Fussilet Sûresi 39 - 46. Ayetler
39. Senin yeryüzünü boynu bükük, huşu halinde görmen O'nun âyetlerindendir. Biz, onun üzerine suyu indirince deprenir ve kabarır. Şüphe yok ki ona o hayatı veren elbette ölüleri de diriltir. Gerçekten O, her şeye kadirdir.
40. Âyetlerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp eğriliğe sapan sapkınlar elbette bize gizli kalmazlar. O halde ateşe atılan mı hayırlıdır, yoksa kıyamet günü emniyet içinde gelecek olan mı? Düşünün de istediğinizi yapın; çünkü O, her ne yaparsanız görür.
41. Onlar, Kur'an kendilerine geldiği zaman onu inkâr edenler, (elbette onlar bize gizli kalmazlar). Halbuki o, benzeri bulunmaz aziz bir kitaptır.
42. Ona ne önünden ne de arkasından bâtıl yaklaşamaz. O, bütün kainatın övdüğü hikmet sahibi (Allah) tarafından indirilmiştir.
43. Sana, senden önceki peygamberlere denilenden başka bir şey denilmiyor ve şüphe yok ki, Rabbin hem mağfiret sahibidir, hem de elem verici bir azap sahibidir.
44. Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an yapsaydık, diyeceklerdi ki: "Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklansaydı ya! Arab'a yabancı dille konuşan bir peygamber, öyle mi?" De ki: "O, iman edenler için hidayet ve şifadır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve (Kur'an), onlara kapalıdır, (Sanki) onlara uzak bir yerden haykırılıyor."
45. Andolsun ki, Musa'ya o Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik ae onda ihtilaf edildi. Eğer azabın ertelenmesi ile ilgili, eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hüküm verilerek iş bitirilirdi. Gerçekten onlar, O (Kur'an) hakkında derin bir şüphe içindedirler.
46. İyi iş yapan kendi lehine (yapar), kötü yapan da yine kendine (yapar). Yoksa Rabbin kullara zerre kadar zulmedici değildir.