Mâide Sûresi 104 - 108. Ayetler

104. Ve onlara, Allah Teâlâ'nin indirdiğine ve Peygambere (sünnetine) geliniz denildiği vakit "babalarımızı üzerinde bulunduğumuz şeyler bize yeter" derler. Ya babaları hiçbir şey bilmiyorlar ve doğru yola gitmiyorlar idiyseler de mi?

105. Ey imân edenler! Siz kendi nefisinize bakınız. Siz hidayette bulunduktan sonra sapıklığa düşmüş olanlar size bir zarar veremez. Hepinizin sonunda varacağı Allah Teâlâ'dır, o da size ne yaptığınızı haber verecektir.

106. Ey imân edenler! Herhangi birinize ölüm hâli geldiği zaman vasiyet vaktinde aranızda şâhitlik edecekler, ya sizden adâlet sâhibi iki kimsedir veya size yeryüzünde yolculuk halinde iken ölüm müsibeti İsabet etti ise sizin gayrınızdan iki şahıstır. Bunların şâhitliklerinden şüphelendiğiniz takdirde bunları namazdan sonra alıkorsunuz. Bunlar "yemin karşılığında hiçbir bedel almayız, isterse lehine şâhitlik edeceğimiz kimse bizim için akraba olsun. Ve Allah’ın şahitliğini gizlemeyiz, o takdirde şüphe yok ki, biz günahkârlardan bulunmuş oluruz" diye yemin ederler.

107. Eğer onların bir günah kazandıkları anlaşılırsa o zaman bu ikisinin yerine haklarına tecâvüz etmiş oldukları karşı taraftan diğer iki kimse kıyam ederler. "Billâhi bizim şâhitliğimiz, onların şâhitliğinden daha doğrudur ve biz hakkı tecâvüz etmedik şüphe yok ki, biz o takdirde zalimlerden olmuş oluruz" diye yemin ederler.

108. Bu şekildeki şâhitlik, şâhitliği gerektiği gibi edâ etmelerine veya yeminlerinden sonra yeminlerinin red edilmesinden korkmalarına en yakın bir çâredir Allah Teâlâ'dan korkunuz ve dinleyiniz. Allah Teâlâ fasıklar topluluğunu hidâyete erdirmez.