâ bilir, sizler ise bilmezsiniz.

217. Sana haram ayı, o ayda yapılan savaşı soruyorlar. De ki, o ayda savaşmak büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah'ın yolundan men etmek ve onu inkâr eylemek, Mescid'i Haram'dan mende bulunmak ve onun ehlini oradan çıkarmak Allah yanında daha büyük bir cinâyettir Ve fitne ise kâtilden daha büyüktür. Onlar güç yetirebilseler sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaştan geri durmazlar. Sizden ise her kim dininden dönüpte kâfir olarak ölürse artık onların bütün amelleri dünyada da, âhirette de boşa çıkmış olur. Ve onlar artık cehennem ehlidirler. Onlar orada ebediyyen kalacaklardır.

218. Şüphe yok ki imân edenler ve hicret edipte Allah yolunda cihad da bulunanlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah Teâlâ da gafurdur, râhimdir.

219. Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki: İkisinde de büyük günah vardır. Ve insanlar için faydalar da vardır. Bunların günahı ise faydalarından çok büyüktür. Sana ne infak edeceklerini de sual ediyorlar. De ki: İhtiyacınızdan artanı. Allah Teâlâ âyetlerini sizlere işte böyle beyan ediyor, ta ki tefekkür edesiniz.

Bakara Sûresi 220 - 224. Ayetler

220. Dünya ve âhiret hakkında. Ve sana yetimlerden soruyorlar. De ki: Onlar için ıslahta bulunmak hayırlıdır. Onlar ile beraber bulunursanız onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah Teâlâ ise bozan ile ıslâh edeni bilir. Ve Allah Teâlâ dilese idi sizleri elbette meşakkate uğratırdı, şüphe yok ki Allah Teâlâ azizdir, hakimdir.

221. Müşrikleri imân edinceye kadar nikâh etmeyiniz. Elbette mü'min olan bir câriye, bir müşrik kadından hayırlıdır. İsterse müşrik kadın sizin hoşunuza gitsin. Ve müşrik erkeklere de imân etmedikçe Müslüman kadınları nikâh ettirmeyiniz. Elbette bir mü'min köle, bir müşrikten hayırlıdır. İsterse o müşrik hoşunuza gidecek olsun. Onlar o müşrik erkek ve kadınlar, insanı ateşe dâvet ederler. Allah Teâlâ ise kendi izniyle cennete ve mağfirete dâvet buyurur. Ve insanlara âyetlerini açıkça bildirir, ta ki öğüt alsınlar.

222. Ve sana hayz halinden soruyorlar. De ki: O bir pis şeydir. Artık hayz zamanında kadınlarınızdan çekiliniz. Ve onlara temizleninceye kadar yaklaşmayınız. Fakat iyice temizlendikleri vakit onlara Allah’ın size emrettiği yerden varın. Şüphe yok ki Allah Teâlâ çok tövbe edenleri sever ve çok temizlenenleri de sever.

223. Kadınlarınız sizin için bir ekin mahallidir. Binaenaleyh bu ekin yerinize nasıl isterseniz varın ve kendiniz için güzel ameller takdim edin. Ve Allah Teâlâ'dan korkunuz. Ve biliniz ki sizler şüphesiz onun huzuruna varacaksınızdır. Ve mü'minleri müjdele.

224. Ve Allah Teâlâ'yı yeminlerinize engel kılmayınız ki günahtan beri olasınız. Ve korunasınız. Ve insanların arasını ıslah edebilesiniz. Ve Allah Teâlâ işiticidir, bilicidir.

Bakara Sûresi 225 - 230. Ayetler

225. Allah Teâlâ sizleri kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat sizleri kalplerinizin kazandığı şey ile sorumlu tutar. Ve Allah Teâlâ bağışlayan, esirgeyendir.

226. Eşlerine yaklaşmamağa yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse şüphe yok ki Allah Teâlâ bağışlayan, merhamet edendir.

