Âl-i İmran Sûresi 166 - 173. Ayetler
166. İki ordunun karşılaştığı gün size İsabet eden. Allah Teâlâ'nın izni ile idi ve mü'minleri ayırd etmesi içindi...
167. Ve münafık olanları açığa çıkarmak içindi. Ve onlara: Geliniz Allah yolunda savaşınız veya müdafaada bulununuz denildi. Dediler ki: Biz savaşmayı bilseydik elbette size uyardık... Onlar o gün imândan ziyade küfre yakın bulunmuşlardı. Onlar kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler. Ve Allah Teâlâ onların ne sakladıklarını tamamen bilicidir.
168. Onlar ki, kedileri oturdukları halde kardeşleri için eğer bize itaat etseydiler öldürülmezler idi, dediler. De ki: Öyle ise kendi nefislerinizden ölümü def ediniz! Eğer sâdık kimseler iseniz.
169. Ve Allah Teâlâ'nın yolunda öldürülmüş olanları ölmüşler sanma, hayır Rablerinin katında diridirler rızıklanırlar.
170. Onlar kendilerine Allah Teâlâ'nın lütfundan verdiği şey ile sevinmektedirler. Ve onlar arkalarından varıp kendilerine yetişmemiş olanlara bir korku olmadığı ile ve onların üzüntüye uğramayacakları ile de müjdelenmiş bulunurlar.
171. Ve onlar Allah Teâlâ'dan bir nimet ile ve bir lütuf ile ve mü'minlerin mükâfatını Allah Teâlâ'nın elbette zayi etmiyeceği ile de müjdelenip sevinçli bir halde bulunurlar.
172. Onlar ki, kendilerine yara İsabet ettikten sonra Allah Teâlâ için ve Peygamberin için dâvete icabet eylediler. Onlardan iyilik edenler ve korunanlar için pek büyük bir mükâfat vardır.
173. Onlar ki, insanlar onlara: Halk sizin için kuvvet, topladılar, artık o düşmanlardan korkunuz dediler de bu onların imânını arttırdı ve Allah Teâlâ bizlere kâfidir ve ne güzel vekilidir, dediler.