Sebe' Sûresi 32 - 39. Ayetler
32. Diğer taraftan büyüklük taslayanlar, zayıf bırakılanlara şöyle demektedir: "Ya! Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır! Siz kendiniz suçluydunuz."
33. Zayıf bırakılanlar da büyüklük taslayanlara: "Hayır! İşiniz gece gündüz dolap çevirmekti; Çünkü sizler bizlere hep Allah'a nankörlük etmemizi ve ona ortaklar koşmamızı emrediyordunuz" derler. Ve böyle atışırlarken azabı gördükleri zaman içlerinden pişmanlık duyarlar. Biz de inkar edenlerin boyunlarına demir halkaları geçirmişizdir. Onlar sadece yaptıklarının cezasını çekerler.
34. Biz herhangi bir memlekete tehlikeyi haber veren bir elçi gönderdikse, mutlaka oranın refah içinde şımartılmış olanları: "Biz sizin gönderildiğiniz şeyleri tanımayız" demişlerdi.
35. Ve dediler ki: "Biz malca ve evlâtça daha çoğuz, biz azap olunmayız."
36. De ki: "Rabbim rızkı dilediğine genişletir, dilediğine de sıkar; fakat insanların çoğu bilmezler."
37. Halbuki sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlâtlarınız. Ancak İman edip iyi amelde bulunanlar müstesna; işte onların amellerine karşılık kendilerine kat kat mükâfat vardır. Onlar cennetin yüksek köşklerinde emniyet içindedirler.
38. Ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarış ederek çalışanlara gelince onlar azap içinde yüz yüze bırakılacaklardır.
39. De ki: "Gerçekten Rabbim kullarından dilediğin kimseye rızkı hem bol verir, hem de kısar ve her neyi hayra harcarsanız, o (Allah), onun yerine bir başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır."