Fussilet Sûresi 47 - 54. Ayetler
47. Kıyamet saatinin bilgisi, O'na havale edilir. Hem O'nun ilmi olmaksızın ne meyvelerden biri tomurcuklarından çıkar, ne bir dişi gebe kalır, ne de doğurur. (Allah) "nerlerdeymiş ortaklarım?" diye haykırdığı gün: "Bizden onları gören hiç şahit olmadığını sana arzederiz" derler.
48. Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan kaybolup gitmişler ve onlar kendilerine hiçbir kaçacak bir yer kalmadığını anlamışlardır.
49. İnsan, hayır istemekten usanmaz da kendisine bir kötülük dokunsa hemen ümidi keser, ümitsizliğe düşüp yıkılır.
50. Şayet ona dokunan bir sıkıntıdan sonra, kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırırsak, mutlaka: "Bu, benim hakkımdır ve kıyametin kopacağını sanmıyorum. Faraza Rabbime döndürülecek olursam, muhakkak O'nun yanında benim için daha güzeli vardır" der. Fakat biz, o zaman inkâr edenlere ne yaptıklarını haber vereceğiz ve muhakkak onlara yoğun bir azap tattıracağız.
51. Evet, insana nimet verdiğimiz zaman yan çizer, başının tuttuğuna gider. Fakat kendisine bir şer dokunduğu zaman, artık enine boyuna duaya dalar.
52. De ki: söyleyin bakayım, eğer o Kur'an, Allah tarafından ise, sonra siz de onu inkâr etmişseniz, (o zaman) uzak bir ayrılığa düşenden daha şaşkın kim olabilir?
53. İleride biz onlara hem ufuklarda, hem de kendi nefislerinde âyetlerimizi öyle göstereceğiz ki, nihayet onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olacak! Rabbinin her şeye şahit olması, yeterli değil mi?
54. Uyan! Onlar Rabbinin karşısına çıkacaklarından şüphe içindedirler. Uyan ki O, her şeyi kuşatmıştır.