227. Ve eğer boşamaya kesin karar verirlerse muhakkak yüce Allah işitendir, bilendir.

228. Boşanmış kadınlar kendi nefisleri için üç hayız müddeti beklerler. Onların rahimlerinde Cenâb-ı Hakkın yaratmış olduğu şeyleri gizlemeleri, onlara helâl olmaz. Eğer onlar Allah Teâlâ'ya, âhiret gününe imân etmişler iseler. Ve onların kocaları eğer ıslah etmek kasdinde bulunurlarsa o bekleme zamanında o eşlerini geri almağa çok haklıdırlar. Kadınların lehinde de onların aleyhlerindeki meşru hakka benzer bir hak vardır. Fakat erkekler için kadınlar üzerine bir derece fazla hak vardır. Ve Allah Teâlâ azizdir, hakimdir.

229. Boşama iki keredir. Artık ya iyilik ile tutmaktır veya güzellikle salıvermektir. Ve onlara verdiklerinizden bir şey almanız sizlere helâl olmaz, meğer ki koca ve karı İlâhî hudutta Allah’ın hududunda duramayacaklarından korksunlar. Eğer siz de onların Allah’ın sınırlarında duramayacaklarından korkarsanız o halde kadının fidye olarak vereceği şeyde onların üzerine bir günah yoktur. Bunlar Allah’ın hudududur. Bunlara tecavüz etmeyiniz. Ve her kim Allah’ın hudutlarına tecavüz ederse işte zalim olan onlardır.

230. Eğer onu bir daha boşarsa artık bundan sonra ona helâl olmaz. Ta ki ondan başka bir kocaya varsın. Bu da onu boşarsa Allah’ın hudutlarına riayet edeceklerini zannettikleri takdirde onunla evvelki kocasının yeniden evlenme akdi yapmalarından dolayı kendileri için bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın hudududur. Bunlar bilen bir kavm için beyan buyurur.

Bakara Sûresi 231 - 233. Ayetler

231. Ve kadınları boşadığınızda, onlar da adetlerinin sonuna yaklaşınca artık onları ya iyilikle tutunuz veya iyilikle salıveriniz. Onları haklarına tecavüz için zararlarına olarak tutuvermeyiniz. Bunu her kim yaparsa muhakkak nefisine zulüm etmiş olur. Ve Allah Teâlâ'nın âyetlerini eğlence yerine tutmayınız. Ve Allah Teâlâ'nın üzerinize olan nimetlerini ve sizlere indirip kendisiyle öğüt verdiği kitabı ve hikmeti hatırlayınız. Ve Hak Teâlâ'dan korkunuz. Ve biliniz ki Allah Tealâ şüphesiz her şeyi hakkıyla bilicidir.

232. Ve kadınları boşadığınızda, onlar da iddetlerini sonuna erdirince kendi aralarında güzelce anlaştıkları takdirde iki tarafta razı olursa kocaları ile tekrar evlenmelerine mâni olmayınız. Sizden Allah'a ve ahiret gününe inanmış olanlara işte bununla öğüt verilir. Bu husus sizin için daha faydalı ve daha temizdir Allah Teâlâ bilir, sizler bilmezsiniz.

233. Anneler çocuklarını tam iki sene emzirirler, emzirmeyi tamam yaptırmak isteyen için. Bu annelerin nafakaları ve elbiseler örfe uygun olmak üzere babaya aittir. Hiçbir şahıs kendi gücünden fazlasıyla mükellef olmaz. Ne bir ana çocuğu sebebiyle, ne de bir baba evlâdı sebebiyle zarar sokulmasın. Mirasçı üzerine düşen de onun aynısıdır. İmdi ana ile baba kendi rızaları ile ve bir danışma ile çocuğu memeden kesmek isterlerse ikisinin üzerine de bir günah yoktur. Ve siz çocuklarınızı başkasına emzirtmek isterseniz vereceğiniz emzirme ücretini iyilikle teslim ettiğiniz takdirde yine size bir günah yoktur. Ve Allah Teâlâ'dan korkunuz ve biliniz ki. Allah Teâlâ yaptığınız şeyleri şüphe yok hakkıyla görücüdür...

Bakara Sûresi 234 - 237. Ayetler

234. Ve sizlerden vefat edip de geriye eşler bırakanların eşleri kendileri hakkında dört ay on gün beklerler. Sonra iddetlerinin sonuna erince artık nefisleri hakkında uygun şekilde yapacakları şeyden dolayı sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve Allah Teâlâ yapacağınız şeylerden haberdardır.

235. Kadınlar ile evleneceğinize dair kinâye yoluyla isteğinizi göstermenizden veya bu arzuyu gönlünüzde gizlediğinizden dolayı üzerinize bir günah yoktur. Allah Teâlâ bilmiştir ki, siz onları elbette anacaksınızdır. Ancak kendileriyle gizlice sözleşmeyiniz. Ancak uygun şekilde bir söz söylemeniz müstesna. Ve ölüme bağlı bekleme süresi nihayet bulmadıkça da nikâh akdi yapmaya kalkışmayınız ve biliniz ki. Allah Teâlâ gönüllerinizde olanı şüphe yok ki bilir. Artık ondan sakınınız ve biliniz ki Hak Teâlâ şüphesiz gafurdur, halimdir.

236. Kadınları daha kendilerine temas etmediğiniz halde veya onlara bir mihr belirlememiş olduğunuz halde boşamış olursanız üzerinize bir günah yoktur. Şu kadar ki; onları yararlandırınız. Zengin üzerine gücü nisbetinde, dar halli olan da gücüne göre ve uygun şekilde bir mut'a vermek icabeder. Bu mut’a iyilik edenler üzerine gerekli olan bir haktır.

237. Ve eğer onları daha kendilerine temasta bulunmadan boşar da onlar için mihir belirlemiş bulunursanız o zaman bu belirlediğiniz mihrin yarısı lâzım gelir. Meğer ki o kadınlar affetsinler veya nikâhın düğümü elinde bulunan affeyleşin ve sizin affetmeniz takvaya daha yakındır ve aranızdaki iyiliği unutmayınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ yaptığınız şeyleri hakkıyla görücüdür.

Bakara Sûresi 238 - 245. Ayetler

238. Namazlara ve orta namaza devam ediniz. Ve Allah için onu zikiredici olarak kıyamda bulununuz.

239. Fakat korkarsanız yayan veya suvâri olarak namazınızı kılın emin olduğunuz zaman ise Allah Teâlâ’yı sizlere bilmediğiniz şeyleri nasıl öğretti ise öylece zikrediniz.

240. Sizden vefat edip de eşlerini terk edenlere eşleri için bir seneye kadar evlerinden çıkmamak üzere bir meta vasiyet etmiş bulunmalıdırlar. Şayet eşler çıkarlarsa onların kendi nefisleri hakkında meşru şekilde yapacakları şeyden dolayı sizin üzerinize bir günah yüklenmez. Ve Allah Teâlâ azizdir, hakimdir.

241. Boşanmış kadınlar için meşru şekilde bir meta vardır ki, bu korunanlar üzerine bir haktır.

242. İşte Allah Teâlâ âyetlerini böyle beyan buyuruyor, tâki aklınızla düşünüp anlayasınız.

243. Görmedin mi o kimseleri ki, onlar binlerce kişi oldukları halde ölümden sakınarak yurtlarından çıktılar. Allah Teâlâ ise onlara ölünüz diye emretti. Sonra da onları diriltti. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ insanlar hakkında lütuf sahibidir. Fakat insanların pek çokları şükretmezler.

244. Ve Allah yolunda muharebede bulunun ve biliniz ki. Allah Teâlâ semidir, âlimdir.

245. Kimdir o kimse ki. Allah için güzel bir ödünç ile ödünçte bulunur, Allah Teâlâ da ona kat kat fazlasıyla ihsan buyurur. Ve Allah Teâlâ sıkar ve açar ve ona döndürüleceksiniz dir.

Bakara Sûresi 246 - 248. Ayetler

246. Görmedin mi Musa'dan sonra İsrail Oğullarından olan bir cemaati, ki onlar kendi peygamberlerine: Bize bir hükümdar gönder de Allah yolunda muharebe edelim dediler. Peygamberleri de dedi ki: Üzerinize muharebe farz kılınsa muharebe etmeyecek olmayasınız? Dediler ki: Biz ne için Allah yolunda muharebe etmeyelim, biz yurtlarımızdan, evlâdımızdan çıkarıldık uzaklaştırıldık. Fakat vaktaki, onların üzerlerine muharebe farz kılındı, onlar içlerinden birazı müstesna geri dönüverdiler. Allah Teâlâ ise o zâlimleri hakkıyla bilicidir.

247. Ve onlara Peygamberleri dedi ki: İşte Allah Teâlâ size hükümdar olmak üzere Talûtu gönderdi, dediler ki: Bizim üzerimize onun hükümdar olması nasıl olabilir? Halbuki, biz mülke ondan daha haklıyız. Kendisine malca da bir genişlik verilmiş değildir. Peygamberleri de dedi ki: Şüphesiz Allah Teâlâ onu sizin üzerinize seçmiştir. Ve ona ilim ve cisim itibariyle de bir fazla genişlik vermiştir. Ve Hak Tealâ mülkünü dilediğine verir. Ve Yüce Allah herşeyi kuşatıcıdır ve bilicidir.

248. Ve onlara peygamberleri dedi ki: Şüphesiz Tallûtun hükümdarlığına açık alâmet, size tabutun gelmesidir ki, onda Rabbiniz tarafından bir sekinet vardır ve Musa ile Harun hanedanının bıraktıklarından bir kalıntı vardır. Onu melekler yükleneceklerdir. Eğer siz mü'minler iseniz şüphe yok ki, onda sizin için kesin bir delil vardır.

Bakara Sûresi 249 - 252. Ayetler

249. Vaktaki Talût, ordusu ile hareket etti. Dedi ki: Allah Teâlâ sizi bir ırmak ile imtihan edecektir. İmdi her kim ondan içerse benden değildir ve her kim ondan tatmazsa o şüphesiz bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan müstesna. Fakat onlardan birazı müstesna olmak üzere hepsi de ondan içiverdiler. Vaktaki Talût ve beraberindeki mü'minler ırmağı geçtiler. Dediler ki: Bizim bugün Câlut ile ordusuna karşı gücümüz yok. Allah Teâlâ'ya kavuşacaklarına kanaat getirenler ise dediler ki: Nice az bir fırka, nice çok fırkalara Allah’ın izniyle galip gelmiştir. Ve Allah Teâlâ sabredenler ile beraberdir.

250. Vaktaki Câlut ile askerlerine karşı meydana çıktılar, dediler ki: Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve ayaklarımızı sabit kıl ve bizlere o kâfirler güruhu üzerine yardım ver.

251. Hemen onları Allah Teâlâ'nın izniyle hezimete uğrattılar ve Davut, Câlut'u öldürdü ve Allah Teâlâ ona mülk ve hikmet verdi ve dilediğinden ona öğretti. Ve eğer Hak Teâlâ’nın insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı yeryüzü mutlaka fesada uğramış olurdu. Fakat Allah Teâlâ âlemler üzerine lütuf ve kerem sahibidir...

252. İşte bunlar Allah Teâlâ'nın ayetleridir. Bunları sana hak olarak okuyoruz. Sen de şüphe yok ki gönderilmiş olan peygamberlerdensin.

Bakara Sûresi 253 - 256. Ayetler

253. O resuller yok mu, biz onların bazılarını bazıları üzerine faziletli kıldık. Onlardan kimi vardır ki. Allah Teâlâ onunla konuşmuştur. Bazılarına da yüksek dereceler vermiştir. Meryem'in oğlu İsa'ya da açık deliller verdik ve onu ruhulkuds ile destekledik. Eğer Allah Teâlâ dileseydi onlardan sonrakiler, kendilerine o açık deliller geldikten sonra birbirini öldürüp durmazlardı. Fakat ihtilâfa düştüler, artık onlardan kimi imân etti ve onlardan kimi de kâfir oldu ve eğer Allah Teâlâ dilemiş olsaydı birbirlerini öldürmezlerdi ve lâkin Hak Tealâ neyi irade ederse onu yapar.

254. Ey imân etmiş olanlar! Size rızk olarak verdiğimiz şeylerden infak ediniz. Bir günün gelmesinden evvelki, onda ne alım satım, ne dostluk, ne de şefaat vardır. O kâfirler ise işte zalim olanlar, onlardır.

255. Allah Teâlâ ki, ondan başka bir mabut yoktur. Hayy ve kayyum olan odur. Onu ne uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ne varsa yerde ne varsa hep onundur. Onun izni olmaksızın onun yanında şefaat edecek olan kimdir? O yaratıklarının geçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir. Ve onun yaratıkları onun dilediğinden başka onun malumatından bir şeyi kavrayamazlar. Onun kürsüsü göklerden ve yerden daha geniştir. Göklerin ve yerin korunması ona ağır gelmez. Ve en yüce ve en ulu olan da ancak odur...

256. Dinde zorlama yoktur. Doğruluk, sapıklıktan iyice ayrılmıştır. Artık her kim şeytana küfreder. Allah Teâlâ'ya imanda bulunursa kopması bulunmayan bir kulpa yapışmış olur ve Allah Teâlâ işitendir, bilendir...

Bakara Sûresi 257 - 259. Ayetler

257. Allah Teâlâ imân edenlerin velisidir. Onları zulmetlerden nura çıkarır. Kâfir olanların velileri ise tağuttur. Onları nurdan zulmetlere çıkarırlar. İşte onlar cehennem ehlidirler. Onlar o ateşte ebedî olarak kalan kimselerdir.

258. Sen görmedin mi Allah Teâlâ kendisine mülk verdiği için İbrahim ile Rabbi hakkında mücadelede bulunanı?. O zaman İbrahim; Rabbim o kudretli zattır ki, diriltir ve öldürür deyince "ben de diriltir ve öldürürüm" demişti. İbrahim: Şüphe yok ki, Allah Teâlâ güneşi doğudan getirir imdi sen onu batı tarafından getir deyince de o kâfir şaşırıp kalmıştı. Ve Allah Teâlâ zalimler gurubuna hidayet etmez.

259. Yahut o kimse gibisini görmedin mi ki, bir kasabaya uğramıştı O kasabanın tavanları çökmüş, onların üzerine duvarları yıkılmıştı. Allah Teâlâ bu kasabayı bu ölümden sonra nasıl diriltecek diyordu. Bunun üzerine Allah Teâlâ o kimseyi yüz sene ölü bıraktı. Sonra da onu diriltti. Dedi ki: Ne kadar kaldın? Dedi ki: Dedi: ki "Bir gün veya bir günün bazısı kadar kaldım." Dedi ki: "Hayır yüz sene kaldın imdi yiyeceğine ve içeceğine bak ki, hiç biri bozulmamış, merkebine de bak. Ve seni nasa bir ayet kılmak için bu yapacağımızı yaptık ve kemiklere bak, onları nasıl biri birine birleştiriyoruz. Sonrada onlara et giydiriyoruz". Vakta ki bu hakikat kendisine tebeyyün etti. Dedi ki: "Ben bilirim Allah Tela şüpe yok her şeye kadirdir.

Bakara Sûresi 260 - 264. Ayetler

260. Ve o vakti de yâdet ki. İbrahim, Yarabbi! Ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster demiş, Cenâb-ı Hak da inanmadın mı?, diye buyurmuştu. O da evet... İnandım, fakat kalbim mutmain olsun için demiş. Allah Teâlâ: Kuşlardan dört tanesini tut da onları kendine çevir sonra her dağ üzerine onlardan birer parça at, sonra da onları çağır, sana koşarak gelirler ve bil ki Allah Teâlâ şüphe yok azizdir, hakimdir diye buyurmuştur.

261. Allah yolunda mallarını harcayanların durumu, o bir dananın durumu gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz dana bulunmuş olur. Ve Allah Teâlâ dilediğine kat kat artırır. Ve Allah Teâlâ geniştir, herşeyi bilir...

262. O kimseler ki, mallarını Allah yolunda harcarlar. Sonra da o harcadıklarına bir minnet, bir eziyet yüklemezler. İşte onlar için Rabbileri katında mükâfat vardır. Ve onların üzerine bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır...

263, Bir iyi söz, bir af, kendisini bir eziyet takip eden bir sadakadan hayırlıdır. Ve Allah Teâlâ zengindir, halimdir.

264. Ey imân etmiş olanlar! Sadakalarınızı baş kakmakla, incitmekle iptal etmeyiniz. O kimse gibi ki, malını insanlara gösteriş için harcar da Allah Teâlâ'ya ve âhiret gününe inanmış bulunmaz. Artık o kimsenin hali, üzerinde biraz toprak bulunan bir kaypak taşın hâli gibidir ki, ona şiddetli bir yağmur İsabet ederek onu dümdüz bir halde bırakmış olur. Onlar kazanmış olduklarından bir şeye kâdir olamazlar. Ve Allah Teâlâ kâfirler gurubuna hidayet etmez...

Bakara Sûresi 265 - 269. Ayetler

265. Ve mallarını Allah’ın rızâsını kazanmak ve nefislerini tesbit için harcamada bulunanların durumu ise bir bahçenin durumu gibidir ki, ona çokça yağmur yağar da meyvelerini iki kat olarak yetiştirir. Ona çokça yağmur değil de çiy İsabet etse yine kifayet eder. Ve Allah Teâlâ yapacağınız şeyleri görücüdür.

266. Biriniz arzu eder mi ki, onun hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu olan ve bunların altından ırmaklar akan bir bahçesi bulunsun ve onun için o bahçede her türlü meyveleri olsun, fakat kendisine ihtiyarlık çöksün, kendisinin zayıf zayıf yavrucakları da bulunuversin de o bahçeyi içinde ateş bulunan bir kasırga İsabet ederek yakıversin? İşte Allah Teâlâ âyetlerini sizlere böylece beyan buyuruyor. Tâ ki tefekkür edesiniz...

267. Ey imân edenler! Kazandığınız şeylerin ve yerden sizin için çıkarmış olduğumuz şeylerin temizlerinden harcayınız. Ve öyle kötüsünü vermek kastinde bulunmayınız ki, siz ondan harcarsınız da kendiniz ise onun hakkında göz yummadıkça alıcısı olmazsınız. Ve biliniz ki, şüphe yok Allah Teâlâ zengindir, övülmüştür.

268. Şeytan sizi fakirlik ile korkutur ve sizlere çirkin şeyler ile emreder. Allah Teâlâ ise size kendi katından bir mağfiret, bir lütuf vaad buyurur. Ve Allah Teâlâ geniştir, bilendir...

269. Dilediğine hikmet verir. Kendisine hikmet verilmiş olan bir kimse ise muhakkak ona birçok hayır verilmiş olur. Ve bunu ancak halis akıl sâhipleri tefekkür eder.

Bakara Sûresi 270 - 274. Ayetler

270. Ve nafakadan her ne harcarsanız veya adaktan her ne kadar iseniz şüphe yok ki Allah Teâlâ onu bilir. Ve zalimler için yardımcılardan bir fert yoktur.

271. Eğer sadakaları açıkça yaparsanız o ne iyidir. Ve eğer onları gizlerseniz ve fakirlere öylece verirseniz o sizin için daha hayırlıdır ve sizin günahlarınızdan bir kısmını örter. Ve Allah Teâlâ yaptıklarınızdan haberdardır.

272. Onları hidâyete erdirmek senin üzerine bir vazife değildir. Velâkin Allah Teâlâ dilediğine hidâyet nasip buyurur. Ve hayırdan her neyi infak ederseniz kendi nefisiniz için etmiş olursunuz. Ve siz ancak Allah Teâlâ'nın rızâsı için harcamada bulunursunuz. Ve hayırdan her ne infak ederseniz size karşılığı ödenir ve siz zulme uğratılmıyacaksınız.

273. O fakirlere ki. Allah yolunda kapanmış kalmışlardı. Yeryüzünde dolaşmaya kadir olamazlar. Onları bilmeyen, istemekten çekindikleri için onları zengin kimseler sanarlar. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Onlar insanlardan ısrarla bir şey istemezler ve siz hayırdan her ne infak ederseniz, şüphe yok ki Allah Teâlâ onu tamamen bilir.

274. Onlar ki, mallarını gece ve gündüz, gizli ve âşikâre olarak infak ederler, artık onlar için Rableri katında mükâfatları vardır. Ve onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

Bakara Sûresi 275 - 281. Ayetler

275. O kimseler ki, faizi yerler, onlar kalkamazlar, ancak şeytanın çarpmış olduğu, delirmiş bir şahıs gibi kalkarlar. Bu ise onların alış veriş muamelesi tıpkı ribâ gibidir, demeleri sebebiyledir. Halbuki, Allah Teâlâ alım satımı helâl, ribayı ise haram kılmıştır. İmdi her kim ki, kendisine Rabbinden bir öğüt gelir de ribaya nihayet verirse, evvelce aldığı kendisinedir ve onu hükmü Allah Teâlâ'yadır. Ve her kim tekrar ribaya dönerse işte onlar cehennem ehlidirler, onlar orada ebedî kalacaklardır.

276. Allah Teâlâ ribayı mahveder, sadakaları ise artırır ve Allah Teâlâ, nimete karşı çok nankörlük eden günahkârları sevmez...

277. O kimseler ki imân ettiler ve iyi amellerde bulundular ve namazlarını doğruca kıldılar, zekâtlarını da verdiler, işte onlar için Rableri katında mükâfatları vardır ve onlar için hiç bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

278. Ey imân edenler! Allah Teâlâ'dan korkunuz, ribadan geri kalanı terkediniz, eğer siz mü'min kimseler iseniz.

279. Eğer böyle yapmazsanız Allah Teâlâ ile Rasûli tarafından bir harb malûmunuz olsun ve eğer tövbe ederseniz sizin için ana sermayeniz vardır. Ne zulüm edersiniz ne de zulme uğrarsınız.

280. Ve eğer yoksul ise o halde genişlik zamanına kadar beklemelidir. Ve eğer bağışlar iseniz sizin için hayırlıdır. Eğer bilirseniz.

281. Ve o günden korkunuz ki, o günde Allah Teâlâ'ya döndürüleceksinizdir. Sonra herkese kazanmış olduğu tamamen verilecektir. Ve onlara zulmedilmeyecektir.

Bakara Sûresi 282. Ayetler

282. Ey mü'minler! Belirli bir vakte kadar bir borç ile borçlandığınız zaman onu yazınız ve bir kâtip, onu aranızda adilce bir şekilde yazıversin. Ve Kâtip Cenâb-ı Hak'kın ona öğretmiş olduğu gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Ve hak kendi üzerinde bulunan kimse, yazdırsın. Ve Rabbi olan Allah Teâlâ’dan korkusundan ondan bir şey eksiltmesin. Ve şayet borçlu şahıs, aklı ermez veya zayıf veya doğruca yazdıramayacak durumda bulunursa onun velisi adalet üzere yazdırıversin. Ve sizin erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutunuz. Ve o iki şahit erkek olmazsa şahitliklerine razı olacağınız kimselerden bir erkek ile iki kadını şahit tutunuz. Bu iki kadından biri unutacak olursa ona diğeri hatırlatsın. Şahitler de dâvet edildikleri zaman kaçınmasınlar. Siz de az olsun, çok olsun onu vadesine kadar yazmaktan üşenmeyiniz. Böyle yapmanız. Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha kuvvetlidir. Ve şüpheye düşmemeniz için daha yakın bir sebebtir. Meğer ki aranızda hemen devredeceğiniz hazır bir ticaret muamelesi olsun. O halde bunu yazdırmadığınızdan dolayı sizlere bir günah yoktur. Ve alım satım yaptığınız vakitte de şahit tutunuz. Kâtip de, şahit de zararlandırılmasın. Ve eğer yaparsanız, şüphe yok ki bu sizin için bir kötülüktür. Ve Allah Teâlâ'dan korkunuz. Ve Yüce Allah sizlere öğretiyor. Ve Yüce Allah herşeyi hakkıyla bilir.

