Mâide Sûresi 114 - 120. Ayetler
114. Meryem oğlu İsa şöyle yalvardı: "Ey Allah'ım! Ey bizim yegâne Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki hem bizim için, hem de geçmiş ve geleceğimiz için bir bayram ve kudretine (delalet eden) bir alamet olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın.
115. Allah, buyurdu ki: "Ben onu size elbette indiririm; fakat ondan sonra içinizden her kim inkâr ederse, artık onu kâinatta kimseye yapmayacağım bir azab ile azaplandırırım."
116. Allah: "ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "beni ve anamı Allah'ın yanında iki ilah edinin diye sen mi dedin?" buyurduğu zaman o, "Hâşâ!" dedi, "seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz; eğer söyledimse elbette onu bilirsin. Sen benim içimdekini bilirsin, ben ise senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz sen gizlilikleri (gaybleri) hakkıyla bilensin."
117. "Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim. Rabbim ve rabbiniz olan Allah'a kulluk edin," dedim. "İçlerinde bulunduğum müddetçe üzerlerine şahit idim. Ta ki beni içlerinden aldın, onlar üzerine gözetleyici yalnız sen kaldın. Zaten sen her şeyi hakkıyla görensin.
118. Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındırlar, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin."
119. Allah buyurdu ki: "Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlar için, içlerinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur."
120. Göklerin, yerin ve içlerinde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'ındır, O, her şeye kadirdir.