Zuhrûf Sûresi 34 - 47. Ayetler

34.   Ve evleri için yine gümüşten kapılar ve üzerine yaslândıkları tahtlar yapardık.

35.   Ve altun ziynetler yapardık bunların hepsi de dünya hayatının geçici geçimliğinden başka bir şey değildir. Ahiret ise Rabbinin katında takva sahipleri içindir.

36.   Ve her kim O Rahmânın zikrinden gaflette bulunursa O'na bir şeytanı Mûsallat ederiz. Artık bu, O'nun için bir arkadaştır.

37.   Ve şüphe yok ki, bunlar, onları herhâlde doğru yoldan çıkarırlar. Ve onlar da zannederler ki, kendileri şüphe yok hidâyete erdirilmişlerdir.

38. Nihâyet bize geldiği zaman O arkadaşına der ki: Keşke benim ile senin aranda iki doğunun uzaklığı olsa idi, sen ne kötü arkadaş!

39.   Bu gün size bu temenniniz, aslâ bir fâide vermeyecektir. Çünkü zulümettiniz. Şüphe yok ki, siz azapta ortalarsınızdır.

40.   Artık sen mi O sağırlara işittireceksin? Veya O körleri ve apaçık bir sapıklık içinde bulunanı hidâyete erdireceksin?

41.   Eğer seni herhâlde onların aralarından giderirsek, artık şüphe yok ki: Biz onlardan intikam alıcılarız.

42.   Yahut onlara vaad ettiğimizi sana göstereceğizdir. Çünkü biz muhakkak ki: Onlara güç yetiririz.

43.   Artık sen, sana vahyolunmuş olana kuvvetle sarıl! Şüphe yok ki: Sen bir doğru yol üzerindesin.

44.   Ve muhakkak ki, O, elbette senin için ne kavmin için pek büyük bir şereftir ve ileride sual olunacaksınızdır.

45.   Senden evvel Resüllerimizden göndermiş olduğumuz zâtlara sor, biz O Rahmândan başka tapılacak ilâhlar yaptık mı?

46.   And olsun ki, Mûsa'yı âyetlerimizle Firavun'a ve O'nun cemaatine gönderdik, binaenaleyh dedi ki: Ben şüphe yok âlemlerin Rabbinin bir elçisiyim.

47.   Ne zamanki: Onlara bizim âyetlerimizle geldi, onlar O zaman, bunlara gülüvermişlerdi.