• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Tâhâ Sûresi 99 - 113. Ayetler

99.   İşte böylece geçmişlerin haberlerinden bir kısmını sana hikâye ediyoruz ve sana kendi tarafımızdan bir kitap da vermişizdir.

100. Her kim ondan yüz çevirirse şüphe yok ki, o kıyamet günü bir ağır günah yükü yüklenecektir.

101. Orada ebediyyen kalıcılardır ve onlar için kıyamet gününde o ne fena bir yük olmuştur.

102. O gün ki, sur'a üfürülür ve o gün suçluları gök gözlü olarak haşr ederiz.

103. Aralarında gizlice konuşurlar ki: dünyada on günden ziyade kalmış olmadınız.

104. Biz onların ne diyeceklerini daha iyi biliriz, o vakit ki, onların daha olgunca görüş sahibi olanları diyecektir ki, siz bir günden başka kalmış olmadınız.

105. Ve sana dağlardan sorarlar. Binaenaleyh de ki: Onları Rabbim darmadağın edip savuracaktır.

106. Artık onları dümdüz, bomboş bir halde bırakacaktır.

107. Orada ne bir eğrilik ve ne de bir yumruluk göremezsin.

108. O gün çağırana tâbi olurlar. Onun için bir eğrilik yoktur ve sesler Rahman için bir korku ile kısılmıştır. Artık en hafif bir sesten başkasını işitemezsin.

109. O gün şefaat fâide vermez, ancak Rahman kime izin verirse ve kim için söylemeğe razı olursa o müstesnâ.

110. Onların ilerisinde olanı da, gerilerinde olanı da bilir. Onlar ise onu ilmen kuşatamazlar.

111. Ve yüzler Hayyı kayyum için zelilce bir vaziyet almışlardır ve zulümü yüklenmiş olan, muhakkak ki, hüsrana uğramıştır.

112. Ve her kim mümin olduğu halde güzel amellerden işlerse artık o ne zulüme uğramaktan ve ne de sevabının eksilmesinden korkmaz.

113. Ve böylece o'nu Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve o'nda tehditlerden mükerrer şeyler açıkladık. Belki korunurlar, yahut onlar için bir öğüt vücuda getirmiş olur.

Tâhâ Sûresi 114 - 125. Ayetler

114. Artık şüphe yok ki, gerçek hükümdar olan Allah Teâlâ pek yücedir. Ve sana vahyedilmesi tamam olmadan evvel Kur’an'ı okumakta acele etme ve de ki: Yarabbi! Benim için ilmi artır.

115. Yemin olsun ki, bundan evvel Âdem'e de tavsiyede bulunmuştuk. O ise unuttu ve onun için bir azim de bulmadık.

116. Ve o vakti ki, Meleklere dedik. Âdem'e secde ediniz. Onlar da hemen secde ediverdiler. İblis müstesna, o kaçındı.

117. Biz de demiştik ki: Ey Âdem! Bu şüphesiz senin için ve eşin için bir düşmandır. Sizi cennetten çıkarmasın, sonra meşakkate düşmüş olursun.

118. Muhakkak ki, senin için orada acıkmak da yoktur, çıplak kalmak da yoktur.

119. Ve şüphesiz ki, sen orada susamazsın ve güneşin hararetine uğramazsın.

120. Sonra ona şeytan vesvesede bulundu, dedi ki: Ey Âdem, sana ebedilik ağacını ve son bulmayacak bir mülkü göstereyim mi?

121. Artık ikisi de ondan yediler, hemen ikisi için avret mahalleri açılıverdi. Üzerlerine cennetin yaprağından yapıştırmağa başladılar. Ve Âdem Rabbine âsi oldu da şaşırdı kaldı.

122. Sonra onu Rabbi seçkin kıldı, tövbesini kabul etti ve onu doğru yola muvaffak buyurdu.

123. Buyurdu ki: Bazınız, bazınıza düşman olarak hepiniz oradan ininiz ne vakit size benden bir hidayet gelir de kim hidayete tâbi olursa artık sapıklığa düşmez ve bedbahtlığa uğramaz.

124. Ve her kim benim zikrimden kaçınırsa artık şüphe yok ki, onun için pek dar bir geçim vardır ve onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.

125. Der ki: Yarabbi! Ne için beni kör olarak haşrettin ve halbuki, ben görücü idim.

Tâhâ Sûresi 126 - 135. Ayetler

126. Allah Teâlâ da buyuruyor ki: Öyledir. Sana ayetlerimiz geldi, sen hemen onları unutuverdin. Bugün de sen öylece unutulursun.

127. Ve israf eden ve Rabbi’nin âyetlerine imân etmeyen kimseyi böylece cezalandırırız ve ahiretin azabı ise elbette ki, daha şiddetlidir ve daha kalıcıdır.

128. Onlar için hidayet vesilesi olmadımı ki, onlardan evvel nice asırlar ahalisini helâk ettik. Onların yurtlarında yürüyorlar. Şüphe yok ki, bunda güzel akıl sahipleri için büyük ibretler vardır.

129. Ve eğer Rabbinden önceden verilmiş bir söz ve tâyin edilmiş bir müddet olmasa idi elbette büyük bir azap lâzım gelirdi.

130. Artık onların dediklerine sabret ve güneşin doğmasından evvel ve batmasından evvel Rabbine hamd ile tesbihte bulun. Ve gece saatlerinde de tesbih et ve gündüzün etrafında da. Tâki sen hoşnut olasın.

131. Ve gözlerini uzatma, o şeye ki: Onunla kâfirlerden bazı zümreleri dünya hayatının bir ziyneti olmak üzere faidelendirmişizdir, onları o şeyde imtihana tâbi tutmak için ve Rabbin rızkı ise hayırlıdır ve daha devamlıdır.

132. Ailene namazı emret ve sen de onun üzerine sabret, biz senden bir rızk istemiyoruz, seni biz rızıklandırırız. Akibet ise takva içindir.

133. Ve dediler ki: Rabbinden bize bir âyet getirmeli değil mi idi? Onlara evvelki sahifelerde olanın beyanı gelmiş değil midir?

134. Ve eğer biz onları ondan evvel bir azab ile helâk etmiş olsa idik, elbette diyeceklerdi ki: Ey Rabbimiz! Bize bir Peygamber göndermeli değil mi idin ki, bir zillete ve rüsvaylığa düşmeden evvel senin âyetlerine tâbi olsa idik?

135. De ki: Hepsi gözlemektedir. Artık siz de gözleyiniz. Yakında bileceksinizdir ki, doğru yol sahipleri kimlerdir ve hidayete ermiş olanlar kimlerdir.

Enbiyâ Sûresi 1 - 10. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     İnsanlara hesapları yaklaştı. Halbuki, onlar gaflet içinde yüz çeviren kimselerdir.

2.     Onlara Rablerinden yeni bir ihtar gelmez ki, illâ onu alaycı bir halde dönerler.

3.     Kalpleri gaflet içinde olarak dinlemiş olurlar ve zulümetmiş olanlar, pek gizlice fısıltıda bulunurlar da derler ki bu sizin gibi bir insandan başka değil, artık siz görür kimseler olduğunuz halde sihire mi geleceksiniz?

4.     Dedi ki: Rabbim, gökteki ve yerdeki söyleneni bilir ve o, her şeyi tamamen işiticidir, bilicidir.

5.     Hayır, dediler: Karışık rüyâlardır, hayır, onu iftira etmiştir, o belki bir şairdir. İmdi bize evvelkilerin gönderilmiş oldukları gibi bir âyet getiriversin.

6.     Bunlardan evvel helâk ettiğimiz hiçbir belde ahalisi imân etmemişti, şimdi bunlar mı imân edecekler?

7.     Ve senden evvel de göndermedik, ancak kendilerine vahyeder olduğumuz bir takım erkekler gönderdik. Eğer siz bilmez kimseler oldunuz ise artık bilgin zatlardan sorunuz.

8.     Ve onları yemek yemez birer ceset kılmadık ve onlar ebedî kalan kimseler de olmadılar.

9.     Sonra onlara olan va'di gerçekleştirdik de onları ve dilediğimiz kimseleri kurtardık ve müsrif olanları da helâk ettik.

10.   Yemin olsun ki, size bir kitap indirdik ki, sizin şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllıca düşünmez misiniz?

Enbiyâ Sûresi 11 - 24. Ayetler

11.   Ve halbuki, biz nice zulmeden beldeyi helâk ettik ve onlardan sonra başka başka birer kavim vücuda getirdik.

12.   Ne zaman ki, onlar bizim azabımızı hissettiler, onlar hemen oralardan süratle kaçınmaya başladılar.

13.   Kaçmayınız ve içinde nimetlendiğiniz yere ve meskenlerinize geri dönünüz. Umulur ki siz, sual olunacaksınızdır.

14.   Dediler ki: Vay halimize! Muhakkak ki, biz zalimler olmuş idik.

15.   Artık onların bütün çağırmaları, bundan başka olmadı. Tâki: Onları biçilmiş, sönmüş kimseler kıldık.

16.   Ve göğü ve yeri ve bunların aralarında olanları, oyuncular olarak yaratmadık.

17.   Eğer biz bir eğlence edinmek istese idik elbette onu kendi tarafımızdan edinirdik. Eğer yapacaklar olsa idik.

18.   Hayır. Biz hakkı bâtılın üzerine atarız da onu parçalar da derhal yok olup gitmiş bulunur ve şiddetli azap olsun size o tavsif ettiğiniz şeylerden dolayı.

19.   Ve göklerde ve yerde kim varsa onun içindir ve onun huzurundakiler, ona ibadette bulunmaktan asla kibirlenmezler ve yorgunluk da duymazlar.

20.   Gece ve gündüz tesbihle bulunurlar, asla fitur getirmezler.

21.   Yoksa onlar yerden bir takım tanrılar mı edindiler ki, onlar ölüleri dirilteceklerdir?

22.   Eğer o ikisinde gökler ile yerde Allah'tan başka ilâhlar olsa idi elbette ikisi de fesada uğramış olurdu. Binaenaleyh arşın Rabbi olan Allah Teâlâ, onların vasf ettikleri şeylerden yücedir.

23.   Allah Teâlâ yapacağından sual olunmaz, onlar ise sual olunurlar.

24.   Yoksa ondan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: Delillerinizi getiriniz. İşte bu benimle beraber olanların kitabı ve benden evvelkilerin kitabı. Hayır... Onların çoğu hakkı bilmezler de onun için onlar yüz döndürücülerdir.

Enbiyâ Sûresi 25 - 35. Ayetler

25.   Ve senden evvel hiçbir Peygamber göndermedik ki, illâ ona şöyle vahyetmiştik. Muhakkak ki, benden başka ilâh yoktur, artık bana ibadet ediniz.

26.   Ve dediler ki: Rahman evlât edindi. O, bundan münezzehtir. Hayır... onlar ikram olunmuş kullardır.

27.   Onlar, söz ile onun önüne geçmezler ve onlar onun emriyle amelde bulunurlar.

28.   Onların ilerilerindekini de gerilerindekini de bilir ve razı olduğundan başkasına şefaat de edemezler ve onlar onun mehabetinden tam bir itina ile korkar kimselerdir.

29.   Ve onlardan her kim: Şüphe yok ki, ben ondan başka bir ilâhım derse onu cehennem ile cezalandırırız. işte zâlimleri böylece cezalandıracağadır.

30.   O kâfir olanlar bilmediler mi ki, muhakkak gökler ve yer bitişik bir halde iken biz onları birbirinden yarıp ayırdık ve her diri şeyi sudan yarattık, hâlâ imân etmezler mi?

31.   Ve yeryüzünde onları çalkalar diye sabit dağları yarattık ve onlara geniş yollar açlık, tâki maksatlarına erebilsinler.

32.   Ve gökyüzünü de bir korunmuş tavan yaptık. Halbuki, onlar onun ayetlerinden yüz çeviricilerdir.

33.   Ve o Yüce Yaratıcı‘dır ki: Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ay'ı yaratmıştır. Herbiri bir felekte yüzmektedir.

34.   Ve senden evvel hiçbir insana daimî bir hayat vermedik. Şimdi sen ölür isen onlar bâki kalıcılar mıdırlar?

35.   Her nefis, ölümü tadacaktır ve sizi bir imtihân olmak üzere şer ile ve hayr ile deneriz ve bize döndürüleceksinizdir.

Enbiyâ Sûresi 36 - 44. Ayetler

36.   Ve kâfir olanlar seni gördükleri zaman, seni ancak alaya alarak: Bu mu sizin ilâhlarınıza atıp duran! Derler halbuki, onlar Rahman zikiredilince onlar hep onu inkâr edicilerdir.

37.   İnsan; aceleden yaratılmıştır. Size yakında âyetlerimi göstereceğim, artık acele istemeyin.

38.   Ve derler ki, bu va'd ne zaman? Eğer siz sadıklar iseniz.

39.   Eğer o kâfir olanlar, o zamanı bir bilseler idi ki, ne yüzlerinden ve ne de arkalarından ateşi men edemiyeceklerdir ve onlar yardımda olunamayacaklardır.

40.   Belki onlara ansızın gelecek, hemen onları hayrette bırakacak, artık onu ne reddetmeye tâkat getirebileceklerdir ve ne de onlara mühlet verilecektir.

41.   Muhakkak ki, senden evvel de birçok Peygamberler ile alayda bulunulmuştur. Artık onlar ile istihzada bulunanları kendisiyle alayda bulundukları şey kuşatıverdi.

42.   De ki: Sizi gece ve gündüz o Rahmandan kim koruyabilir? Belki onlar Rablerinin zikrinden yüz çevirici kimselerdir.

43.   Yoksa onlar için kendilerini azabımızdan menedecek ilâhlar mı vardır? Kendi nefislerine yardıma muktedir olamazlar ve onlar bizden dostluk da görmezler.

44.   Evet... Biz onlara ve babalarına mühlet verdik, tâki kendilerine ömürleri uzamış oldu. Görmüyorlar mi ki, biz yurtlarına varıp onu etrafından eksiltiyoruz. O halde galip olanlar onlar mı?

Enbiyâ Sûresi 45 - 57. Ayetler

45.   De ki: Ben sizi ancak vahy ile korkutuyorum. Sağır olanlar ise korkutuldukları zaman daveti işitmezler.

46.   Andolsun ki: Rabbin azabından hafif bir şey onlara dokunacak olsa elbette diyeceklerdi ki: Eyvah bizlere! Şüphe yok ki, biz zalimler olmuştuk.

47.   Ve biz kıyamet gününde adalet terazilerini koruz da artık hiçbir nefis bir şey ile zulümedilmez. İsterse bir amel bir hardal tanesi ağırlığınca olsun, onu da getiririz. Hesap görücüler olmak üzere biz kifayet ederiz.

48.   And olsun ki, biz Musa'ya ve Harun'a furkan ve bir ziya ve sakınanlar için bir öğüt vermiştik.

49.   O sakınanlar ki: Rablerinden tenhada da büyük bir korku ile korkarlar ve onlar kıyametten de titreyicilerdir.

50.   Ve işte bu Kur'an bir mübarek zikirdir ki, onu biz indirdik. Artık siz mi onu inkâr edici kimselersiniz?

51.   Ve andolsun ki, İbrahim'e de bundan evvel rüşdünü vermiştik ve biz onu bilenler idik.

52.   O vakit ki, babasına ve kavmine dedi ki: Nedir bu heykeller ki, siz onlara tapınmaya devam edip duruyorsunuz?

53.   Dediler ki: Biz babalarımız! bunlara ibadet ediciler bulduk.

54.   Yemin olsun dedi: Siz de, babalarınız da pek açık bir sapıklık içinde bulunmuş oldunuz.

55.   Dediler ki: Sen bize hak ile mi geldin, yoksa sen lâtife edenlerden misin?

56.   Dedi ki: Hayır... Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları yaratmıştır ve ben ona şahitlik edenlerdenim.

57.   Vallahi yemin ederim ki; Siz dönüp gittikten sonra elbette putlarınıza bir oyun oynayacağım.

Enbiyâ Sûresi 58 - 72. Ayetler

58.   Artık onları parça parça etti, ancak onların bir büyüğünü değil, belki kendisine müracaat ederler diye.

59.   Dediler ki: İlâhlarımıza bunu kim yaptı ise şüphe yok ki, o zalimlerdendir.

60.   Dediler ki: Kendisine İbrahim denilen bir genci işittik ki, onları anıp duruyormuş.

61.   Haydin dediler, onu insanların gözleri önüne getiriniz, umulur ki, onlar şahitlikte bulunurlar.

62.   Dediler ki: Ey İbrahim! Bizim ilâhlarımıza bunu sen mi yaptın?

63.   Dedi ki: Belki onu onların şu büyüğü yapmıştır. Haydin onlara sorunuz, eğer söyleyebilmekte iseler.

64.   Bunun üzerine kendi nefislerine döndüler dediler ki: Siz şüphe yok ki, siz zalimlersiniz.

65.   Sonra da başları üzerine döndürüldüler de dediler ki : Muhakkak sen bilmişsindir ki, onlar söz söyler değildirler.

66.   Dedi ki: O halde Allah'tan başka size hiçbir şey ile fâide veremiyecek ve zarar da veremiyecek bir şeye ibadet eder misiniz?

67.   Yuf size! Ve Allah'tan başka tapar olduğunuza! Siz hiç akıllıca düşünmiyecek misiniz?

68.   Dediler ki: Onu yakınız ve ilâhlarınıza yardım ediniz, eğer yapacak kimseler iseniz.

69.   Dedik ki: Ey Ateş! İbrahim üzerine serin ve selâmet ol.

70.   Ve ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları pek büyük hüsrana uğramış kimseler kıldık.

71.   Ve onu ve Lût'u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vermişizdir.

72.   Ve ona İshak'ı ve fazla olarak da Yakub'u ihsan ettik ve hepsini de sâlihler kıldık.

Enbiyâ Sûresi 73 - 81. Ayetler

73.   Ve onları imamlar kıldık ki, bizim emrimizle hidayet rehberi bulunurlar ve onlara hayırlı işleri yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahy ettik ve bize ibadet edenler oldular.

