A'raf Sûresi 188 - 195. Ayetler

188. De ki: Allah Teâlâ'nın dilediğinden başka nefisim için ne bir faideye ve ne de bir zarara sâhip değilim. Ve eğer ben gaybı bilir olsa idim, elbette hayırdan daha çok şeyler yapardım ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben imân eden bir kavim için korkutucu ve müjdeleyiciden başka birşey değilim.

189. O, ulular ulusu zattır ki, sizi bir nefisten yaratmıştır ve eşini ondan yapmıştır ki onunla huzur bula. Ne zaman ki onunla ilişkide bulundu, hafif bir yük yüklendi. Bir müddet bununla gidip geldi. O zaman ki, ağırlaştı Allah Teâlâ'ya, Rablerine dua ettiler ki eğer bize bir kusursuz çocuk verir isen andolsun ki, biz elbette şükredenlerden oluruz.

190. Ne zaman ki onlara kusursuz evlât verdi. Bunlar kendilerine verdiği şeyde ona o hâlikı kerime şerikler koşmaya başladılar. Allah Teâlâ ise bunların ortak koştukları şeylerden yücedir.

191. Bir şeyyaratamayanları mı ortak koşuyorsunuz? Halbuki onlar yaratılmaktadırlar.

192. Halbuki ne bunlar için yardımda bulunmaya güç yetirebilirler. Ve ne de kendi nefislerine yardım edebilirler.

193. Ve eğer onları doğru yola dâvet etseniz size tâbi olmazlar. Siz onları dâvet etseniz de veya sükût eder olsanız da sizin için birdir.

194. Allah Teâlâ'dan başka taptığınız şeylerde şüphe yok ki, sizin gibi kullardır. Haydi onları çağırınız da size cevap versinler, eğer siz doğru kimseler iseniz.

195. Onlar için kendileriyle yürüyecekleri ayakları mı, veya onlar için tutacakları elleri mi veya onlar için kendileriyle görecekleri gözleri mi veyahut onlar için kendisiyle işitecekleri kulakları mı var? De ki, haydi çağırınız ortaklarınızı, sonra bana yapacağınız hileyi yapınız, bana hiç mühlet vermeyiniz.