Ra'd Sûresi 29 - 34. Ayetler
29. O kimseler ki, imân ettiler ve iyi amellerde bulundular, kurtuluş ve selâmet onlara, dönüp gidilecek güzel bir yurt da onlara...
30. İşte seni öylece bir ümmete gönderdik ki, onlardan evvel de nice ümmetler gelip geçmişlerdi. Sana vâhyettiğimizi onlara okuyasın, diye ve onlar rahmanı inkâr ederler. De ki: O benim Rabbimdir, o'ndan başka ilâh yoktur, ancak o'na tevekkül ettim ve son dönüş de ancak o’nadır.
31. Ve eğer bir Kur'an ki, onunla dağlar yürütülmüş veya onunla yer parçalanmış veya onunla ölüler konuşturulmuş olsa idi işte bu Kur'an ile olmuş olurdu. Fakat bütün işler Allah’ındır. İmân edenler anlamadılar mı ki: Allah Teâlâ dileyecek olsa idi elbette bütün insanları hidâyete erdirirdi. Kâfirlere gelince onlara kendi kötü amelleri sebebiyle bir felâket İsabet edip duracaktır. Veya Allah'ın vâdi gelinceye kadar o felâket yurtlarının yakınına inecektir. Şüphe yok ki. Allah Teâlâ verdiği sözden asla dönmez.
32. And olsun ki, senden evvelki Peygamberler ile istihzâda bulunulmuştu. Ben kâfir olanlara bir mühlet verdim, sonra onları yakaladım. Artık azap nasıl oldu!
33. Herbir nefisin kazandığını gözetleyip muhafaza eden mi öyle bir Alim Yaratıcı'yı mı inkâr ediyorlar? Ve Allah için ortaklar edindiler. De ki: Onların adlarını söyleyiniz! Yoksa ona, o Kâinatın Yaratıcısına yeryüzünde bilmediği birşeyi mi haber vereceksiniz? Yoksa boş söz ile mi kendinizi aldatıyorsunuz? Belki kâfir olanlara kendi hileleri süslenilmiş oldu ve doğru yoldan alıkonuldular ve her kimi ki. Allah Teâlâ sapıttırırsa artık onun için bir hidâyet rehberi yoktur.
34. Onlar için dünya hayatında bir azap vardır. Ahiret âzabı ise elbette daha meşakkatlidir ve onlar için Allah'tan hiçbir koruyucu da yoktur.