74.   Ve Lût'a da bir hüküm bir ilim verdik ve onu çirkince hareketlerde bulunan bir memleketten kurtardık ki, onlar hakikaten fasıklar olan bir kötü kavim idiler.

75.   Ve onu rahmetimize kabul ettik, çünkü o, şüphe yok salihlerden idi.

76.   Ve Nuh’u da hatırla! O vakit ki, o evvelce niyazda bulunmuştu. Biz de ona icabet etmiş nihayet onu da, ehlini de pek büyük bir gamdan kurtuluşa erdirmiştir.

77.   Ve bizim âyetlerimizi yalanlayan bir kavimden onu muhafaza ettik, şüphe yok ki, onlar kötülük yapan bir kavim idiler. Artık onları toptan suda boğuverdik.

78.   Ve Davûd ile Süleyman'ı da zikred ki: onlar ekin hakkında hüküm veriyorlardı. O vakit ki, onun içinde kavmin koyunları yayılmıştı. Ve biz de onların hükümlerine şahitler olduk.

79.   Onu onun hükmünü derhal Süleyman'a anlattık ve her birine bir hüküm ve bir ilim ihsan ettik ve Davud'a dağları ve kuşları musahhar kıldık, onunla beraber tesbihte bulunurlardı. Ve bunları yapanlar olduk.

80.   Ve sizin için sizi savaşlarınızın şiddetinden korusun diye giyilecek zırh san'atını ona Hz. Davud'a tâlim ettik. Artık sizler şükrediciler misiniz?

81.   Ve Süleyman'a da şiddetli esen rüzgârı emrine verdik ki, içinde bereketler vücuda getirmiş olduğumuz yere onun emriyle eserdi. Ve biz her şeyi bilmekteyiz.

Enbiyâ Sûresi 82 - 90. Ayetler

82.   Ve şeytanlardan onun için dalgıcılık edenleri ve ondan başka işleri yapanları da musahhar kılmıştık ve onlar için hıfzedenler biz olduk.

83.   Ve Eyyub'u da an o vakit ki, Rabbine nida etti, dedi ki: Şüphe yok, beni zarar kapladı ve sen yarabbi rahmet edenlerin en merhametlisisin.

84.   Biz de onun duasını kabul ettik de onda olan ıstırabı açıverdik ve ona ailesini ve onlar ile beraber onların bir mislini kendi tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir öğüt olmak üzere verdik.

85.   Ve İsmail ve İdris ve Zülkifl'i de hatırla Hepsi de sabredenlerden idiler.

86.   Ve onları rahmetimize kabul ettik. Şüphe yok ki, onlar salihlerden idiler.

87.   Ve Zünnun'ü da an o vakit ki: Öfkeli olarak gitmişti. Bizim kendisini sorumlu tutmayacağımızı zannetmişti. Derken karanlıklar içinde kalıp niyazda bulundu ki: Yarabbi! senden başka ilâh yoktur, seni tenzih ederim şüphe yok ki, ben zalimlerden oldum.

88.   Artık biz de onun duasını kabul ettik de onu gamdan kurtardık ve müminleri de böylece kurtuluşa erdiririz.

89.   Ve Zekeriya'yı da an o vakit ki, Rabbine nidâ etti. Yarabbi! Beni yalnız bırakma, sen vârislerin hayırlısısın dedi.

90.   Biz de ona icabet ettik ve ona Yahya'yı ihsan eyledik ve onun için eşini ıslah kıldık. Muhakkak ki, onlar hayırlı işlere koşarlardı. Ve bize rağbetle ve korku ile dua ederlerdi ve bizim için mütevazi zatlar olmuşlardı.

Enbiyâ Sûresi 91 - 101. Ayetler

91.   Ve namusunu pek güzelce korumuş olanı da an ki kendisine ruhumuzdan üflemiştik. Ve onu ve oğlunu da âlemlere bir âyet kılmıştık.

92.   Şüphe yok ki bu, bir tek din olarak sizin dininizdir ve ben de sizin Rabbinizim. Artık bana ibadet ediniz.

93.   Bazı milletler din işlerinde kendi aralarında fırka fırka oldular. Hepsi de bize dönücülerdir.

94.   İmdi her kim mümin olduğu halde güzel güzel amellerden işlerse artık onun çalışması için inkâr yoktur ve şüphe yok ki, biz onun için yazıcılarız.

95.   Ve kendisini helâk ettiğimiz bir belde ahalisi için dönmemeleri imkânsızdır.

96.   Yecüc ve Mecüc açılıp da onlar her tepeden koşmaya başlayacakları zamana kadar bu kavimlerin halleri devam eder.

97.   Ve doğru olan va’d kıyamet günü yaklaştığı zaman, artık kâfirlerin gözleri muzdarip bir hale gelecek ve diyeceklerdir ki : Eyvah bizlere! Biz bundan gaflette bulunmuş olduk. Hayır... Biz zalimler olduk.

98.   Şüphe yok ki, siz ve Allah'tan başka taptığınız nesneler cehenneme atılıp yakılacak şeylersinizdir. Siz oraya varıp gireceksinizdir.

99.   Eğer onlar ilâhlar olsalar idi oraya varıp girmezlerdi. Halbuki, hepsi de orada ebediyyen kalıcılardır.

100. Onlar için orada gayet şiddetli bir nefes alma vardır ve onlar orada hiçbir şey işitemezler.

101. Muhakkak ki, kendileri için bizden bir güzellik takdir edilmiş olanlar, oradan uzak bulundurulmuşlardır.

Enbiyâ Sûresi 102 - 112. Ayetler

102. Onun hışıltısını bile duymazlar ve onlar nefislerinin hoşlandığı şeyler içinde daima kalacak kimselerdir.

103. Onları en büyük korku mahzun etmez ve onları melekler karşılarlar ve onlara derler ki: İşte bu, size va'd olunan gününüzdür.

104. Düşününüz o günü ki, kitaplar için sahifelerin dürülmesi gibi göğü düreceğiz. İlk yaradılışta başladığımız gibi onu iade edeceğiz. Üzerimize bir va’addır ki, muhakkak y apıverecekleriz.

105. Andolsun ki, Zebur'da zikirden sonra yazmıştık ki, Muhakkak yere benim salih kullarım vâris olacaklardır.

106. Muhakkak ki, bunda Kur'an'ı Kerim'de ibadet ediciler olan bir kavim için mükemmel bir öğüt vardır.

107. Ve seni başka değil, bütün âlemlere bir rahmet olmak için gönderdik.

108. De ki: Bana muhakkak vahyolunuyor ki, sizin ilahınız: Şüphe yok bir ilahtır. Artık siz İslâmiyet'i kabul etmiş kimseler misiniz?

109. Eğer yüz çevirirlerse artık deki: Size aynı şekilde bildirmiş oldum. O tehdit edilmiş olduğunuz şey, yakın mıdır, uzak mıdır ben bilmem.

110. Şüphe yok ki, sözden açığa vurulanı da gizlediklerinizi de bilir.

111. Ve ben bilmem, belki o mühlet verilmesi sizin için bir imtihandır ve bir müddete kadar bir istifadedir.

112. Dedi ki: Yarabbi! Hak ile hükmet, ve bizim çok esirgeyici olan Rabbimizdir. Ancak sizin vasfedegeldiklerinize karşı kendisinden yardım istenilecek olan zattır.

Hacc Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Ey insanlar! Rabbinizden korkunuz. Şüphe yok ki, kıyametin depremi, pek büyük bir şeydir.

2.     Onu göreceğiniz gün her emzikli kadın emzirdiğinden gaflet eder onu unutur ve her yüklü kadın, yükünü düşürür ve insanları sarhoşlar görürsün ve halbuki, onlar sarhoş değildirler velâkin Allah’ın azabı şiddetlidir.

3.     İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah hakkında bilmeksizin mücadelede bulunur ve herbir inatçı şeytana uyar.

4.     Onun üzerine yazılmıştır ki, muhakkak herkim onu dost tutarsa elbette o, onu saptırır ve onu alevli azap ateşine götürür.

5.     Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra tekrar dirilmekten bir şüphede iseniz düşününüz ki biz sizi topraktan, sonra safi bir sudan, sonra kırmızı bir kan parçasından, sonra da tam yaratılmış veya tam yaratılmamış bir et parçasından yarattık, size açıkça anlatalım diye ve dilediğimiz rahimlerde belirli bir vakte kadar durduruyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz, sonra da kemâle eresiniz diye yaşatıyoruz ve sizden kimi vefat ettiriliyor ve sizden kimi de ihtiyarlık çağına itiliverilir, tâki, bilgiden sonra bir şey bilmez olsun. Ve yeryüzünü kurumuş bir halde görürsün. Vaktaki, onun üzerine suyu indiriveririz, harekete gelir ve kabarır ve her güzel çiftten otları bitirir.

Hacc Sûresi 6 - 15. Ayetler

6.     O yaradılış, şu sebepdendir ki şüphesiz hak olan, o Allah'tır ve muhakkak ki, o, ölüleri diriltir ve şüphe yok ki, o, her şey üzerine ziyadesiyle kadirdir.

7.     Ve muhakkak ki, kıyamet gelicidir, onda şüphe yoktur ve muhakkak ki, Allah kabirlerde olanları diriltip kaldıracaktır.

8.     Ve insanlardan öylesi de vardır ki, ne bir ilme ve ne bir rehbere ve ne de aydınlatan bir kitaba sahip olmaksızın Allah hakkında mücadelede bulunur.

9.     Boynunu böbürlenip bükerek, Allah yolundan şaşırtmak için öyle mücadelede bulunur onun için dünyada zillet vardır ve ona kıyamet gününde yangın azabını tattırırız.

10.   Denilir ki bu azab senin iki elinin evvelce yaptığından dolayıdır. Ve şüphe yok ki, Allah kulları için hiçbir zulmeden değildir.

11.   Ve insanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a bir tereddüt üzere ibadet eder. Eğer ona bir hayır dokunursa onunla yüreği rahat eder ve eğer bir musibet dokunursa yüzü üzerine geri döner. Dünyada da ahirette de ziyana uğramıştır. İşte apaçık ziyan budur, bu.

12.   Allah'tan başka kendisine ne zarar ve ne de menfaat veremiyecek olan şeye ibadet eder. İşte bu, en uzak sapıklıktır.

13.   Zararı faidesinden daha yakın olan kimseye ibadet eder. Ne fena yardımcı ve ne fena sahip!

14.   Muhakkak ki; Allah, îmân eden ve güzel güzel amellerde bulunanları altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirir. Şüphesiz ki Allah dilediği şeyi işler.

15.   Her kim O'na Peygambere Allah’ın ne dünyada ve ne de ahirette yardım etmeyeceğini zannediyor ise semaya bir ip uzatsın, sonra onunla intihar etsin, artık baksın ki, kendisinin bu hilesi, onun nefret ettiği şeyi giderecek mi?

Hacc Sûresi 16 - 23. Ayetler

16.   Ve işte onu böyle açık açık âyetler olarak indirdik. Ve şüphe yok ki, Allah dilediğine hidayet eder.

17.   Muhakkak o kimseler ki, iman ettiler ve o kimseler ki, Yahudi oldular ve Sabîîler ve Hıristiyanlar ve Mecusîler ve şirke düşenler yok mu, muhakkak ki; Allah Teâlâ kıyamet gününde onların aralarını ayıracaktır, şüphe yok ki, Allah Teâlâ her şeyi görüp bilendir.

18.   Görmedin mi ki, muhakkak Allah'a göklerde olanlar da ve yerde olanlar da ve güneş, ay, yıldızlar da ve dağlar ve bütün hayvanat da ve insanlardan bir çoğu da secde ederler. Ve birçokları da vardır ki, onun üzerine de azap hak olmuştur ve kimi ki, Allah bedbahtlığa düşürürse artık onu saadete erdirecek bir kimse yoktur. Şüphesiz ki, Allah dilediğini işler.

19.   Şu ikisi, iki düşmandır. Rableri hakkında çekişmede bulunmuşlardır. Artık o kimseler ki, kâfir olmuşlardır, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir. Başlarının üzerine de kaynar su dökülür.

20.   Onunla karınlarındakiler ile derileri eritilir.

21.   Onlar için demirden kamçılar da vardır.

22.   Her ne zaman ondan, gamdan çıkmak isterlerse onun içine iade edilirler ve yangın azabını tadın denilir.

23.   Şüphe yok ki, Allah Teâlâ, îmân edenleri ve güzel güzel amellerde bulunanları altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirecektir. Orada altundan bilezikler ile ve inci ile süsleneceklerdir ve oradaki elbiseleri ipektir.

Hacc Sûresi 24 - 30. Ayetler

24.   Ve onlar sözden en temiz olana hidayet olunmuşlardır ve hem de ziyade hem de müstahik olan Allah Teâlâ nın yoluna erdirilmişlerdir.

25.   Muhakkak o kimseler ki, kâfîr oldular ve Allah'ın yolundan ve yerliler ile taşradan gelenler için eşit kıldığımız Mescid-i Haramdan insanları men ederler ve her kim ki, orada zulüme meyletmek arzusunda bulunur ona bir acıklı azaptan tattıracağızdır.

26.   Ve hatırla ki, İbrahim'e Beyt-i şerifin yerini bir makam kılmıştık, bana bir şeyi ortak koşma ve benim beytimi tevaf edenler için ve mukim olanlar için ve rükû ve secde edenler için tertemiz tut diye hazırlamıştık.

27.   Ve insanlar arasında haccı ilân et, sana yaya olarak ve her bir geniş, uzak yoldan gelen zayıf develer üzerine binmiş olarak geliversinler.

28.   Tâ ki, kendileri için bir takım menfaatlere şahit olsunlar ve kendilerini merzuk etmiş olduğumuz dört ayaklı kurbanlık hayvanlar üzerine malûm olan günlerde Allah’ın ismini ansınlar. Artık onlardan yiyin ve yoksul fakirlere yediriniz.

29.   Sonra kirlerini gidersinler ve adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i atiki tavaf etsinler.

30.   Emir, böyledir ve her kim Allah’ın hürmetlerine saygı gösterirse onun için Rabbi’nin katında bir hayırdır ve sizin için enam helâl kılınmıştır. Ancak size haram oldukları okunanlar müstesnâ! Artık putlardan ibaret olan pislikten kaçının ve yalan lakırdıdan kaçının.

Hacc Sûresi 31 - 38. Ayetler

31.   Adil kimseler olduğunuz. Allah için ortak koşmamış bulunduğunuz halde o fenalıklardan kaçınınız ve her kim Allah'a ortak koşarsa artık o sanki gökten düşmüşte kendisini kuşlar kapışmıştır veya onu rüzgâr uzak bir yere atıvermiştir, gibi bulunur.

32.   İşte bu, böyledir. Her kim Allah’ın kurbanlıklarına saygı gösterirse şüphe yok ki, o, kalplerin takvasındadır.

33.   Sizin için onlarda kurbanlarda bir belirli müddete kadar menfaatler vardır. Sonra da onların varacakları yer, Beyt-i atik'e kadardır.

34.   Ve her ümmet için kurban kesecek bir yer kılmışızdır ki, Allah’ın ismini kendilerine rızık olarak verdiği dört ayaklı hayvanların üzerine kesecekleri zaman ansınlar. İşte ilahınız, tek ilahtır. Artık ona teslim olun ve mütevazi olanları müjdele.

35.   Onlar ki, Allah zikirolunduğu vakit kalpleri korkudan titrer ve kendilerine İsabet etmiş olana sabır edenlerdir ve namazı kılanlardır ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infakta bulunurlar.

36.   Ve develeri de sizin için Allah’ın kurbanlıklarından kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Artık onların üzerlerine birer ayakları bağlı, üçer ayaklan üzerine durdukları halde Allah’ın ismini zikiredin. Yanları üzerine yere düşünce de artık etlerinden yiyin haline kanaat edip istemeyene de ve isteyene de yediriniz. Onları size öylece musahhar kıldık, tâki şükredesiniz.

37.   Elbetteki, onların ne etleri ve ne de kanları Allah'a erecek değildir. Ve lâkin ona sizden takva erecektir. Onları öylece size musahhar kılmıştır, tâki size hidayet buyurduğundan dolayı Allah'a tekbirde bulunasınız ve güzel davrananları müjdele...

38.   Şüphe yok ki, Allah Teâlâ îmân eden kimselerden kâfirlerin eziyetini defeder. Muhakkak ki, Allah Teâlâ herhangi bir haini, nankörü sevmez.

Hacc Sûresi 39 - 46. Ayetler

39.   Kendileriyle savaşta bulunulanlara zulüm olunduklarından dolayı izin verildi ve şüphe yok ki, Allah onlara yardım etmeğe elbette kadirdir.

40.   Onlar ki, haksız yere, ancak Rabbimiz Allah'tır, demelerinden dolayı yurtlarından çıkarıldılar. Eğer insanların bazılarını bazıları ile Allah’ın defetmesi olmasa idi manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allah'ın adı çok zikiredilen mescitler elbette ki, yıkılırdı ve elbette ki Allah kendi dinine yardım edenlere yardım eder. Şüphe yok ki, Allah elbette pek kuvvetlidir, pek izzetlidir.

41.   Onlar ki, eğer onları yeryüzünde yerleştirirsek bir iktidar makamına getirirsek namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler ve iyiliği emir ederler ve kötülükten mert eylerler ve bütün işlerin akibeti ise Allah Teâlâ'ya aittir.

42.   Ve eğer seni tekzib ederlerse üzülme muhakkak ki, onlardan evvel Nuh, Ad ve Semud kavmi de Peygamberlerini tekzib etmişti.

43.   Ve İbrahim'in kavmi ve Lût'un kavmi de tekzib etmişti.

44.   Medyen ahalisi de tekzib etti Musa da tekzib olundu. Nihayet o kâfirler için bir mühlet verdim, sonra onları yakaladım. Artık onların yaptıklarını inkârım nasıl oldu bir düşünmeli!

45.   Evet... Nice beldeyi o zalim olduğu halde onu helâk ettik ki, onun duvarları, tavanları üzerine yıkılmış ve nice muattal kuyu ve nice yüksek köşk sahipsiz bırakılmıştır.

46.   Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendileri için onlar ile düşünecekleri kalpler olsun veya onlar ile işitecekleri kulaklar olsun. Velhasıl onların gözleri körleşmez fakat göğüsleri içindeki kalpleri körleşir.

Hacc Sûresi 47 - 55. Ayetler

47.   Ve senden azabın acele gelmesini isterler. Halbuki, Allah vadinden asla dönmez ve şüphe yok ki, Rabbin katındaki birgün, sizin sayacaklarınızdan bin yıl gibidir.

48.   Ve nice belde vardır ki, o zalim olduğu halde ona mühlet verdim. Sonra da onu yakaladım. Ve bütün dönüş de banadır.

49.   De ki: Ey insanlar! Muhakkak ki, ben sizin için ancak apaçık bir korkutucuyum.

50.   O kimseler ki, îmân ettiler ve güzel güzel amellerde bulundular, onlar için bir mağfiret vardır ve kerim bir rızık vardır.

51.   Ve o kimseler ki, bizim ayetlerimiz hakkında muacizler olarak koşuşmuşlardır, işte onlar cehennemin sahipleridir.

52.   Ve senden evvel bir Resul bir nebi göndermedik ki, illâ bir temennide bulunduğu zaman onun temennisine şeytan bir şey atıvermiştir. Fakat Allah şeytanın attığını defeder, sonra Allah âyetlerini muhkem kılar ve Allah bilendir, hikmet sahibidir.

53.   Şeytanın bu vesvesesine müsaade verilmesi ise şeytanın atıverdiği şeyin kalplerinde hastalık olan kimselere ve yürekleri katı olanlara bir imtihan kılınması içindir. Ve şüphe yok ki, zalimler bir uzak ayrılık içindedirler.

54.   Ve bir de kendilerine ilim verilmiş olanların bilmesi içindir ki, şüphesiz o. Kur'an Rabbin tarafından gelmiş bir hakikattir. Artık ona îmân etsinler de onun için kalplerinde bir itminan meydana gelmiş olsun. Ve şüphe yok ki, Allah, îmân edenleri elbette dosdoğru bir yola hidayet edicidir.

55.   Ve kâfir olanlar ise kendilerine kıyamet ansızın gelinceye veya onlara kısır bir günün azabı gelinceye kadar ondan Kur'andan bir şek içinde bulunur, dururlar.

Hacc Sûresi 56 - 64. Ayetler

56.   Mülk o günde Allah'a mahsustur. Onların arasında hükmeder. Artık iman edenler ve güzel güzel amellerde bulunanlar naim cennetlerindedir.

57.   Ve o kimseler ki, kâfir oldular ve bizim âyetlerimizi tekzid eylediler, artık onlar için şedit bir azap vardır.

58.   Ve o kimseler ki, Allah yolunda hicret        ettiler, sonra öldürüldüler veya öldüler elbette onları    Allah güzel bir rızık ile rızıklandıracaktır. Ve şüphe yok ki, Allah rızık verenlerin hayırlısıdır.

59.   Elbette onları hoşnut olacakları bir meskene girdirir. Şüphe yok ki Allah, elbette pek bilendir, pek hilm sahibidir.

60.   Bu böyledir. Ve her kim kendisine yapılan bir eziyete misliyle eziyette bulunur da sonra yine kendisine zulümedilirse elbette ona Allah yardım eder. Şüphe yok ki, Allah elbette af edicidir yarlıgayıcıdır.

61.   Bu böyledir, çünkü Allah geceyi gündüzün içine girdirir ve gündüzü de gecenin içine girdirir. Ve şüphe yok ki, Allah, tamamiyle işiticidir, görücüdür.

62.   İşte bu böyledir. Çünkü hak olan, ancak Allah'tır. Ondan başka ibadet ettikleri ise o batıldır ve muhakkak ki, en yüce ve en büyük olan ancak Allah'tır.

63.   Görmedin mi ki, muhakkak Allah, gökten bir su indirdi de yeryüzü yemyeşil olarak sabahlar oldu. Şüphe yok ki, Allah çok lütufkârdır, çok haberdardır.

64.   Göklerde olanlar da ve yerde olanlar da onundur. Ve şüphe yok ki Allah elbette o, zengindir, övgüye lâyıktır.

Hacc Sûresi 65 - 72. Ayetler

65.   Görmedin mi ki, muhakkak Allah, sizin için yerde olanları ve emriyle denizde yüzen gemileri de hizmetinize verdi ve göğü de izni olmaksızın yerin üzerine düşmekten tutuyor, şüphe yok ki, Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir.

66.   Ve o, o zattır ki, sizi diriltmiştir, sonra sizi öldürecektir, sonra sizi diriltecektir. Şüphe yok ki, insan elbette çok nankördür.

67.   Herbir ümmet için bir şeriat kıldık ki, onlar onunla amel edenlerdi. Artık din işinde seninle çekişmede bulunmasınlar. Ve Rabbine davet et. Şüphe yok ki, sen elbette dosdoğru açık bir din üzerindesin.

68.   Ve eğer seninle mücadelede bulunurlarsa artık de ki: Sizin ne yapar olduğunuzu Allah pek iyi bilendir.

69.   Allah, kendisinde ihtilâf etmiş olduğunuz şeyler hakkında kıyamet günü aranızda hüküm edecektir.

70.   Bilmedin mi ki, şüphesiz Allah, gökte ve yerde olanı bilir. Muhakkak ki, o bir kitaptadır. Hakikaten o, Allah'a göre pek kolaydır.

71.   Ve Allah'tan başka öyle bir şeye ibadet ederler ki, ona dair bir delil indirmemiştir. Ve onlar için ona ait bir bilgi de yoktur ve zalimler için bir yardımcı da yoktur.

72.   Onlara karşı ayetlerimiz apaçık oldukları halde okunduğu zaman o kâfir olanların yüzlerinde bir inkâr bir kin ve gazab alâmeti görür anlarsın. Onlar, kendilerine karşı âyetlerimizi okuyanlara az kalır ki, saldırıversinler. De ki: Size o inkârınızdan daha şerlisini haber vereyim mi!, o ateştir. Onu Allah kâfir olanlar için vâd etmiştir. Ve ne fena gidilecek yer!

Hacc Sûresi 73 - 78. Ayetler

73.   Ey insanlar! Bir mİsal verildi, onu artık dinleyiniz! Şüphe yok ki, Allah'tan başka kendilerine ibadet ettikleriniz, bir sinek bile yaratamazlar, isterse onun için hepsi de toplansınlar ve eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa onu ondan geri de alamazlar. İsteyen de, istenilen de zayıf olmuştur.

74.   Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler, şüphe yok ki, Allah elbette kuvvetlidir, güçlüdür.

75.   Allah meleklerden Rasuller seçer ve insanlardan da. Muhakkak ki, Allah tamamen işiticidir, görücüdür.

76.   Onların ilerilerinde olanı da ve arkalarında olanı da bilir. Ve Allah'a bütün işler döndürülür.

77.   Ey îmân edenler, rükûa varınız ve secde ediniz ve Rabbinize ibadette bulunun ve hayır işleyiniz, tâki kurtuluşa erebilesiniz.

78.   Ve Allah yolunda hakkıyla cihad ile mücahedede bulununuz. O sizi seçti ve sizin üzerinize dinde hiçbir güçlük kılmadı. Babanız İbrahim'in milleti gibi. O bundan evvel size Müslümanlar ismini vermişti ve bunda da: Takî: Resul sizin üzerinize şahit olsun ve siz de insanlar üzerine şahitler olasınız. Artık namazı dosdoğru kılınız ve zekâtı veriniz ve Allah'a sığınınız. O sizin mevlânızdır. İşte ne güzel mevlâ ve güzel yardımcı...

Mü'minûn Sûresi 1 - 17. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Muhakkak ki, müminler kurtuluşa ermişlerdir.

2.     O müminler ki, namazlarında huşû tevazu sahipleridir.

3.     Ve o müminler ki, onlar, her lüzumsuz şeyden yüz çevirirler.

4.     Ve o müminler ki, onlar zekâtı ifa edenlerdir.

5.     Ve o müminler ki, onlar elbette avret mahallerini muhafaza edenlerdir.

6.     Ancak eşleri veya sağ ellerinin sahip olduğu cariyeleri müstesnâ. Çünkü onlar, bu halde kınanılmış değildirler.

7.     Artık kimler de bunların ötesini istemiş olursa işte haddi tecavüz etmiş olanlar, onlardır, onlar.

8.     Ve o müminler ki, onlar, emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir.

9.     Ve o müminler ki, onlar namazları üzerine muhafazada devamda bulunurlar.

10.   İşte vâris olanlar, onlardır.

11.   Onlardır ki, firdevse vâris olurlar, onlar orada ebedî olarak kalıcılardır.

12.   Ve andolsun ki, insanı çamurdan ibaret olan bir hülâsadan yarattık.

13.   Sonra onu sağlam bir karargâhta bir nutfe kıldık

14.   Sonra o nutfeyi bir donmuş kan yarattık, ardından o donmuş kanı da bir bir parça et kıldık, sonra o et parçasını da kemikler kıldık, kemiklere de bir et giydirdik. Sonra da onu başka bir yaratılışla inşa etmiş olduk. İmdi şekil verici takdir edici olanların en güzeli olan Allah Teâlâ, pek mübarektir.

15.   Sonra şüphe yok ki, siz, bundan sonra elbette ölmüş kimselersinizdir.

16.   Sonra da muhakkak ki, siz kıyamet günü diriltilip kaldırılacaksınızdır.

17.   Ve yemin olsun ki, sizin üzerinizde yedi yol yarattık ve biz halktan gafiller olmadık.

Mü'minûn Sûresi 18 - 27. Ayetler

18.   Ve gökten kâfi miktar su indirdik, sonra onu yerde yerleştirdik. Şüphe yok ki, biz onu gidermek üzerine de elbette kadiriz.

19.   Sonra sizin için onunla hurmalıklardan, üzümlüklerden bağlar inşa ettik ki, onlarda sizin için birçok meyveler vardır ve onlardan yersiniz.

20.   Ve bir ağaç da inşa ettik ki, Turi Sinadan çıkar, yiyecekler için yağ ile bir katıklık ile biter.

21.   Şüphe yok ki, sizin için enamda = ehli hayvanlarda bir ibret vardır. Size onların karınlarındakinden içiririz ve sizin için onlarda birçok menfaatler de vardır. Ve onlardan yersiniz.

22.   Ve onların üzerlerine ve gemilerin üzerlerine yüklenilirsiniz.

23.   Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik de dedi ki: Ey kavmim! Allah'a ibadet edin, sizin için ondan başka bir ilâh yoktur. Artık sakınmada bulunmaz mısınız?

24.   Bunun üzerine kavminden kâfirler olmuş olan ileri gelen bir zümre dedi ki: Bu başka değil, ancak sizin gibi bir insan, istiyor ki, sizin üzerinize üstünlük etsin. Ve eğer Allah dilemiş olsa idi elbette melekleri indirirdi. Biz bunu evvelki babalarımızda işitmedik.

25.   Bu başka değil, kendisinde cinnet bulunan bir erkek. Binaenaleyh onu bir zamana kadar gözetiniz.

26.   Hazreti Nuh da dedi ki: Yarabbi! Bana yardım et, onların beni tekzib etmelerine karşı.

27.   Artık ona vahyettik ki, bizim nezaretimiz ve vahyimizle gemiyi yap. Vaktaki emrimiz gelir de tennûr kaynamağa başlarsa hemen o gemiyi her birinden iki çift, aleyhinde söz geçmiş olandan başka aileni de al ve zulümetmiş olanlar hakkında bana bir hitapta bulunma. Şüphe yok ki, onlar boğulmuşlardır.

Sayfa 14 / 27

  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
 
 
  • İLETİŞİM