Bakara Sûresi 283 - 286. Ayetler

283. Ve eğer siz bir sefer üzerinde iseniz ve bir yazıcı da bulamaz iseniz alınan rehinler kifayet eder. Fakat bazınız bazınıza emin olursa kendisine emniyet olunan, emaneti ödesin. Ve Rabbi olan Allah Teâlâ'dan korksun. Şahadeti de gizlemeyiniz. Onu kim gizlerse şüphe yok ki, onun kalbi günahkârdır. Ve Allah Teâlâ sizin yapacağınız şeyleri bilir.

284. Göklerde olanlar da, yerde bulunanlar da bütün Allah’ındır. Ve siz nefisinizde onları açıklasanız da veya gizleseniz de Allah Teâlâ sizî onunla hesaba çekecektir. Artık dilediği kimseyi mağfiret eder, dilediğine de azab eder ve Allah Teâlâ her şeye pek ziyade kadirdir.

285. Peygamber, kendisine Rabbinden indirilene imân etti, mü'minler de hepsi de Allah Teâlâ'ya ve onun meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine imân etti. Biz Allah Teâlâ'nın peygamberlerinden hiç birinin arasını ayırmayız dediler. Ve biz dinledik, İtaat da ettik, mağfiretini dileriz. Ey Rabbimiz diye niyâz ettiler.

286. Allah Teâlâ bir kimseye gücünden başkasını teklif buyurmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehinedir. Ve kazandığı kötülük de kendi aleyhinedir. Ey Rabbimiz!... Eğer unuttuk ise veya hatâ ettik ise bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Ve bize bizden evvelkilere yüklemiş olduğun gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bizim için kendisine takat bulunmayan bir şey de yükleme. Ve bizden af buyur ve bizim için mağfiret buyur ve bizlere merhamet kıl, sen bizim mevlâmızsın. Artık kâfirler olan kavim üzerine bizlere yardım et.

Âl-i İmran Sûresi 1 - 9. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Elif, lâm, mim

2.     Allah Teâlâ ki, ondan başka ilah yoktur, hayy ve kayyum olan odur.

3.     O Yüce Allah, senin üzerine kitabı, kendisinden evvelki kitapları tasdik edici olarak hakkıyla indirdi, Tevrat ve İncil'i de indirmişti.

4.     Daha evvel, insanlara hidayet olarak ve furkânı da inzal buyurdu. O kimseler ki. Allah Teâlâ'nın âyetlerini inkâr ettiler, onlar için şüphe yok ki, şiddetli bir azap vardır. Ve Allah Teâlâ azizdir, intikam sahibidir.

5.     Şüphe yok ki. Allah Teâlâ'ya ne yerde ve ne de gökte hiç bir şey gizli kalmaz.

6.     O, O Yüce Yaratıcıdır ki, sizleri döl yataklarında dilediği gibi tasvir eder. O aziz, hâkim olan Allah Teâlâ'dan başka hakkıyla mabud yoktur.

7.     O Yüce Mabud ki, senin üzerine Kur'ânı indirdi. Ondan bir kısmı muhkem âyetlerdir ki, onlar o kitabın aslıdır. Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir. Artık kalplerinde eğrilik bulunan kimseler fitne aramak ve onu tevil arzusunda bulunmak için o kitaptan müteşabih olanına tâbi olurlar. Halbuki, onun tevilini Allah Teâlâ'dan başkası bilemez. İlimde rüsuh sâhibi olanlar ise "Biz ona iman ettik, hepsi de Rabbimizin katındandır derler. Bunları tam akıllı zatlardan başkası düşünemez...

8.     Ey Rabbimiz! Bizlere hidâyet buyurduktan sonra kalplerimizi haktan saptırma ve kendi Yüce katından bizlere bir rahmet bağışla. Şüphe yok ki çok bağış yapan ancak sensin.

9.     Ey Rabbimiz! Şüphe yok ki insanları kendisinde şüphe olmayan bir gün için toplayan ancak sensin, şüphe yok ki. Allah Teâlâ sözünden dönmez.

Sayfa 2 / 27

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
 
 
  • İLETİŞİM