Mürselât Sûresi 20 - 50. Ayetler
20. Sizi, bayağı bir sudan yaratmadık mı?
21. Onu sağlam bir karar yerine (rahime) yerleştirdik.
22. Belli bir süreye kadar.
23. Ona ölçülü bir biçim verdik. Demek ki biz, ne güzel biçim veririz.
24. O gün, yalan diyenlerin vay haline!
25. Yeryüzünü bir toplanma yeri kılmadık mı?
26. Gerek diriler, gerekse ölüler için.
27. Onda haşmetli, oturaklı dağlar oturtup da size tatlı bir su sunmadık mı?
28. O gün, yalan diyenlerin vay haline!
29. Onlara denir ki, haydin yalan dediğiniz cehennem azabına gidin.
30. Haydi, gidin üç çatallı bir gölgeye.
31. Ne gölgelendirir, ne alevden korur.
32. Çünkü cehennem, her biri saray gibi büyük olan kıvılcımlar atacaktır.
33. Bunlar, sanki sarı sarı develer gibi.
34. O gün, yalan diyenlerin vay haline!
35. Bugün nutukları tutulacağı bir gündür.
36. İzin de verilmez ki, özür dileyeler.
37. O gün, yalan diyenlerin vay haline!
38. İşte bu, o fasıl hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri topladık.
39. Varsa bir hileniz atlatın beni!
40. O gün, yalan diyenlerin vay haline!
41. Şüphesiz ki, takvâ sahipleri gölgeliklerde, pınar başlarında
42. Ve istediğinden meyveler içindedirler.
43. İşledikleriniz amellere karşılık yeyin, için, afiyet olsun.
44. İşte biz, iyilik yapanları böyle karşılarız.
45. O gün, yalan diyenlerin vay haline!
46. Ey inkâr edenler, (şimdilik) yeyin, zevk edin biraz! Şüphesiz sizler suçlusunuz!
47. O gün, yalan diyenlerin vay haline!
48. Yerler içerler de onlara: "Rükû edin!" denildiği zaman rükû etmezler.
49. O gün, yalan diyenlerin vay haline!
50. Artık bundan Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar?