Şu‘arâ Sûresi 137 - 159. Ayetler

137. “Bu, öncekilerin tuttuğu yoldan başkası değildir.

138. Bu yüzden azaba uğratılacak da değiliz.”

139. Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de onları helâk ettik. Doğrusu bu anlatılanlarda büyük bir ibret vardır ama çokları inanmazlar.

140. Şüphesiz rabbin, işte O, mutlak güç ve engin merhamet sahibidir.

141. Semûd kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı.

142. Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?

143. Bakınız, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

144. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

145. Bunun için sizden bir karşılık beklemiyorum. Benim ecrimi vermek yalnız âlemlerin rabbine aittir.

146-149. Siz burada, bahçelerin, pınarların içinde; ekinlerin, meyveleri uç vermiş hurma ağaçlarının arasında güven içinde bırakılacağınızı ve dağlardan ustaca evler oyup yapmaya devam edebileceğinizi mi sanıyorsunuz?

150.  Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.

151-152. Yeryüzünde düzeni bozan ama düzeltmeye yanaşmayan aşırıların istediklerini yapmayın.”

153. Dediler ki: “Kuşkusuz sen, kendisine büyü yapılmış birisin!

154.  Sen de yalnızca bizim gibi bir insansın. Eğer doğru sözlü isen, haydi bize bir mûcize getir.”

155-156. Sâlih, “İşte (mûcize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir; sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa büyük bir günün azabı yakanıza yapışır” dedi.

157-158. Buna rağmen onlar deveyi kestiler, ama yaptıklarına pişman oldular; çünkü onları azap yakaladı. Doğrusu bunda büyük bir ders vardır ama çokları iman etmezler.

159. Şüphesiz rabbin, işte O, mutlak güç ve engin merhamet sahibidir.